HABER MERKEZİ – KNK Dış İlişkiler Komitesi Sözcüsü Nilüfer Koç, Hewlêr temsilciliklerine dönük saldırıya tepki göstererek, ““KDP, failleri açıklamadığı her gün Kürt halkına karşı suç işliyor” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Irak ve Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaptığı görüşmeler sonrası, Türkiye’nin saldırıları yoğunlaştı. Türkiye ile ortaklaşan KDP, Zap, Metîna ve Avaşîn’e yönelik saldırılarda tüm desteğini sunarken, son süreçte Sîdekan ve Biradost bölgelerine askeri sevkiyat yaparak, doğrudan bu saldırılarda rol alarak süreci başka bir evreye taşıdı. Son günlerde bu gelişmeler yaşanırken, Silêmanî kentinde Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Hewlêr Temsilciliği’ne dönük silahlı saldırı gerçekleşti ve saldırıda KNK Hewlêr Temsilcisi Deniz Cevdet Bülbün yaşamını yitirdi.
Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Dış İlişkiler Komitesi Sözcüsü Nilüfer Koç, Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaşanan gelişmeler, KDP’nin tutumu ve KNK temsilcilik binasına dönük saldırıyı değerlendirdi.
ROJAVA VE FEDERE KURDISTAN HEDEFTE
Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik saldırı konseptinin Cumhuriyetin 100’üncü yıl dönümünde hız kazandığını belirten Koç, AKP-MHP iktidarının “sınırları genişletme” amacının olduğunu vurguladı. Türk devletinin 2012’den beri Rojava ve Federe Kurdistan Bölgesi’ne göz diktiğini vurgulayan Koç, “Rojava ve Federe Kurdistan’ı Türkiye coğrafyasına dahil etmek istiyor. Bunun karşısında Rojava’da Güney’de ve Kuzey Kurdistan’da büyük bir gerilla direnişi söz konusu. Seçim sonrasında Erdoğan, Kürtleri kaybettiğinin farkına vardı. Kendisine biat etmeyen Kürtleri ortadan kaldırmak için yeni arayışlara girdi ve bunun için bir savaş kabinesi oluşturdu. Ve bu kabinenin içerisine birkaç Kürt koyarak, ‘benim Kürtlerle bir sorunum yok’ mesajını verdi. Bunu Hakan Fidan’ı Bağdat’a göndererek yaptı” şeklinde konuştu.
‘KDP FAŞİZMİ GÜÇLENDİRİYOR’
Türkiye’nin yürüttüğü savaştan sonuç almak için Irak ve İran’ı Kürtlere karşı kışkırtmaya çalıştığını kaydeden Koç, Türkiye’nin sömürgeci bu güçlerle Kürtleri yok etmeyi hedeflediğini dile getirdi. Hakan Fidan’ın son temaslarının bu minvalde olduğunu söyleyen Koç, “Erdoğan, BM Genel Kuruluna gitmeden önce elinde bir koz bulundurmak istiyordu. Diğer yandan kendi ailesinin çıkarları için Kurdistan’ı gözden çıkaran KDP gerçekliği var. Arkadaşımız Deniz’i kaybetmeden önce KDP, Bradost alanına yoğun sevkiyat yaparak, fiili savaş hazırlığını yapıyordu. KDP, Ortadoğu gibi bir yerde Kürtlere silah indir dayatması yapıyor. Kendi kirli çıkarları için düşmanla işbirliği yapıyor. Bunun sonucu olarak savaş çemberini ve Erdoğan faşizmini güçlendiriyor” dedi.
KNK NEDEN HEDEF ALINDI?
Son süreçte Süleymaniye’de gerçekleşen saldırı ve suikastları değerlendiren Koç, Süleymaniye’de “yurtseverliğin” güçlü olduğunu dile getirdi. Koç, siyasi suikastlarin özellikle bu bölgede yaşanmasının tesadüfü olmadığını belirterek, halktaki güçlü “yurtseverlik” duygusunun siyasete yön verdiğine dikkat çekti. Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Türk devletinin bir zafere ihtiyacı var. İmralı’da Önder Apo’ya karşı bir zafer elde edemedi. Bunun için İmralı’dan 30 aydır haber alınamıyor. Dışarıda SİHA’larla siyasetçileri hedef alması, Kürt sorunun çözümünün birliktelikten geçeceğine inanan ve bunun siyasetini yapan KNK’yi doğrudan hedef alması bununla ilgilidir. Lozan Konferansı’nda Kürtler, yekvücut olarak sömürgeci güçlere ‘bizi yok edemediniz, buradayız ve sizin Lozan’ınızı reddediyoruz’ mesajını vererek ulusal birlik ruhuyla başkaldırdı. Deniz arkadaşımızın katledilmesiyle KNK’nin ulusal birlik çalışması da durdurulmak istendi.”
‘KDP AÇIKLAMA YAPMALIDIR’
KNK’nin bürosunun 17 yıldır orada bulunduğunu anımsatan Koç, KDP asayişi tarafından 24 saat gözetim altında tutulduğunu belirtti. KDP’nin tutumunu eleştiren Koç, saldırının faillerini ortaya çıkarmak yerine KDP’nin açıklama bile yapmayarak gündemi saptırmaya çalıştığını dile getirdi. “KDP bir açıklama yapmayana kadar biz onları suçlu görüyoruz” diyen Koç, faillerin ortaya çıkarılmamasının KDP istihbaratı Parastın ile MİT’in ortak haraket ettiğinin göstergesi olduğunu vurguladı. Koç, “Güney Kurdisatan’da bir gazeteci, KDP’ye dönük küçük bir eleştiri yaptığı zaman hemen gelip tutukluyorlar. KDP, Kürt halkını yok etmek isteyen bir düşmanla ortaklık yapıyor. KNK’nin ulusal birlik deklarasyonunda yer alan maddeye göre hiçbir Kürt gücü, başka bir Kürt gücüne zarar veren bir sömürgeci ile ilişki içinde olmamalı, olması halinde ise suç işler” diye belirtti.
‘KDP KÜRT HALKINA KARŞI SUÇ İŞLİYOR’
“KDP, failleri açıklamadığı her gün Kürt halkına karşı suç işliyor” diyen Koç, Kürtlerin çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Özellikle PKK’ye sempati duyanlara karşı saldırı gerçekleştirildiğini dile getiren Koç, “Gerilla, Güney Kurdisatan’daki Türk devletinin işgalini sonlandırmak istiyor. Gerilla bunu yaparken, KDP Kurdistan’a düşmanı getirtmek üzere yol açıyor. Bu tablo bu kadar berrakken buna karşı her yurtseverin dur demesi gerekiyor. KDP Türk devletinin Kürt soykırımına yardım ederek suç ortaklığı yapıyor. Kürt halkının elini vicdanına koyup sesini dinlemesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘DÖRT PARÇAYI YIPRATIYOR’
Deniz Cevdet Bülbün’ün katledilmesi ile aynı gün Şengal’e ve Rojava’ya dönük saldırının olmasının Kürtlere karşı “yok etme” konseptinin göstergesi olduğunu dile getiren Koç, Kürtler açısından son derece kritik bir dönem olduğuna işaret etti. Koç, “Gerilla zaten görevini her zamanki gibi yapıyor. Şimdi sıra Kürt siyaseti ve Kürt halkınındır. KDP, 2017 referandum sürecinde yaşanan hatanın aynısını tekrarlıyor. O süreçte Federe Kurdistan toprağımızın yüzde 40’ını kaybettirdi. En son Erdoğan’ın Kerkük’ün Kürtlerin olmadığı söylemini teyit edercesine bir tutum sergiledi. Bütün bunlar kendi şehitleri karşısında çok büyük ayıptır. KDP’de kendi temsil ettiğine bile ihanet duruşu var. Dört parçayı yıpratıyor” dedi.
ULUSAL BİRLİK
“Çıkışın yegâne yolu ulusal birliktir” diyen Koç, bu birliğin sağlanmaması halinde Kürtlerin bir yüzyıl daha kaybedeceği uyarısında bulundu. Koç son olarak şunları söyledi: “Bu yeni yüzyılda bütün kazanımlarımızı korumamız lazım. Kürt halkı kazanımlarımızı riske atanlara karşı mesajını vermeli ve saldırılar karşısında kararlı olmalıyız. İmralı tecridinin 25 yıldır devam etmesi Lozan’ın sonucudur. Önder Apo’nun temsil ettiği özgür Kürdün mücadelesi ile bu savaş konseptini boşa çıkarabiliriz. Gücümüz fazlasıyla var. Halk olarak artık yalnız değiliz. Sonuç almanın önünde herhangi bir engel yok.”
MA