HABER MERKEZİ – PAJK Meclis Üyesi Ronahî Serhed Kadın Kurtuluş İdeolojisi’nin oluşum süreçlerini, amaçlarını, ilkelerini ve nasıl yaşamsallaşması gerektiğini Arjin Baysal’ın Jin TV de sunduğu Xwebûn programında değerlendirdi.
Röportajın tamamı şu şekilde;
Kadın Kurtuluş İdeolojisi nedir ve ne zaman gündeminize girdi?
Tüm sorunların kaynağında kadın sorunu vardır. Kapitalist sistem paradigmasının iflası 1970’lerden bu yana devam ediyor. Kadınlar, toplumlarda yaşanan krizin çözümü için sosyalist ideoloji kapsamında çok fazla mücadele yürüttü. Sosyalist ideolojide yeterli olmayan temel nokta, kadın konusuydu. Evet, kadın hakları ve bireysel özgürlükler konusunda bir mücadele yürütüldü, ancak kadın sorunu salt bazı hakları elde etme ve ekonomik özgürlük meselesi değildir. Sorun ve çelişki o kadar derindir ki var olan ideolojiler yeterli gelmedi. Yaşanan tüm sorunlar ister ekonomik, ister siyasi isterse askeri olsun yaşamı ortadan kaldırıyor. Yaşamı ortadan kaldırma, kadına yönelme ile olur. Kadını merkezine almayan, yüzeysel yaklaşan ideolojiler istenilen sonuca da ulaşamıyor. Her ne kadar kadınlar sorunların çözümü için girişimlerde bulunmuşlarsa da köklü çözüm üretememişlerdir. Sorunların çözümü için özgün bir kadın ideolojisine ihtiyaç vardı. Bunun için bu ideoloji açığa çıktı. Fakat kadın kurtuluş ideolojisi salt bir cinsin kurtuluşu değildir. Öyle de algılanmamalıdır.
Kadınlar cins bilincine kavuştu
Kadın Kurtuluş İdeolojisi ilk olarak 98 yılında gündemimize girdi. Rêber Apo’nun büyük emek ve uğraşları sonucunda 8 Mart 1998 yılında ilanı yapıldı. Bu durum kendisiyle beraber büyük değişimleri de açığa çıkardı. Tüm toplumsal sorunların altında ezilen ve ilk ezilen cinsin kadın olması nedeniyle de böylesi bir ideolojiye ihtiyaç vardı. Kadın sorunu çözülmeden demokratik ve özgür bir toplumdan bahsetmek büyük bir yanılgı olur. Ya da olsa olsa propaganda düzeyinde kalır. Kadın Kurtuluş İdeolojisi bu duruma gerçek anlamda bir çözüm bulma ve propaganda olmaktan çıkarmanın yolunu oluşturuyor. Hangi örgüt ya da ideoloji gerçek anlamda hak ve hukuktan bahsediyorsa her şeyden önce onların kadın sorununa gerçek bir çözüm bulması gerekiyor. O güne kadar bu konuda birçok emek verilmişti fakat bunlar sorunun çözümü için yeterli değildi. Buna göre kadın bakış açısıyla oluşturulan zihniyeti değiştirme ve bu konuda toplumsal bir devrim yapma anlayışı öne çıktı. Çünkü tarihin karanlık dehlizlerinde kalan, ters yüz edilen bir gerçeklik var. Bunun hakikatini açığa çıkartmak öyle kolay olmayacak. Hakikatlerin açığa çıkarılabilmesi için de kadın bilincinin, cins bilincinin gelişmesi çok önemlidir. Kadın Kurtuluş İdeolojisi, bunların oluşması için açığa çıktı. Yani Kadın Kurtuluş İdeolojisiyle ile kadınlar cins bilincine kavuştu. Kadın tarihini, tüm yalın gerçekleriyle bilerek buna göre yaklaşım göstermektir.
Kadına, yaşama, hakikatlere müdahale var
İnsanlık tarihi boyunca birçok gayri meşru durum, meşru olarak kabul görmüştür. Bu durum beş bin yıldır devam ediyor. Kadına, yaşama, hakikatlere bir müdahale var. Kadın Kurtuluş İdeolojisi de bu müdahaleye devrimci bir müdahaledir. Bin yıllarda oluşan yanlış dile, kuramlara bir müdahale ve düzeltme yaklaşımıdır. Bu açıdan bu çıkış, her şeyden önce erkek egemenlikli sisteme bir müdahaledir, cinsiyetçi toplum anlayışına bir müdahaledir ve kapitalist modernite anlayışına karşı da yeni bir çıkıştır. Kısacası kapitalist, egemenlikçi erkek zihniyetine, aklına, ilmine, kültürüne, politikasına karşı bir çıkıştır.
Günümüzde hep şu söylenir; ideolojilerin çağı bitmiştir. Halbuki bu dünyada ideolojisiz hiçbir şey yoktur. Her sistem kendisini bir ideoloji üzerinden şekillendirir. Reel sosyalizmin yıkılışından bu yana ideolojileri marjinalleştirme, olumsuz olarak lanse etme ve toplum aleyhineymiş gibi gösterme var. Fakat kapitalist sistem bunu yaparken kendisi de son derece ideolojik bir saldırı içerisindedir.
Bu aynı zamanda liberalizmin geliştirilmesi değil midir?
Aslında temel hedef, toplumun ve kadını düşünmesinin önünü almaktır. Kadını ve toplumun güçsüz olması için her türlü yola başvuruyorlar. Bunun için gelişen her alternatif düşünceyi de içini boşaltarak kendi hizmetlerine koymaya çalışıyorlar. Bu tamamıyla ideolojik bir yaklaşımdır. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki; her şey ideolojiktir ve ideolojisiz hiçbir şey yoktur. Liberalizm, faşizm, sosyal demokrasi, Baascılık, Kemalizm, tüm bunlar ve daha fazlası hepsi bir ideolojiye dayanıyor. Kadınlar olarak biz de bunun tespitini yaptık. Gelişen bu ideolojilere karşı bizde Kadın Kurtuluş İdeolojisini geliştirdik. Kadın Kurtuluş İdeolojisi de kendi dilini, kavramını, kuramını oluşturdu. Çünkü kadın sorunu toplumsal bir sorundur. Bu sorun da erkek aklının bir ürünü olduğu için, bunların aşılıp özgür bir toplum inşasının geliştirilmesi ancak böyle köklü bir bakış açısı ve ideolojiyle mümkündü.
Kadın Kurtuluş İdeolojisi toplumsal kurtuluşun ideolojisidir
Biz her ne kadar bu ideolojiyi Kadın Kurtuluş İdeolojisi olarak tanımlasak da, özünde toplumsal kurtuluşun ideolojisidir. Çünkü kadın demek, toplum demektir. Zaten yaşanan ilk ve temel sorun, yanlışlık, hile, yalan dolanla kadının ezilip sömürülmesiyle başlamıştır. Dolayısıyla özgürleşme de bu alanda gelişmelidir. Kadın sorununda derinleşme, aslında toplumsal sorunların çözümünde derinleşmedir. Dolayısıyla Kadın Kurtuluş İdeolojisi de bu sorunlara çözüm olma gücüdür. Özellikle 21. yüzyılda da bunu açığa çıkarıp yürütebilmek çok önemlidir. Bugün Kürt Kadın Özgürlük Hareketi olarak biz sadece Kürt toplumuna değil tüm toplumsal mücadelelere öncülük ediyoruz. Bu öncülüğümüz ideolojimizle birlikte kabul görmektedir. Hiçbir ideoloji ya da hareket kabul görmezse yaşamsallaşamaz. Biz de bu ideolojiyle, yaşanan tüm toplumsal sorunları yeniden kadın bakış açısıyla ele alıp demokratik, ahlaki, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir toplumu yaratmaya çalışıyoruz.
Kadın Kurtuluş İdeolojisinin amaçları arasında kadının yanı sıra erkeği de özgürleştirme var mıdır?
Evet. Elbette böyle bir amacımız vardır. Toplum tek bir cinsten oluşmuyor. Kadın köleliğini açığa çıkardıkça aslında erkeğinde köleliğini görebiliyoruz. Değişen ve gelişen kadın, elbette ki kendisiyle birlikte yeni yaşam ölçüleri açığa çıkarıyor. Şöyle söylemek mümkün; Kadın Kurtuluş İdeolojisi nasıl bir yaşam, nasıl bir kadın ve nasıl bir erkek sorusuna bir cevaptır. Kadın Kurtuluş İdeolojisi bir nevi kadın ile erkek ve kadın ile toplum arasında yeni bir toplumsal sözleşme oluşturuyor. Erkek eliyle oluşturulan toplumsal rolleri derinlikli olarak sorgulayıp bunların aşılması için çözüm üretiyor. Bu toplumsal rollerin oluşumu ta Sümerlere kadar dayanır. Yani kökleri çok derinlere dayanır. Bunun için değişimin de buna göre olması gerekiyor. Egemenlikli sisteme geçişle birlikte erkeğin kurumsallaşan sömürgeci zihniyeti değiştirilmeden özgür toplumun inşası da elbette ki gerçekleşemez. Ya da tersinden söylersek; değişmeyen erkeklik günlük olarak katledilen kadındır, cinayettir, tecavüzdür, şiddettir, sömürüdür, savaştır. Bunu için Rêber Apo “Erkeği Öldürmek” dedi. Tabii ki bu fiziki bir öldürme değildir. Günümüze kadar gelişen tüm olguların özgürlük sosyolojisi temelinde değişimi ve yenilenmesi anlamına geliyor. Erkeğin de bu değişime ve gelişime ihtiyacı var. Bizim amacımız öncelikle zihinsel olarak gelişen bu anlayışı yıkmaktır.
Bu ideoloji aynı zamanda mevcut aile modeline bir eleştiridir. Erkek aklı ile yaratılan verili tüm kurumlara bir eleştiridir. İnsani değerlere sahip çıkmanın ve yeniden bu değerleri geliştirmenin yolu bundan geçmektedir.
Kadın Kurtuluş İdeolojisinde beş ilkeden bahsediyorsunuz. Bu ilkeler nelerdir, bunları anlatabilir misiniz?
Temel ilkelerimiz var. Bunlar Kadın Kurtuluş İdeolojisi için önemli ilkelerdir. Bu ilkelerin başında yurtseverlik gelir. Bunun yanı sıra Özgür Düşünce, Özgür İrade İlkesi, Özgürlüğe Dayalı Bir Yaşam Paylaşımı ve Örgütlülük İlkesi, Örgütlülükle Birlikte Mücadele İlkesi ve Yaşamın Estetikle, Güzellikle Olan İlişkisi İlkesi, beş temel ilkemiz olmaktadır.
Her örgüt ortaya çıktığında bir toplum ve sistem analizi yaparak çıkar. Tarihsel, toplumsal, ekonomik sınıfsal bir analiz yapmadan farkınızı ortaya koyamazsınız. Bizim ideolojimiz de o tahlilleri yaparken bazı ilkeler belirliyor. Her ideoloji kendisini bir yurt, vatan, toprak üzerinden inşa etmeye çalışıyor. Yani bir zemin olmadan üretilen ideoloji çok soyut kalır. Çünkü bizler salt teori üreten bir hareket değiliz. Aynı zamanda ürettiğimiz teoriyi bir alanda pratikleştirmeye çalışıyoruz. Bunun için yurtseverliği önemli bir ilke olarak görüyoruz. Bu ilke toplumsaldır. Yurtseverlik ve kadın birbirinden ayrı düşünülemez. Çünkü kadın ve toprak bağı çok köklüdür. Ama bunu vatanperverlikle karıştırmamak gerekiyor. İnsanın doğal yaşamı, doğa ve toprakladır. Bugün yaşanan ekonomik krizin sebebi gelişen endüstriyalizmle birlikte kadının doğadan kopartılmasıdır. Bunun için işsizlikte çok ciddi bir problem olarak açığa çıkmaktadır. Yani toprakla olan bağlılık doğa ile yaşam ile olan bağlılıktır. Tabii bu aynı zamanda ülkeye olan bağlılık anlamına gelir. Bizler Kürt Kadın Hareketi olarak ülke sevgisini ve ülkenin korunmasını da bu bağlamda ele alıyoruz. Aksi halde yurtseverlikten uzak bir özgürlük talebi doğru olamaz. Eğer bir mücadele varsa bu mücadele kime karşı ve neden veriliyor, sorusunu sormak gerekiyor. Demek ki ortada bir saldırı, bir işgal var ki buna karşı bir mücadele ve savunma durumu gelişmiş. Bu yurtseverlik olmadan gelişebilir mi? Kürt kadınları olarak, halk olarak o kadar o kadar katliamlardan geçtik. Buna karşı da yaşamını savunmak sevgiyle olmalıdır.
Özgürce düşünebilme ve iradeli olma
Sevgi kadar bu mücadeleyi yürütebilme bilinci ve iradesi de olmalıdır. Bunun için ikinci ilkemiz, özgürce düşünebilme ve iradeli olmadır. Düşmana karşı, gelişen her türlü saldırıya karşı, bilinçli olmak ve gerektiğinde her türlü bedeli verebilecek iradeye sahip olmak gerekiyor. İradeli olmak için özgür düşüne bilme yetisine sahip olmak gerekiyor.
Yine bütün bunların olabilmesi için kişinin, toplumun örgütlü olması gerekiyor. Dünyada örgütlü olmasan yaprak bile kıpırdatamazsın. Özellikle de kadınlar. Dünyadaki tüm güçler için bu durum böyledir. Kendini örgütlemeden güç haline gelemezsin. Erkeklik kurumsal olarak kendisini devlet olarak örgütlemiş askeri ordular olarak örgütlemiş. Tüm yapılanmalarda kendisini maddi, manevi örgütlemiş. Kadınlarında kendisini bu kurumsal örgütlenmeye karşı örgütlemeli ki mücadelelerinde başarılı olabilsinler. Oluşturulacak örgütlenmede bu gerçekliğe göre çok geniş bir yelpazede ve ciddi olmalı. Kadınların bu erkek egemen sisteme karşı en büyük silahı Kadın Kurtuluş İdeolojisine sahip olmalarıdır. Kadın örgütlenmesinin temel amacı tek bir kadının dahi örgütsüz kalmamasıdır. Kadınlar her gün erkek şiddeti yüzünden yaşamlarını yitiriyor. Kadınların örgütlü olması demek tüm toplumun örgütlenmesi anlamına geliyor.
Kadınların örgütsüz ve eylemsiz kalması onların ölümü anlamına gelir. Eylemsizlik ölümdür. İdeolojik olarak canlı olmak, örgütlü olmaktır. Aktif olmak, eylem halinde olmak doğal örgütlenmeyi yaratır. Her eylem, özgürlük alanlarını genişletir. Her eylem, cesaret yaratır. Her eylem, irade beyanıdır. Her eylem güç verir. Her eylem, kadın birliğini yan yana gelmeyi, omuz omuza mücadeleyi yaratır. ‘Cesaret bulaşıcıdır’ diye bir söz var. Şimdi kadınlar bu cesareti topluma yayıyorlar. Bunu için her eylem kadın öncülüğünü kesinleştirerek özgürlük umudunu büyütüyor. Onun için eylemsiz teori anlamsızdır. Eylemsel gerçeklikte güçlü fikirler ve özgür iradelerle gerçekleşir. Biz de PAJK olarak şunu diyoruz; ne kadar bilinç o kadar pratikleşme. Aksi sadece lafazanlık olur. Ya da tahlil düzeyini aşamaz. Yapılan tahlillerin yaşamsallaşması için eylemsel gerçeklik önem taşır. Mücadele ilkemizde bu temel dayanmaktadır.
Estetik de bizim temel bir ilkemizdir. Fakat estetiği sadece kadının fiziksel görünüşü olarak ele alamayız. Zaten mevcut durumda kapitalizm bunu yapıyor. Kadını bir meta haline getirip allayıp pullayıp satışa sunuyor. Kadın bedeni kapitalizmin pazarı haline getirilmiş. Buna karşı kadının yaşam değerlerini, kültürünü kadın aklıyla, bakışıyla, estetik anlayışıyla yenide canlandırmamız gerekiyor. Maddi, manevi olarak yaşamı kadının estetik anlayışıyla yeniden inşa etmeye ihtiyaç var. Estetik anlayışta derinleşerek ahlaki, özgür toplumu yeniden tanımlamak çok önemli. Yaşamın her alanında çok ciddi bozulmalar var. Üslup, hitap, yaşam tarzı konusunda değişime ihtiyaç var. Yaşam alanlarını estetize etmek gerekiyor. Örneğin günümüz dili kadını aşağılayan ve hakaret eden erkeksi bir dildir, bunun muhakkak ki değişime uğraması lazım. Yani dilimizin de estetik bir üsluba kavuşmalıdır. Estetikte derinleşmek yaşamda, aşkta, sevgide derinleşmek anlamına geliyor. Kapitalizm tüm bu kavramların, kuramların içini boşaltmış. Biz de tüm bunları yeniden estetik bir anlayışla ele alıyoruz. Kadının estetik anlayışıyla, bakışıyla yaşamı güzelleştiriyoruz.
Rêber Apo ruhsal, fiziksel ve fikirsel güzelliğin bütünlüğünden bahsediyor. Bunu biraz açar mısınız?
Evet, ruhsal, fiziksel, fikirsel bütünlük olmazsa ortaya bir güzellik çıkmaz. Bugün yaşanan ahlaki krizin sebebi, kadınların her anlamıyla karanlıkta bırakılmasıdır. Kadına yönelik her alandan saldırı var. Bu saldırılara karşı kadının toplumsal ahlaki değerleri yeniden inşa etmesi şarttır. Bunun için de zihinsel, bedensel olarak özgür kadınlar olmalıdır. Zaten biz buna özgür kadın ve özgür toplum diyoruz. Yaratmak istediğimiz rol model de budur. Fikir, zikir eylem birliği kadının estetik anlayışıyla buluşarak kendisini sürdürmelidir.
Yani xwebûn olmak, bu ilkelerin toplamında mı açığa çıkıyor?
Evet, tüm bu ilkelere sahip olan kadın nasıl yaşayacağını bilen kadındır. Yoksa mevcut durumda kadın her yerde fiziksel olarak vardır. Ama ruhsuzlaştırılmıştır, bastırılmıştır, kendisi olmaktan çıkarılmıştır. Kadın aklı var ama bu akıl kuşatılmıştır, kadın bedeni var ama bu beden metalaştırılmıştır. Bunun için kadınların yeniden kendilerini var etmeleri gerekiyor. Kendisi olabilmek için öncelikle var olan bu kuşatılmışlıktan kurtulmaları gerekiyor. Bu da devrim gerektiriyor. Zaten xwebûn kavramı da bunu içeriyor. Biz günlük olarak değişim ve dönüşümden bahsediyoruz. Değişim ve dönüşüm olabilmesi için de günlük olarak kişilik sorgulamasının yapılması gerekiyor. Kişiliğin analizi aynı zamanda toplumun analizi anlamına geliyor. Tarihin ve güncelin analizi oluyor. Biz her zaman bu yöntemle kişilik sorgulamaları yaparak benliğimizi bulmaya çalışıyoruz. Yeniden doğuşun gerçekleşmesi için bu şarttır. Mevcut toplumda kadınlar ideolojik, kültürel, siyasi ve toplumsal olarak yönlendiriliyorlar. Her şeyleri verili sisteme göre olmak durumunda. Tabii bu erkekler için de öyle. Her konuda yönlendiriliyorlar. Bunları yıkmak ve yerine yenisini koymak için her şeyden önce bir kişilik dönüşümü gerektiriyor. Bu da xwebûn oluyor. Kadın Kurtuluş İdeolojisiyle biz kadınlar kendimizi yeniden yaratmalıyız.
Sizin ideolojinizle diğer ideolojiler arasındaki fark nedir?
Kadın Kurtuluş İdeolojisi açısından 4 düşünce formunu çok önemli buluyoruz. Erkek aklı her şeyi egemenlere göre ayarladı. Bu aklı ayakta tutan da bilimciliktir. Günümüz bilimi, her şeyi erkek aklını ve isteğine göre ayarlamıştır. Bilimin geliştirdiği teorilere göre sosyal politika, ekonomi politikası ve eğitim, kültür politikalarının tümü oluşturuluyor. Yine bilim cinselliği o kadar derinleştiriyor ki insanı seksin kölesi haline getiriyor. Buna karşı mücadele etmek ve alternatifini oluşturmak gerekiyor.
Yine dincilik toplumu uyuşturmak için çok yaygın kullanılıyor. Dincilikte de kadın erkeğin, kölesi, hizmetçisi durumundadır. 21. yüzyılda bu dincilik kendisini çok fazla geliştirip yaygınlaştırdığı için de aşırı saldırganlaştı. Günümüzde AKP de bu dinciliği kullanıyor. İnsanların inançları istismar ediliyor.
Önemle üzerinde durulması gereken başka bir form da milliyetçiliktir. Erkek faşizmi kendisini milliyetçiliğe dayandırıyor. Bu faşizm o kadar derinleştirildi ki şimdi kadına karşı erkek faşizmi var. Günümüzde kadın katliamları öyle kendiliğinden çoğalmadı. Bu politikalarının sonucunda kadın kırımı gelişiyor. Kadınlar başını kaldırıp mücadele etmesin diye ellerinden geleni yapıyorlar. Kadınların yaşam hakları gasp ediliyor. Kadınların bunu bilerek gelişen bu faşizan ideolojiye karşı çok güçlü ve radikal bir mücadele yürütmesi gerekiyor.
Elbette yaşanan hiçbir kadın sorunu toplumsal sorundan bağımsız değildir. Fakat kadınların yaşadığı sorunlar katmerleşerek devam ediyor. Bunun için de kadınların bin yıllardır erkek egemen zihniyet ve paradigmasından çektiklerine dur demeleri ve kadın eksenli bir paradigmayı kabul etmeleri gerekiyor. Hareket olarak bizim diğer tüm ideolojilerden farkımız da budur; kadın özgürlükçü paradigmaya sahip olmamızdır. Kadın Kurtuluş İdeolojisi de bu farkın en somut ifadesidir.
Bahsettiğiniz bu ideoloji alanlarda nasıl şekilleniyor?
Kurdistan’ın dört parçasında her gün kadınlar ayaktadır. Mücadelelerini yürütmektedirler. Yürütülen bu mücadeleyi gelişen bu ideolojiden bağımsız ele alamayız. Kadın mücadelelerinin sonucunda elde edilen kazanımlar var. Siyasi, ekonomik, kültürel ve savunma alanlarında önemli gelişmeler yaşandı. Yine bunların yanı sıra erkeğin değişimi yaşandı. Eğer bugün Rojava devrimi bir kadın devrimi olarak tanımlanıyorsa, bunu yaşanan değişim ve gelişimle bağını kurmak gerekiyor. Artık kadınlar neyi istediğini biliyor. Nasıl yaşayacaklarına karar vermiş durumdalar. Bunun için Rojava’da toplumsal sözleşme oluşturuldu, savunma gücü kuruldu. Tüm bunlar çok büyük umut vaat ediyor. Yaşanan gelişmeler sadece Kürt kadınlarını değil Ortadoğu’da yaşayan tüm kadınları birebir etkiliyor. Gelinen aşamada hiç kimse özgür fikirlerin yayılmasının önüne geçemez. Somut olarak da gerillanın varlığı kadınların kendi yaşamları hakkında karar alabilme gücü veriyor.
YJA-STAR’ı salt askeri bir yapılanma olarak görmek yanlış olur. Kürt kadın gerillası yeni bir yaşamın öncüsü olmaktadır. Evet, Kurdistan’da yaşanan savaşa karşı kendisini askeri olarak örgütlendirmiş ve bu düşmana karşı çok yaman bir mücadele yürütüyor, yürütmeye de devam edecek. Fakat YJA-STAR yaşam anlayışı ve oluşturduğu yaşam kültürüyle özgür kadının nasıl yaşaması gerektiğine de bir cevaptır aynı zamanda.
Yine KJK olarak kendimizi bir kadın konfederalizmi olarak örgütlememiz de kadının her alanda yaşam sisteminin nasıl oluşturulması gerektiğine dönük de bir cevap olmaktadır.
Şunu da çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki, partimiz PAJK kadro ve militan yapısıyla birlikte 21. yüzyılda özgür yaşamın gelişmesine öncülük etmektedir. Halkımız da bunu çoktan kabul etmiş durumda. Kimse artık şunu tartışmıyor; kadın şunu yapar mı yapamaz mı diye. Herkes kadının öncülüğünü, gücünü görmüş ve kabul etmiş durumda.