HABER MERKEZİ –
“Gelişmek ve kendini savunmak isteyen bir toplum için gençlik vazgeçilmez bir hazinedir” diyen Önder APO, gençliğin özgür yaşam inşasındaki görev ve sorumluluklarını da bize sunmaktadır. Gençliğin en temel görevi olarak toplumunu savunmak, olmazsa olmaz konumundadır. Toplumunu, değer yargılarını, öz kimliğini koruduğu oranda, gençlik toplumsal yaşam içinde yer alabileceği gibi toplumunu da her an için geliştirebilir. Bunun için de her an için gençliğin dinamik, canlı, eylemci, moralli, inisiyatifli özelliklerini kaybetmeksizin toplumsal öz savunmadaki öncülüğünü yürütmesi gerekir. Toplumların ayakta kalması ve varlığını sürdürmesi gençliğinin sağlıklı olmasından geçer. Toplumun dinamik gücü olan gençlik, toplumsal sürekliliği sağlamada diğer toplumsal kesimlerden daha çok sorumluluk sahibidir. Bu sorumluluklar doğası gereği, toplumsal ihtiyaçlar temelinde belirlenmiştir. Buna denk hareket eden gençlik, toplumun öz savunmasını gereğince yerine getirir. Muhakkak ki öz savunma, toplum içinde yaşayan herkesin görevidir. Yedisinden yetmişine kadar; kadını erkeği, çocuğu yaşlısı herkes bir şekilde toplumsal varlığını korumak ve yaşamını sağlamak amacıyla öz savunmasını yapar.
Öz savunma birilerine, bir yerlere havale edilecek bir gerçeklik değildir. Bir yerlere havale eden yaklaşım yanılgılarla yüklüdür. Yanılgıların somut sonuçlarını günümüz kapitalist sistemin toplumlar üzerindeki hâkimiyetinden görmekteyiz. Egemen sistemin çıkışından bu yana, egemenler toplumların savunmasını çökerterek kendi tekelleri altında tutmaktadır. Bu sayede istedikleri zaman, istedikleri gibi toplumun gücünden ve enerjisinden yararlanmakta ve kendilerine mahkûm bırakmaktadır. Gençliğin popülizmden uzak durması gerekir. Özellikle geliştirdiği eylemlerin amacına sadık olabilmelidir. Gençlik eylem geliştirdiğinde bir toplumsal sorun karşısında duyduğu tepkiyi ve bu tepki sonucunda yeniyi inşa etmeyi hedefler. Sırf gösteriş olsun diye ne kendisini, ne de toplumsal değerleri tehlikeye atmamalıdır. Basına çıkıp oraya buraya poz vermek yerine, daha gizli bir şekilde eylemlerini gerçekleştirerek eylemin işlevselliğine özen göstermesi gerekir. Geliştireceği istihbarat ağlarıyla, küçük ama işlevli birimlerle devlet güçlerini şaşırtan eylemler geliştirerek hem kendisini hem toplumsal savunmasını daha derinliğine yaşamsallaştırabilir. Sistem içinde sistemle mücadele yürütmek kolay değildir. Anı anına gelişen saldırıları anlamak ve bu temelde karşılık vermek güçlü irade, inisiyatif ve kararlılık ister. Devlet karşısında özgür yaşamın inşası temelinde mücadele veren Kürt gençliğinin hiçbir zaman için tedbiri elden bırakmaması gerekir. Bundan dolayı da her zaman için yaptıklarını saklı yapması gerekir. Bunu yaparken tüm topluma ulaşmaktan vazgeçmemelidir.
Haklılık toplumsallıktan gelir. Meşruluk da toplumsal destekten gelir. Sisteme karşı olabildiğine illegal olacak olan gençlik, her fırsatta tüm toplumu katabilmelidir. Gençlik kararsız olamaz. Bir eylem ne kadar iyi örgütlenmiş olursa olsun eğer uygulayıcısı olan gençlikte kararsızlık, çekingenlik ve tereddüt varsa başarıya ulaşması mümkün değildir. Kararlı olmak inançla, istekle ve yürekten katılımla bağlantılıdır. Bir şeyler yapabileceğine, toplumsal yaşamı değiştirip dönüştürebileceğine inanan gençlik öz savuma eyleminde de kararlı olur ve büyük zaferi kazanan olur. Gençlik açısından eyleme girişmeden önce ciddi bir kararlaşmaya gitmesi zorunluluktur. Hakim sistem karşısında sürekli eylem halinde olmak kolay değildir. Bunun yanında gençlik de basit ve kolay zapt edilecek bir gerçeklik değildir. Bu nedenle geliştirilecek eylem ister basit ister karışık olsun, ister kolay ister zor olsun; gençliğin, başaracağına olan büyük inançla kişiliğinde güçlü kararlılık oluşturması gerekir. Suçlu olan sistemdir. Sistemin bu suçunu yüzüne vurmak, bu suçlarından dolayı onu mahkum etmek gençliğin görevidir. Çünkü gençlik haklıdır. Gençlik haklılığını haklı davasından alıyor. Bilinçlenmiş, özgür toplumsallık temelinde örgütlenmiş, inançla, cesaretle, moralli ve kararlıca eyleme geçen gençliğin başarısız olması mümkün değildir. Gerçeklik budur. Bu gerçeklik temelinde hareket etmek ve öz savunmasını sağlamak her gencin en temel görevidir. İdeolojik, eğitsel, politik, ekonomik, kültürel yaşam alanlarının her birinde aktif olarak yer alarak, gelişen sistem saldırılarını boşa çıkarmak ve özgür yaşamın inşasını sağlamak mümkündür.
Hakikatin bütünselliğinden yola çıktığımızda, bugün itibariyle egemen sistem tarafından olabildiğine parçalanmış bir toplumsal gerçeklikle karşılaşırız. Bu parçalanmadan en çok nasibini alan kesim gençliktir. Gençliğin toplumsal görev ve sorumlulukları konusunda yettiğince ihtiyaçlara cevap olamaması bu parçalanmış yapısından ötürüdür. Sistemin özel yönelimleri sonucunda parçalanma daha da derinleşmiştir. Öyle ki kör düğüm halini almış durumdadır. Öz savunma konusunda toplumlara, toplum şahsında gençliğe dayatılanlara baktığımızda olan ile olması gereken arasındaki uçurumu çok net görmekteyiz. Başlangıçta da belirttiğimiz üzere ‘gençlik toplumun öncü ve eylem gücüdür.’ Bu gerçeklik neticesinde gençliğin öz savunma görev ve sorumluluklarını değerlendirdiğimizde, gençliğin öz savunmayı yeniden değerlendirmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Şöyle ki; öz savunma bilinçörgütlenme-eylem birlikteliğiyle anlama kavuşabilir. Yine eyleme biçilen dar anlam, sadece bazı çalışma alanlarıyla sınırlı bırakmak yerine daha geniş ve yaşamın her alanına yayma gerekliliği doğmaktadır.
Sistemin bugün itibariyle gençliğe getirdiği ‘toy’, ‘heyecanlı’, ‘hoyrat’, ‘başıboş’ ve ‘bilinçsiz’ gibi tanımlamalar da gençliğin öz savunma misyonuna getirilen dar yaklaşımdan kaynağını almaktadır. Oysaki gençlik toplumsal sorunlar karşısında en duyarlı olan kesimdir. Yapısı itibariyle diğer kesimlerden en önce müdahil olan ve yeniyi inşa edendir. Bu gerçeklik öz savunmaya olan bakış açısındaki yanlışlıktan da kaynağını almaktadır. Öz savunma sadece fiziksel bir saldırı karşısında savunmaya geçmek ve bunun karşısında refleks göstermek değildir. Öz itibariyle gerçeklik bu olsa da; toplumsal gelişim ve karşı gelişim halinde olan hiyerarşik devletçi zihniyetin varlığı, öz savunmayı yaşamın her alanında gerekli kılmaktadır. Doğru bilince sahip olmak, güçlü örgütlülükler kurmak ve sonuç alıcı eylemler geliştirmek yaşamın her alanında öz savunmasını geliştirmekle mümkün olacaktır. Yanı sıra öz savunma yıkmayı değil oluşturmayı esas alır. Bir diğer anlamda toplumsal inşayı hedef alır. Toplumun oluşturucu gücü olması itibariyle, gençliğin öz savunmanın yaşamsallaştırılmasında öncülük misyonunu etkili bir şekilde yürütmesi gerekir. Çokça belirttiğimiz fikir-zikir-eylem, teori-pratik ya da bilinç-örgütlenme-eylem birlikteliğinin bu açıdan değerlendirilmesi gerekir. Bu temelde; gençliğin öz savunma bilinç, örgütlenme ve eylemini bütünsel gerçeklik içinde ele alması ve buna göre kendisini oluşturarak hareket etmesi mücadeleyi anlamlı kılacaktır. Öz savunma doğru anlaşıldığı oranda gençliğin toplum içindeki öncülüğü de anlama kavuşacaktır. Geliştireceği eylemler de başarıya ulaşacaktır.
Özgür yaşamı inşa iddiasında olan gençliğin bu yaşamı koruyacak sistemden yoksun olması kabul edilecek bir durum değildir. Demokrasi, barış, özgürlük, siyaset, kardeşlik ve eşitlik öz savunması güçlü olan toplumlarda başarı şansı bulur. Bu değerler topluma aittir. Ve sistemin en yoğun saldırı altına aldığı değerler de bunlardır. Kadın ve gençlik aracılığıyla bu değerlere el atmakta ve kendi egemenlikçi zihniyetini şekillendirmektedir. Bunun gelişmemesi için, bu özünü toplumsallıktan alan her türden değerin korunması ve özgür yaşamın inşasının sağlanması öz savunmadaki doğru bilinç, örgütlenme ve eylemden geçer. Bunu yapacak olan da gençliktir. Bunun farkına varan ve bu temelde hareket eden gençlik özverili ve kendine özgüveni olan gençliktir. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü yaşamın tüm insanlığa mal olmasını sağlayacak olan da toplumsal öz savunmasını sağlamış gençlik olacaktır.
Sidar Masiro/Yurtsever Gençlik Dergisi