HABER MERKEZİ
Kürt isyanlarında ve Türkiye’de solcu liderlerin tasfiye edilmesinde benzer yöntemler kullanılmış ve komplolarla önder kadroların imhası gerçekleştirilmiştir. Bunun en son halkası 1990’da şahsıma yönelik olarak gerçekleştirilen büyük komplodur.
Ortadoğu üzerinden bu olumsuz yansımaları boşa çıkarmak için 1987’den başlayarak Turgut Özal’ın öldürülmesine kadar neredeyse her yıl bini aşkın gerilla adayını eğitip donatarak hareket üslerine kadar ulaştırmayı bizzat üstlendim. Daha önceleri ve sonraları da binlerce kişiyi aşan gerilla gücü, araç gereç ve para yoluyla destek sunmuştum. Ama en büyük desteği bu tasfiye ve katliam yıllarında bizzat sundum. 1987’den itibaren yeniden hızlandırdığımız ülkeye geçiş çabalarında en dikkat çekici olumsuzluk, sonradan ‘dörtlü çete’ diye adlandıracağımız grubun elebaşlarından Hogir kod adlı Cemil Işık’ın hududu geçer geçmez koruculara karşı mücadele bahanesi ile kendi başına eylemler düzenlemesi, bu eylemlerle içinde çocuklar ve kadınların da bulunduğu onlarca kişinin ölümüne yol açmasıdır. PKK’nin bizzat çok iyi düzenlediğim taktik sistemi bu eylemlerle boşa çıkarıldı. Bundan sonra PKK kendi öz taktiklerini hayata geçirmeye bir türlü muvaffak olamadı. Mahsum Korkmaz bu tehlikeyi ilk gören ve tedbir almaya çalışan komutan adaylarımızdan biri olduğu için özenle seçilen ve katledilen bir yoldaşımızdır. Darar’ın öldürülmesi de bu temeldedir. Ozan Sefkan ve arkadaşlarının öldürülmesi de benzer komplolar serisinin devamıdır. Mahsum’un ölüm biçimi ve yaşamını yitirdiği koşullar iç sızmanın rolünü daha çok düşündürmektedir. Şemdin Sakık ve daha sonra 1987 kışında Bekaa’da intihar eden Ferhat kod adlı Eruhlu gencin durumu, Mahsum’un içten suikastla öldürülmüş olabileceğini güçlü bir olasılık olarak düşündürmektedir. Cemil Işık’ın 1987’den itibaren komuta değişikliğinden de istifade ederek gerillada inisiyatifi ele geçirmesi PKK’ye çok pahalıya mal olmuştur. En büyük olumsuzluğu ise, PKK’nin büyük emekler sonucunda planladığı ve hazırlıklarını büyük oranda tamamladığı gerilla savaşı planının boşa çıkarılmasıdır. Dörtlü çetenin diğer elemanları olan Şemdin Sakık, Şahin Baliç ve Halil Kaya (Kör Cemal) Hogir’ın izinde yürüyüp gerilla sistemini boşa çıkarmada etkili olan ve önde gelen isimlerin başında yer almaktadır. Bu isimlerin çoğunun KDP ve Beş Parçacılarla bağlantılı olması (Beş Parçacılar ve KUK da KDP bağlantılıdır. Özellikle ‘Qiyade Muvaqqat’ ile ilişkilidir) sızma unsurunun göz ardı edilemeyeceğini göstermektedir. Bu dönemde bizzat tanıdığım yüze yakın en değerli gerilla komutan adayının “çatışmada öldüler süsü verilerek katledilmeleri komplonun büyüklüğünü göstermektedir. Komplo oyunu çok açıktır. Tarihsel temeli de vardır. İttihat ve Terakki döneminde bolca uygulanmıştır. Yine Kürt isyanlarında ve Komünist Parti’yi tasfiye etme girişimlerinde yoğunca denenmiştir. Temel özellikleri şunlardır: Birincisi, devrimci güçlerin halkla bağını koparmak ve halkı bu güçlere karşı çıkarmak için gerilla veya isyancı maskesi altında cinayet timleri kurmak ve işletmektir. Dörtlü çete ve benzerleri bu konuda oldukça başarılı olmuşlardır. Bunlar halka ve özellikle karşımıza çıkarmayı düşündükleri aşiretler ve ailelere yönelik birçok komplo eylemi düzenlemişlerdir. Bu komplo eylemleri hakkında özenle yapılacak araştırmalar önemli olacaktır. Bu araştırmanın mutlaka yapılması gerekir.
İkinci komplo yöntemi, gerilla komutanı veya isyan önderi olabilecek değerli kadroların hedef alınması ve öldürülmesidir. Bu konuda da oldukça başarılı olmuşlardır. Komutanlık yapabilecek yüzlerce yoldaşın nedensiz ölmesi veya öldürülmesi iç komplonun çapını gösterir. Kürt isyanlarında ve Türkiye’de solcu liderlerin tasfiye edilmesinde benzer yöntemler kullanılmış ve komplolarla önder kadroların imhası gerçekleştirilmiştir. Bunun en son halkası 1990’da şahsıma yönelik olarak gerçekleştirilen büyük komplodur. Şahin Baliç, Mehmet Şener ve Cangir Hazır’ın (Sarı Baran) başında yer alıp hayata geçirdiği komplo Hasan Bindal yoldaşın şehadetiyle açığa çıkmış ve boşa çıkarılmıştır. Fakat iki önemli alanda daha başarılı olmuşlardır. Ana kitlesini, halkı PKK’den koparıp koruculaşma sürecine sokmaya muvaffak olmuşlardır. Komuta adaylarını imha ederek gerillayı başsız bırakmışlar, gerillayı temel taktik hattından saptırıp avare-asi gruplar düzeyine indirgemişlerdir. İç ve dış gladio bu dönemde her ne kadar PKK ve öncülük ettiği devrimci halk savaşı deneyimini bastırıp tasfiye etmeyi başarmadıysa da, gerilla savaşının planlandığı gibi kendi öz taktikleri temelinde hayata geçirilmesini engelleyebilmiştir.
Halklar Önderi Abdullah Öcalan
‘Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü’ adlı kitabından alınmıştır.