HABER MERKEZİ –
“Başkasını ve kendini bilirsen sen, yüz kere savaşsan da tehlikeye düşmezsin; başkasını bilmeyip, kendini bilirsen bir kazanır bir kaybedersin; ne kendini ne de başkasını bilirsen, girdiğin her savaşta tehlikedesin demektir.“ Sun Tzu
Paradigma değişikliğinden sonra bugüne kadar Apocu devrimi kimler bölüp parçalamayı denemediki? Kimler geldi kimler geçti. Umut beslenen ve desteklenen tasfiyeciler tuzla buz oldu. Yarım asırdır TC faşizmi ve küresel destekçileri tüm güçleriyle Önderlik ve PKK’yi yok etmeye çalıştılar peki neyi başarabildiler ki? Devrim içinde devrim başaran bu yenilmezlik destanını durdurmak için nifak tohumlarından hala medet umuluyor. Ama on milyonlarca insanın ölümüne sahiplendiği PKK ve Önderlik gerçeği yenilmez bir tarih yaratarak hala dimdik ayaktalar.
Son dönemde Kürt özgürlük mücadelesinin tabanında zihni ve duygu idrak üzerinde işleyen revaçtaki manipülasyonların amacı Önderlik paradigmasının Kürdistan ve Kürt halkında yarattığı ideolojik hakimiyeti kırmaktır. Onursal ve kurumsal kavramlar üzerinden toplumda sinsi bir kafa karışıklığı amaçlanıyor. Kürt halkının gerçek gündemi düşmanla amansız bir mücadeledir. İç iktidar mücadelesi komplosunu tasarlamak isteyenler her zamanki gibi avuçlarını yalayacaklardır. Sayın Öcalan’ı araçsallaştırmaya çalışan Erdoğan’ın bilindik özel savaş politikaları çağın politik hamle ustasına yenilmekten bir kere daha kurtulamayacaktır..
Küresel ölçekte bölgesel hesaplarla uyumlu bir Kürt tasfiye ve çözüm konsepti iç içe işliyor. Zira yeni dünya denkleminde Kürdistan üzerinde pazarlıklar kızışmış durumda. TC güncelinde İmralı,ve Edirne ikilemini yaratmaya çalışan özel savaş politikaları ürünü senaryolar servis ediliyor. Fitne projeleri peşinde koşanlara politize olmuş Kürt halkı hep alışıktır. En başta Önderlik okulunun terbiyesinden geçmiş Sayın Demirtaş bu fitne fesat tayfasına hak ettikleri cevabı mutlaka verecektir. Sol bileşenlere dönük geliştirilen saldırılarda aynı merkezin şer politikaları ürünüdür. Kanlı iktidar oyunlarının hedefi muhalefeti içte ve dışta bölüp parçalamak. Apocu paradigmanın temsil ettiği üçüncü çizgi veya demokrasi şemsiyesi çoklukta birlik projesi TC faşist diktatörlüğün uykularını kaçırıyor. Ve Şah, mat, Önder Öcalan kazandı diktatör yenildi!
Son dönemde çokça üzerinde polemik yaratılmak istenen Sayın Demirtaş’a da ayrı bir parargaf açmak isterim: Biliniyor “halkımızın derin tecrübelerle sınanmış-süzülmüş, yazılı olmayan vicdan ilkeleri vardır. Sistemin sevdiğini halkımız sevmez, halkın sevdiğini ise sistem beğenmez. Sayın Demirtaş aslında tercihini en başta yapmıştır ve halklarımızın yüreğine yol almıştır. Halklarımızın ondan beklenti çıtası da çok yüksektir. Pozitif eleştirileriyle halkımız onu korumayı da bilir ve o da bu adanmış halk okulunun bir öğrencisi olarak haklı eleştirilerden beslenerek yenilenmeyi bilecek erdemi de taşır kişiliğinde. O bilge insanlar geleneğinin iyi bir öğrencisidir. Duracağı yeri bilir. Bizde halklarına mal olan kişilikler kıymetlidir. Nice kişilikler de vardır, o görünümlerinin altında kof bir karakter taşırlar, lobilerin-uluslararası sistemlerin piyonuna dönüşürler, halklarını pazarlayan, kibir ve azametleri altında sahiplerinin ellerinde oyuncağa dönüşmüşlerdir. Sayın Demirtaş, halkının acılarına sağır değildir, ülkesinin üstü açık asit kuyularını dolduranların, topluca katledilenlerin, Roboski’de, Geliye Tiyare’de, Malatya morguna getirilen başsız, gövdesiz ayakların onurunu taşır belleğinde, vicdanında. Sembollerimiz açık hava zulüm müzelerinin dimdik duran abideleridirler ve sırtlarını asla dönmezler halkına ve tarihlerine. En başta da bu oynanmak istenen kirli oyunu Sayın Demirtaş bozmak durumundadır!
Kürt muhafazakar işbirlikçi projesinin akıl hocası Barzani hanedanlığı da Erdoğan ve Bahçeli ile birlikte çöküş yaşamaktan kurtulamayacaktır. HDP’nin üzerinde AKP-MHP faşizminin uyguladığı kirli tasfiye konseptinin önemli bir ayağını da KDP yürütüyor. Güney’de KDP’nin daveti ve işbirliğiyle Kürt halkının yaşam garantisi PKK’ye karşı geliştirilen operasyonların KDP’yi inandırdığı ve sürüklediği felaket bambaşka bir mecraya evrilecek gibi duruyor. Semelka sınır kapısını kapatan KDP ekonomik çıkarları için politik kimi manevralarla yalvarmaya başladı bile. KDP çağdan düşmüş algısal zihniyetiyle Kürt kazanımlarını tehdit ediyor. Hakimiyet alanı olarak gördüğü yerler bile PKK’nin feda varlığı olmasa TC işgalciliği için bir günlük iştir. Kürtlerin yürek burkan iç çelişkileri düşmanın en büyük silahı olurken Kürt halkı ve kazanımları için tam trajediye dönüşüyor. Küresel denklemde gelecek ABD seçimlerini bile etkileyecek bir faktöre dönüşen Rojava eksenli gelişmeler Erdoğan-Barzani açısından sonun başlangıcına işaret ediyor olabilir. Erdoğan’dan sonrası KDP içinde hüsran yaşanacak ve kelebek etkisi gibi Ortadoğu’da çok şeyleri alt üst edecek.
Kürt muhafazakar işbirlikçi projesinin mimarı KDP, HDP’nin tabanını bölmeyi amaçlıyor. KDP Kürtçe dil hassasiyeti-seçmeli ders vb- Kürdistani değerler arkasına saklayıp pazarlayan guruhun da finansörüdür. TRT Şaş gibi içi boşaltılmış bir kültür asimilasyonu okuluyla paralel Kürtçe seçmeli dersi bir Kürtçe açılımı olarak sunmak isteyen sahte Kürtçülük Erdoğan lehine misyonerlik çalışmaları yürütüyor. Muğlaklaştırıcı ve kafa karıştırıcı bir mikser görevi görüyor.
Özünden boşaltılmış bir Kürtlük projesinin eli kanlı ihanet hançeri’dir KDP. Birileri ısrarla kafa karıştırmaya devam ediyor. Her gün emsalsiz bedellerle kendisini var eden koca bir devrim bile geride kalan bu kişiliklerde hala adanmış bir soyluluk yaratamamışsa bu ihanetle eşdeğer gaflete ne diyeceğiz peki?
Kürt halkının oy hakkı bile fiilen aslında gasp edilmiş durumda zira Belediye başkanları ve meclislere Kayyumlar atanıyor ve Milletvekillerinin vekillikleri de uyduruk fezlekelerle gasp ediliyor. Hakikatten yoksun günceldeki duygu zehirlenmesini tetikte bir devrimci önsezi duyarlılığıyla gidermek gerekiyor. Faşizm Kürt halkıyla şiddetle konuştukça Kürt halkıda onunla Ateşin arındırıcı hesap soran adaletiyle konuşacak! TC faşizmi Kürdün Ateş yasasına tabiidir!
-Serdem Amed