HABER MERKEZİ – KJK Koordinasyonu Lozan Antlaşması’na denk gelen seçimlerin bir rejim operasyonu olduğunu belirtti.
KJK’nin değerlendirmesi şöyle:
“Türkiye’de Parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sona erdi. Lozan Antlaşması’nın 100. yıl dönümüne denk getirilen bu seçime aslında uluslararası komplonun tamamlanması biçiminde bir hazırlık ile gidildi. Bilindiği gibi seçim öncesi süreçte en son 2021 ve 2022 yılları içinde başta gerilla sahası olmak üzere önderliğimize, halkımıza, kadınlara, gençlere, özgürlük ve demokrasi güçlerinin, legal örgütlülüklerin tümüne en fütursuz, hukuksuz saldırılar düzenlendi. Gerillaya karşı hiçbir savaşta görülmeyen bir tarzda yasaklı kimyasal silahlar sınırsız kullanıldı. Uluslararası güçler halkımıza karşı gelişen bu saldırılara karşı son derece iki yüzlü bir şekilde sessiz kalarak onay verdiler. Lozan Antlaşması’nın 100.yılına girilirken faşist Türk devletinin esas amacı özgürlük hareketinin tasfiyesinin tamamlanmasıydı. Ancak tüm bu, ırkçı, milliyetçi saldırılara karşı Önderliğimiz, kadınlar, halkımız, gerilla çok görkemli bir şekilde direndi. Bu direniş insanlık tarihinin görmüş olduğu en büyük ve görkemli başarılı direnişiydi. Türk devletinin tüm saldırıları bu temelde boşa çıkarıldı. Seçimlere girilirken Türk devletinin, faşist Erdoğan iktidarının amaçladığının tam tersine gerilla dağlardan sökülüp atılamadı. Halkımız tüm varını, yoğunu ortaya koyarak direndi. Bu direnişini en son tüm özel savaş politikalarına, seçimlerde yapılan kimi eksikliklere ve yanlışlıklara karşın tüm görkemi ile ortaya koydu. Halkımız Önderliğe, ulusal değerlerine, özgürlük ve demokrasi ruhuna çok canlı, iddialı ve kararlı bir biçimde sahip çıktı.
Öncelikle halkımızın seçim öncesi ve bu seçimde göstermiş olduğu direnişi ve özgürlükçü tutumunu saygı ile selamlıyoruz.
Faşist AKP-MHP rejimi kadınlara karşı savaş açmıştır
Kadın düşmanı faşist AKP-MHP rejimi toplumsal cinsiyetçiliği, milliyetçiliği ve devlet iktidarcılığını toplumsallaştırarak kadınlara karşı savaş açmıştır. Kadın katliamları, tecavüz kültürü ve özel savaş yöntemleriyle kadının varlığı, benliği ve ruhunu yok etmeyi hedefleyen, mücadeleyle elde edilmiş örgütlü alanlarını işgal etmek, erkek lehine toplumu yeniden düzenlemek isteyen bu rejime karşı en net tavrı kadınlar göstermiş, yaşamın tüm alanlarında direniş halinde olmuşlardır. Değişimin ve Türkiye’nin demokratikleştirilmesinde esas öznenin kadınlar olduğunu tüm partiler ve güçler kabul etmek zorunda kalmışlardır. Kadınlar kadın düşmanı faşist AKP-MHP rejiminin erkek egemen ve cinsiyetçi politikalarına karşı seçim sürecinde de gerçekleştirdiği görkemli mücadeleyle büyük bir umut ve heyecan yaratmışlardır, renkleriyle, iradeleriyle ve kimlikleriyle JİN, JİYAN, AZADİ şiarı temelinde seçimlere katılan, emek veren tüm kadınları kutluyoruz, saygı ile selamlıyoruz. Kadınların yürüttüğü mücadele demokratik siyasette kadının eşit temsiliyetinin en üst düzeyde gerçekleşmesini sağlamıştır. Kadınların ortak mücadele gerekçeleri her zamankinden çok daha güçlenmiştir ve kadınlara karşı savaş ittifakı olarak örgütlenen AKP-MHP rejimini mutlaka yıkacaktır.
Kadınlar öncülüğünde halkımızın genel tutumu özgürlük ve demokrasi tutumudur. Önderliğimize verilmiş en özgürlükçü cevap olmuştur. Faşist Erdoğan ve sistemin tüm partilerine Kürdistan’dan verilen cevap; kendi değerlerini koruma biçiminde olmuştur. Halkımız seçimlerdeki duruşu ile demokratik toplum bilincini ve gücünü göstermiş aynı zamanda bir kez daha uluslararası komployu boşa çıkarmıştır.
Bu seçimler hile ve oy hırsızlığı temelinde geliştirilmiştir
Bu seçimler de Türk özel savaş güçlerinin çok kapsamlı planlamaları, operasyonları, hile ve oy hırsızlığı temelinde geliştirilmiştir. Türkiye tarihinin en ustaca, gizli, en hazırlıklı seçim hırsızlığını AKP iktidarı gerçekleştirmiştir.
Örneğin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda ATA ittifakının seçimlerin sonucunu belirlemede kilit ve stratejik bir konumda olduğu türünden yaklaşımlar esasında özel savaşın bir planlamasıydı. Algı yaratma amaçlı bir operasyondu. Bilindiği gibi seçimlerde kader tayin eden güç her zaman Kürt halkı ve alacağı tavır olmuştur. En son yapılan belediye seçimlerinde bu ortaya çıkmıştı.
Bu seçim kesinlikle adil ve meşru bir seçim değil, özel savaş rejiminin bir operasyonudur. Halkımızın, kadınların, özgürlük ve demokrasi güçlerinin oynanan tüm bu oyunları, komploları, özel savaş politikalarını derinlikli görmesi ve mücadeleyi düzeyini buna göre arttırması çok önemli olmaktadır. Bizim mücadelemiz sadece bir seçim mücadelesi değildir. Seçimler mücadelenin bir boyutudur. Esas olan halkımızın, kadınların bulundukları her alanda örgütlü olmasıdır. Örgütlülük temelinde kendi toplumsal değerlerine sahip çıkmasıdır. Mevcut faşist rejime karşı direnmesidir.
Kadınlar, gençler en aktif şekilde çalıştılar
Bu bağlamda faşist AKP-MHP rejiminin tüm özel savaş oyunlarına rağmen halkımız Kürdistan’da büyük bir direniş tutumu göstererek sandığa giderek oylarını kullandı ve kazanmayı başardı. Ayrıca Yeşil sol partide kadınlar, gençler en aktif ve etkili bir şekilde çalıştılar. Kadınlar meclis grubunda eşit temsili yakaladılar. Kadınlar olarak yaşamın her alanında özgürlük mücadelemizi çok güçlü bir şekilde, büyük bir iddia ile yürüteceğiz.
Dolayısı ile önümüzdeki mücadele süreci, yerel seçimler de dahil olmak üzere çok önemlidir. Bu yeni mücadele döneminde başta kadınlar olmak üzere gençler, halkımız, demokrasi ve özgürlük güçleri olarak sonuna kadar direniş devam edecektir. Türkiye’de yüzde elli nüfus değişim, demokrasi, özgürlük, adalet istiyor. Kimse toplumun yarısını bastıramaz. Türkiye’de ilk kez yüzde ellilik bir muhalefet gücü yakalanmıştır. Bu önemlidir. Umutsuzluğa, yılgınlığa asla izin vermeden tüm gücümüzle örgütlenelim, faşizme karşı sonuna kadar direnelim, Kürdistan’ı faşizme mezar edelim. 21. yüzyılı kadın yüzyılı, halkımızın özgürlük yüzyılı haline getirelim.
Bu temelde halkımız, kadınları, gençleri, halklarımızı, emekçileri, tüm inanç guruplarını örgütlenmeye, faşizme karşı direnişe davet ediyor, JİN, JİYAN, AZADİ diyoruz.