HABER MERKEZİ-Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile tutsaklar Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar’a dönük devam eden avukat görüş yasağına dair Amed’de bulunan bir otelde basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısına ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) Eşbaşkanı Zeki Baran, Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren katıldı. Yine Amed, Van, Mersin, Urfa, Hakkari, Batman ve Mardin’den de çok sayıda avukat toplantıya katıldı.
Açıklama yapan ÖHD Genel Merkez Yöneticisi Ekin Yeter, Abdullah Öcalan ile 7 Ağustos 2019 tarihinden beri, Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş ile İmralı Cezaevi’ne sevk tarihleri olan Mart 2015’ten beri hiçbir avukat müvekkil görüşü yaptırılmadığını belirtti.
Haklarının bütünen askıya alınması işkence yasağının ihlalidir
Yeter, 25 Mart 2021 tarihinden sonra da İmralı’dan hiçbir şekilde haber alınmadığını ifade ederek, “15 ay boyunca dış dünya ile tüm bağlarının koparılarak temel haklarının bütünen askıya alınması işkence yasağının ihlalidir. Uluslararası sözleşmeler ve ulusal hukuka aykırı bu durum İmralı Cezaevi’ndeki mahpusların tutulma koşulları hususunda ciddi kaygılar doğurmaktadır. Bu kaygıların giderilerek ziyaret haklarının sağlanması yasal zorunluluktur” diye konuştu.
İmralı için avukatlardan başvuru
Yeter, aralarında kurum temsilcileri ve baro başkanlarının da bulunduğu 29 baroya kayıtlı 775 avukatın İmralı Cezaevi’ne karşı devreye konulan avukat yasağına karşı 10-17 Haziran tarihleri aralığında avukat ziyareti gerçekleştirmek talebiyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunduklarını açıkladı.
ŞEKER: Uluslararası sözleşmelere aykırı
Ardından konuşan ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, 27 Temmuz 2011’den bu yana avukat görüş yasağının devam ettiğini hatırlatarak, “2015’te cezaevine götürülen Konar, Aktaş ve Yıldırım’ın avukatlarıyla görüşmelerine izin verilmedi. Yıllarca farklı farklı gerekçelerle avukat görüşü yasağı bugüne kadar devam etmektedir. Uzun süre ‘Hava muhalefeti’, ‘Koster bozukluğu’ ile görüşmeler engellendi. Öcalan ile 2011 yılından 2019 yılına kadar açlık grevi sonrası 5 defa avukat görüşü yaptırıldı. 7 Ağustos 2019’da son görüşme yapıldı ve 2021 Mart ayında son bir telefon görüşmesi yapıldıktan sonra, haber alınamadı. Bu görüş yasağı Bursa İnfaz Hâkimliği kararlarına dayandırılsa da uluslararası sözleşmelere aykırıdır. 5275 Sayılı Kanuna OHAL sonrası eklenen avukat görüş yasağı kanuna eklenmiş, burada uygulanan durum, bu maddeye aykırı uygulanmaktadır. 59’uncu maddede avukat görüş yasağının gerekçesi açıkça belirtilse de Bursa İnfaz Hakimliği bu süreci devam ettirmektedir” dedi.
Başvurulardan sonuç alamadık
ÖHD ve birçok STK olarak farklı çalışmalarla sürecin hukuka aykırı olduğunu beyan ettiklerini kaydeden Şeker, “768 avukatla bu hukuka aykırılığı teşhir etmek ve Adalet Bakanlığı’nın bu sürece yanıt vermesi için deklarasyon yayımladık.. Bunlardan da sonuç alamadık. AK’ye İHD ve TOHAV ile başvuruda bulunduk. Ağırlaştırılmış Hapis Cezası ve Avukatlık Görüş Yasağına’ ilişkin yaptığımız başvurudan da sonuç alamadık” dedi.
Şeker, şunları söyledi:
“Ada hapishanesinde haber alınamaması endişelere neden oldu. Ada Hapishanesi’ne giderek durum tespiti için 8 Mart 2022’de başvuru yaptık. Ama Adalet Bakanlığı tarafından olumlu ya da olumsuz dönüş yapılmadı. Nisan ayında ÖHD öncülüğünde toplu bir başvuru süreci başlattık. Şu anda içinde baro başkanlarımızın, kurum temsilcilerinin olduğu 775 avukatla Ada Hapishanesi’ne giderek, tutuklularla görüşme yapmak için başvuruda bulunduk. 29 farklı baro mensubu bu başvuru içinde yer almakta. Ardahan’dan Edirne’ye bu süreci takip etmek isteyen 775 avukat başvuruda bulundu. Buna ilişkin, yöneticisi olduğumuz bizle dayanışma içinde olan Avrupa’daki kurumların da başvuruları oldu. Ancak Adalet Bakanlığı, bu hukuka aykırılığı devam ettirmektedir. Bu çağrımızı yeniliyoruz; Avukat görüş yasağındaki engeller kaldırılsın. Sayın Abdullah Öcalan ve diğer 3 mahpus avukatlarıyla görüştürülsün.”
TÜRKDOĞAN: Biliyoruz ki bunlar Kürt sorunu ile alakalıdır.
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, dernek olarak kurulduğu günden bu yana İmralı hapishanenin kapatılmasını istediklerini aktararak, “Abdullah Öcalan ve 3 diğer tutuklunun aileleriyle, avukatlarıyla görüşememesi, vasisi ile görüşememesi, infaz kanunu ve yönetmeliklere, uluslararası sözleşmeler ve ‘Mandela Kurallarına’ aykırıdır. 775 avukatın görüşme için yaptığı başvuruyu desteklediğimizi söylüyoruz. Kurum olarak tecridin kabul edilemez uygulama olduğunu söylüyoruz. Öncelikle avukatlar, aileler ve vasisin görüşmesini istiyoruz. ‘Görüşemediğimiz müvekkilimizle nasıl oluyor da görüş yasağı geliyor’ diyor Öcalan’ın avukatları. Bu tarz keyfi yasaklara son verilmesi gerekiyor. Umarım Bursa İnfaz Hakimliği bu başvuruyu kabul eder, hükümet, devlet bunu kabul ederek adım atar. Biliyoruz ki bunlar Kürt sorunu ile alakalıdır. Barış Süreci’nin yeniden başlamasının yollarından birinin de bu tarz tecridin son bulması olduğunu söylüyoruz” dedi.
EREN: Aileler’le ile beraberiz
Amed Baro Başkanı Nahit Eren ise konuşmasına Amed’de basın emekçilerinin gözaltına alınmasını kınayarak başladı. Eren, “Baro olarak 24 Kasım’da görüş için başvuruda bulunduk. Tecride dikkat çektik. Meslektaşlarımızın yaptığı başvuru üzerine, 26 Kasım tarihinde adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunduk. Burada aile ve avukat görüşünün sağlanmasını istedik. Diğer başvurularda olduğu gibi baro olarak yaptığımız görüş başvurusuna da yanıt verilmedi. Hepimiz hukukun işlevlik kazanmasını talep ediyoruz. İstediğimiz hukukun görüş için hükümlü ve avukatlara verdiği haklardır. Her hükümlünün, her bireyin sahip olduğu avukat, aile görüş haklarıdır. Diyarbakır Barosu bu konuya duyarlıdır. Bu başvurularda aile ile beraber olduğumuzu belirtmek istiyoruz” diye belirtti.
Gemlik yürüyüşü: Tecridin kırılması durumunda topluma barışın geleceğini inanıyoruz.”
MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Zeki Baran da, 775 avukatın yaptığı başvuruyu önemli bulduklarını kaydederek, şunları söyledi: “Bu tecridin hukuk yanında toplumsal boyutu da var. Toplumda kimi zaman gelişen reflekslerin sadece bir kişi üzerindeki tecridin kaldırılması olmadığını da biliyoruz. Bu tecrit, toplumun ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı siyasetin yansımasıdır. Sayın Öcalan’la görüşmeler akamete uğradığında neler yaşandığını biliyoruz. Bu sebeple özellikle 775 imza ile görüş için başvuru yapılması değerlidir. Bunla paralel olarak Türkiye’deki siyasi parti, demokrat kitle örgütlerinin 12 Haziran’da Gemlik’e yönelik yürüyüşü olacak. Hepimizin yurttaşlar olarak böyle bir sorumluluğu var. Barış, özgürlük bu topraklara kendiliğinden gelmeyecek, birilerinin emek, mücadele vermesi gerekecek. İnsani boyuttan tecride bakmak gerekiyor. Tecridin kırılması durumunda topluma barışın geleceğini inanıyoruz.”