HABER MERKEZİ –
“Ortadoğu’da önemli bir yemeğe davetli olduğunuz halde, isminiz listede yoksa bir de menüye bakın, orada olabilir.” İ.Sabri Ç.
Ortadoğu’da yaşanan ve yaşanması olası yakın ve uzak yakıcı gelişmeleri reel küresel denklem üzerinden okumakta yarar vardır. Lokal olay ve olgular üzerinden yerelden mikro gözlemlerle küresel çıkarsamlara gitmek çoğunlukla telafisi olmayan sonuçlara yol açıyor. Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesinin provasıdır ısmarlanan ve tetiklenen Rusya-Ukrayna savaşı. Rusya ve ABD’nin Ukrayna ve Suriye üzerinde birbirlerine verecekleri tavizler ve uzlaşılar Ortadoğu’nun geleceği üzerinde de etkili olacak. Kürt halkı açısından burada ortaya çıkacak yeni fırsatlar ve riskler ise iç içedir. Kürt özgürlük devriminin bloklar şeklinde kamplaşmış bu iki kutuplu dünya karşısında temsil ettiği üçüncü çizginin test edilmesi içinde önemli bir zaman aralığıdır yaşanılan kaotik süreç!
Erdoğan, Putin ve Trump gibi emperyalist sermayedar küresel sistemin şımarık diktatörleri ve işbirlikçi uzantıları Masif Barzani hanedanlığının Ortadoğu’da yarattıkları ve yaratacakları tehditlerin farkında olmak gerekiyor. Zira her faşist diktatör kendisini zorbalıkla var ediyor. Yakın ve uzak gelecekte ABD iç siyasetini de etkileyecek bir hamleye sahip Putin’in Ukrayna hamlesi. Trump’a yeniden yol açacak bir mühendislikte var Ukrayna işgalinde. Putin’in açık ajandasında ABD kılcal damarlarına ve çıkarlarına ket vurma amacı var. Rus diktatör Putin’in NATO’nun ileri karakol neferi Daişist Erdoğan diktatörlüğü üzerinde uyguladığı strateji de bir hayli derinlikli uzak ve yakın hamleler içeriyor. Önemli bir soruda geçenlerde yapılan Münih güvenlik zirvesinde benimsenen yeni Ortadoğu doktrinin günceldeki yansımaları, Ortadoğu ve özellikle Kürdistan için nelere yol açacak sorusunun cevabı hala bir muammadır? KDP uluslararası güvenlik mekanizmalarında varlığını meşru kılarken sahada canını ortaya koyan Kürdistan özgürlük devriminin masada temsil edilmemesi ciddi bir handikaptır. Küresel paylaşım savaşında KDP’nin destek gören işbirlikçi duruşu ve tutumu, Kürdistan ve Kürt halkı için çok büyük bir tehlikeyi işaret ediyor. Bu aynı zamanda Rojava devrimini gasp etme tehdidini de içeriyor. KDP uluslararası mekanizmalarda mesnetsiz “terörizm” yaftasını işleyerek Önder Öcalan’ın demokratik paradigmasının PKK’de temsilini bulan uluslararası meşruluk zeminini dinamitliyor. Tarihi boyunca KDP, Kürt halkı ve Kürdistan için lehte onurlu bir tutumun sahibi olamamıştır, bilakis tüm kazanımları satılığa çıkaran ve sırtından bıçaklayan asıl ihanetçi güç olmuştur. KDP’yi masada meşrulaştıran ve oturtan güçler KDP’nin Kerkük, Efrin ihanetini ödüllendirmiş oluyorlar!
TC özel savaş TV’lerinde Avrasyacılık propagandasını kutsayan “yalnız kurt” dizisinden sonra Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesi ilginç bir zamansallık dejavusu olsa gerek. TC’de süreklilik arz eden NATO-AVRASYA klikleri çekişmesinin tarihi çelişkileri derindir. Türkiye iç siyasi dengelerinde de Avrasyacı-Natocu kliklerin güç savaşı dahada derinleşecektir. 2023 iktidar hesaplarını da ciddi bir şekilde etkileyebilecek gelişmelere gebedir süreç. Küresel çeteciliğin ana merkezlerinden biri olan Türkiye’de bu yıl çok sıcak bir politik iklim bekleniyor. Hegemonik güçlerin paramiliter vesayet savaşını veren Türkiye’deki uzantıları iç çatışmaları organize edecek senaryoları hazırlıyorlar. Kaos aralığının darbe dinamikleri sürekli olarak kendilerini farklı senaryolarla yeniliyorlar.
Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden küresel ve bölgesel kartlar yeniden dağıtılacak. Kürt halkının ilişki çelişki denklemini stratejik kazanımlara göre şekillendirmek önem kazanıyor. Kısa ve uzun vadeli stratejiler geliştirmek ve hayata geçirmek için zaman gittikçe daralıyor. Fırsatlar ve riskler oldukça iç içe geçmiş durumda. Rojava devriminin kaderini ve geleceğini de doğrudan etkileyecek yakıcı bir gelişmeler trendi yaşanıyor. Konjonktürel sürecin getirisi ve götürüsü çok iyi hesaplanmalıdır. Zira Kürt halkının kazanımları önemli risklerle yüz yüzedir. Kürt halkının faşizm ve emperyalizmin sırt sıvazlayan hamaset nutuklarına karnı toktur. Statü, illa da statü diyor gerisinin aldatış ve aldanış olduğunu tarihi bilincinden kazandığı deneyimlerle iyi biliyor!
Diktatör Erdoğan’ın son İmralı ve Önder Öcalan değerlendirmeleri küresel bir senaryonun devrede olduğunu gösteriyor. Kürt halkının endişeleri tek yetmeyebilir zira tehdit ve tehlike sanılandan da büyüktür. Rusya-ABD restleşmesi derinlikli kavranırsa İmralı’daki tasfiye ve imha konsepti çok daha iyi anlaşılacaktır. Soğuk savaş bakiyesi sorunlar sıcak savaşın yakıtı olarak kullanılıyor. Uluslararası komplonun dünyaya yayılma evresine geçilmiştir. İngilizlerin Ortadoğu’ya dönük yeni haritalar hazırladıkları ve hayata geçirmek için fırsat kolladıkları sır değildir. Kürt barış bilgeliğinin boşa çıkardığı İngiliz şer politikaları Ortadoğu’nun çehresini değiştirme potansiyeline sahip Kürt-Türk barış fırsatının ölü doğum yapmasının asıl perde arkasındaki küresel güçtür. İngiltere’nin, 4. Dünya savaşının fitilini ateşlemesi de sürpriz değildir. 3. Dünya savaşı 4. Dünya savaşının alt yapısını oluşturan soğuk savaştır. İngiliz politikaları Ortadoğu’da ölümcül çelişkiler yaratan ve nifak tohumlarını serpiştiren asıl etkenlerdir!
PKK direnişi sayesinde kurulmuş devletleri bile ortadan kaldırmakla tehdit eden ve Karabağ’ı 44 günde sözde teslim alan TC şov araçları SİHA-İHA efsanesi de son buluyor. Kürdistan yiğitlerinin, ipliğini sarsılmaz Apocu fedalikle Efrin’de, Serekaniye’de ve en son Gare ve Medya Savunma Alanlarında pazara çıkardıkları bu örgütlü kötülük rejimini “En büyük teknik insandır” Önderlik şiarıyla kök söktürdüler. Rus halkının sokaklara dökülerek “bu Rusya ve halkının savaşı değil, Putin’in savaşıdır” yürekli çıkışı, haksız savaşı haklı barışın talebine dönüştürmenin iyi bir örneğini sergilediler. BOP Eşbaşkanı diktatör Erdoğan’a reis (!) “bizi Efrin’e götür” diyen faşist zerzevatın vandal sevinç naraları hala Kürt yaralı bilincinde yankılanıyor. Türk halkının da “Yurtta sulh cihan da sulh ama Kürt halkına ve Kürdistan’a tüm dünyada savaş” saplantısından kurtularak, Erdoğan ve şürekasının Kürt halkına dayattıkları savaşa karşı çıkarak ve bu Ukrayna savaşıyla bilinçlenip ve yüzleşerek Kürt halkıyla barış talebine dönüştürmeleri onlar için hayati değerdedir. Savaş çığırtkanlığı ve seyirciliği dışında bir refleks gösteremeyen Türk toplumunun vicdanı çürüyor! Kürt halkıyla barışı toplumsal bir talebe dönüştürmek, gırtlağına kadar faşizmin suçlarına bulaştırılmış Türk toplumu için bir haysiyet sınavıdır. Türk toplumu Erdoğan’ın bu kirli çıkar savaşıdır, Türk halkının değil diyebilmelidir! Mücadeleden yoksun kimi edilgen ve reel gerçeklik ile uyuşmayan barış çağrılarının da güncelde hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Faşizmle mücadele onurlu barışın önünü açacak yegane yoldur!
Kürt halkının da, savaş baronu Barzani Masif hanedanlığına ve işbirlikçi kontra uzantısı ENKS’nin savaş rantçılarına karşı sokaklara çıkarak Kürt halkını ve Kürdistan’ı sırtından hançerleyen bu kliğe baş kaldırmaları boynunun borcudur. Kürt halkının tarihi özgürlük özlemlerini boşa çıkaran ve Kürdistani değerleri manipüle eden Barzani Masif Hanedanlığı’nın yarattığı tehlike ve tehdidi biran önce bertaraf etmesi gerekiyor. Kürt halkının bu temelde kendi geleceği üzerinde tehdit oluşturan bu tarihi ihanetçiler de yüzleşerek bir an önce onları aşmaları gerekiyor. Halklar talanınında suç ortakları olan bu klik Kürdistan’da artık yaşam şansı bulmamalıdır. Kürt halkı için artık ihanetçileri aydınlatılmış özgürlük yolundan temizlemek ertelenmeyecek varoluşsal bir gereksimdir. Ortadoğu’da halkların kaderleri üzerinde restler ve jestler yaşanırken yönsüzlükten kaynaklı politik suskunluklar ölümle eş değerdedir. Ortadoğu’da tıkanma gösteren her halk büyük bedeller ödeyerek tasfiye edilerek aşılırlar. Bakın Ukrayna’nın yanılgısı öz gücüne dayanması gerekirken dışardan medet ummasıydı. Öz gücüne dayanan ve yarım yüzyıldır yenilmeden ayakta duran Kürdistan özgürlük devrimini bağrından çıkaran Kürt halkının da hayati gündemi direniş ve örgütlülük olmalıdır. Fakat son süreçte düşman yarattığı parçalı gündemlerle enerji tüketiliyor. Böylesi hayatı süreçlerde zamanın ruhuyla uyumlu stratejiler oluşturanlar ve bu temelde kendi gündemini yaratanlar önemli bir avantaja sahiptirler. Kriz ve kaos zamanlarında bu alternatif umudu temsil eden gündemlerini toplumda canlı tutanlar kolay kolay yem olmazlar.
Bu hayati süreçte Apocu demokratik devrimin alternatif çizgisini temsil eden Rojava özgürlük devriminin kazanımlarını korumak yayılmacı emellere verilecek en büyük karşılık olacaktır! Diktatörlükleri alaşağı edecek demokratik halklar devrimini müjdeleyen Kürt ulusal ve toplumsal diriliş partisi PKK Ortadoğu karanlığında bir güneş gibi ışıldıyor. Devrim ritmine odaklanmış Apocu özgürlük ruhunun yarattığı etki her onurlu yürekte yaşamsal bir mücadele refleksi olarak atmalıdır. İnsanlık değerlerini savunan her yürek 24 yıldır İmralı çarmıhına gerilen ama insanlık değerlerini tarihi bir direnişle savunan Demokratik Modernite evrensel Önderliği Sayın Öcalan’ı özgürleştirmek için mücadele etmelidir. Emsalsiz bedellerle ve fedai duruşla inşa edilen Paradigmasını yaşamak ve yaşamsallaştırmak için vicdanını ayaklandırmalıdır. İnsanlığa sevdalı her yürek çağın barış ve sevgi bilgesi Sayın Öcalan’ın paradigması etrafında kenetlenmelidir!
Serdem Amed