HABER MERKEZİ –
Umudumu yeşerten
sevgi dolu gülüşlerini özledim.
Yaşamı akıtan
bağlılık ve coşkunu özledim.
Seninle varlık kazanan,
zorluklara karşı göğüs geren
beni var eden tutkunu özledim.
Şimdi sana ulaşma gayesinde
aşıyorum tüm engelleri.
Seni özlüyor bu uçurum yüreğim.
Seni seviyor bu uçurum yüreğim
Seninle yaşımı seviyor
ve varlık kazanıyorum ROZERİN!
…
Dağların doruklarında, doğanın ve yaşamın akışında sen hep benimle yaşıyorsun Rozerin. Amed gibi yüreğimde, Şiro gibi yaşamımın gizeminde yer alıyorsun. Lice’de çocukluk hayallerimi, Amed’de direniş hayallerimi seninle yaşadım. Sen yaşamımda, attığım her adımda, soluduğum her nefeste hep benimleydin. Seninle anlam kazanan yaşamım şimdi daha da fazla anlam derinliğine ulaşıyor. Seninle oluşan ve bitmeyen, tükenmeyen umutlarımı hala yüreğimde taşıyorum. Mücadeleye nasıl tutkuyla bağlanmak gerektiğini seninle öğrendim. Şimdi ben de o tutkuyla sarılıyorum yaşama ve mücadeleye.
Şimdi Nisan yağmurları yağıyor yüreğime. Yüreğimi geleceğe taşırıyor. Şimdi sevinç ve hüzün aynı yağmurlarda yıkanıyor. Yüreğim bir yanıyla 4 Nisan’ı büyük bir coşku ve sevinçle karşılıyor. Bugünün bizler için, Kürt halkı için anlamı çok çok farklı. Kürtler aslında en büyük doğuşunu 4 Nisan günü gerçekleştirdi. 4 Nisan bir anlamda Önder APO şahsında insanlığın yeniden doğuşunu ifade etmektedir. Artık bilinçli ve özgür insanın doğuşu gerçekleşmiştir. Bu yüzden yüreğim 4 Nisan’ı büyük bir coşkuyla karşılamaktadır.
Bir de 10 Nisan yatmaktadır, yüreğimin orta yerinde…
Umutlarımı, hayallerimi bağladığım, yaşam kaynağım Rozerin yoldaşın şahadet yıldönümü…
Rozerin yoldaşa duyduğum özlem duygusu her geçen gün daha da büyümekte, tüm benliğimde yer edinmektedir. Benim için aslında 10 Nisan varlık ve yokluk ikileminde özgürlüğün gerçekleştiği gündür. Tarih ile beslenen Amed kızının özgürlükle buluşup, efsaneleştiği gündür. İşte bu yüzden ben kendimi Nisan yağmurlarıyla arındırıyorum. Duygu ve düşüncelerimi yağmur damlalarında tazeliyorum. Ve her yağmur damlasında O Liceli kızı yüreğime akıtıyorum.
…
Merhaba; Dicle kadar berrak, Amed kadar asi, uçurum yürekli yoldaşım!
Sana Nisan yağmurlarının anlamı ile sesleniyorum. Zamanın biriktirdiği hasretlikle sesleniyorum. Yüreğimde büyüttüğüm aşk ile, derin bir çığlık ile sesleniyorum. Her geçen zamanda seni daha çok özlüyorum. Her geçen zaman diliminde sana olan hasretim daha da büyüyor. Şimdi sana olan özlem ve hasretimi Nisan yağmurlarına akıtıyorum. O yağmurlar beni sana ulaştıracak ve yağmur selleriyle Dicle sularına akacağız.
Seni ne kadar çok görmek istediğimi bir bilsen. Yüreğimde biriktirdiklerimi sana anlatmayı o kadar çok istiyorum ki. Seni hala o çocuk yüreğimle özlüyorum Rozerin. Yine de kendimi yalnızlığa terk etmiyorum. Sanki sen her zaman yanımdaymışsın gibi seninle paylaşıyorum her şeyi.
Seninle ilk kez Amed’de ayrılmıştık. Özgürlük yürüyüşüne koyulmuştuk. Şuna yürekten inanıyorum; bir gün seninle birlikte yine Amed surlarında ama bu sefer Önderlikle buluşacağız. Bu yalnızca benim değil tüm yoldaşların istemi ve inancıdır. En önemlisi de şehitlerimizin vasiyetidir. Bu vasiyeti mutlaka yerine getireceğiz. O gün mutlaka gelecek ve bizler mutlaka buluşacağız.
Seni yaşamı sevdiğim gibi seviyorum yoldaşım…
Jiyan Şer