HABER MERKEZİ – Kürt inkarı üzerine varlığını inşa eden özel savaş rejimi, Kürtlerin büyük ulusal direnişi karşısında büyük bir yıkım sürecine girmiştir. Gerillanın fedai direnişi ve Kürtlerin ulusal olarak inkarcı rejimin siyasi etkisinden kurtulmaları, özel savaş rejiminin her bakımdan bir dökülme yaşamasına yol açmıştır. İşgalci rejim, Kurdistan’da bütün temel dayanaklarını kaybetmiş bulunuyor. Bu kaybın verdiği korku ve telaşla, Kürtlere karşı kirli bir savaş yürütüyor. Sadece gerilla güçlerini değil bütün Kürdistan’ı hedefine koymuş ve Kürtlerin bulunduğu her yeri savaş alanı haline getiriyor. Özel savaş rejimi, bütün Kürdistan’ı hedefine koymuşsa, bu, Kürt halkının yürüttüğü ulusal mücadele de başarıya yürüyüşünün kanıtıdır. Direnen devrimci halk gerçekliği budur. Sadece Kürdistan topraklarında değil yurtdışında yaşayan Kürtleri de hedefine koymuş ve fırsat buldukça saldırıyor. Dün Fransa’nın başkenti Paris’te Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezine yapılan silahlı saldırıda, üç Kürt şehit oldu ve bazı Kürtlerde yaralandı.
Bu saldırıların birileri tarafından kişisel nedenlerle olmayacağı apaçık ortadadır. Direkmen kültür merkezinin hedeflemesi, özel savaş rejiminin bir planı ve saldırısı olduğunu gösterir. Kürtlerin ulusal varlığını ve dirilişini kendi sonu olarak gören ırkçı zihniyetin geldiği nokta tam bir vampirleşme noktası oluyor. Kürtlere karşı asimilasyon da başarılı olmak için dünya ile yapmadığı kirli işbirliği ve satmadığı şeyini bırakmadı. Ekonomi dibe vurmuş, yoksulluk ve pahalılık ülkeyi kasıp kavuruyor ama AKP-MHP faşizan rejimi, Kürtleri ortadan kaldırmanın hesaplarını yapıyorlar, Türkiye’yi daha çok uçurumun kenarına getiriyorlar. Kürtlerin her değerine düşmanlık yapıyor. Dünyada hiçbir devlet bir ulusa ve halka bu denli bir düşmanlık yapmamıştır. Kürtlere saldırmakla kendi sonunu getirdiğinin farkında olmayan bir rejim gerçekliği var. Kürtler barış elini uzattıkça, kardeşlik dedikçe özel savaş rejimi daha da vahşileşiyor. Bir taraftan Kürtlerin her değerine saldırıyor, dilini konuşmasına ve müzik yapmasına bile tahammül etmiyor, diğer taraftan da
Kürtler bizim kardeşlerimizdir diyorlar.
Bir kardeşin, bir kardeşinin kimliğine ve diline düşmanlık yaptığı görülmemiştir. Bu yapılanlar kardeşlikse düşmanlık nasıldır acaba? Kürtlerin önderlerini tutsak al, dilini kimliğini yasakla, varlığını inkar et, soykırıma tabi tut, Kürt kelimesine bile düşmanlık yap, sonrada utanmadan biz kardeşiz de. Yok öyle bir kardeşlik. Kürtler, eşit ulusal demokratik haklar temelinde kardeşliği esas alıyorlar. Her kardeş kendi kimliğiyle vardır ve bir kardeş başka bir kardeşi kendisine benzetmez, varlığını inkar etmez. İşgalci Türk devleti Kürdistan’da siyasal iflas yaşamasına rağmen, hala kendi sözcülerini oy dilenmek için Kürdistan’a gönderiyor. Kürtler, işgalci rejimin hiçbir sözcüsünü Kürdistan’da görmek istemiyorlar ama bu utanmazlar, istenmedikleri halde Kürtlerden oy dileniyorlar ve hala ” biz Kürtlerle Türkleri aynı görüyoruz ” diyorlar. Yani Kürtlere siz Kürt değilsiniz, gelin Türk olun demek istiyorlar. Dünyadaki siyasetçiler içinde en utanmaz olanlar Türkiye’deki inkar rejiminin siyasetçileridir. Öyle utanmazlar ki, yüzlerine tükürülse yağmur yağdı derler. Bir hayvan bile rahatsız olduğu yerde kalmaz. Bu utanmazlar istenmedikleri halde hala Kürtlerin ayağına gidiyorlar. PKK ideolojik olarak TC’yi tarihin en büyük yenilgisine uğratmıştır.
Önderliğin büyük çabalarıyla ve geliştirdiği büyük insanlık ideolojisiyle Kürt halkını büyük bir değişime uğratmıştır, yeni bir yaşamın zeminini hazırlamıştır ve TC’nin yüz yıllık bütün planlarını işleyemez hale getirmiştir. İnkar rejimi, tarihinin en büyük yalnızlığını yaşıyor. Dünyayla var olan mevcut ilişkisi sadece çıkara dayalıdır. Devletlerarası ilişkiler her an değişebilecek yapıda ilişkilerdir. İnkar rejimi, başka ülkelerle var olan ilişkilerine güvenmesin. Kürtler boş durmuyorlar, mücadele ediyorlar, seslerini dünyaya duyuruyorlar. Dünya devletleri, siyasi-ekonomik çıkarlardan dolayı, inkar rejiminin yanında olsa da, bu uzun süreli ve kalıcı olmayacaktır. Dünya halkları da Kürtlerin yanındadır. Kürtler son yüz yılda ilk kez kazanmaya yakın duruyorlar. Çok bedel verdiler, çok ezildiler, yok olmakla var olma arasında gidip geldiler ama önderliğin ayağa kaldırmasıyla düşmanı kendi içlerinde yok ettiler.
İşte düşmanın Kürtlere ve önderliklerine saldırmasının nedeni budur. Kürtler inkar rejiminin etkilerini kendi dünyalarında yok ettiler. Özel savaşın Kürtler üzerinde bir etkileri kalmadı. Kürtlere topyekün saldırmalarının ve kuralsız bir savaşı yürütmenin, yasaklanmış kimyasal silah kullanmalarının sebebi budur. Bu sefer son seferleridir. Artık Kürdistan’a yapacakları bir seferleri kalmadı. Çünkü bütün seferlerin hepsinde yenilgi aldılar. Siyasi iflas yaşayanların askeri zaferleri olmaz. Kürtler kendi kimlikleriyle buluştukça özel savaş rejimi yok olma sürecine girdi. Apocu devrimci ruh, artık Kürdistan’ın her yerine ideolojik tohumlarını ekti ve bu ideolojik tohumlar Kürdistan’ın her yerine serpildi ve büyüyor. Özel savaş rejimi ne yapsa da başarılı olamayacaktır. Kürt halkı önderlik ruhunu artık içselleştirdi, bir tarza dönüştürdü ve Kürdistan artık özgürleşmeye doğru büyük adımlarla yürüyor…
Kemal Söbe