HABER MERKEZİ
Medya, Diziler ve Gençlik
Elbette özel savaşı sadece gayri nizami harp kurumları ve elemanları aracılığıyla direk yürütülüyor demek, özel savaşı dar olarak ele almak olur. Başta Kürt gençliği olmak üzere tüm Türkiye gençliği spor, sanat, TV dizileri, haber bültenleri gibi yumuşak yöntemlerle ideolojik bombardımana tabi tutulurlar. Kapitalist sistem, sporu gençliğin odağını değiştirmek için en fazla ve rahat kullandığı yöntemlerden biridir. Spor, gençliğin kendi yaşam sorunlarını düşünüp tartışmaya, çözüm bulmaya başlayacağı vakitleri dolduran, gündem saptıran bir olay haline getirilmiştir. Sosyalleşme, bedeni ve zihni güçlendirme aracı değil yaşamın merkezine oturtulan bir fanatizm, seyirlik oyun ve tatmin aracına dönüştürülmüştür, spor. Ayrıca özelde futbol ve futbol kulüpleri Türk ulus-devletinin milliyetçilik, dincilik ve ırkçılığı pompalama araçlarına dönüştürülmüştür. Gençler üzerine öyle etkili bir araca dönüştürülmüştür ki, yaşamı-toplumsallığı dağıtılmış, kimlik problemi olan, işsiz, geleceksiz bir durumda olsa bile; insanlar tuttukları takım kazandığında kendilerinden geçiyorlar, deşarj oluyorlar ve adeta bütün sorunlarından kurtulmuş hale geliyorlar.
Genelde kapitalist sistem, özelde de Türk özel savaş rejimi, medya alanını da özel savaş politikası doğrultusunda dizayn etmektedir. Türkiye’de birçok devlet televizyonu ve mantar gibi çoğalmış birçok özel TV vardır. Ama bunların neredeyse hemen hepsi özel savaş doğrultusunda yayın yapmaktadır. Sosyalist ve demokrat çevrelerin yayınları ise yasaklarla, kapatmalarla yayın yapamaz hale getirirler. Her kesimin sosyal yapısına göre diziler yapılır ve ekrana kilitlerler insanları adeta. Gençlik bu tür dizilerle pembe yaşama hayallerine çekilir. Bu dizilerle gençliğin temel ihtiyacının aşk, eğlence, maddiyat ve kariyer gibi alanlar kodlanır ve sunulur. Yine iktidar, topluma ve gençlere neyi, nasıl enjekte etmek istiyorsa, o konulara dair diziler yapılır. Irkçılığın, cinsiyetçiliğin ve dinciliğin iktidar tarafından doruğa ulaştırıldığı Türkiye’de, son 5-10 yıldır polis, asker, özel savaş, mafya ve ulus-devlet ailesini kutsayan dizilere yoğunluk verilmektedir.
Bazı dizilerde Selçuklu, Osmanlı gibi devlet tarihinin “kahramanlığı” işleniyor. Fetihçilik, gaspçılık, talancılık kutsanır, bu dizilerde. Genç zihinler sahte zaferlere, güce ve ırkçılığa bağlanır. Zaten toplumun çarpıtılmış olan tarih algısı iyice pekiştirilir, ırkçılık ve dincilik meşrulaştırılır. Kontrgerilla ve mafya dizileri ile oyuncu figürleri yüceltilir, böylece onlar meşrulaştırılarak, rol model haline getirilmeye çalışılır.
“Çukur” dizisi izlenme oranı çok yüksek olandır. Bu dizide ulus-devlet ailesi kutsanır. Gençliğe ve topluma “aile her şeyden üstündür, aileni savun” mesajı verilir. Bu kodlama yapılır. Aileden birinin intikamı için İŞİD gibi insan yakan gençler bu dizilerin baş aktörleri ve kahramanlarıdır. Türkiye gençliğine bu mesaj verilerek aile ve devlet, tüm değerlerin üzerine çıkarılıyor. Ancak Kürt toplumu ve genci için durum biraz daha başkadır. Kürt ailesi, özel savaşın ekonomisiz bıraktığı, göçe zorladığı, fuhuş, tecavüze uğratıldığı, ajanlaştırma gibi yöntemlerle dağıtılırken, bir yandan da toplumu savunan özgürlük mücadelesine katılan gençler “terörist” olarak kodlanır. Yine Kürt gençlerine de “aile her şeyden üstündür, onu koru” mesajıda verilmeye çalışılır. Terörist olarak kodlanan gençler, özyönetim direnişinde Cizre’de olduğu gibi canlı canlı yakılır, Sur’da, Kürt gençlerinin üzerinden tanklarla geçilir ve fotoğraflar basına servis edilir. Kürt mezarlıkları yıkılır; gerillaların cenazeleri kaçırılır, çıplak teşhir edilir, yol kaldırımlarının altına gömülür. PTT yoluyla gerilla kemikleri annesine koliyle yollanır. Bununla gençlere, topluma söylenmek istenen şu: “Direnseniz de başaramazsınız, sonunuz böyle olur, ölülerinizin yeri bile olmaz” mesajı verilir. Dikkat edilirse özel savaş uygulamalarının yöntemsel olarak yumuşağından, vahşisine; asker, polis, kontra elemanlar yoluyla gerçekleştirilen ile dizilerde verilmek istenen mesaja, birbirini besleyecek ve tamamlayacak niteliktedir.
Başta Kürt gençleri olmak üzere tüm toplumun bilmesi gereken önemli bir nokta; dizilerde yaratılan her karakterin büyük oranda tek tek özel savaş rejimi tarafından kontrol edildiği, yaşam tarzlarının buna göre belirlendiğidir. Bu dizilerde güzel, genç erkek ve kadın oyuncular oynatılır ve her birine dizinin genel senaryosuyla birlikte aşkı da içeren bireysel bir karakter belirlenir. İradesizleştirilen, hiçbir şeyi olmayan gençler bu karakterlere bağlanarak, onlarla bütünleşerek verilen zehri adeta yudum yudum bünyesine alır. Onlar gençlerin rol modelleri haline gelebilir. Gençler giyim-kuşamda bile onlara benzeşmeye başlarlar. Onlar gibi konuşma, davranmaya çalışırlar. Konuşma şekilleri ve üslupları rol modellerine benzeşir.
Yine sadece diziler, filmler değil bir bütün medya özel savaşa göre dizayn edilmiştir. Milli Savunma Bakanlığınca yayınlanan haberler neredeyse tüm TV’lerde ve gazetelerde manşet olarak verilir. Türk ordusunun kayıpları gizlenir. Bunun yanı sıra sık sık “şurada şu kadar PKK’li terörist” ya da Rojava Kürdistan’da “şu kadar YPG’li terörist etkisiz hale getirildi” şeklinde haberler yayınlanır. Hemen birçok TV kanalının haber bülteninde Türk ordusunun helikopterlerinden uçaklarına kadar bütün silahları abartılı verilir. Buradaki esas amaç gençliği korkutma, sindirme ve özgürlük arayışından vazgeçirtmektir. Özel savaş gençliği düşünsel olarak bulanıklaştırmak, özgürlük arayışı ve mücadeleden vazgeçirme, inançsızlaştırmaya çalışmaktadır. Yine en yoğun kullandığı mecralardan biri de sanal medya ortamıdır. Özel savaş elemanları ve trol ordusu sanal medya üzerinden özgürlük ve demokrasi mücadelesini itibarsızlaştırma uğraşındadır.
Toplum Dinamizmi: Gençlik
Öcalan, “Gençlerini kaybeden toplum veya tersine, toplumunu kaybeden gençlik yenilmiş olmaktan öte kendi varlık hakkını kaybetmiş, ona ihanet etmiş demektir. Gerisi çürüme, dağılma ve yok olmadır”, der. (Özgürlük Sosyolojisi)
Kürt halkı ve gençleri bir soykırım kıskacındadır. Hem gençlik hem tüm toplum özel savaşın tüm uygulamalarıyla karşı karşıyadır. Gençliğin önünde en büyük görev, doğru bir düşünce ve örgütlenmeye ihtiyacı vardır. Hem kendisi için hem de toplum için düşünsel, fiziki, ekonomik gibi her alanda öz savunmasını geliştirmeye öncülük yapabilmelidir. Toplum ve aileler de gençler üzerinde yürütülen özel savaşın farkında olmalı, gençlerinin eğitimini tümden devlet ve yabancı kurumlara bırakmamalıdır.
Belki bugün devlet baskıları ve yasaları nedeniyle kendi eğitim kurumlarını oluşturmanın şartları zayıftır. Fakat en küçük bir imkân bile bu doğrultuda kullanılmalıdır. Yine her ev anadil eğitimi ve ahlaki-politik tartışmalar için bir okul gibi değerlendirilebilinmelidir. Bu eğitimlerle gençler, kendilerinden saklanan tarihsel, toplumsal bilgilerle yeniden buluşturulmalıdır. Gençler basın-yayın, özel savaş elemanları, fuhuş ve uyuşturucu gibi konularda bilgilendirilmelidir. Gençlik sanal medya ve basın-yayını da etkili kullanmaya çalışmalı, fakat her şeyden daha fazlası gençler kitap okumaya teşvik edilebilmelidir. Özellikle özgürlük ve demokrasi konularını referans kaynaklardan araştırma-inceleme ile doğru ve doyurucu bilme haline ulaşılabilinmelidir.
Özelde toplumu soykırım saldırıları altında olan Kürt gençliği, son derece idealist ve kararlı davranabilmeli. Her alanda komünlerini kurmalı, alternatif sosyal planlamalar, küçükte olsa ekonomik projeler vb. örgütlemeli. Gençlik kapitalist sistem ve onun ulus-devlet ayağının kendini yenilmez gösteren propagandalarına kanmamalı, bu kadar saldırı altındayken bile sistemin nasıl korkuttuğunun bilincine vararak kendisine, demokrasi ve özgürlük mücadelesine güvenmelidir. Bu doğrultuda ailenin de gençliği kendisi için maddi kaynak gören, aile sınırları içinde tutup mücadeleden uzaklaştırmaya çalışan yaklaşımlarına karşı da bilinçli ve direngen olmak gerekir. Kürt gençleri mahalleleri ve bölgelerinde gençliği yozlaştırarak soykırımı daha rahat uygulamak için geliştirdiği fuhuş evleri, uyuşturucu satımı ve satan kişilere karşı mücadele içinde olmalıdır. Bu kişileri mahallerinde ve bölgelerinde barındırmamalıdırlar. Gençleri ve toplumu bu konuda üst düzeyde bilgilendirmeli, bu konuda da savunur konumda olunmalıdır. Ve toplumun büyük kesimini yanına almayı başarılabilmelidir. Ki, Kürt toplumu tüm özel savaş saldırılarına rağmen değerlerini yitirmemiş bir toplumdur.
Toplumu soykırım tehlikeleriyle ve geleceksiz kalmakla yüz yüze olan gençlik, toplumun fiziki savunması içinde kendi oluşumlarını daha güçlü yapılandırmalıdır. Örneğin bir yürüyüşün, miting, eylemin katılımının öncülüğünü yapmakla kalmamalı, savunmasını da üstlenmelidir. Kürt gençliği, toplumun kurbanlık koyun olmadığını ortaya koymalıdır. Türk ve Kürt gençliğini ortak mücadeleden alıkoymaya çalışan provokasyonlara, saldırılara ve propagandalara karşı da oldukça bilinçli ve planlı olmak, devrimci gençliğin ortak mücadelesini yükseltmek gerekir.
Gençlik bir mücadele içindedir. Ama mevcut mücadele dar kalmakta, özel savaşın yöntemlerine karşı kısmi toy kalabilmektedir. Kürt gençliğinin tarihsel ve mücadele tecrübesi daha iyi değerlendirilebilir. Bu tecrübeler günümüz gelişmeleri de göz önünde bulundurularak, güncellenmeli ve daha da yaratıcı kılınmalıdır. Gençlik gücünün, potansiyelinin farkına varır, bunu doğru ve yaratıcı tarzda örgütler ve görevlerini üstlenirse, özel savaş gençliği yolundan alıkoyamaz ve hiçbir antidemokratik, soykırım sistemi gençliğin önünde duramaz.
Bêrîtan Sarya
Kaynak: Demokratik Modernite