HABER MERKEZİ-
Renas Arîn yazdı: Medya Savunma Alanlarında Direnişin Çok Yönlülüğü
Toplumlara açılan savaşımlar arası diyaloglar çok yönlüdür. Diyalog deyince aklımıza önce insan- insan, insan-insanlar arası sözlü ifadeleri gelir. Özünde diyalog salt bu ikilem sirkülasyonu değildir.
İnsan-Doğa, İnsan-Hayvan, Hayvan-Doğa gibi çok yönlüdür; yani özünde canlı-cansız her şey
diyalog halindedir. Yaşam içerisinde özelde bir gün, genelde de tüm tarihi ele aldığımızda aklımızda bir çok karşılıklı diyalog örneği gelecektir.
Bunlardan insan-doğa ikilemini Kürdistan coğrafyasını ele alarak incelediğimizde özünde bu ikili birbirinden bağımsız değildir. İnsan doğa içerisinde yaşamsal faaliyetlerini kendi toplumsallığı sayesinde sürdürülebilmiş neolitikten bu güne evrilebilmiştir. Doğanın da insan ile etkileşim halinde olduğu bir gerçektir fakat insansız doğa mümkün olmasına rağmen doğasız insan mümkün değildir. Zaman zaman yapılan evren içerisinde insan konumlandırması (Mars veya diğer gezegenler ve galaksiler) çalışmaları tüm evren bir doğa olmasına rağmen insan evrimleşmesinde gelinen homo sapiens (düşünen ve konuşan insan) türünün dünya dışında henüz bir yaşamsal faaliyet alanı olmadığını göstermektedir. Fakat savaşım insanın doğayla birlikte kendine açtığı savaşım bu ilişki ile çelişkili bir noktada kendini yok etme savaşıdır.
Tam da burada Faşist TC devletinin topyekün PKK, Kürt halkı ve doğa tahribatı sebebi ile tüm insanlık katliamcısı yöntemi kimyasal ve toplu yıkım tekniklerini ahlaki politik yapıya karşı kullanarak hiç bir halka açık yararı bulunmadığı ve bunun olumlu diyaloğa karşı bir tutum olduğunu görebilmek hayati önem taşır. Çünkü o zaman halkların da kendi kaynaklarının; ekolojik düzeni koruma, insanlığı, özgürlüğü canı pahasına savunan özgürlük ve hakikat arayışçılarının doğa ile diyaloğu en iyi, en güzel ve en doğru şekilde geliştirenleri katledilmeye dönük harcandığını özgür yaşam yerine kendilerine onursuz, ilkesiz kısaca kötü,yanlış ve çirkin ne varsa dayatmak için harcadığını görecektir.
Daha bahsedemediğimiz bir çok noktada sorumluyuz. Çözümlemelerde bahsettiğimiz bu olgular bu kadar rahat yapılırken doğamız her gün katledilirken adeta nomosumuz günümüz evrimleşmesi ile namusumuz toprağımız her gün taciz edilirken gerilla yeni tekniklerle bu operasyonları bir bir boşa çıkarırken kimyasala, İHA, SİHA, F-16 lara tüm yeni nesil savaş aygıtlarına karşı inancı ve bedeni ile direnirken ne kadar doğamız ve güvencesi hakikat savaşçılarına nefes olabiliyoruz? Veya nefes olma iddiamız var mı? Varsa ne kadar güçlü?
Peki ya bu yazıyı okuma düzeyine gelmiş veya yazan kişiler yani bizler toplumsal alana bunları anlatabilmek bizim temel sorun ve sorumluluğumuz değil mi? Hepimiz bugün tüm özel savaş aygıtları ve fiziki saldırılarını Faşist TC bu kadar açıktan yapılabilmesinden bu gücü OPCW’nin takipsizliğine bütün bir dünyanın alan açmasından ne kadar sorumluyuz? Ne yapmalıyız? Tüm bunları gerilla direnişi ile bertaraf ediyorken yükünü hafifletecek gücümüz yok mu?
Soruların cevabını biliyorum ki hepimiz aynı verdik o zaman şimdi pratik zamanı bugün yani
okuduğunuz gün hepiniz bir kişi bile olsanız önünüze etkili bir plan koyun. Birlikte başaracağımız kelebek etkisi misali ile zaferler sevinci temennisi ile…