HABER MERKEZİ – Yazılı bir açıklamada bulunan KJK Koordinasyonu, mayıs ayı içerisinde şehit düşen direnişçileri anarak, farklı yıllarda mayıs ayında idam edilen Leyla Qasim ve Şirin Elemhuli’nin “yaşamları ve muazzam direnişleriyle mayıs ayını değer ayı yapan emsalsiz kadın yoldaşlar” olduğunu ifade etti.
YOLDAŞLARIN MİRASI
KJK’nin açıklaması şöyle:
Mayıs ayı, onlarca değerli yoldaşın şehadeti ile her gününe direnişin ve mücadelenin sığdırıldığı bir aydır. Bu yüzden de mayıs ayı, toplumsal değerlerimizin bu yoldaşlar şahsında her zaman canlı ve güçlü kaldığı, mücadele gerekçelerimizin hep kendini yenilediği aydır. Kadınlar olarak bütün Kürdistan’a Ortadoğu’ya ve dünyaya yayılan mücadele gücümüzü bu değerli yoldaşlardan miras alarak bu günlere geldik ve yarınlarımız bu yoldaşların miraslarını büyüterek gelişecektir. Leyla Qasim ve Şirin Elemhuli de yaşamları ve muazzam direnişleriyle mayıs ayını değer ayı yapan emsalsiz kadın yoldaşlardan olmuşlardır.
LEYLA QASIM, DİKTATÖRE KARŞI KÜRDÜN DİRENİŞ ÇIĞLIĞI
Leyla Qasim Bağdat Üniversitesinde öğrenciyken Irak BAAS rejiminin 24 Nisan 1974 günü Qeladize’yi bombalayarak, çok sayıda Kürdü katletmesinin ardından bir grup arkadaşı ile birlikte bu katliama karşı misilleme yapma hazırlığındadır. Yurtseverlik duyguları, Leyla Qasim’ın bu katliamlar karşısında sessiz kalmayan vicdanıdır. Fakat henüz eylem hazırlığı içerisindeyken tutsak düşmüş, gördüğü acımasız işkencelere rağmen Kürt kadın direniş tarihimize ser verip sır vermeyen kadın olarak adını yazdırmış ve 13 Mayıs 1974’te 4 arkadaşı ile birlikte idam edilmiştir. Leyla Qasim diktatör olan Saddam rejimine karşı özgür kürdün direniş çığlığı olmuştur. O bir kadın olarak özgür ülkenin, okuduğu okuldan, bireysel yaşamdan daha değerli olduğu bilinciyle yaşamış, pişman olursa kurtulacağını söyleyen düşmana karşı cevabını direnerek vermiştir.
Bu topraklarda Leyla Qasim gibi militan bir kadın yaşamıştır. Başûrû Kurdistan’da tüm kadınlar bu direnişi kendileri için miras almalı, nasıl ki Leyla Qasim işgalci ve sömürgeci Saddam rejimine ve Kurdistan’da yaptığı katliamlarına karşı kayıtsız kalmamış ve direnmişse, bugün bu yurtseverlik görevi tüm Başurê Kürdistanlı kadınların omuzlarındadır. Başûrê Kurdistan’daki tüm kadınlar, öncelikle kadınların yok sayılan hakları, özgürlükleri ve ulusal birlik için çalışmalı, başta Baş”urê Kurdistan olmak üzere tüm Kurdistan’a karşı gelişen işgal saldırılarına ve bu saldırılara destek veren ihanete karşı da mücadeleyi yükseltmelidirler. Leyla Qasim onurlu mücadelesiyle Başur’dan Bakur’a Rojava’dan Rojhilat’a, dört parça Kurdistan’da kız çocuklarının adı olmayı başarmış bir direniş ve yurtseverlik geleneğinin adıdır. Başta Başûrê Kurdistan olmak üzere tüm kadınlar, bu mirasa sahip çıkmakla kalmamalı büyüterek yarınlara taşımalıyız.
ŞİRİN ELEMHULİ, KADIN ÖZGÜRLÜK HAREKETİNİN İDAM EDİLEN İLK KADIN DİRENİŞÇİSİ
Şirin Elemhuli arkadaş ise kadına nefes almasının bile çok görüldüğü, Kürde karşı inkar ve imha politikalarının devrede olduğu İran’da, kadınları ve halkı özgürlük ateşiyle aydınlatırken tutsak edilmiştir. O da tıpkı Leyla Qasim gibi Kürt kadınının direniş geleneğinin en yaman mirasçılarından olarak, en ağır işkencelere karşı direnmiş, 9 Mayıs 2010’da PJAK üyesi oldukları gerekçesiyle Ferzad Kemanger, Ali Haydarian ve Farhad Wekili ile beraber idam edilmiştir. Şirin Elomholi arkadaş Önder APO ile başlayan kadın özgürlük tarihimizde idam edilen ilk kadın olarak yerini almıştır.
JIN JIYAN AZADÎ SERHILDANLARI
Bizler Kürt kadın hareketi olarak hiçbir gelişme ve direnişin kendiliğinden olmadığını, mücadele tarihimizde yaşayarak deneyimledik. Bu anlamda her direnişin muhakkak kendisine miras aldığı bir tarih ve gelenek vardır. Bugün İran ahlak polisleri tarafından saçları gözüküyor gerekçesiyle katledilen Jina Emini için başlayan serhildanlar da hiç kuşkusuz Şirin arkadaşın özgürlük aşkını taşıyan bu nehrin direniş geleneğini kendisine miras almıştır. Şirin arkadaşın zindan duvarlarına yazdığı ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganı, bu serhildanlarda bir çığ gibi büyümüş ve sihrini tüm dünyaya kanıtlamıştır.
Fakat bu sihirli formülün gücünden korkan İran’da gelişmelere ve muazzam direnişe karşı idam cezaları artarak devam ediyor, içlerinde sanatçı, gazeteci, aktivist, öğrenci kadınların olduğu on binlerce insan cezaevlerinde tutsak ediliyor. Yine kız öğrenciler başta olmak üzere binlerce genç, devlet okullarında ve yurtlarda zehirlenerek direnişleri ve iradeleri kırılmaya çalışılıyor, kızlara yönelik gerici yasalar çıkarılıyor. İrşat devriyeleri yerine kadınların kameralarla 24 saat boyunca gözetlenip, yasalara uygun davranmayanların bu şekilde tespit edilerek cezalandırılacağı kararı alınıyor. Her kameranın kadınlar için erkek egemen zihniyetin bir erkeği ve polisinden hiçbir farkı olmayan, toplumun tüm hücrelerine yaydırılmaya çalışılan devlet aklı olduğu kuşku götürmezdir. Devam eden serhildanlar ve çatışmalar bütün kadınları, gençleri ve halkları derinden etkileyen bir krize dönmüş, deyim yerindeyse 7’den 70’e tüm toplumun omuzlarında taşınamayan bir yük haline gelmişken, İran devleti tüm bu sorunları idam ederek, zindana atarak, katlederek, bastırarak, görmezden gelip öteleyerek ya da birkaç küçük reformla çözmeye çalışıyor. İçerde olduğu kadar dışarda da aynı siyaseti esas alıyor, devrime karşıtlık temelinde ittifaklar yürütüyor. Yeni yaşam çığlıkları olan `Jin Jiyan Azadî` sloganı, tüm dünyaya yayılan bütün kadınlara ve gençlere karşı eski siyasetinde ısrar ediyor.
KONFEDERAL BİR SİSTEME İHTİYAÇ VAR
Nasıl ki 1978’de tüm İran halkları, Kürtler şahlık rejimine karşı ayaklanmış fakat halkların devrimine molla rejimi el koymuş, devrim güçlerinin ise kayıtsız şartsız bu otoriteye tabi olmaları dayatılmışsa, bugün de Rojhilat ve İran’da devrimi çarpıtmaya çalışan, kadınların ve gençlerin özgürlüğe olan susamışlığını sadece hicap sorunu gibi gösteren rejime karşı kadınların duyarlı olmaları gerekiyor. İran ve Rojhilat’ta ki tüm kadınlar, devrimin toplumsal alanın tüm hücrelerinde gerçekleşmesi için çalışmalılar. Bu nedenle kadının tüm toplumsal dokulara kendi rengiyle katılabildiği, İran ve Rojhilat’ta ki tüm halkları içine alan demokratik konfederal bir sisteme ihtiyaç vardır. Kadınlar, zihinlerde başlayan bu devrimi, örgütlenerek, kendi kendini yönetebilen, kadınların ve tüm İran halklarının öz gücüne dayanan komün ve meclisleri geliştirmeli, İranlı kadınların, halkların ve inanç gruplarının özgürlük ve demokrasi mücadelelerine öncülük etmelidirler.
Bizler de Irak’ta BAAS rejimi tarafından idam edilen Leyla Qasim ile İran devleti tarafından idam edilen Şirin Elemhuli yoldaşlar şahsında demokratik, adil ve eşit bir dünya ile özgür Kurdistan’da yeni yaşamı kurma yolunda canları pahasına şehit olan tüm yoldaşları saygı ve sevgiyle anıyor, mücadelemizi yükseltme sözümüzü yineliyoruz. Bugün yürüttüğümüz mücadeleyi bu direnişçi kadın yoldaşlardan miras aldığımız gerçeğiyle tüm kadınları `Bi Jin Jiyan Azadî re ber bi şoreşa jinê’ ve hamlemizi büyütmeye, yarınlara daha güçlü yürümeye çağırıyoruz.”