BEHDİNAN – KCK Yürütme Konseyi Üyesi Xebat Andok, Kürt gençliği ve Kürt halkı açısından gelişen süreci Nuçe Ciwan Ajansı’na değerlendirdi.
Kürdistan gençliğine çağrıda bulunan Andok, Kürt gençlerinin Kürt halkına karşı görev ve sorumluluklarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunurken intikam almak isteyen her gencin gerilla saflarına katılması gerektiğini ifade etti.
Xebat Andok ” Haksızlığa, egemenliğe, zulme, igalciliğe karşı direnmek isteyenler, işgalcilerden tarihi bir intikam almak isteyenler yönünü özgür gerilla saflarına vermelidir.” dedi.
Bırakalım haklarımızı, soykırım kıskacındayız
Tüm Kürdistan gençliği hepinizi büyük bir içtenlikle ve sevgiyle selamlıyoruz. Değerli arkadaşlar 21. Yüzyıl’da da Kürt halkı olarak normalizasyonumuzu sağlayamadık. Biz de diğer halklar gibi bütün haklarımızı elde edemedik. Bırakalım haklarımızı, soykırım kıskacındayız. Ne adımız var ne de haklarımız tanınıyor. Tam 100 yıldır bir bütünen soykırım politikalarıyla yüz yüzeyiz.
Doğrusu Kürt halkı olarak “Kürtlerin durumu nasıl?” diye sormamıza gerek bile yok. Çünkü biz Kürtler, imha ve soykırım politikaları ya da katliam politikalarıyla karşı karşıya olduğumuz için eğer bir iğne ucu kadar bile düşünecek olursa insan, biraz vicdan varsa, insan biraz kendisi üzerinde yoğunlaşırsa işgalci devletlerin, kapitalist modernite güçlerinin bize ne yaptığı görülecektir.
Düşman neden bize böyle yaptı demekten ziyade biz ne yapmalıyız
Bu yüzden eğer biz Kürtler olarak “Durumumuz şöyledir, böyledir, bu politikalarla karşı karşıya geliyoruz, üstümüzde şu şekilde bir haksızlık var” dersek bu sadece tek bir şeyi ispatlar oda; durumumuz iyi değil demektir. Bunları zaten yaşıyoruz, bu tür şeylerle zaten karşı karşıyayız. Bunları birbirimize söylemenin ne gereği var? Bu sadece asimilasyonun, erimenin, kendinden uzaklaşmanın boyutunu gösterir. Bütün halklar için özellikle de kendi halkımız için bu durumdan çıkmalıyız. Yine en kötü şey şudur değerli arkadaşlar; İnsan hep şikayetçi olursa, hep “Bu düşman neden bize böyle yaptı? Neden bizi tanımıyor? Neden bu gibi şeylerle yüz yüze kalıyoruz derse kısacası şikayet ederse, ağlamaklı olursa bu bir halk ve bir insan için en büyük haksızlıktır. Hiç bir halk, hiç kimse kendini bu duruma koymamalıdır. Bu en kötü durumdur. Düşmanın ne yaptığı önemli değildir. Biz ne yapacağız? Biz ne yapmak istiyoruz? Ve ne yapmalıyız? Düşman 100 yıldır ne yapmak istediğini bize gösteriyor zaten. AKP-MHP şahsında, bütün işgalciler şahsında, kapitalist modernite şahsında, NATO zirvesinde… Velhasıl bütün anlaşmalarında ve hareketlerinde bize gösteriyorlar. 21. Yüzyılda verdikleri ferman soykırım fermanıdır ve bugün de “Kürt halkının kökünü kurutacağız” diyorlar. Bizi fiziki olarak kurutanlar zaten kuruttu, bitirdi; kalanı da asimilasyon ve kültür soykırımıyla ortadan kaldırmak istiyor. Yani “Ermenilerin, Rumların, Ezidîlerin, Asuri ve Süryanilerin başına getirdiğimizi Kürtlerin başına da getireceğiz. Bunları fiziki olarak katledeceğiz.” demektedirler. “Çerkeslerin, Abazların, Lazların başına getirdiğimizi sizin de başınıza getireceğiz.” diyorlar. Yani fiziki soykırıma uğratmadan onları nasıl kendi içinde eritmişse, onları kültür soykırımından geçirmişse kalan Kürt’leri de bu şekilde bitirmek istiyorlar.
Kısacası söylemek istediğim; işgalci ve iktidar güçleri, kapitalist modernite güçleri Kürdistan hakkındaki fikirlerini açık bir şekilde bize gösteriyor. Bu yüzden “Devlet bizden ne istiyor, bize ne yapmak istiyor, ne tür planları var diye sormak yerine bunları bir kenara bırakalım. Şüphesiz insan düşmanını gözlemlemelidir ama hep sitem etmemeli, şikayetçi olmamalıdır. Onun yerine kendine eleştirel yaklaşmalıdır.
Üzerimize düşen görevi yerine getiriyor muyuz getirmiyor muyuz
Kürt halkı olarak neden bu durumdayız? Onlar düşmandır ve düşmanlıklarını yapıyorlar. Biz de bir halk olarak var olmak istiyoruz. Peki üzerimize düşen görevi yerine getiriyor muyuz getirmiyor muyuz? Şüphesiz Kürt büyükleri, Kürt halkı üzerinde yürütülen bu 100 yıllık politikayı kolayca kabul etmedi. Direnişlerini ve mücadelelerini sürdürdüler. Farklı farklı yöntemlerle rahatsızlıklarını gösterdiler. Fakat günümüze kadar da görünen o ki henüz zaferi elde etmedik.
Peki biz ne yapacağız? Hep devletleri mi suçlayacağız? Hep düşmanımız en vahşi düşman diye mi konuşalım? Kürtler olarak hep “Büyüklerimiz bize özgür bir yaşam kurmadılar, bize güzellik vermediler, neden zamanında görev ve sorumluluklarına sahip çıkmadılar, neden Kürt sorununu çözmediler diye şikayetçi olursak o zaman bizim durumumuz da büyüklerimizinki gibi olur. Çünkü onlar da zafer kazanmadılar, onlarda tarihe karşı hep suçlu ve özeleştiri pozisyonunda kaldılar. Çünkü Kürt sorununu çözemediler ve günümüze ertelediler. Eğer biz de kendimizi onların pozisyonundan çıkartmazsak ya da kendimizi özeleştiri pozisyonundan çıkartmazsak biz de Kürt sorununu geleceğe taşırmış olacağız. Yani bugünün çocukları, yarının gençleri bizim şimdiki pozisyonumuza girecekler. Bu sefer onlar bizi eleştirecekler. Kısacası insan kendini bu durumdan çıkarmalıdır.
Kendi özüne ihanet etmeyen Kürt kalmamıştır
Peki kendimizi bu durumdan nasıl çıkartacağız? Kürt halkı özellikle de Kürt gençleri varolan durumu üzerinde durmalıdır. Bu noktada tarihten örneklerimiz var şüphesiz. Önderliğimiz partiyi kurduğunda, hatta ondan önce Kürt ve Kürdistan davasına girdiğinde bir gençti. Sadece buradan yola çıktı. Yani Kürt halkının mevcut durumundan utandı. Utanma duygusunu Önderliğimiz açığa çıkardı. Utanma duygusu Önderliğimizin özgürlük yoluna girmesinde temel etken oldu. Kendine arkadaş edindi, dost edindi. Ardından bir halkı örgütledi ve bu halk bugüne kadar mücadele ediyor. Adeta inşa etti, kurdu. Önderliğimiz ilk olarak şu tespiti yaptı; “Kendi özüne ihanet etmeyen Kürt kalmamıştır” dedi. Gerçekten de öyleydi. Kürtlere hakaret ediliyor ama Kürt hareket etmiyor, adı yasaklanıyor ama Kürt ben varım demiyor, ülkesi isimsizdir, işgal edilmiş ama kendi ülkesi için mücadele etmiyor. İnsandır haksızlığa uğramaması gerekiyor ama sabahtan akşama kadar bin çeşitten fazla haksızlıkla karşı karşıya geliyor ama bir şey demiyor. Büyük bir haksızlıkla, adaletsizlikle yüz yüzedir ama bir şey yapmıyor. Bazıları onu kendi olmaktan, cevherinden uzaklaştırmak istiyor başka bir şeye dönüştürüyor ve o da oradan gidiyor. Kendini Türklüğe veriyor, devlet memurluğuna veriyor, devletin okuluna veriyor vb.
Önderliğimiz genç olmasına rağmen Kürt ve Kürdistan davasını günümüze kadar da getirdi
Kısacası böyle Kürtler Kürdistaniliğe, Kürtlüğe ve insanlığına ihanet etmiş demektir. Önderliğimiz kendini bu durumdan kurtarmak için, arkadaşlarını bu durumdan kurtarmak için, halkını bu durumdan çıkarmak için özgürlük yoluna girdi. Kürdistan’ın ve Kürtlüğün davasını yürüttü, insanlık davasını yürüttü. Bu yüzden de genç olmasına rağmen Kürt ve Kürdistan davasını günümüze kadar da getirdi. Bu yüzden de özgürlük hareketini tarihin tekerrür etmeyeceği bir hareket haline getirdi. Kendisini eleştirmesi gereken pozisyondan çıkardı. Bu bugüne kadar da sürüyor. Bugünün Kürdistan gençliği de bu şekilde hareket etmeli.
Kürt gençlerinin topluma karşı sorumluluğu var
Değerli arkadaşlar, Kürdistan ve Kürt gençliği olarak sizler de büyük sorumlulukların sahibisiniz. Eğer siz de görev ve sorumluluklarınıza göre hareket etmezseniz, siz de büyüklerinizin düştüğü pozisyona düşeceksiniz. Bizden öncekilerin halletmediği ve günümüze kadar gelen Kürt sorununu karşımızda gördük. Yine Kürt gençlerinin topluma karşı sorumluluğu var. Zaten toplumda yaşlı kadınların ve erkeklerin yapabileceği şey çok azdır.
Toplumun değişim ve dönüşümü, toplumu anda kazanma, toplumun geleceğini kazanma gençliğin performansıyla açığa çıkıyor. Büyüklerin tecrübesiyle yaşamı inşa edenler gençlerdir. Onlar toplumun değişim ve dönüşüm gücüdür. Bu yüzden de Kürt gençlerinin sadece kendi büyüklerini suçlama, geçmişlerini karalama, suçu sadece iktidar ve devlet güçlerinin üstüne atma gibi bir lüksleri yoktur. Hiç olmasa bile toplumda büyüklerin kendi küçüklerine karşı sorumlulukları vardır. Siz de çocukların, Kürt çocuklarının büyüklerisiniz. Bu yüzden bütün Kürt çocuklarının gözü, yine toplumun ve Kürt büyüklerinin gözleri sizdedir. Kürt büyükleri şimdi “Zamanında başarmak istediğimiz şeyi başaramadık en azından günümüzün gençleri başarmalıdır.” demektedir. Bu temelde günümüz gençlerine tarihi bir sorumluluk düşmektedir. Bu yüzden de günümüz gençleri, Kürdistan gençliği tarihi görevine sahip çıkmalıdır.
İşte işgalcilikten, soykırım politikasından intikam almak isteyen gençler, bu işgalci faşist ve soykırımcı devletten tarihi bir intikam almak için yönünü Özgürlük Hareketi’ne vermelidir. Çünkü Özgürlük Hareketi dışında hiç bir şey intikam almak için, hesap sormak için cevap olamaz. Başka bir yer yok. Bu temelde Özgürlük Hareketi gençler tarafından kuruldu, gençlik ruhuyla günümüze kadar geldi ve kendisi de “Genç Bitireceğim” demektedir. Bu yüzden Özgürlük Hareketi, Partimiz PKK, gençlik hareketidir. Hem yapısı çok gençtir, hem ruhu gençtir, kuranlar da gençtir, şuan içerisinde yer alıp mücadele edenler de “Sonuna kadar gençlik ruhunu yaşayacağız” demektedir. Bu yüzden Özgürlük Hareketi tam da gençlerin duygu, düşünce, ruh ve amacına göredir. Bu yüzden de gençlerin yeri Özgürlük Hareketi’dir.
Özgürlük isteyen yönünü gerilla saflarına vermelidir
Bu temelde haksızlığa karşı mücadele etmek isteyen, adaletsizliğe karşı mücadele etmek isteyen, özgür yaşamı tatmak isteyen, eşit yaşamı tatmak isteyen, doğru yoldaşlık yaşamak isteyen, işgalci ce iktidar güçlerinden tarihi intikam almak isteyen, Kürt sorununu anında çözmek isteyen, Kürt çocuklarına ve Kürt halkına özgür bir gelecek sunmak isteyen herkes yönünü Özgürlük Hareketi’ne vermelidir. Özgürlük hareketi içerisinde ise yönlerini gerilla saflarına vermelidirler.
Görüyorsunuz, Kürdistan Özgürlük Gerillası günümüzde de Kürt halkının varlığı için, Kürt davasının başarması için ne şekilde direnmekte. İşgalci devlete karşı, kapitalist modernite güçlerine karşı iradesiyle, özgürlük aşkıyla her şekilde direnmektedir ve anında düşmana en büyük darbeleri vurmaktadır.
Gelecek bu genç gerillaların elleriyle örülüyor
Bu temel de de Zap’ta, Avaşin’de Metina’da, Heftanîn’de, Xakurkê’de, Bakurê Kurdistan’ın her yerinde şimdi gelişen direniş Kürt ve Kürdistan’ın kurulmasının temeli oluyor. Gelecek bu genç gerillaların elleriyle örülüyor. Mevcut durumda kim ne derse desin gerilla Kürt’ün ve Kürdistan’ın teminatıdır. Gerillacılık olmazsa Kürt’ün de Kürdistan’ın da olması mümkün değildir. Gerilla Kürt ve Kürdistan için bu kadar gerekli ve önemlidir. Gerilla için konuşanlar da bilmelidirler ki konuşmaları yine gerilla direnişi sonucunda bunu yapabilmektedirler. Bu yüzden de Kürt halkı soykırım kıskacındaydı, var olan durumda da varlığını onurlu ve şerefli bir sürdürüyorsa herkes bilmelidir ki bu da gerillanın bu savaşta öncülüğünü yapmasındandır. Bu yüzden de Kürt ve Kürdistan içinde bu ilke geçerlidir. Ne kadar gerillacılık o kadar özgürlük, ne kadar gerillacılık o kadar kendin olma ve varlık kazanma… Kimse kendini kandırmamalı, kimse çevrenin farklı farklı konuşmalarıyla da kanmamalı. Gerillacılık Kürt ve Kürdistan için bu kadar önemlidir.
Değerli arkadaşlar bu temelde haksızlığa, egemenliğe, zulme, işgalciliğe karşı direnmek isteyenler, işgalcilerden tarihi bir intikam almak isteyenler yönünü özgür gerilla saflarına vermelidir. Ve son olarak varlık için, kendin olmak için ve özgür olmak için Werin Cenga Azadiyê!
NC// Zerya Bagok