HABER MERKEZİ – PAJK Zindan Komitesi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle yazılı açıklama yaptı.
PAJK Zindan Komitesi’nin açıklamasının tamamı şöyle:
“Baharın gelişiyle yaşamın anlam bulduğu, güzelliğini dışa yansıttığı tanrıçaların yurdunda kadının kendini içinde hissettiği doğanın devinimiyle her yıl renklenen kadın dünyamız heyecanımızı bir kat daha arttıyor. Tanrıçaların hayat bulduğu bu engin topraklarda güzelliği ve yaşamı anlamak kadar bilerek, direnerek destanlara konu olmuş kadınların ruhları bugüne dek ulaşmıştır. Bugünün yarattığı anlam hakikatine kavuşarak gelişen yenilikler karşısında oluşan yeni bir yaşam arayışı kadının etik ve estetik bilinci ile anlam bulmaktadır. Kapitalist modernite karşısında yaşanan tüm vahşete karşı büyüyen direnişin ateşi kadınların özgür yaşama olan bağlılığıyla, inancıyla her yıl daha da büyümektedir. Baharın gelişiyle daha derinden hissettiğimiz bugünlerde kadının ilmek ilmek büyüttüğü, her yıla damgasını vurduğu yeni bir direnişle tanrıçaların yurdunda 8 Mart’ı kutlamaktayız. Büyük bedellerle yaratılan direniş dolu anların anılarına bağlılıkla başta Rêber Apo ve yaşamı gül tazeliğinde renklendiren, destansı direnişlerini bizlere miras bırakarak şehadete ulaşan Raperîn Amed, Berivan Zilan, Kinda Zîn, Sema Yüce, Delal Amed, Beritan, Zilan, Kurde, Rotinda, Sara yoldaşlar şahsında dağlarda ve zindanlarda direnen kadın yoldaşlarımız olmak üzere tüm Kurdistan ve dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Emekçi Kadın Günü’nü kutluyoruz.
‘İSYANIMIZ RÊBER APO İLE ANLAMA KAVUŞUYOR’
Bugün yaratılan değerler bütünü olarak tarihte direnen Rosa Luxemburg, Clara Zetkin, Mirabel kardeşler, Zarifeler, Beseler, Azimeler özgürlük yolumuzu aydınlatan meşaleler olmuştur. Egemen erkek toplum zihniyetine karşı yüzünü özgürlüğe dönmüş kadınların özgürlük istemleri bir çığlık, bir isyan olup ‘Jin-Jiyan-Azadî’ ile yaşam buluyor. Rêber Apo’yla birlikte bu hakikat arayışı yaşam buluyor. İsyanımız, yürüyüşümüz Rêber Apo ile anlamına kavuşuyor. İktidarlar erkek egemen zihniyet ile kadını bir sömürü aracı olarak görüyor. Buna karşı dünyanın her yerinde kadınlar kapitalist sistemin dayatmalarına direnerek cevap vermektedir. Evde, işte, sokakta yani yaşamın her alanında erkek zihniyetin baskıları zirveye çıktığı bir dönemde dünyanın birçok yerinde kadınlar ayaklandılar. Başta Rojhilat-İran’daki kadınlar olmak üzere Afganistan ve daha birçok ülkede kadınlar Rêber Apo’nun felsefesiyle yeniden direnişe kalkarak erkek egemen sisteme cevap olarak meydanlara çıktılar. Bugün Bakurê Kurdistan ve Türkiye’de kadınlar dağlarda, köylerde, işyerlerinde, sokakta, siyasette yani yaşamın anlam bulduğu her yer ve mekanda çok ciddi saldırı ve yönelimlere maruz kalmaktadır.
‘KADINLAR GELECEĞİ İNŞA EDECEK’
Bakurê Kurdistan’da ve Türkiye’de yaşanan deprem felaketinde Türk devletinin katliamcı anlayışı bir kez daha kendini dışa vurmuştur. Özelde Adıyaman, Hatay ve Maraş’ta devletin yaklaşımı insanları ölüme terk ederek bu katliamı doğa felaketi gibi göstermektir. Asrın felaketi diyerek aslında toplu katliamı bu şekilde gerçekleştirmiştir. Kürt ve Alevi çocukları kaçırarak geleceğin tetikçileri olarak hazırlamak istemektedir. Nasıl ki Dersim Katliamı’nda bunu yaptılarsa yine bugün de 21. Yüzyılda kendi tetikçilerini Kürt çocuklarından yaratmak istemektedir. Buna karşı depremin yaşandığı alanlarda kadınların öz gücüne dayalı olarak büyüyen bir dayanışma vardır. Devletin bu tarzda sürdürmek istediği asimilasyon politikasına karşı kadınlar bu dayanışmayı geleceği inşa ederek büyüteceklerdir. Bu temelde yaklaşan seçimlerde kadına dönük saldırıların artma durumu da yaşanabilir. Siyasi alanda kadınlar bunu boşa çıkaracak bir dayanışmayla cevap vereceklerdir. Kadın enerjisinin yoğunlaştığı bu yüzyılda biz kadınlar olarak her yerde bu yönelimlere karşı kendi öz örgütlülüğümüzü dahada büyüteceğimize inanıyoruz.
‘TECRİDİ KIRACAK GÜÇTEYİZ’
Zindanlardaki kadın yoldaşlarımıza dönük gerçekleşen saldırılar her geçen gün artmaktadır. Bu da kaynağını büyüyen kadın örgütlülüğü ve direnişinden almaktadır. Zindanlarda varolan kadın gücü ve potansiyeli devlet sistemini sarsacak pozisyondadır. Binlerce kadının bugün zindanlara atılmasının asıl sebebi bu isyanın büyümesini engellemektir. Biliyoruz ki her gün katliamla yüz yüze bırakılan kadın yoldaşlarımız büyük bir irade savaşımıyla bu 4 duvar arasında kendilerini ayakta tutuyorlar. Yürütülen politika kadının enerjisini her an denetim altında tutarak iradeyi teslim almaktır. Sara yoldaş gibi zindan direnişçilerinden alınan mirasla yoldaşlarımız bugün devletin bu siyasetini boşa çıkartmaktadır. Zindan en zor zamanlarda dahi direnişi büyüten bir alandır. Kendi gücünün farkında olarak bu isyana yapacakları katkılar her zamankinden daha fazladır. Dağlarda direnen yoldaşlarımız başta Rêber Apo olmak üzere zindanlarda direnen yoldaşlarımız üzerindeki tecridi kırmak için amansız bir savaş yürütmektedir. Bu savaşın aldığı güç, kaynak Rêber Apo’dur, zindanlardır. Biz kadınlar olarak bu tecridi kıracak güce sahibiz. Kendimizi her an buna hazır hale getirmeliyiz. 21. Yüzyılı kadın devrimiyle taçlandırarak Rêber Apo’nun özgürlüğünü sağlayarak özgürlük zamanlarını yaratacağız. Özelde zindandaki kadın yoldaşlarımız bu enerjiyi daha yoğun yaşamaktadır. Bundan dolayı hapsedilmek istenen enerjiyi açığa çıkaracak gücü kendilerinde bulacaklardır. Buna olan inancımız bizi her geçen gün daha da iradi ve güçlü kılıyor. Bu temelde bu içinde olduğumuz sürece katkıları olacağına inanarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü bir kez daha zindanda direnen kadınlar şahsında kutluyoruz.”