Gerilla savaşı, adı konulmamışsa da uzun bir tarihten beridir küçük gruplar tarafından düzenli ve büyük ordulara karşı kullanılan bir savaş taktiğidir. Büyük İskender’in ordularına karşı, yerel halk ve kabilelerin direnişlerinden tutalım Roma İmparatorluğuna karşı gelişen isyanlara kadar bir çok savaşta başvurulan bir yöntemdir. Sun-Tzu’nun savaş öğretilerinde isimlendirilmeden büyük orduları yıpratma taktiği olarak da söz edilmektedir. Ancak bir taktik olarak gerilla savaşının formüle edilerek tanımlanması 19. yüzyıla tekabül etmektedir. Napolyon Bonapart komutasındaki Fransız ordularının İspanya’yı işgal etmesine karşı İspanyol birliklerin yürütüğü mücadele taktiğini tanımlamak üzere kullanılmıştır. Bu nedenle bu taktik kavram olarak da İspanyolca bir kelime olan gerilla (guerillas), İspanyolcada ‘’küçük savaş’’ anlamında kulanılmıştır.
İspanya yarım adası Fransız orduları tarafında işgal edilince, orduları dağılmış, günüllü bazı subaylar bu işgali kabul etmediklarinden dolayı küçük birlikler halinde devasa Fransız ordularına karşı direniş başlatmışlardır. Örgütlü bir plandan ziyade işgal ordularını yıpratmaya dayanan bir savaş tarzı olmaktadır. Bu anlamda gerilla savaşı henüz bu dönemde bir taktiğe dönüşmemiştir. Bir savaş taktiği olarak teorize edilerek sisteme kavuşturulması ise 20. yy’la tekabül etmektedir. Emir Faysal komutasında sömürgeci Osmanlı ordularına karşı bağımsızlık savaşı veren Arap düzensiz birliklerinin geliştirdiği savaşa şahitlik eden Thomas Edward Lawrence tarafından bir savaş taktiği olarak tanımlanmıştır. Arabistanlı Lawrence olaraka da bilinen İngiliz diplomat Suudi birliklerle uzun süre savaş alanlarında kalmış, düzensiz, amatör halk birliklerinin, küçük gruplar halinde koca cüsseli hantal Osmanlı ordularını yıpratma, ikmal yollarını kesme, lojsitik ve cephane sabotajlarını gerçekleştirme eylemlerinde yakaladıkları başarılı sonuçlara şahitlik etmesi üzerine, bu savaş taktiğini yazılı bir savaş konsepti haline getirerek kitaplaştırmıştır. Bu anlamda gerilla savaş taktiği, küçük grupların büyük ordulara karşı ‘’vur, yıprat, kaç’’ tatktiği olarak tanımlanmıştır.
20. yüzyılda dünyanın bir çok yerinde sömürgecliğe karşı başlatılan ulusal kurtuluş mücadelelerinde ve sosyalist hareketlerin yürütüğü sınıf mücadelelerinde çeşitli biçimlerde ve dönemlerde başarılı bir şekilde, sistemli olmasa da buna benzer yöntemler kullanılmıştır. Gerilla teorisi ile sistemleşmemiş olsa da, tarihte bir çok savaşta küçük ve gizli birlikler tarafında vur-kaç taktiği kullanılmış, fakat bu yıllarda devrimci mücadele taktiği olarak gerilla, Lenin tarafında yeniden gündeme getirilmiştir. Ancak gerila taktiğini bir devrimci mücadele taktiği olarak sisteme kavuşturan Çinli devrimci Mao Zedung olmuştur. Mao Zedung ilk olarak Çinde gerilla taktiğini egemen üst sınıfla yapılan mücadelede hayata geçirmiş, ardında da Japon istilacılarına karşı başarılı bir şekilde uygulayarak, muzafer çıkmıştır. Küçük ve gizli birliklere dayalı ve özde yıpratma amacı taşıyan bu savaş tekniklerini Mao’dan alan Vo Nguyan Giap önderliğindeki Vietnam Kurtuluş Güçleri ilkin Fransız ordusunu, ardından da Amerika ordusuna bozgun yaşatarak, ezilen tüm halklar için özgürlük mücadelesi adına bir ilham kaynağı olmuştur. Bu tecrübelerin ve savaş doktrininin bu devrimci önderler tarafından geliştirilmesi ve başarılı uygulanması ulusal kurtuluş mücadeleleri açısından adeta yeni bir dönemi başlatmıştır. Peşi sıra Ernesto Che Guevara ve Carlos Marighella gibi devrimci öncüler de bu taktiğin geliştirilmesine büyük katkılar sağlamışlardır.
Küçük birliklerin pratik avantajlarına dayanan gerilla taktiği, coğrafi koşullardandan da yararlanarak yenilmez bir güç ve taktik haline gelmiştir. Arazileri derinliğine ve genişliğine kullanma avantajlarından faydalanma, ormanlık arazilerden faydalanarak görünmez olma, dağlık, yüksek tepeleri kullanarak savaş alanında hakimiyet kurma gibi avantajlardan yararlanma gerillayı etkili bir güç yapmıştır. Bulunulan koşullara uyum sağlama olarak gerillacılık, doğa ile birleşme ve bütünleşme biçiminde bir görünmezlikle savaş ortamında büyük avantajlar ortaya çıkarmıştır. Bu şekilde devasa ordular ve onların büyük güçleri hayaletler ile savaşır misali, işlevsiz ve başarısızlığa mahkum hale getirilmektedir. Nerede, ne zaman, nasıl ortaya çıkacağı belirsizliği ile profesyonel orduların tüm avantajları ve savaşma kabiliyetleri boşa çıkarılmak ile kalmaz, en başında itibaren onları yenilgiye mahkum eder. Bu şekilde Vietnam Halk Kurtuluş gerillaları araziyi kullanarak devasa Amerika ordusunu ve onun teknik üstünlüğünü tamamen etkisiz kılmıştır. Dağın ve ormanların avantajları, yine yaratıcılıkla yer altı tünellerinin görünmez olmak için kullanılması, yerel halk içine yerleşerek sivil kamuflajla hayalet olma, gerilla taktiğinde büyük avantajlar ve savaşta insiyatif üstünlüğü sağlamaktadır. Bu nedenledir ki gerillacılık taktiği koşullara ve çevresel şartlara bağlı olarak ayrıştırılmıştır. Dünyanın bir çok yerinde faşist rejimlere, sömürgecilere karşı gerilla örgütlemeleri kurulmuş, uzun yıllar özgürlük mücadeleleri verilmiştir. Bolivya, Meksika, Srilanka, Peru, Kolombiya ve daha birçok yerde kıra dayalı gerillacılıkla, büyük ordularla arazi koşulları avantajı ile savaşılmıştır. Esas amaç görünmezlik ve kamuflaj olduğundan, barınak olarak değerlendirilen koşullar belirleyici olmuştur. Dağa dayalı gerillacılık, dağ ve doğa koşullarına dayanarak kamuflaj olmayı esas alırken, kırsal yaşam ve çevresel koşullar birer mücadele barınağı olarak değerlendirilmektedir. Bunun yanında şehir gerillacılığında ise yerel halk ve şehirlerin derinlemesine kullanılmasıyla kamuflaj olma yoluna gidilmektedir. Dünyada bir çok örneği bulunan, şehir gerillacılığında ince kamuflaj yöntemlerini kullanma esastır. Düşmanın burnunun dibinde ondan gizli bir şekilde yaşama ve en uygun zamanda gerekli darbeleri vurma yöntemi benimsenmektedir. İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA), İspanyada ETA, Almanya’da Kızıl Ordu fraksiyonu gibi devrimci mücadele örgütleri şehir gerillacılığını uzun yıllar uygulamış şehir gerillası örneklerindendirler. Bu yüzden gerilla savaş taktiği; dağ gerilacılığı ve şehir gerilacılığı olarak ayrımlara gidilmiş, gerilacılık, koşullara göre belirlenmiş, gerilla kuralları buna göre ortaya konulmuştur.
Özelikle ikinci dünya savaşı sırasında sovyetlere bağlı bir çok doğu avrupa ülkesinde yerel sivil savunma birlikleri şeklinde yerel direniş grupları da ortaya çıkmıştır. Alman nazi ordularına karşı savaşan Sovyet ordularının yanında bir çok cephede bu güçler savaşa katılmışlardır. Ancak bu savaşta belki de kader tayin edici rolü işgal edilmiş alanların içinde kalarak, işgalcilere karşı içerde eylemler geliştiren birlikler olmuştur. Gerilla savaş taktiğinin bir başka biçimi olarak yerel halk milisleri ve yarı profesyonel birlikler olarak örgütlenen ve adlarına Partizanlar denilen bu birlikler birer şehir gerillası örneği olmuşlardır. İşgal altında bulunan yerlerde yerel halk milislerinin oluşturduğu düzensiz birlikler olarak ulusal kurtuluş mücadelelerinde önemli rol oynamıştır.
Bu anlamda tarih boyunca zalim ve zorbalara, sömürgecilere, faşist oligarşik dikta rejimlerine, işgalcilere ve tüm egemen zülüm çarklarına karşı mazlumlar özgürlüklerine ulaşmak için bu yolla savaşmışlardır. Genelikle küçük bir grup olarak başlayan bu mücadeleler halklaşarak büyük halk ordularını yaratmış, ardından da halk orduları halk ile birleşerek özgürlük mücadelelerini zafere taşımıştır. Dolayısıyla nihayi hedef olarak gerilla taktiğinde amaç zaman içerisinde büyük bir halk ordusu yaratma ve özgürlüğe kalkan halkın mücadelesinde ona öncülük etmektir. Elbette bir yandan da düşmanı yıpratma ve zayıflatma hedefleri de olmakla birklikte, özellikle ulusal kurtuluş mücadelelerinde esas olan halkın sömürgeci soykırımcı rejimlere karşı mücadele örgütlülüğünü yaratmak, direnişinde yol göstermek, kendi kendisini idame etmesinde ve kendi savaşını yürütür hale gelmesinde gerekli koşulları, imkanları yol gösterici rolü ile gerçekleştirmektir. O nedenle gerilla halklaşarak milyonları harekete geçiren bir kurmay örgüttür. Bu rolüyle düşman ordularının kazanma azmini kırma, savaşma iradesini zayıflatarak yıpratmayı esas alan gerilla savaş taktikleri kulanır ve bunları halk serhıldanları ile buluşturarak nihayi hedefe ulaştırır. Dolayısıyla tek başına gerilla mücadele taktiği işgali sonlandırmayı hedeflemez.
21. yüzyılın başında özellikle reel sosyalist sistemin çözülmesi ve sovyet düzeninin dağılması ile birlikte kapitalist-emperyalist güçler nihayi zaferlerini ilan ederek özel ve psikolojik savaş yöntemlerini yerleşik bir gerçeklik haline getirmek için harekete geçtiler. İdeolojiler çağı kapanmıştır, sosyalizm yenilmiştir propagandaları aynı zamanda nihayi olarak toplumlar ve halklar adına özgürlüğün sonsuza kadar yitirilmesi anlamını da içermekteydi. Dolayısıyla kapitalizmin ebedi zaferi içerisinde özgürlüğün yitimi aynı zamanda özgürlük mücadelesinin de sonlandırılması anlamına gelmekteydi. Elbette bunlara karşı kapitalist sistem ordularının teknik donanım güçlerini, profesyonel silah kapasitelerini, devasa araçlarını ve kimyasal silahlara varan nükleer güçlerini, yine birleşik savunma güçleri olarak NATO gibi bikliklerini propaganda ederek artık halk mücadelelerinin zafer şanslarının kalmadığını bolca vaaz ederek umutları kırmayı hedefledi. Bu yolla çeşitli yerlerde ve zamanlarda farklı yol ve yöntemleri de kullanarak Tamil kaplanlarında olduğu gibi soykırımlara varan saldırırılarıyla bazı örgütleri NATO gücüyle tasfiye etmişlerdir. İnsanlık dışı barbar saldırıların yanında bolca özel ve psikolojik savaş yöntemlerini de kullanarak, ezilenlerin özgürlük umutlarını tümden yıkmak için adeta bir ideolojik savaş yürütüldü.
Son çeyrek asırda kapitalist sistemin bu şekilde gelişen fiziki, özel ve psikolojik saldırılarına karşı tüm dünyada çok az sayıda gerilla örgütü kalmıştır. Çoğu fiziki tasfiyelerle ortadan kaldırılmış ya da ideolojik-politik tasfiyeler ile anlam bağlamından koparılmıştır. Tüm bu süreç içerisinde ayakta kalan, ayakta kalmak ile kalmamış büyük bir gelişme yaratan, tüm ortadoğu halkları için yeniden bir umut ışığı olarak parlayan Kurdistan Özgürlük Gerillası olmuştur. Önder APO’nun felsefesi ışığında paradigmasal değişim ile bilim ve teknik çağına göre sürekli değişim yaratabilen PKK gerilacılığı bu değişimleri yaratabildiği ve çağa ayak uydurabildiği, hatta çağın önünde bir bilinç ve bilim anlayışıyla hareket edebildiği için ayakta kalabilmiş ve bu kadar gelişme yaratabilmiştir. Klasik halk ordusundan profesyonel modern gerillacılık düzeyi büyük zorluklar ile mücadele edilerek yaratılmıştır. HPG ve YJA-STAR gerillacılığı büyük bir emek ve fedeakarlıkla ve büyük bir çalışmanın sonucu olarak ortaya çıkmış ve gelişmeye devam etmektedir. Bir yandan vahşi olduğu kadar barbar yöntemleri de kullanan TC-DAİŞ benzeri korkunç güçlerle savaşarak büyümüş, diğer yandan vahşi kapitalist yozlaşmalara karşı insanlık değerlerini savunarak halkların gönlünde taht kurmuştur. Kürdistan özgürlük gerillası kendinden önceki gerillacılık mirasından faydalanmışsa da en başından itibaren Kürdistan’a has ve Kurdistan koşullarına uygun bir şekilde kendi karekterini yaratmıştır. O nedenledir ki klasik dünya gerilla deneyimlerinin hiçbirine benzememektedir. En ayırt edici özelliği profesyonel gerilla ordullaşması olarak demokratik modernitenitenin öncü inşa gücü olduğu için büyük bir ideolojik-politik bilinç ile örgütlenmeyi esas almıştır. Bu yüzden de tüm toplumsal kesimlerde örgütlenerek, halk ile birlikte ve sürekli halkın içinde kalmıştır.
Bawer Ceng Yazdı…..
Devam Edecek…..