MEXMÛR – Mexmur mülteci kampı uzun zamandır Irak, TC ve PDK’nin ortak saldırıları altında varoluş mücadelesi veriyor. PDK’nin mutlak ambargoyla teslim almaya çalıştığı Mexmur halkı bunu boşa çıkarınca Irak kampın etrafını tellerle örmeye çalıştı. Buna karşı ayağa kalkan halk Irak askerlerini geri gönderirken son dönemlerde Faşist TC devleti SİHA ve Savaş uçaklarıyla kampı vurmaya başladı.
Ambargo ve tutsaklıkla teslim alınamayan halkın TC uçaklarına da baş eğmeyeceğini söyleyen Mexmûr Meclisi Eş Başkanı Filiz Budak Nuçe Ciwan Ajansına konuyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
Mexmûr Halk Meclisi Eş Başkanı Filiz Budak’la yaptığımız röportajın tamamı şu şekilde:
Benim adım Filiz Budak, Mahmur’daki Rüstem Cudi Şehit Kampı Halk Meclisi Eş başkanıyım. Mahmur’a yapılan bu saldırılar,Türk devletinin ve onun müttefiği olan Kürt Bölgesel yönetimindeki PDK’nin politikasıdır. Amaç Mahmur’u dağıtmak ve boşaltmaktır. 94’ten bu yana böyle bir süreç vardır. Mahmur Kampı’na gelmeden önce ,sırasıyla yedi yer değiştirdik. Son olarak 98’de Mahmur’a yerleştik. Mahmur’a yerleştiğimiz günden bu yana, Mahmur üzerindeki hem kara hem de hava saldırıları hiç eksilmedi. Bu saldırılar özellikle Türkiye Devleti tarafından yapılıyor. Türkiye Devleti’nin ,Kürdistan Bölgesel yönetimindeki PDK’nin de desteğiyle Mahmur üzerinde yapmak istediğini yaptı. Söylediğimiz gibi, Mahmur 90’lı yılların bir hafızasıdır. Bu hafızayı dağıtmak için,yok etmek için,Mahmur’un direnişini dağıtmak için, Türkiye Devleti elinden geleni yapıyor. Türkiye Devleti’nin istediği hem özel savaşla, hem psikolojik savaşla,fiziki savaşla ,fiziki yıkımla, Mahmur üzerinde bunu yapmak istiyor. AKP Hükümeti ve Kürdistan Bölgesel yönetimindeki PDK bu politikalarıyla Mahmur’u teslim almak istiyor. 28 yıllık direnişin sonucunda, bu toplumu onursuz bir şekilde teslim almak, dağıtmak ve bu yaptıklarını meşrulaştırmak istiyor. 90-94 yıllarında işkence,talan,yakıp yıktıkları gibi ,Mahmur’u bu esas üzerine ortadan kaldırmak istiyor. Mahmur 28 yıldır doğal koşullar, zorluklar,eksik imkanlar ve Türk devleti ve müttefiki PDK’nin özel savaş politikaları karşısında mücadele ediyor. Mahmur sivillerin, Kuzey Kürdistan’daki halkın yaşadığı yerdir.
Mahmur, devletsiz yaşanabileceğinin, kendini yönetebilecek bir halkın direnişinin örneğidir
94’den bu yana göçmenler. Kampta yaşıyorlar. 28 yıllık bir göçmen yolculuğuna sahip. 28 yıllık bir deneyime sahip. Gösterdiği bu direnişinden bu yana şunu söyleyebiliriz ki ,Mahmur halkı geri adım atmamıştır. Son olarak 2014 yılında Mahmur üzerinde Daiş’in saldırısı oldu. Yine bu saldırı sürecinde de Mahmur halkı geri adım atmamıştır. Hatta şunu söyleyebiliriz ki, Daiş’in ilk düşürüldüğü yer Mahmur’dur. Rojava’da, Şengal’de ve Mahmur’da yaşandı bu saldırılar. Böylece kamuoyu karşısında Maxmur’un adı daha da yaygınlaştı, Maxmur’un mücadelesi daha da yaygınlaştı, Maxmur’un direnişi daha da yaygınlaştı diyebiliriz. Öte yandan demokratik bir ulus inşa etme adımı, demokratik konfederalizm sistemi, ilk temeli Maxmur’da atıldı. Bir sistem inşa edildi. Meclis, kurumlar inşa edildi. Kurmak istenilen ulus-devlet alternatif sistemi Maxmur’da kuruldu. Bu da Türkiye’nin Mahmur üzerindeki saldırılarının yoğunlaşmasına sebep oluyor. Mahmur, devletsiz yaşanabileceğinin, kendini yönetebilecek bir halkın direnişinin örneğidir. Halk her yönüyle toplumunu karşılayabilir, öz yönetimini, yerel yönetimini kurabilir. Bu durum, egemen güçlerin Maxmur’a yönelik saldırılarını daha da artırmaktadır. Öte yandan, Mahmur 12 bin bir nüfusa sahip. 3500-400 öğrencisi vardır. Okul yaşına gelmemiş çocuklar var. Tamamiyle sivil bir toplum. Irak topraklarında yaşıyor. Birleşik bir ulus çatısı altında yaşıyorlar. Yanında Kürdistan Bölgesel Yönetimi var ve dünyadaki herkes de Mahmur’da yaşayanların sivil olduklarını biliyor. Kuzey Kürdistan’daki Kürt’ler, türk devletinin zulmü, talanı ve soykırımı nedeniyle yurtlarını terk ettiler.
Kuzey Kürdistan’daki Kürt’ler, türk devletinin zulmü, talanı ve soykırımı nedeniyle yurtlarını terk edip,köylerini terk edip Güney Kürdistan’a geldiler. Bunun üzerine Türk devleti köyleri boşaltarak, sürgüne göndererek, sürgün ederek bu toplumu ele geçiremeyince bu sefer Daiş ile saldırdı. Daiş’in saldırısıyla da yenilince ,teslim alamayınca ,özellikle 2017’den bu yana Mahmur üzerinde hava saldırıları gerçekleştiriyor. Türk savaş uçakları ile 2017’den beri Maxmur kampı bombalanıyor. Birçok kamp sakini de bu bombardıman da hayatını kaybetti. Yaralılar oldu. Kampın etrafındaki evler saldırılardan dolayı zarar gördü. Birleşmiş Milletler’in tepkisi, Irak hükümetinin buna karşı ,keskin, saldırıları durduracak bir tepkisi ortaya çıkmadı.
PDK zaten bu saldırıların suç ortağı, bu saldırıların müttefiğidir
PDK’dan bahsetmiyoruz; PDK zaten bu saldırıların suç ortağı, bu saldırıların müttefiğidir. Şu anda Güney Kürdistan’da yaklaşık 50 Türk devlet üssü varsa ve Kürdistan Bölgesi’ne Mahmurlu girişi yasaksa, Türk devleti ile işbirliği yapmaktan daha çok aynı politikaya sahiptir. Dolayısıyla onlar hakkında söyleyebileceğimiz bir şey yok. Haindirler, işbirlikçidirler, aynı fikre sahiptirler, Kürtleri inkar ve aynı yok etme politikasına sahiptirler. Maxmur halkı, duruşuyla, direnişi, mücadelesi, kurduğu demokratik özerklik sistemi ile Türk devletinin bu yok etme ve inkar politikalarını bugün bile boşa çıkarmıştır. Bu nedenle en son 1 Şubat 2022’de Maxmur kampında gerçekleştirilen saldırıda, halk, hem saldırı anında, hem Şehitler ve yaralılarına sahip çıkmada, hem de ortaya koydukları eylemler de, açık bir duruş ve tavır ortaya koymuştur. İhanet ve saldırı karşısında özgür Kürt kişiliği, nasıl direnir ve başarır, Mahmur kişiliğinde ortaya çıktı. Şimdi Mahmur’da yaşananlar, Şengal’de yaşananlar, Rojava’da yaşananlar aynıdır. Sistemimize karşı yapılan saldırılar, Kürtlerin iradesine karşı yapılan saldırılardır. Yani Şengal’e yönelik büyük saldırı gerçekleştiği zaman, Şengal’in:Tamam artık, 74. fermandan sonra bir topluluk olarak varlığımı sürdürebilirim, kendi yönetimimi kurabilirim, kendimi yönetebilirim dedikten sonra. Bu duruşun ardından Şengal’e saldırılar düzenlendi. Özellikle yapılan son saldırılar, Şengal Meclis binasının bombalanması ve meclis eş başkanının şehit edilmesi,son olarak da Rojava üzerine aynı politika yürütülüyor.
Bu toplum teslim olmamak için, yaklaşık iki aydır ayakta
Rojava, sistemden bahsettiğinde, demokratik özerklikten bahsettiğinde, özerk bölgelerden bahsettiğinde, uluslararası koalisyon da saldırılara karşı sessiz kalıyor. Burada ne görüyoruz? Demokratik Ulus’un kurulabileceği her yere saldırıyor, yönünü ona çeviriyor. Dolayısıyla Şengal, Rojava ve Mahmur’da; bu hatların üçünde de saldırılar yapıldı. Bu saldırılar kendiliğinden değildir, tesadüfi değildir ve akıllıca bir seçim değildir. Kürdün tercihi: Hem kendimi hem varlığımı koruyorum. Son zamanlarda, Mahmur’da bir bölgesel hükümet saldırısı gerçekleşti. Zaten kuşatılmış ve ambargo altındadır. Bununla bağlantılı olarak, Irak hükümeti tarafından Mahmur’a yönelik bir saldırı gerçekleşti. Mahmur, girişleri ve çıkışları zaten iyi tanımlanmış bir bölge ve üç yıldır PDK’nin ambargosu altında, bunun yanında Irak Hükümeti kampın etrafını tel örgü ile örmek istedi.
Bu Tutsaklık, köleleştirmek, esaret anlamına gelir ve bizim kontrolümüz altındasınız, size izin vermeyeceğiz, teslim olacaksınız demektir. Ancak Kürt halkı teslim olmamak için, Türkiye’nin zulmünden dolayı atalarını ve dedelerini terk ettiler, ülkelerini terk ettiler ve sizin topraklarınıza geldiler ve siz de teslimiyeti savundunuz. Bu toplum teslim olmamak için, yaklaşık iki aydır ayakta. Irak Hükümeti’nin Mahmur yönelik kararını kırmak için, yürüyor ve bu konuda da ısrarcıdır. Ne olursa olsun; Kamp çevresinde tel örgü ile örmesini kabul etmiyoruz. Tel örgü ile öremediklerinde, askeri silahlanma inşa etmek istediler. Aynı gün, halkın çoğunluğu kampın kapısına doğru yürüdü, orada kalabalık bir şekilde toplandı ve siz kararınızdan dönmedikçe bunu kabul etmeyeceğiz ve buradan kalkmayacağız dediler. Irak hükümeti Temmuz ayında Kamp meclisi, kurum ve diplomasi komitesi ile görüşme gerçekleştirdi. her şeye evet dediler. Okullarınızı resmi olarak kabul edeceğiz, yolları açacağız, yiyecek, içecek, gaz, ne gerekiyorsa yapacağız, eskisi gibi yardım edeceğiz. Ancak, bu toplantı gerçekleştikten sonra, sayıldıktan sonra, kalkıp gittiler . Sonra tekrar gelip, Kampın etrafındaki alanı tarayacağız dediler. Bu da onların yalanlarını, ihanetlerini ve Irak hükümetinin aldatmalarını ortaya çıkardı.