BEHDINAN – KCK açıklamasında tekçi ve soykırımcı temeller üzerine kurulan Türk devletinin, Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere tüm halklara karşı düşmanlık beslediği, onları ortadan kaldırmak istediği ifade edilerek Sivas katliamının da bu amaçla gerçekleştirildiğini ve Dersim, Maraş ve Çorum’da gerçekleştirilen katliamların devamı olduğu belirtildi.
KCK açıklamasında tüm özgürlük ve demokrasi güçlerinin demokratik mücadele ve yaşam ilkeleri etrafında daha güçlü birliktelikler sağlamaları gerektiği belirtilerek “Katliamcı düzen ancak bu biçimde sonlandırılabilir ve katliamların hesabı sorulabilir. Bu inançla bir kez daha hunharca ve vicdansızca yakılarak katledilen Sivas Katliamı şehitlerini saygıyla anıyoruz. Şehitlerin anıları mücadelemizde hep yaşayacak ve yolumuza ışık olacaktır” denildi.
KCK’nin açıklaması şöyle:
“2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Madımak Oteli’ne yapılan alçakça bir saldırı sonucu Alevi toplumundan aydın, yazar, gazeteci ve sanatçıların olduğu 34 insan yaşamını yitirmiştir. 30. yıldönümüne girdiğimiz bu katliamı büyük bir nefretle kınıyor, katliamı gerçekleştirenleri lanetliyoruz. Sivas Katliamında yaşamını yitiren Canlar şahsında tüm devrim ve demokrasi şehitlerini saygı ve minnetle anıyor, şehitlere verdiğimiz sözü bir kez daha yineliyoruz. Halklarımız, katliamlarla yaşamı karanlığa boğmak isteyen katliamcı zihniyetten mutlaka hesap soracak, özgür ve aydınlık yarınları inşa edecektir.
Tekçi ve soykırımcı temeller üzerinde kurulan Türk devleti, başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere tüm halklara düşmanlık beslemiş ve baskı, asimilasyon, katliam ve her türlü soykırımcı yöntemle halkları ortadan kaldırmayı amaçlamıştır. Sivas Katliamı da bu amaçla gerçekleştirilmiş ve daha önce Dersim, Maraş ve Çorum’da Alevilere yönelik gerçekleştirilen katliamların bir devamıdır.
ALEVİLERE YAKLAŞIM DEVLETİN SOYKRIMCI YÜZÜNÜ AÇIKÇA ORTAYA KOYUYOR
Aleviler, sömürü ilişkilerinin olmadığı, komünal, demokratik, özgürlükçü ve toplumcu öğelerin baskın olduğu bir inanca ve geleneğe sahip bir toplumdur. Bu özelliklerinden dolayı Alevi toplumu tarih boyunca saltanat ve iktidar güçleri tarafından hedeflenmiş ve katliama uğratılmıştır. Denilebilir ki sahip olduğu demokratik, özgürlükçü, komünal değerlerden dolayı tarihte en çok katliam ve soykırıma maruz kalan topluluklardan biri Alevi toplumudur. Alevi toplumuna yönelik baskı ve katliamlar tekçi zihniyete sahip ulus-devlet sürecinde daha da artmıştır. Devlet; tekçi, egemenlikçi ve anti demokratik zihniyete sahip olduğundan Alevi toplumunu kendisi açısından tehlikeli olarak görmekte ve soykırım yöntemleriyle Alevi inancının ve kültürünün ortadan kaldırılmasını amaçlamaktadır. Devletin Alevi toplumuna ve inancına olan bu yaklaşımı onun katliamcı ve soykırımcı yüzünü açıkça ortaya koymaktadır.
Tekçi devlet zihniyeti Türkiye ve Bakurê Kurdistan’da ancak baskı, katliam ve soykırım yöntemleriyle ayakta kalabilmekte ve varlığını sürdürebilmektedir. Alevilere yönelik gerçekleştirilen katliamlar soykırımcı sömürgeci devletin sadece Kürt halkına değil, Alevilere ve tüm halklara düşman olduğunu ortaya koymaktadır. Devletin tüm halklara olan bu düşmanlığı ve katliamcı gerçeği hakların demokratik birliğini ve ortak mücadelesini gerekli ve zorunlu kılmaktadır. Katliamlardan çıkarmamız gereken en önemli sonuçlardan birinin bu olduğuna inanıyoruz. Çünkü katliamlara esas olarak demokratikleşmenin ve demokratik dönüşümün önü alınarak tekçi, gerici, faşist ve anti demokratik sistemin devamının sağlanması hedeflenmektedir. Sivas’ta gerçekleştirilen katliamla bu gerçeklik daha açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Önemli bir demokratik bilince ve olgunluğa ulaşan ve Türkiye’nin demokratikleşmesinde topluma öncülük eden Alevi toplumunun önde gelen aydın, yazar ve sanatçıları hedeflenerek ve katledilerek demokratik mücadelenin gelişmesinin önü alınmak istenmiştir.
SİVAS KATLİAMI DEVLETİN ÖRGÜTLEDİĞİ GÜÇLER TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR
Sivas Katliamı da diğer Alevi katliamlarında olduğu gibi devlet ve devletin örgütlediği güçler tarafından gerçekleştirilmiştir. Önce mezhep ve dini hassasiyetler kışkırtılarak katliam için ortam hazırlanmış ve daha sonra paramiliter faşist yapılar eliyle katliam gerçekleştirilmiştir. Katliamın devleti yönetenler tarafından sahiplenmesi ve katliamı gerçekleştirenlerin yargılanıp cezalandırılmaması bu gerçeği açıkça ortaya koymaktadır. Zaten Alevi toplumuna yönelik soykırım ve katliamcı politikaların devam ediyor olması devletin katliamlarla olan bağını kanıtlamaktadır.
Sivas katliamının önemli özelliklerinden biri de Kurdistan’da gelişen devrimci demokratik mücadelenin Türkiye’deki devrimci, demokrasi mücadelesiyle buluşmasını engellemektir. Kurdistan’da hareketimiz öncülüğünde soykırımcı sömürgeci zihniyete ve 12 Eylül faşist düzenine karşı gelişen mücadele 90’lı yıllara gelindiğinde büyük bir gelişme sağlamış, demokratik bir halk hareketine ulaşmıştır. Kurdistan’da gelişen devrimci mücadele ve demokratik halk hareketi Türkiye’deki mücadeleyi de olumlu yönde etkilemeye başlamıştır. Sivas’ta gerçekleştirilen katliamla Kurdistan’daki mücadelenin Türkiye’deki mücadeleyle buluşması ve güçlü bir demokratik birlik ve mücadelenin oluşması engellenmek istenmiştir. Çünkü Kürtler ve Aleviler Türkiye’nin demokratikleşmesinde en temel dinamikler olmaktadır. Kürtlere ve Alevilere karşı sürekli katliamlar gerçekleştirilerek Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak temel dinamiklerin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.
ÖNDER APO ALEVİLER İÇİN ÇOK YOĞUN BİR DÜŞÜNSEL VE PRATİK MÜCADELE İÇİNDE OLDU
Hareketimiz baştan beri soykırımcı sömürgeci faşist zihniyete karşı verdiği mücadeleyle Kürt halkının olduğu kadar başta Alevi halkının olmak üzere Türkiye’deki tüm halkların, kadınların ve ezilenlerin demokrasi ve özgürlük taleplerinin yerine gelmesini arzulamış ve bunun çabası içerisinde olmuştur. Önder Apo hem Kürt-Alevi halkının hem de tüm Alevi toplumunun inanç ve kimlik değerlerini edinmesi ve özgürlüklerine kavuşması için çok yoğun bir düşünsel ve pratik mücadele içerisinde olmuştur. Önder Apo, Alevi inancının ve kültürünün bağrında taşıdığı demokratik özgürlükçü değerler üzerinde durarak bu değerleri yaşatmayı ahlaki, demokratik ve devrimci sorumluluk olarak görmüştür. Önder Apo’nun bu yoğunlaşması ve çabası tüm halkların, kültürlerin ve inançların farklılıklarıyla bir arada yaşamasını savunan mücadelemizin demokratik karakterinin derinleşmesini sağlamıştır.
ŞEHİTLERİMİZİ SAYGIYLA ANIYORUZ
Günümüzde faşist AKP-MHP iktidarı katliam ve soykırımcı zihniyetin ve siyasetin temsilini yapmaktadır. Tüm gerici, tekçi, faşist, katliamcı, soykırımcı yapıların AKP-MHP iktidarı etrafında buluşması daha büyük katliamların gerçekleştirilmesi amacıyla olmuştur. Zaten AKP-MHP iktidarı günlük olarak Kürtlere, Alevilere, kadınlara, işçilere, emekçilere, aydın, yazar, sanatçılara karşı katliam politikaları yürütmektedir. İmralı’daki tecrit ve işkence sistemi, Kürtlere yönelik savaş, Alevilere yönelik baskı ve saldırılar, kadın katliamları, işçi ve emekçilerin sömürülmesi, sanatın yasaklanması, aydın ve gazetecilerin zindanlara atılıp susturulmak istenmesi birer katliam olarak görülmelidir. Başta Sivas Katliamı olmak üzere tüm katliamlar karşısında alınacak en doğru tutum AKP-MHP iktidarının bu gerici, tekçi, faşist ve katliamcı politikalarına karşı demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenlerin demokratik birlikteliklerini daha da genişletmeleri ve demokratik mücadeleyi geliştirmeleridir.
Biz bu inançla tüm özgürlük ve demokrasi güçlerinin demokratik mücadele ve yaşam ilkeleri etrafında daha güçlü birliktelikler sağlamaları gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyoruz. Katliamcı düzen ancak bu biçimde sonlandırılabilir ve katliamların hesabı sorulabilir. Bu inançla bir kez daha hunharca ve vicdansızca yakılarak katledilen Sivas Katliamı şehitlerini saygıyla anıyoruz. Şehitlerin anıları mücadelemizde hep yaşayacak ve yolumuza ışık olacaktır.”