ANKARA-Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Canan Çalağan, HDP Genel Merkezinde yaptığı basın toplantısıyla gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Çalağan, kayyum darbesinin yıl dönümü vesilesiyle şunları söyledi:
“Sandıktan çıkana saygı duymayan, halk iradesini yok sayarak belediyeleri gasp eden kayyım siyaseti tüm yolsuzluk ve usulsüzlükleri ile devam ediyor. Onlarca belediye eşbaşkanımız, meclis üyelerimiz hala cezaevlerinde haksız ve hukuksuz bir şekilde rehin tutulurken neredeyse her gün kayyumların usulsüzlüklerine dönük yeni bilgiler kamuoyuna düşüyor.
2016 yılından bugüne kayyum rejimi ile yönetilen belediyelerde kadına yönelik şiddetle mücadele merkezleri kayyumların ilk hedefi oldu. Bakın 2023 yılının ilk 7 ayında katledilen kadın sayısı 227’ye ulaştı. Bu kadın cinayetlerinden 68’i ‘şüpheli ölüm’ olarak kayıtlara geçti. Temmuz ayında ise öldürülen kadın sayısı 25! Bu kadınların yüzde 32’si evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. Bunlar sadece kamuoyuna yansıyan katliamlar. Kadın katliamlarına her gün bir yenisi eklenirken bu iktidar kayyımlar eliyle kadına yönelik şiddet merkezlerini, sığınakları kapattı.
Kadın emeğine dönük üretim yapan mekanlarımız kayyumlar eliyle kapatıldı. Şiddet gören kadınların başvuracağı mekanizmalar kapatılırken kurumlara başvuru yapan kadınların kişisel bilgileri deşifre edildi.”
‘GÜLTAN YOLDAŞIMIZ ŞİDDETE MARUZ BIRAKILMIŞTIR’
Çalağan, “Kayyum darbesiyle gözaltına alınan Sevgili Gültan Kışanak yoldaşımız yakın zamanda ablasını kaybetti. Cezaevinden ablasının cenazesine getirilen Gültan yoldaşımız cezaevine geri götürülürken şiddete maruz bırakılmıştır. Yanında ilaçları olmadan Elazığ Cezaevinde kötü koşullarda tutulan, yol masraflarını karşılamasına rağmen hava yoluyla dönüşüne izin verilmeyen ve saatlerce ring aracında yolculuğa zorlanan Kışanak’a yaşatılan muamele demokratik siyasete duyulan kinin, intikam duygusunun açık göstergesidir. İşkence ve kötü muamele ile Gültan Kışanak’a diz çöktürmeye, boyun eğdirmeye kalkışanlar dönüp Gültan’ın 12 Eylül faşizmi karşısındaki duruşuna baksınlar. Gültan yoldaşımıza buradan bir kez daha dayanışma duygularımızı gönderiyoruz. İçerde, dışarda nerede olursak olalım kadın dayanışması ve örgütlülüğümüzle beraberiz ve bu erkek egemen iktidara karşı mücadelemizi hep birlikte büyüteceğiz” şeklinde konuştu.
EKONOMİK ÇÖKÜŞ
Ekonomik çöküşe değinen Çalağan, “AKP-MHP iktidarının derinleşen yoksulluğa dair tek bir gündemi bulunmuyor” dedi.
“AKP-MHP erkek egemen iktidarının Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden yürüttüğü savaş ve şiddet politikaları beraberinde büyük bir yoksulluk, şiddet ve derinleşmiş bir ekonomi krizini getirmiştir” vurgusunda bulunan Çalağan, “Kadın yoksulluğuna işsizliğine karşı susacak bir yerde asla olmadık olmayacağız. Emeğimizin sömürülmesine karşı sabır değil, mücadeleyi büyüten bir yerde olmaya devam edeceğiz” diye belirtti.
İMRALI TECRİDİ
Çalağan, İmralı tecridinin bütün krizleri büyüttüğüne dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Daha önce de belirttiğimiz gibi tüm bu çoklu krizin temelinde savaş, şiddet ve tecrit politikaları vardır. İmralı’da başlayan ve oradan tüm cezaevlerine yayılan tecrit bu ülkede bir rejim haline getirilmiştir. Siyasi tutsaklar cezalarını tamamlamış olmasına rağmen hukuksuz bir şekilde cezaevlerinde tutulmaya devam ediliyor. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine her gün bir yenisi ekleniyor, cezaevlerine yönelik saldırılar tüm hızıyla devam ediyor. Tecrit politikaları elbette ki sadece cezaevlerinde değil, dışarıda da aynı baskı mekanizmaları ile devam ediyor. Bugün en onurlu mücadeleyi yürüten Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri bu iktidarın hedefi olmaya devam etmektedir. Galatasaray Meydanında her Cumartesi kayıplarının akıbetini sormaktan vazgeçmeyen Cumartesi Anneleri ters kelepçe ile gözaltına alınarak işkenceye maruz bırakılıyor. Yine Hakkari’de Barış Anneleri hala gözaltında. Kayıplarının akıbetini sormaktan vazgeçmeyen Cumartesi Anneleri, her türlü zulüm ve baskı politikalarına rağmen barış demekten vazgeçmeyen Barış Annelerinin haklı ve onurlu mücadelesi bizlerinde mücadelesidir diyoruz. Kayıplar bulunana, failler yargılanan dek mücadelemizden tek bir adım dahi geri atmayacağız. Bu ülkeye onurlu barışı hep birlikte getireceğiz.”
AKBELEN’DEN CUDİ’YE DİRENİŞ…
Çalağan, şu mesajları da verdi:
“Bir yandan Akbelen Ormanını rant ve talan uğruna sermayedarlara açarken diğer yandan “güvenlik” adı altında Cizre’de, Bitlis’te çıkarılan orman yangınlarına müdahale etmediği gibi buna karşı çıkanları işkence ve gözaltılara susturmaya, sindirmeye çalışmaktadır. Akbelen’den Cudi’ye ekoloji mücadelemizi büyütmekten vazgeçmeyeceğiz. Kadınların rant ve talan düzenine verecek tek bir ağacı yoktur. Bu böyle bilinmelidir.
Kapitalist erkek egemen iktidarların sermayelerini büyütmek amacıyla yürüttüğü savaş politikaları sonucunda mülteciliğin en ağır bedelini elbette ki kadınlar ödüyor. Savaş nedeniyle yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalan mülteci kadınlar göç yollarında, gittikleri yerlerde her türlü şiddet ve istismara maruz kalıyor.
KOBANÊ DAVASI
Hepinizin bildiği gibi düzmece iddianamelerle, sahte tanık beyanları ile açılan Kobanê Kumpas Davası devam ediyor. Bizler şu gerçekliği biliyoruz; bu dava Kobanê’de karanlık IŞİD çetelerine karşı mücadele edenlerle dayanışma içerisinde olmaya karşı açılmış bir davadır. Kobanî’de kadın öncülüğünde gerçekleşen devrime tahammülsüzlüğün göstergesidir. Karanlık IŞİD çetelerine karşı insanlığı savunanlara açılan bu davada başta kadın yoldaşlarımız olmak üzere tüm arkadaşlarımız tarafından mahkeme salonlarında boşa çıkarılmıştır.
Kobanê davasına müdahil olmak isteyen Diyanet, gönderdiği dilekçe ile adeta savcılık rolüne soyunmuş, bu haksız, hukuksuz davayı haklı gösterme çabasına girmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kobanî Davası’na ‘yargılanan siyasetçilerin toplumun dini değerlerini temelden sarstığını öne sürerek’ müdahil olması dinin ve dini duyguların siyasi amaçlarla istismar edildiğinin bir göstergesidir.
KADIN BULUŞMALARI
HDP Kadın Meclisi olarak tüm il ve ilçelerimizde kadın buluşmaları gerçekleştirdik. Kadın örgütlülüğümüzü ve dayanışmamızı büyütmek amacıyla hangi yol ve yöntemleri kullanacağımıza dair kıymetli tartışmalar yürüttük. Geçmiş dönemde yaşadığımız eksiklikleri, eleştiri ve öz eleştiri mekanizmalarımızı esas alarak eksikliklerimiz ve yetmezliklerimizi en açık şekilde konuşarak çözümüne dair konuşmalar gerçekleştirdik. Tüm bu toplantılardan gelen eleştiri ve önerileri esas alarak ‘3. Yol Ve Kadın’ ve ‘Kadın Örgütleme Mekanizmamız’ başlıklarıyla iki merkezi çalıştay gerçekleştirdik. Yaptığımız tüm bu toplam buluşmalardan açığa çıkan değerlendirme ve önerilerle Merkezi Kadın Konferansımızı büyük bir moral ve motivasyonla gerçekleştireceğiz.
Bu kapsamda 20-30 Ağustos tarihleri arasında tüm illerde güçlü konferans hazırlık toplantıları yapacağız. Ardından 8-9 Eylül’de yapacağımız büyük kadın konferansımızda yeni dönem mücadele hattımızı hep birlikte belirleyeceğiz.”