BEHDİNAN – Gerillanın uzman tim ve mevzi-tünel tarzı savaş taktiği karşısında sonuçsuz kalan Türk ordusu, yasaklı silahlara başvuruyor. Bu savaş suçları birçok kez ANF’de yer alan görüntüler ve tanıklıklarla belgelendi.
Ekim ayı içerisinde Atom Savaşına Karşı Uluslararası Doktorlar Birliği / Toplumsal Sorumluluk Taşıyan Doktorlar (IPPNW) örgütü, kanıtlara ulaşıldığına dikkat çekerek, Güney Kürdistan’da kimyasal silahlar kullandığının tespiti için bağımsız bir soruşturma açılması gerektiğini açıkladı.
İşgal saldırıları ve kimyasal saldırıların hedeflerinden biri de Avaşîn’in Werxelê Direniş Alanı. Kimyasal silahların kullanıldığına ilişkin ANF’ye yeni görüntüler ulaştı.
Görüntülerde Werxelê savaş tünellerinin üzerine gelen bir grup Türk askerinin, beline halat bağladıkları birkaç askeri savaş tünelinin girişine bıraktıkları görülüyor.
Askerler taşıdıkları kimyasal silahları savaş tünelinin girişine attıktan sonra hızla oradan uzaklaşıyor.
KOKULU VE KOKUSUZ GAZLAR
Kimyasal silah saldırısına maruz kalan gerillalara ilk yardım müdahalesi yapan ve olaya şahitlik eden sağlıkçı gerilla Zîlan Mêrdîn yaşananları şu sözlerle anlattı:
“Werxelê savaş tünellerinde çok yoğun ve aralıksız bir savaş hali var. Düşman savaş tünellerinin girişlerinde hemen her gün önce yüksek şiddetteki bombalarla büyük patlamalar yapıyor. Hemen ardından ya da eş zamanlı olarak kokulu/kokusuz kimyasal gazlar ve biber gazlarını da kullanıyor. Patlamalarla iç içe gerçekleştiği için tam olarak ne olduğu anlaşılmıyor.
Baz ve Helbest arkadaşlar farklı günlerde ama benzer şekilde kimyasal silah saldırısına maruz kaldı. Büyük patlama geliştikten sonra biz arkadaşlardan ses alamadık. Arkadaşlar kendilerine ulaşıp güvenli yere getirdi. Gidip bu arkadaşları getiren diğer arkadaşlar tedbirlerini alarak gitti. Ortamda, patlamadan kaynaklı farklı patlayıcı kokuları olsa da çok belirgin bir kimyasal silah kokusu almadıklarını, ancak gri renkli yoğun bir gazın olduğu söylediler.”
SİNİR SİSTEMİNİ ETKİLEDİ
Zîlan Mêrdîn, gazlara maruz kalan iki gerillayı içeri aldıklarında ilkin hafız kaybı belirtilerinin görüldüğünü ifade etti.
Mêrdîn şöyle devam etti:
“Hatırlamıyorlardı. Helbest arkadaşta önce hafıza yitimi, sonrasında da delirmişçesine kontrolsüz davranışlar ve gülme durumu gelişti. Daha sonra bilinci gitti. Ve şehit oldu.
Helbest arkadaşın konuşmaları ve davranışları kontrolü dışında gelişiyordu. Soluduğu kimyasal silahın gazı arkadaşın sinir sistemine etki ederek vücudunun normal fizyolojik işleyişini baskılayıp bozmuştu. Arkadaşın aniden aşırı mutlu olma ve gülme durumu; psikolojide ‘öfori’ olarak da tanımlanan ve maruz kaldığı kimyasallardan kaynaklı gelişen anormal bir durumdu. Çünkü Helbest arkadaş uzun süredir tanıdığımız öncü bir komutanımızdı ve normal zamanlarda hiç böyle şeyler yapmazdı.
Bu tarzda etkilere yol açan kimyasal silahların Türk devletinin elinde bulunduğunu, bu tarz kimyasal silahlara ‘sinir gazı’ ve ‘Kapasite Bozucu Ajanlar’ denildiğini biliyoruz. Tabun, soman ve sarin maddelerini kimyasal silah olarak kullanıyorlar. ‘Kapasite Bozucu Ajanlar’ açık alanda kesin öldürücü olmasa da, kapalı ortamda yoğun maruz kalındığında öldürücü olabiliyor. Bu kimyasal silahın isminden de anlaşıldığı üzere; daha çok karşı taraftaki insanın sinir sistemini ve iradesini tahrip ederek savaş dışı kalmasını amaçlamaktır.”
BİLİNCİ YERİNDE DEĞİLDİ, KRİZ NÖBETLERİ GEÇİRİYORDU
Baz adlı gerilla da benzer etkilerin görüldüğünü ifade eden Mêrdîn, şunları anlattı:
“Arkadaşlar kendisine ulaşıp getirdiğinde bir şey hatırlamıyordu, bilinci yerinde değildi. Delirmiş gibi tavırlar sergiliyordu. Durumu Helbest arkadaşınkine göre daha ağırdı. Bilinci kapandı. Tam olarak kaç dakika ve kaç çeşit kimyasal silaha maruz kaldığını bilmiyoruz. Arkadaşlar kendisine ulaştığında zaten yere yığılmıştı. Bildiğimiz ilk müdahaleleri yapmaya başladık.
Baz arkadaş nefes almakta güçlük çekiyordu. Solunum sistemi ve merkezi sinir sistemi ciddi anlamda etkilenmişti. Görüntülerde de görüldüğü üzere aşırı terlemesi ve titreme tarzı ataklar geçirmesi zehirlenen vücudunun içerideki zehri dışarı atmaya çalışmasıydı. Çünkü bir insan zehirlendiğinde vücut savunma mekanizmasını devreye koyarak, zehirlenmeyi tükürük ve terlemeyle refleksif olarak dışarı atmaya çalışır. Bu yüzden kriz nöbetleri geçiriyordu. Baz arkadaş nefes almakta zorlanıyor, nefes alırken hırıltılı bir ses çıkarıyor ve kesintili bir şekilde nefes almaya çalışıyordu.”
KİMYASALA MARUZ KALDIKLARI İÇİN ŞEHİT DÜŞTÜLER
“Baz, Helbest ve Demhat Têkoşîn arkadaşlar yasaklı bombayla yapılan kimyasal silah saldırılarına maruz kalarak yanımızda şehit oldular” diyen Mêrdîn, şunları ifade etti.
“Eldeki kıt imkanlarla müdahale etmeye çalıştık ama maalesef arkadaşları kurtaramadık. Düşman her seferinde farklı bir yerden, farklı tarzda ve farklı çeşitteki kimyasallarla saldırı yapıyordu. O anları birebir yaşadık ve halen yaşıyoruz. Şu anda halen aynı saldırılara maruz kalıyor ve direniyoruz. Birçok yoldaşımız direniş mevzilerinde fedaice direniyor. Herkes bilsin ki; her şehadet kinimizi, öfkemizi, inancımızı ve irademizi daha fazla büyüttü, büyütüyor. Şehitlerin ah’ı ve anısı için kesinlikle zaferi kazanacağız.”