HABER MERKEZİ
Türk ulus devlet faşizmi, çağdan düşmüş yığınsal kitlesiyle radikal ırkçılığı tırmandırarak Kürt halkına karşı her yerde savaşa hazırlanıyor. Kara ve deniz hakimiyet teorilerini coğrafik işgallerle siyasallaştırarak tarihsel emelleri ile uyumlu hale getirmek istiyor. Estirilen faşizm dalgası Kürdistanı baştan başa işgal ve ilhakı amaçlıyor. TC İşbirlikçisi Barzani hanedanlığını bile yıkacak bölgesel pazarlıklar yapıyor. KDP ise TC faşizminin mandacılığından ve Kürt talanından büyük rant beklerken Başûrê Kurdistan statüsünü ortadan kaldıracak vahim tarihi hatalar silsilesini aktifleştirdi…
KDP, Kürdistan özgürlük mücadelesine zarar vermekle kalmadı Ortadoğu’da anti Kürt alerjisini yeniden yaratarak Kürt düşmanlarını da birleştirdi. Kendi içindeki iktidar kavgasında da yeni Brütüs kim olacak tartışması başlattı. Kürt halkına soykırım planlayan bu son büyük savaş; PKK fedailiği sayesinde Neo Osmanlıcılık hüsranından çıkan yeni bir Kürt destan tarih yazımı olacak. İğdiş edilmiş Kürtlük projesi de bu destan tarih yazımıyla birlikte ilelebet son bulacak.
Ortadoğu’da yeni gerginlik ve kriz alanları doğuracak dinamik bir süreç işliyor. TC faşizminin Kürt soykırımına karşı ikiyüzlü ve bin maskeli kapitalist modernite tanrılarının rutinleşmiş “endişeliyiz” safsataları Kürt halkına yapılmış en büyük hakarettir. TC faşizminin soykırımcı pratikleri için endişeli olan suç ortaklığı TC ve kendileri için endişeleniyorlar çünkü Kürt halkının bağrından çıkardığı PKK dünyanın boyun eğdiği Daiş fatihidir ve NATO destekli TC faşizmine kök söktüren fedailiğin adıdır. Kürt halkı asla zayıf değildir çünkü dünyaya nam salmış TC ve destekçilerine yenilgi üstüne yenilgi yaşatmış fedailer kıblegahı PKK’si var!
Bu hayati süreçte gerçek sorun bizleriz! Kendisini somut devrimci mücadele pozitif inşacılığından soyutlayan fakat kendisini devrim kazanımları üzerinden konuşturan ve alacaklı sanan bir salgın hastalık var. Dijital medya platformlardaki devrimci çizgide yurtsever olarak görünen birçok hesaba baktığımızda ölçü aşınmasının ulaştığı düzeyi çok net olarak görebiliyoruz. Elitist bir üst sınıf edasıyla binlerce takipçisi olan hesaplarına zeval gelmesin diye bir çok taga katılmayan bir pasif radikal popülist üstenci yaklaşım da söz konusu. Birbirinin açığını arayan, geçmişini didik didik eden enerjiyi içte tüketen ve bunu kendine hak gören sorunlu bir zihniyet salgını var. Birbirini beğenmeyen ve boşa çıkaran dar bir dedikoducu ahbap çavuşluğu ideolojik bağlılıkla karıştıran bir gaflet salgınıdır bu. Kendini örgüt yerine koyan bu zihniyet devrimin yurtseverlik kriterlerinin dışında bambaşka bir şeye tekabül ediyor. Sosyal medyada gözlemlenen tasfiyeciliğin boyutları korkunçtur. Dejenere edilmiş kapitalist modernite alışkanlıkları ve ölçüleri kişileri ele geçirmiş. Patolojik bir kitlesel travma salgını kendisini ısrarla hayati devrim gündemine dayatıyor. Dijital medyadaki devrimin öncü sempatizan kitlesinin ölçüsü nettir: Bu ölçü düşman gerçekliliğini bilince çıkaran ve enerjisini bu kritik süreçte pratikte düşmana harcayan duruştur. Ölçü düşmana kabuslar yaşatan Zapta canını özgürlüğe katık yapan fedai mütevazilik ölçüsüdür. Partinin kabul ret ölülerini aşındıran ve kendisini bir Tweetle tatmin eden üstenci küstahlık değildir. Popülizm tedavisi imkansız bir hastalıktır!
Bilgeler Bilgesi Sayın Öcalan; Vicdanlarınıza sorun kendinizi der. Kendini sorgulayabilme gücüne ulaşan insan kendi yetersizliğini başkasıyla izah etmez. Tarih karşısında yargılanacaklarını bilenler tarihi sorumluluklarına sahip çıkmakta asla tereddüt göstermezler. Önderlik çözümlemelerinde bizde şekillenen yanılgılı kişiliği şöyle tanımlıyor; “Kaynağı kuru, cüce bir halkın çocuklarısınız…Sizde çingene psikolojisi ve savaşçılığı egemen…Köy fesatçılığı baskın…Düşmanı umutlandıran iflas kişiliği…Bilinçsiz gaflet kişiliği…iddiasız kişilik…Kendini teslim alan kişilik…Vicdan olarak oldukça çoraksınız…Siz devrimin baygınlarısınız…Siyasi yalancılık tarzınıza dönüşmüş…Tanrıya sahte dualarınızla niyaz etmeyin…Yoldaş mısınız? Rakip mi? Düşman mı?…Güçlü hayalleriniz yok! Hayal sizsiniz…Kendi düşmanını bilince çıkarmamışsan en büyük düşmanın sensin…İçindeki düşmanını yenmeyen devrimci olamaz…Sözünü eyleme dönüştüren insanlara ihtiyacımız var. Başını kurşuna uzatanlara…Yiğit olan kendisini değiştiren insandır…Kendini doğruluğa adayan kişilik her şeyi başarabilir…Tutku ve iradenizin kavgasını verin…Eleştiri doğrunun kavgasıdır…Özeleştiriniz kararlaşmanız olsun…İçsel devrime varım diyeceksiniz…Çare olun çare sizsiniz…Bizim yaşam dilimiz özgürlük kavgadır…Bize türkümüzün ezgisiyle katılın…Bilinçle katılın, şekli duygularla değil… Gerçeği kendilerinde yaratanların yeridir parti…Saflarımız beyni ve yüreğiyle katılanların yeridir…Şahin yaşamı ustalığıyla…Gönüllü intikam savaşçısı olun. Parti bir evliyalar örgütüdür…”
Hiç vakit yitirmeden kendi vicdanlarımıza şunu cesaretle sormalıyız; Gerçekten reel yaşamda Önderlik paradigmasının ve öncü parti’nin verdiği mücadelesinin somut olarak neresinde yer alıyoruz? Bu varoluşsal süreçte kendimizi hazırlamaya dönük neden ve nasıl eğitmeliyiz? Devrimci üslup ve hitabet, Parti Kültürü ve Ahlakı, Apoculuğun ilkelerinin bendeki temsil düzeyi nedir diye sormalıyız? Apocu tarih bilinci, Ülke ve topluma bağlılık, Şehitlere bağlılık, Halk severlik ve halka yaklaşım, İnsan sevgisi, Yoldaşlık ilişkileri ve yoldaşlık bağı, Emek olgusuna yaklaşım, Değerlere yaklaşım parametrelerinin neresinde yer alıyorum? Kapitalist modernite yaşantısına ve etkilerine karşı nerede, nasıl davranmalıyım? Önderlik sevgisi ve bağlılığı ve temel paradigma ölçülerini içselleştirmenin neresindeyim? Bu sorulara vicdanlarımızın vereceği hakiki cevap kadarız ne azı ne de fazlası!
Önder Öcalan’ın evrensel paradigmasıyla yarattığı irade özgürleşmesinin ahlaki politik öngörü feraseti rüştünü dosta da düşmana da ispat etmiştir. Önderlik paradigması ve PKK güncel yaşamda fiilen ölü Sosyalizme yeniden can vermiştir. PKK bugün tüm dünyanın gözleri önünde Ortadoğu cehenneminde sosyalist devrime inanç tazeleyen, iradeyi bileyen ve direnişi harlayan bir feraset ustalığı sergiliyor. Tüketim çılgınlığında kitlesel açlığın yarattığı sefaletle ve güdüleri kullanarak toplumları ve özellikle gençliği cinsellikle teslim alan Kapitalist modernite; Apocu demokratik toplum paradigmasının sınıfsız ve devletsiz özgürlük inşası karşısında büyük güç yitiriyor. Bunca barbar olmasının en önemli nedeni de Apocu paradigmanın kendisini alternatif olarak kurumlaştırmasıdır. Yaşanan savaş aslında paradigmalar savaşıdır!
Bilge Öcalan ve PKK radikal demokrasi ile toplumcu Sosyalizme giden aydınlık yolun kapılarını sonuna kadar insanlık için araladı. Olgunlaşmış düşünsel dirilişin yarattığı toplumsal direniş bugün özgürlük, demokrasi ve Sosyalizmi mümkün kılıyor. Yeni sosyalist kişiliğin ortaya çıkarılması arayışı somut sonuçlar yaratmıştır. Gündelik yaşamın devrimcileştirilmesi ve kendisini yaşamda yeniden üretmesi devrimci inşa ile mümkündür. Bu olmasa kapitalist modernite kendisini sürekli üreterek toplumsal bilinç altında yeniden ve yeniden doğallaştırabiliyor!
Kapitalist modernite güçlerinin milyarlarca dolar harcayıp Önderliğe ve PKK’ye karşı alternatif oluşturma projesi fiyaskoyla sonuçlandı. Önderlik ve PKK Kürt toplumunun alternatifsiz tek temsilcileridir. Buna rağmen kapitalist modernite güçleri ısrarla Apocu paradigma karşısında geri toplumsal zemini alabildiğince genişletmeyi amaçlıyor. Toplumu ve bireyi bu kanser yayan sistemden kurtarıp dönüştürebilmek ve yenileyebilmek ancak Apocu demokratik zihniyet devrimi ile mümkündür. Önderlik halkına ve insanlığa özgürlük tarihinin ta kendisi oldu. Apocu ideoloji 21. Yüzyılın kaderini çizen ve çizecek olan radikal demokratik eylem gücünün ana kaynağıdır. Bu çağın insanına soluk olacak tek yaşamsal paradigma olan Apocu paradigmayı halklaştırmak gerekiyor. İşte o zaman toplum ansal özgürlüğü bu ideolojik zihniyetle yaşayacak ve asla kapitalist modernite putlarına boyun eğmeyecektir. Bu davet insanlık adına insan, doğa, kültür, demokrasi, sosyalizm savunuculuğunu ölüm pahasına yapan PKK’nin insanlık düşmanı kadın ve toplum kırım politikalarını hayata geçiren TC faşizmi ve işbirlikçilerine karşı verdiği onur savaşına davettir.. Bundan dolayı diyoruz PKK insanlığın özgürlük melodisidir. Gelin bu insanlığın özgürlük melodisine sizde kendi özgürlük notalarınızla katılın.
Serdem Amed