MUŞ-Mûş’un Têlî (Korkut) ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) beldesinde 3 Ekim 1993 tarihinde Öğüt ailesinin evi ateşe verildi. Aynı aileden baba Nasır Öğüt, eşi Eşref Öğüt ve çocukları Sevim, Sevda, Mehmet Şakir, Mehmet Şirin, Aycan, Cihan ve Cinal Öğüt katledildi. Yargıtay’ın dosyayı bozma kararı sonrası yeniden görülen dava ise, zaman aşımı riskiyle karşı karşıya. Davada yargılanan tek sanık Bülent Karaoğlu ise, kırmızı bültenle aranmasına rağmen hala yakalanmış değil. Zaman aşımı tehlikesine rağmen davanın duruşması 6 Eylül’e ertelendi. Vartinis Katliamı’ndan sağ kurtulan Aysel Öğüt ve dava avukatlarından Fuat Özgül, Vartinis davasının zaman aşımına uğramaması için duyarlılık çağrısı yaptı.
‘UMUDUM TÜKENMİŞ DURUMDA’
Davayı açmak için 10 yıl mücadele ettiğini dile getiren Öğüt, “Ailem 1993’te katledildi, fakat dava ancak 2003’te açıldı. Bu süreçte çok çabaladım, çok acı çektim. Davam kabul edildiğinde ‘adalet varmış’ diye düşündüm. Dava kabul edildikten sonra 20 yıl uğraştım ama şimdi zaman aşımına bırakılmak isteniyor. Ben bu adamın yakalanmasını, mahkeme çıkmasını istiyorum. Adalet istiyorum, böyle adalet olmaz. Bu dava Türkiye’de çözülsün istiyorum. Dava, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AHİM) giderse, suçlu bulunacaklar. Umudum tükenmiş durumda” diye konuştu.
30 YILDIR ADALET MÜCADELESİ VERİYOR
30 yıldır adalet mücadelesi verdiğini aktaran Öğüt, “Hala ailemin evine gidiyorum. Birlikte geçirdiğimiz zamanlar aklıma geliyor. Eskiyi anıyorum, her hafta o eve gidiyorum. Dava açıldığında, ‘adalet varmış’ diye düşündüm. Katilin cezasını çekeceği umuduyla kaç yılım geçti. Avukatlar uğraşıyor, elinden geleni yapıyor. Sesimin duyurulmasını istiyorum. Kardeşlerim daha bebekti, masumdu ve onları öldürdüler” ifadelerini kullandı.
Davanın ilk açıldığı günden bugüne hep adaletin yerini bulacağına inandığını söyleyen Öğüt, “Gelinen aşamada umudum kalmadı, çok üzgünüm. Sanki olay yeni olmuş gibi hissediyorum. Bütün kardeşlerim, ailem canice katledildi. Yaşıyorum ama ölü gibiyim, belki ceza alırlar, içim rahatlar diyordum” şeklinde konuştu.
Dava sürecinde birçok kurum ve kuruluşun kapısını çaldığını belirten Öğüt, “Defalarca Meclis’e gittim, bakanlıklara gittim. Ankara’ya gittim, fakat sesimi duyuramadım. Adalet istiyorum. Yıllardır çaresiz bir şekilde adalet aradım ama ailemin katili yakalanmadı. Devlet isteseydi, katili yakalardı” dedi.
YAKALAMA KARARI ÇIKARILMADI
Sanıklar hakkında 2016’da beraat kararının verildiğini hatırlatan Av. Fuat Özgül, “Yargıtay bir sanık yönüyle kararı bozdu. Dosya bozulduktan sonra, dosyanın zaman aşımının yakın olduğu, sanığın hala Türkiye’de olduğunu belirterek, şahıs hakkında yakalama kararının alınmasını istedik. Mahkeme bu talebimizi kabul etmedi. Mahkeme tam sanığın istediği gibi zaman aşımına yakın Eylül ayına duruşma günü verdi. Zaman aşımı yaklaşınca, şahıs da firar etti, hakkında kırmızı bültenle arama kararı olmasına rağmen şahıs yakalanmadı” diye konuştu.
‘HUKUK TARİHİ İÇİN KARA LEKE OLACAK’
Vartinis davasının tarihe kara leke olarak geçeceğini söyleyen Özgül, “9 insanın vahşice öldürüldüğü bir olay bu. Davanın zaman aşımı nedeniyle kapatılması, vicdanların kabul edeceği bir olay değil. Bir önceki mahkeme heyetinin ihmalleri çoktu, şahsın kaçacağını belirtmemize rağmen mahkeme yakalama kararı çıkartmadı, şahıs kaçtı ve dava zaman aşımıyla yüz yüzedir” diye belirtti.
‘DEVLET İSTESEYDİ SANIĞI YAKALARDI’
Kırmızı bültenle aramanın etkin yapılması için mahkemeye başvurduklarını aktaran Özgül, şunları söyledi: “30 yıllık bir süreç var. Arama için özel bir ekip kurulması lazım. Ben inanıyorum ki devlet isteseydi, 24 saat içinde bu şahsı yakalayabilirdi. Mahkemeye bu yönde taleplerde bulunduk, fakat istediklerimiz olmadı. Etkin bir şekilde arandığı konusunda şüphelerimiz var.”
Yargılamalarda heyetlerin kendince tavır oluşturduğunu vurgulayan Özgül, “Kırıkkale’de değişen heyette, tavırların da değiştiğini gördük. Sanıklar, ‘biz bunu devlet adına yaptık’ gibi bir düşünceleri olduğu için benzer fikirde olan kişilerinde bunları koruma, kollama gibi durumu oluyor. Bunun doğru olmadığını söylüyoruz, böyle bir katliamın savunacak bir şey yok” ifadelerini kullandı.
‘BU DAVANIN TAKİPÇİSİYİZ’
Mahkemenin kararına göre itiraz süreçlerini işleteceklerinin altını çizen Özgül, “Anayasa Mahkemesi’ne de başvuracağız, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de gideceğiz. Biz bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız. Türkiye kamuoyunun şunu bilmesi gerekiyor, masum insanlar yakıldı. Anne hamileydi, aradan yüz yıllar da geçse bin yıllar da geçse unutulacak bir olay değil. Bu hukuk tarihi için kara bir leke olur, bu davanın bu şekilde kapanmaması lazım. Bu şahıs neredeyse mahkeme karşısına çıkartılmalı. Mahkeme illa ceza verecek diye düşünmüyoruz, mahkeme eski kararında direnebilir de ama ne olursa olsun, bu dava zaman aşımına bırakılmalı” diye konuştu.