MEXMUR –Önder Apo’nun birebir ilgilendiği Etrûş Kampı halkı Önder Apo’ya bağlılığını soruna kadar sürdürüyor.
Önderlik Sahası’na gidip eğitim gören ve Önder Apo tarafından daha büyük sorumluluklar alarak çalışmalarda yer alan Ehmed Xalid, ajansımıza konuştu. Önder Apo’nun halka verdiği değeri anlatan Xalid, Önder Apo’nun özgürlüğü için herkesin canla başla çalışması gerektiğini belirtti.
Adım Ehmed Xalid. Hilali aşiretindenim. 1995 yılında Etrûş’tan Önder Apo’nun yanına gittik. Türklerin zulmünden Etrûşa gelmiştik. Arkadaşlar bize Önderliğin Etrûş’tan bir heyeti çağırdığını söylemişlerdi, bizde bir kaç kişi gittik. Önderliğin yanına gittiğimizde Dicle suyunun önünden geçtik. Yağmur yağıyordu üzerimize ve Suriye askerleri önümüze geldi, iki arkadaş o esnada yere düştü.
Daha sonra bir köye giderek bir traktöre bindik ve Dêrik’e kadar oradan da Qamişlo geçip iki üç gün kaldık. Daha sonra bizi Şam’a götürdüler. Şam’da Türkçe kampa gittik, orada iki kamp vardı ve ikisi de eğitim kampıydı. Bize yarın Önderlik gelecek dediklerinde ve Önderliğin adını duyduğumuzda çok heyecanlandık. Biz dışarıdayken Önderlik arkadaşlara; “Onlara odaya gidip oturmalarını söyleyin. Ben şimdi geleceğim.” dedi. Odaya gidip sırayla oturup Önderliği bekledik. Önderlik odaya girerek hepimize selam verdi, bizde çok heyecanlıydık Önderliği gördüğümüzde tanrı aşkı tekrardan geldi. Daha sonra Önderlik bize, “Kendinizi tanıtın, kimsiniz, nerelisiniz, ne yapıyorsunuz, gerillada çocuklarınız var mı yok mu vb. sorular sordu. Hepimiz tek tek kendimizi tanıttık. Önderlik, “Şehit Erdal Komitesi’ni sen mi kurdun? diye sordu. Ben de ” Evet Başkan’ım” dedim. Ama kurduğumuz komiteyi bizden başka kimse bilmiyordu. Önderlik o komiteden bahseder bahsetmez şokta kaldım. İçimden nasıl böyle bir komitemizin olduğundan haberi var diye düşünüyordum. Daha sonra Önderlik neyse dedi ve beni geçti. Daha sonra yanımdaki arkadaşın yanına giderek partide akrabasının olup olmadığını sordu. Mele Elî; “Hayır Başkan’ım kimse yok.” dedi. Daha sonra döndüğümüzde Mele Elî bir kızını partiye kattı.”
Önderlik gidişimizden çok moral almıştı. Bu yüzden bayağı sohbet ettik. Yaklaşık 45 gün Önderlik Sahası’nda kalıp eğitim gördük. Önderlik günde bir saat spor yapıyordu, daha sonra öğle saatlerinde de Türkçe kampına, yanımıza geliyordu. Çünkü Kürtçe eğitimleri önceden başka bir yerde veriyordu. Yani hem Kürtçe hem de Türkçe eğitimleri bir arada veriyordu. Daha sonra da gelip bize eğitim veriyordu.
Verdiği eğitimler insanlık üzerineydi. Bizimle özellikle Etrûş kampına ilişkin konuşuyordu. “Etrûş halkı, benim halkımdır” diyordu. Önderliğin Etrûş Kampı’na verdiği değeri kimse veremedi vermeyecek de. Kampa döneceğimiz zaman Önderlik bize 20.000 lira vererek “Bunu götürüp kamp yönetimine verin ve kampın bütün ihtiyaçlarını gidersin” diyordu. Biz de yerimize ulaşır ulaşmaz parayı kamp yönetimine verdik, onlarda kamptaki bazı insanlara dağıttı. Bu yüzden hep diyoruz ki Önderliğin Etrûş Kampı’na, Botan halkına verdiği değeri başkasının vermesi mümkün değil. Çünkü Önderlik halkın sorunlarını biliyordu.
Bu gerçekliği de söylemeliyim ki 27 yıldır bu halk ayakta, kendi iradesiyle yaşıyor, Önderliğe, partiye ve şehitlere bağlıdır. Eğer onlar da olmasa kimse bu kadar sene dayanamazdı. Bir halkın 27 yıl böyle yaşaması mümkün değil.
Bu yüzden de hem kamp halkı, hem de kendine insanım diyen herkes Önder Abdullah Öcalan için kendini feda etmelidir. Herkes canla başla çalışmalıdır, canı da gitse sorun olmamalıdır.
NC// Dîren Bagok