BEHDINAN – KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:
“Irak devleti Maxmur Mülteci Kampı’nı kuşatmaya yönelik bir tutum içerine girmiş ve bu durum kampta gerginliğin yaşanmasına yol açmıştır. Kamp halkıyla Irak devleti güçleri arasında yaşanan gerginliğin sürdüğü, çıkan arbedede kamp halkından iki yurtseverin yaralandığı belirtilmektedir. Öncelikle yaralanan iki yurtsever için acil şifalar diliyoruz. Irak devleti Maxmur Mülteci Kampı’na yönelik başlattığı kuşatmayı sonlandırmalı ve bu gerginliğe son verilmelidir. Irak devleti sorunları askeri güçle, kuşatma ve dayatmayla değil, diyalogla çözmeyi esas almalıdır. Maxmur Mülteci Kampı’nda yaşayan insanların Irak devletiyle herhangi bir sorunu olmadığı gibi Irak devletinin de kampta yaşayan mülteci halkla çözemeyeceği bir sorunu bulunmamaktadır.
MAXMUR KAMPI BM MÜLTECİLER HUKUKU KAPSAMINDADIR
Maxmur kampında yaşayan insanlar siyasi mülteci statüsündedirler ve kendilerine bu hukuka göre yaklaşılması gerekmektedir. Türk devletinin öteden beri Maxmur mülteci kampına yönelik dile getirdiği iddialar tamamen asılsızdır. Maxmur kampı sivil bir kamptır. Bu kampta yaşayan insanlar Türk devletinin zulmünden dolayı topraklarını terk etmek zorunda kalmış ve Irak’a yerleşmişlerdir. Bugüne kadar bin bir zorlukla karşılaşmış, fakat büyük bir irade ve dayanışma tutumuyla zorluklarla mücadele etmiş ve hayata tutunmaya çalışmışlardır. Maxmur mülteci kampı on yıllardır BM’nin mültecilerle ilgili kanunları kapsamında resmi bir statüye sahip olmuştur. Dolayısıyla Maxmur mülteci kampı hukuki olarak BM’nin koruması altındadır. Maxmur kampının bu konumu ve statüsü bugün de sürmekte, BM’nin mülteciler hukukunun kapsamı içerisinde bulunmaktadır. Bu hukukun gereği olarak Irak devletinin de Maxmur mülteci kampına yönelik sorumlulukları vardır. Çünkü Irak devleti BM’nin bir üyesidir ve BM hukukunu uygulamakla sorumludur. Irak devletinin sorumluluğu BM yasaları gereği mültecilerin can ve mal güvenliğini sağlamak, temel insani konularda mültecilerle destek olmaktır. Irak devleti asgari düzeyde de olsa bu sorumluluğa göre hareket etmiş ve bugüne kadar Irak devletiyle Maxmur mülteci kampı arasında herhangi bir sorun yaşanmamıştır.
TÜRK DEVLETİNİN BASKISI SONUCU BM VE IRAK SORUMLULUKLARINA SAHİP ÇIKMAMAKTADIR
Ancak son yıllarda Türk devletinin artan baskıları sonucu hem BM hem de Irak devleti sorumluluklarına sahip çıkmamaktadır. Maxmur mülteci kampı BM’nin koruması altında olmasına rağmen Irak BM temsilciliği sorumluluğuna sahip çıkmıyor, Türk devletinin kampa yönelik saldırılarına karşı herhangi bir tutum almıyor. Bugüne kadar Türk devletinin saldırıları sonucu kamp halkından onlarca kişi yaşamını yitirmiş ve yaralanmıştır. Fakat Irak BM temsilciliği buna karşı tutum almayarak hem görevini yapmamış olmakta hem de Türk devletinin saldırılarını meşrulaştırmaktadır. Irak devleti ise son zamanlarda ortaya koyduğu tutumla Türk devletinin Maxmur mülteci kampını ortadan kaldırma planına adeta destek olmaktadır. Irak devleti bu olumsuz tutumunu değiştirmeli, Türk devletinin baskılarına göre değil, sorumluluğuna göre hareket etmelidir. Maxmur mülteci kampının askeri bir kamp olduğu ve burada askeri faaliyetlerin yürütüldüğü iddiası Türk devletinin bir yakıştırmasıdır ve bunun hiçbir gerçekliği yoktur. Türk devleti bu tür asılsız iddialarla Maxmur kampına yönelik saldırılara gerekçe yaratmaya, bunu meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
Irak devleti bu asılsız iddialara göre hareket etmemelidir. Kamp halkıyla diyalog kurarak, konuşarak, tartışarak sorunları çözmeyi öngörmelidir. Biz var olan sorunların diyalogla çözüleceğine inanıyoruz. Temennimiz o ki bu çerçevede bir yaklaşım esas alınır ve sorunların çözümü gerçekleşir. Öte yandan başta BM olmak üzere uluslararası kurumları da sorumlu olmaya, Türk devletinin baskıları sonucu gelişen dayatmalara karşı sorumluluklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Maxmur mülteci kampıyla ilgili sorunların gerginlik ve çatışmaya mahal vermeden çözülmesi için Irak devleti ve BM’nin sorumlu davranması gerekmektedir. Uluslararası resmi kurumlar ve demokratik sivil toplum kuruluşları da BM kanunlarına göre mülteci statüsünde olan Maxmur kampıyla ilgili sorunların diyalogla çözülmesi için duyarlı olmalı ve çaba içerisine girmelidir.
Kurdistan halkının ve demokratik güçleri yurtsever Maxmur halkının hiçbir provokasyona yol açmadan ortaya koyduğu haklı tutumunu desteklemesi ve kamp halkını yalnız bırakmaması gerekmektedir. Yurtsever Kurdistan halkının ve duyarlı demokratik kesimlerin Maxmur kampıyla geliştireceği dayanışma çok önemlidir.