HABER MERKEZİ –
Burada çözümlenen tepeden tırnağa bir halkın yaşam iddiası, yaşam gerçekliği, yaşam ifadesi, kurumları, araçları, kuralları bütünlüğüdür. Buna inanacaksınız, öğreneceksiniz. Lafta olmaz bu. Büyük bir inanç, azim gerektirir. Aynı zamanda, nasıl ki bir operatör en iyi bir kalp ameliyatını büyük bir hassasiyetle yapmak zorundadır, öyle bir operatörle bu işler üzerinde de durmayı gerektirir. PKK budur! Öyle sanıldığı gibi yalnız bir yıkma hareketi değil, anında oluşturma hareketidir. Emek hareketidir, herkesi çalıştırır “hazırlıklı değiliz” diyeceksiniz. Hazırlık için yeterince zaman size tanıyorum. Hep anlatmak istediğim bir şey var. Bütün bu konuşmalarda görüldüğü üzere, yanlış hesap Bağdat’tan döner ve 40 yıl geçtikten sonra da yanlış yanlıştır denilir ya. Böyle tutumlar söz konusu. Cevabı doğru verirseniz hesaptan kurtulursunuz.
Başlangıç için bunları belirtmek yeterlidir sanıyorum. Yeni gelenler, yeni yeni başlangıçlar yapmak için, habire söz verenler için, dikkat edilirse hep çerçeve açıyoruz. Sağı solu belli olmayan, nerede, nasıl oturmasını gerektiğini bilmeyenlere bunları muazzam bir tekrarla uygulama gereği duyuyorum. Gerekirse on defa okuyun, tartışın. Gerekli olanı herhalde bulmanız zor olmayacak. Ben ne yapacağım? Yani lanetli bir halkın, çok ters büyütülmüş çocuklarısınız. Benim elimden gelen, mümkünse bunu ortadan kaldırmak. Bunu yapmaya çalışıyorum. Başka çaremiz yok ki. Nereye başvurursanız tokadı yerseniz. Kime boyun eğerseniz dayağı yersiniz. “Evet” de deseniz, “hayır” da deseniz küfrü yersiniz. Bu lanetli gerçeğin doğal bir sonucudur. Ben bunları icat etmiyorum. Bunları bildiğim içindir ki, kendime bir çeki düzen verme gereği duydum. Bilmiyorsanız öğrenin. Kürt şu anda pazara bile kendini en az ücretle satmaya hazır, % 90’nı halen işsiz. Bunları ben icat etmiyorum. Ülkesini çoktan satmış, haberi yok. Bütün insani erdemlerini elinden almışlar haberi yok. Kişi olarak da bedenini, gerçekten yani beş kuruşa diyebileceğimiz, karın tokluğuna satmaya çalışıyor. Buna da kimse sahiplik etmiyor. İşte gerisi Diyarbakır tablolarıdır… Mümkünse bu tabloyu bir çerçeveleyin ve dershaneye koyun. Anlamayanlar her gün seyretsin.
Bu okulumuz bu kara tabloyu değiştirmek için. Bazı arkadaşlarımız büyük bir bebeklik teorisine sıkı yapışmışlardır. Bununla hiçbir yere varılmaz. Kitaplarıyla, tarzlarıyla, ciyak ciyak bebek bağırışı gibi söylüyorlar. Mümkün değil onunla bir yere varmak. Büyük zorluklarla buraya geliyorsunuz. Büyük bir ilgiyle, bir tek şey isteniliyor, dikkat edilirse. Bu işin altından kalkmak yollarını çarelerini bulmak. Var yani, bu okul iyi öğretir. Halk adına geliyorsunuz, eğer buna biraz saygılıysanız, “en benim” diyen burjuva okullarından, feodal okullarından bile daha iyi şekilleneceğiniz kesindir. Böyle basit bir sadelik sizi yanlışa itmesin. Mühim olan amaç ve onun mütevazı katılımıdır. Hz. Muhammet de derslerine başladığında, yunan okulları, akademiler var, hepsi buna benzerdir. Hz. İsa’nın da manastırları bundan farklı değildirler, hep öyleydiler. Bizimkinin de böyle olması, temel insani okulların özelliğinden ötürüdür. Daha sonra biliyorsunuz, bu okullardan büyük komutanlar yetişti, İskender gibi daha 33 yaşındayken üç kıtayı fetheden komutanlar, Eflatun, Aristo okullarında yetiştiler. Hz. Ali, o Mekke’deki karanlık kulübeler gibi yerlerdeki propagandadan yetişti. Roma’yı çökerten havariler, Hz. İsa’nın bu basit hitaplarından yola çıktılar. O açıdan okulumuzun gerektiğinde en büyük devrimi gerçekleştirme gücünde olduğuna inanarak, onun kutsallığını duyarak katılacaksınız. Bütün dinlerin kutsallığı kadar, bütün felsefenin derinliği kadar, politikanın da en sağlam gerçekçi bir okulu olarak, buranın geliştirdiğini görerek bir yaklaşım sergileyeceksiniz. Hatta ekonomiden tutalım, sanata kadar, özünde burada kazanıldığına emin olacaksınız. Ekonomi biliminin de okuludur, sanatın da okuludur. Yaşınız uygun bu okulu öğrenmeye. “En çok biliyorum” diyenler de çok öğrenebilir. Çünkü çok derinlikli bir okul. “En yeniyim” diyenlere de hemen abeceyi öğrenir gibi sadeliği, basitliği olan bir okuldur.
Umarın yani şimdiye kadar ki şekilsizlikleriniz, burjuva okulları, o feodal aile okullarında ne kadar gelişmiş olursanız olsun, madem okulumuza adım attınız, dediğim gibi ister en eskiler, ister en yeniler bu çerçeveyi esas alarak, mükemmel bir çıkışa kavuşabilirler. İsteyen askeri dalda, isteyen diplomatik politik dalda isteyen kültürel dalda, isteyen ekonomik dalda, hepsini öğretiyor. Zaten bir kişi istiyorsa bütün bu dallarda bir organizatör olabilir. Duruma göre nerede, hangi görevi olsa kesinlikle ona güç getirebilir.
Bu temelde tekrar yeni gelenlerle birlikte -ki her gün yeni gelir gibisiniz buraya- okulumuzun gerçek bir öğrenci olmaya büyük bir gönüllülükle birlikte, istekle, azimle olduğu kadar ilgiyle, katılmaya, anlamaya gerekli olanı almaya çağırıyoruz. Temel çıkışınızı, bu çerçevede amaca yeterliliği sağlayıncaya kadar, yine gereklerini özümsemeye teneffüs ettiğiniz havadan, içtiğiniz sudan daha öncelikli olur. Olmaya çağırıyorum.
Şimdi isterseniz çok kapsamlı sorular sorduktan sonra diyaloglar geliştirelim. Daha benden özellikle derinleştirmesini istediğiniz hususlar nelerdir? Diyaloglar bana göre en iyi öğrenme metotlarından birisidir. Ve bunu çok özgün yürütüyoruz burada. Katılımı, paylaşımı geliştirmede çok etkilidir. Kişisel anlamda değerlendirmeyin, geliştirilen ikili diyaloglar, bütün yapıya çözümleme düzeyi kazandırır. Ben özellikle diyaloglarımda, çözümlenen kişi değil, onun şahsında temsil edilen neyse odur. Ve verilmesi gereken neyse o kadardır. Cevaptır yani. Müthiş soru cevap ikilemi ifade ediliyor. Bütün bilimleri süzgecinden geçiren sorgulanmayla birlikte cevaplamayı gerçekleştiriyor. Diyaloglarda kim bulunmak istiyor, önce gönüllü olan var mı? Basitten mi, karmaşık olandan mı başlayalım? Konular önceliği, en can alıcı konular. Söyleyin ki verimli kullanalım. Çünkü bizim için bir gün bir tarih ve gelecektir. Hiç hafife almaya değmez. Bir günde dünya yeniden kurulur, yeniden inşa edilir. Bu denli değeri vardır. Kesinlikle!
…
Bugünkü toplantımızı, böyle bir çok soruna cevap veren bir çerçeve dahilinde değerlendirmeye çalıştık. Anlamlıdır, ısrarla üzerinde durmanız gerekiyor. Kesinlikle burası bir öğrenme yeridir, burasını vurguluyorum yani; yaşama bakış açılarınızdan tutalım, çok pratik askerleşme esaslarımıza kadar, estetik hususlardan tutalım, ekonomik özelliklerimize kadar burada üretme işi önemlidir, öğrenme çok gereklidir. Yeterliliği zorluyoruz ve daha çok da size bağlıdır. Kendi payıma önemli bir çaba içinde olduğuma eminim. Zorlandığınızı biliyorum. Halk tarzında böyle olur. Geliş tarzınız, katılış durumunuz, geçmişiniz okulumuz için ciddi bir engel değil. Fakat çok eleştirilen, yüzeysel algı, ilgi düzeyi zayıf alışkanlıkların da oldukça inatçı ve bunu dayandırdığınız düzen gerçeğini, peşinen gerekirse bıçakla keser gibi bir tarafa atmanız gerekiyor. % 1 tutunacak yanlarınız da varsa onu esas almalıyız.
Şimdi büyük bir terbiye ki, şu anlama geliyor; en eski arkadaşımızda bile görüyorsunuz, bu işin vazgeçilmez bir gereğidir. Biz bu halk adına, o işte terbiye denilen, aileden kalma, bilmem sokaktan edinilen düzenin okullarından, çalışma sahalarından edinilen her şeye kuşkuyla bakılıyor. Bunları kirli bir elbise gibi üzerimizde tutuyoruz, atacağız. Kendimize özgü olan yaşamın amaçlarını, onun araçlarını özünü ve biçimlerini, heves arzusu ve duygularını aynı zamanda yüksek bir anlayış ve onun ilkelerini bütünlüklü olarak burada öğreneceğiz. Bu hiç sizi sıkmamak değil, tam tersine büyük bir rahatlığa, çetin kişiliğe, kolay olmayacak çetin ama; anlamı olan bir kişiliğe, onun yaşamına kesinlikle ulaştırmak, bunun için sağlam başlangıçları yaptırmaktır.
Okulumuzun bu gücü, hele bu son günlerde hayli artmıştır. En olgun dönemini yaşıyor. Kesinlikle burada verilen dersler, sadece PKK bünyesi için değil, bütün ulusal düzey ve hatta giderek etkilediğimiz insanlığı da kapsamı içine alacak ve etkileyecektir. Savaşta az çok dayanmış insanlarsınız, bu sadece buradaki dayanma için bir başlangıçtır. Savaşımızın en zorlusu burada verilmekte, anlayış savaşı, alışkanlıklarını yenme, zafer kişiliğine kendini yatırma alışkanlığı veya terbiyesi. Bu çok zor gelebilir size. Ben bir kaç ayınızı istiyorum, fazla değil. Kesinlikle yüzeysel, es geçer gibi yaklaşmasın. Boğulurcasına dayanamıyoruz diye öyle kendinizi fazla zora sokmaya da gerek yok. Bu, anlamı olan önemli sonuçları yaşam boyu olumlu tarzda ve dediğim gibi zafere ulaşacak kişilikleri de ortaya çıkarmayı amaçlıyor. İddialıyız. Şimdiye kadar yaptıklarımız bundan sonra yapacaklarımızın en iyi göstergesidir. Düşünün, herkes “mucizeler” diyor, biz mucize demiyoruz. Emeğimizle, inançlarımızla ve giderek gelişen düşünce eylemimizle, biz bunu ortaya koyduk. Neden zaferi kesinleştiren tarza kendimizi artık yakıştırmayalım? Büyük şehitleriyle, büyük açılarıyla, işkenceleriyle bu hareket adına yapılanlar bu hale geldikten sonra, bundan sonrasını sadece ve sadece zafer için ele alacağız. Açık söylüyorum, okulumuzun bu aşamadaki en temel özelliği, her saha için beklenen zafer kadrosunu ortaya çıkarmaktır. Ben hiç bir yıl bu kadar kesin konuşmuyordum. Bu süreçte kesin bunu belirtiyorum. Bunun anlamını adeta bıçakla kazır gibi, beyninize yüreğinize kazıyacaksınız. “Anlamadık” filan demeyin. Beni basite alan yanılmıştır. Düşman bu yanılgıyı tarihte görmemiş bir biçimde ödemiştir. Bizim içimizdeki yanılgılı kişilikler de ağır ödemişlerdir. Dua etsinler ki biz inanılmaz ölçüde insanı kurtarma çabası içindeyiz. Yoksa çok az kişi sizde sağ kalırdı. Ama ne mutlu ki, bu günlere gelebildiniz. Bunu takdir edin ve artık biraz da vicdana gelerek başarı tarzını kendinize yakıştırın. Hazırlıklı olmayı bilirsiniz. Buradaki hazırlık fena sayılmaz. Birçok yönüyle yetersiz, yürekler acınacak bir durumda da olabilirsiniz. Burada bunu da giderebilirsiniz.
Ben bu işi ta kendimi tanıdığım yaşlardan beri, neydi o? İlk gözlerimi açtığımda, ilkeli mi deseni veya özgürlüğü esas alan bir yaklaşımla buraya kadar getirdim. Yıllarca birkaç kuruş para peşinde, bir kaç ilişki peşinde koşan bir adamım. Hiç bir bacak benim kadar yol aşındırmamıştır bu ilkeler, davalar temelinde. Ama görüyorsunuz ki, yani boşa gitmedi bu yıllar. Büyük sonuç verdi. Hatta bu ülke, bu halk için tek sonuç veren yol, yöntemdir.
Bu anlaşılmıştır. Kendi önyargılarınızda ısrar etmenin hiçbir anlamı yok. Benden daha çok siz başarıya susamışsınızdır. Özlemlerinizin gerçekleşmesi benimkinden daha çok sizin için gereklidir. Özlemlerimiz için gerekli. Emeklerimiz var, onun başarıya ihtiyacı vardır. Ben az çok ortada bunu biraz kendime yedirdim, kanıtladım. Benden daha fazla şiddetle sizin ihtiyacınız var. Bu halk artık, bunu mutlak görüyor. En oportünisti bile, “başarı gerek” diyor. En iflah olmazı bile artık imana doğru geliyor. Biz bu işin öncüsüyüz. Neden kendimizle layık olan, oldukça da emek harcamış olarak, onu herkesten daha fazla kendimizi ortaya koyarak, göstermiş militanlar olarak, gerekirse tam basan mı, ona da varız, herhangi bir dönemden daha fazla bu dönem diyor ki, bu işe bu tarzda yürüyebilirisin. Bunun ne anlama geldiğini sanırım bu kadar derli toplu, inisiyatifli olarak şimdi görüyorsunuz. Ben her zaman yeterince de ilgiyle işin içindeyim. Sorumlulukların en iyisini bundan sonra daha iyi göstereceğim. Fakat sizin de dediğim gibi eski türden değil, anladığınız anlamda da değil, yani tür diyorum ben buna, çerçeve üstüne çerçeve çiziyorum, onda yerinizi yapacaksınız, kendinizi göreceksiniz. Tekrar vurguluyorum, ben emrettiğim için değil, size çok gerekli olduğu içindir. Bu kendini yeniden kurumlaştırmayı, kendini yeniden tarz, üslup, hitap gücüne, tempoya özellikle kavuşturmayı, içerik noksanlığı varsa onu da kazıyarak adeta yüreğinde, beyninde onu da kazıyarak kendine oturtmayı, sağlamayı başaran, bu okuldan sağlam, dolayısıyla yüksek başarılı çıksın. Ele aldığı her düzeyde PKK’nin gerçek kahramanlığına yaraşır bir militanı olacaksınız. Gerçek yaşamda zorlukları ne olursa olsun ona katlanmada, bu başarılı katılımın, paylaşımın ve giderek savaşımın militanlığı temelinde gerçekleştirilecektir.
Ben yine bu vesileyle yeni gelenlere, yüksek sorumlu ve başarılı katılmaları kadar, her düzeyde sorgulanan kişiliklerimizin de örnek bir çıkışta ve en yeniyim diye katılanların da, gerçek hakiki bir PKK’nin en genç adayı biçiminde sonuna kadar kendilerine güvenebileceklerini ve başaracaklarına da inanmalarını diliyorum, bekliyorum.
Halklar Önderi Abdullah Öcalan/18 Ocak 1997