HABER MERKEZİ – Kürt kimliği yüzyıldır bir yok oluşla karşı karşıyadır. Dünyada, sadece insan haklarına ve adalete dayalı ve tarafsız olan bir mahkeme kurulsa, bu hakka ve adalete dayalı mahkeme yüzde yüz Kürtlere hak verecektir. Kürtler, kendi kimlik kavgalarını ve kimliksel var oluş direnişlerini her cephede korkusuzca ve her türlü bedeli vererek yürütüyorlar. Dağda, ovada, zindanda, şehirde, hayatın her alanında her yer Kürtler için bir mücadele cephesi durumuna gelmiştir. Mücadelede başarıya ulaşma Kürtler için bir ertelenmez bir görevdir. Gerektiğinde canını ataşe vererek eylemler geliştiren Kürtler, ulusal var oluşun yaşamsal var olur olduğu bilinciyle hareket edip, hiçbir bedel veremekten çekinmiyorlar, düşmanın üstüne korkusuzca gidiyorlar. Özellikle gerilla alanlarında, Kürt Özgürlük Gerillasının fedaice savaşması karşısında düşman güçleri adeta bir psikolojik trawma yaşıyor. Gerilla karşısında tutunamayan düşman, sivil ve militan ayırt etmeksizin, her türlü uluslararası kuralı ihlal ederek ve yasaklanmış silahları da kullanarak bütün Kürdistan’ı hedefliyor. Kürtlerin, zaferin arefesinde olduğunu bilen düşman, Kürtlerin başarısı karşısına şaşkına dönmüş çıldırmıştır. Kürtler, son on yılda bütün Kürdistan’da bazı yetersizliklere rağmen, ulusal birliği yakalamada başarılı oldular.
Dört parça Kürdistan, ruhta ve yürekte tek Kürdistan oldu ve bu başarı durumu, Kürt inkarına dayalı olarak varlık sürdüren bölgedeki gerici-inkarcı statükoyu yıkma sürecine gelmiş bulunmaktadır. Bu inkarcı sistemin başı, Türkiye’deki soykırımcı rejimdir. Türkiye’deki inkarın başı tam ezilirse, Arap coğrafyasındaki inkarı ezmek çok zor olmaz. Çünkü Araplar, Kürt inkarında, daha çokta Türkiye’deki inkardan güç ve cesaret alıyorlar. Yoksa, Arapların, Kürtleri inkar edecek bir güçleri yok ve bu inkarı Türkiye’deki inkarın verdiği cesaretle ve emperyalizmden aldıkları güçle yapıyorlar. Çünkü emperyalizme sırtını dayayarak Kürtlere kan kusturan ülkelerin çıban başı Türkiye’dir. Bu açından diyoruz, Türkiye’de Kürt sorunu demokratik çözüme kavuşursa, bunun Ortadoğu’da etkisi büyük olacaktır. Bir inkar rejimi, diğer ülkelerdeki inkar rejimlerinin bitmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Kürtlere uyguladıkları soykırımda başarılı olmaları için, dünyada gitmedikleri ve dilenmedikleri ülke kalmadı ve bu konuda her şeylerini pazarlamaktan geri kalmıyorlar. Özellikle Türkiye, bu konuda varlığını emperyalizme peşkeş çekmiş bulunuyor. İşte emperyalizmin, Türkiye’nin Kürtlere uyguladığı soykırıma ses çıkarmaması hatta desteklemesinin nedeni de budur.
Türkiye’nin, Kürt inkarında bu denli ısrar etmesi ve hiçbir kural tanımaması emperyalizmin desteğiyle oluyor. Emperyalizmin desteği olmasaydı, Türkiye şimdiye kadar Kürt sorununu çözmek zorunda kalırdı. Çünkü Türkiye’de ekonominin bu inkarı ve savaşı uzun yıllara sarkacak şekilde sürdürmesine imkan yoktur. Özel savaşın başları RTE ve DB, bir ara, ekonomik şikayetler ve zamlar konuşulurken, siz bir merminin kaç para olduğunu biliyor musunuz demişlerdi. Bu, aslında Türkiye’de ekonominin özel kirli savaşa aktığının bir itirafıdır. Türkiye’de zam ve hayat pahalılığı var ama bunun en büyük nedeninin, Kürtlere karşı yürütülen özel kirli savaşa harcanan paraların, bir trilyon dolar olduğu söyleniyor ve bu korkunç miktardaki paranın son kırk yılda harcandığını dünya biliyor ama Türk halkı bilmiyor. Hayat pahalılığının nedeni sadece kapitalizmin global çaptaki dönemsel krizleri değildir. Savaşlar ülke ekonomilerini bitirirler. Birde buna rant ekonomisi-politikası eklenince, ülkeyi kırk haramiler yönetir duruma gelir. Türkiye, özellikle son kırk üç yıldır kırk haramilerin yönettiği bir haydutlar-çeteler ülkesi haline geldi.
İşte Kürt sorununun çözümsüzlüğü ve Kürtlerin inkarı Türkiye’yi çürüme noktasına getirdi. Dünyanın en kötü ekonomisine sahip Afrika ülkelerinin para birimleri bile, tl’den daha iyi durumdalar. Bundan dolayı diyoruz, Kürt sorununun çözümü Türkiye’yi demokratikleştirir ve ekonomisini güçlendirir ve saygın bir ülke yapar. Türkiye, Kürtlere düşmanlık yaptığı için, demokratikleşemiyor ve bir cehennemi yaşıyor. Bu cehennem koşullarında da ülkeyi şeytanlar yönetiyor ve ülke ekonomisini tarumar ediyorlar. Savaş ve faşizm koşullarında kimse, hükümeti-devleti yönetenlerden hesap soramaz ve soramıyorlar da. Soranları ve eleştirenleri direktmen zindana gönderiyorlar. Türkiye’de bütün bu zulme ve baskıya karşı en etkili mücadeleyi Kürtler yürütüyorlar. Türklerin bir demokrasi sorunu var ve bu demokrasinin anahtarı da Kürtlerin elindedir. Kürtleri kabul etmek özgürlük ve demokrasiye kavuşmak demektir. Bunun tersi ise, kesin bir yıkımdır.
Kemal Söbe