HABER MERKEZİ- Şehit Vejin Jiyan Anısına
Ey ülke
Bir dolunay vaktinde
Düşlerimi omuzlayıp yüceltenlere sığındım
Senin bağrında tomurcuklanan ölüm
Yaşanma zahmetine değmez bir hayatın
Öfkesinin namluya sürümüydü
Zulmün hüküm sürdüğü bu ufuksuz boşlukta
Gerilla gibi gülmek yakışırdı bana
Yüreğimin bereketli topraklarına
Yalnız senin sevdanı sürdüm
Şimdi bu mahşeri kavgada
Bu sevdanın hasadıdır ömrüm.
Cizîr, Cîzîra Botan. Diriliş ve direnişin kadim yurdu. Botan’ın daima özgürlüğe atan emektar kalbi. Tanrıçalar yaratan kutsal şehir. Zin’in destanlaşan sevdasının kenti ve nice kahramanlar yaratan şehitlerin ve şehadetlerin başkenti…
İnsanlık tarihinde bazen kader değiştiren ve yeni başlangıçlara sebep olan şeyler vardır. Bu bazen bir olay, bazen bir kahraman, bazen bir kent, bazen de bir kıvılcımdır. Cizre tüm bunları içerisinde barındıran yegane serhildanlar kentidir. Düşmanın ‘’umutlarını öldürdük’’ dediği noktada kendi bağrından umutlar yeşertip Kûrdîstan’ın her yanına yayan büyük kayranın namağlup kenti… Sayısız defa viran edilen, soykırımlar gören, talan edilip yakılan fakat her defasında bir Anka misali kendi küllerinde yeniden dirilmesini bilen kent ve bağrından koparıp özgür dağlara gönderdiği çocuklarına kendi tarihine yaraşır kahramanlıklar yaşatan onurun kutsal şehridir Cizre.
Heval Vejîn Jîyan da bu şanlı kentin bir çocuğu olarak uluslararası komplodan bir yıl sonra 2000 yılında yurtsever bir ailede dünyaya gelmiştir. Hem doğduğu Cûdî mahallesinin yurtseverlik kültürü hem de ailesinden bir çok katılım ve şehit olmasından kaynaklı daha çocuk yaşlarda partiyi tanır.
2015 yılına geldiğinde faşist TC Devleti genel olarak Bakura ve Medya savunma alanlarına karşı geniş bir saldırı … başlatır. Bu saldırılara karşı Kûrdîstan gençliği tarihi bir duruş sergileyerek bir çok kentte hendekler kazıp direniş pozisyonuna geçer. Halkı savunmak için muhteşem bir direniş örneği sergileyen, düşmanın içeriye girmesine izin verilmeyen ve savaşın en yoğun geçtiği yerlerden biri de kuşkusuz serhıldanlar şehri olan Cîzîra Botan’dır. Düşmanın soykırım saldırılarına karşı Mehmet Tunçların tutumları çok nettir. Asla teslim olmayacak, faşizme karşı son nefeslerine kadar direneceklerdi.
Onlarca genç ve genç kadın öncülük ettiği bir direniş destanı yazılır…
Heval Vejîn bu destanın en yakın tanıklarından biridir. APOCU irade, kararlılık ve gösterilen azmin birincil derecede şahidi olur. Tanık olduğu tüm bu özellikler onun da yönünü belirler. O gördüklerine sadece bakmakla yetinmeyecek, bunu oluşturduğu farkındalıkla sorumluluk üstlenecektir. Sistemin önümüze serdiği bu yanlış yaşamı doğru yaşamak mümkün değildir. Bunun için tanrıçaların izinde Zilan’laşmak, Beritan’laşmak ve Viyan’laşmak dışında başka bir yol yoktur. Ve o hiç tereddüt etmeden tüm içtenliğiyle bu yolu seçer.
Heval Vejîn Jîyan katıldıktan sonra Komale Ciwan bünyesinde gençlik çalışmalarına katılır. Kısa süre içerisinde kedisini eğitip APOCU bir militan olur. Başta Şengal, Rojava olmak üzere bir çok alanda çalışma yürütür. Sonrasında da mücadelesine YPJ saflarında devam eder. Ödünsüz ideolojik duruşundan dolayı kısa süre içerisinde hem yoldaşları hem de çalışma yürüttüğü alanlarda çok sevilir ve fedakar duruşuyla ön plana çıkar. Çalışmaları esnasında verdiği tüm kararlarda tereddütsüz ve net oluşu Önderlik ideolojisindeki derinliğini ifade eder.
Tarihteki ilk kölelik kadınla başlatılmıştı. Bunun için şimdi toplumun özgürlüğü de ancak kadın özgürlüğüyle mümkün olacaktı. Bundan dolayı Heval Vejin yüreğindeki özgürlük aşkını bilinciyle birleştirip hakikat yolculuğunu öyle sürdürüyordu. Fakat onun en belirli özeliklerinden biri de bildiklerini sadece kendisiyle sınırlı tutmaması idi. Düşmanın Kûrdîstan gençliği üzerindeki kirli politikaları ortadaydı. Gençleri ve genç kadınları sanal yaşam ve yozlaştırılmış bir kültürle etkileyip uyuşturucu, fuhuş bataklığına çekmekteydi. Kürt gençliği şahsında Kûrdîstan halkı güçsüz ve umutsuz bırakmak isteniyordu. Heval Vejin özellikle Rojava’da buna karşı en güçlü silahı olan örgütsel bilinciyle eşsiz bir mücadele yürüttü. Kürt ve Arap gençlerini eğitip onlarda toplumsal bir bilinç oluşturarak mücadeleye kazandırdı.
Heval Vejin ideolojik duruşuyla birlikte fedakarlığı ve mütevaziliğiyle de etrafındakileri etkiledi. O toplumsal devrim iddiası olanların öncelikle kendilerinde bir devrim yapmaları gerektiğini iyi biliyordu. Toplumu özgürleştirmek isteyenlerin öncelikle kendilerini özgürleştirmesi gerekiyordu. Bunun için Cîzîra Botan’ın yüreğinden kopup gelen bu genç kadın sistemin bütün köleci özeliklerinden kendisini arındırmıştı. O hakikat izinde, APOCU, militan bir kadındı. Belki Botan, Dersim ve Bakur gerillacılık hayalini fiili olarak gerçekleştiremedi ama ona doğru yol alıyordu. Nasıl ki mücadele yaşamındaki 8 yılını dopdolu bir mücadeleyle geçirdiyse aynı zamanda şehadetiyle de 14 temmuz Direnişi ve 15 Ağustos Hamlesi arasında bir köprü olmayı başardı.
Bu vesileyle Ş. Vejin Jiyan’ı bir kez daha anarken, onun devrimci hayallerini gerçekleştirme sözümüzü tekrardan yineliyoruz.