BEHDÎNAN- Komploya karşı verilen mücadeleyle özgürlük bilincinin daha da geliştiğini ve Kürt halkının mücadelesinin evrensel bir nitelik kazandığını kaydeden KCK YK Eşbaşkanlığı, “Artık bundan sonra yapılması gereken, İmralı’da uygulanan mutlak tecridi kırmak ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü gerçekleştirerek uluslararası komployu sonlandırmak olmalıdır” dedi.
Komalên Civakên Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi (YK) Eşbaşkanlığı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 26’ncı yılına giren 9 Ekim uluslararası komplosunun yıl dönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamanın tamamı şöyle:
“Önder Apo’ya karşı gerçekleştirilen 9 Ekim uluslararası komplosu üzerinden 25 yıl geçti. Kürt soykırımı planının bir adımı olarak gerçekleştirilen uluslararası komployu ve komploda yer alan bütün güçleri bir kere daha büyük bir nefret ve şiddetle kınıyoruz. Halit Oral ve Aynur Artan yoldaşlar öncülüğünde ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ şiarıyla Önder Apo etrafında bedenlerini ateşten bir çember yaparak uluslararası komploya karşı insanlık tarihinin en büyük ve onurlu duruşlarından birini sergileyen şehitler şahsında tüm devrim ve demokrasi şehitlerini büyük bir saygı ve minnetle anıyoruz. Şehitlerin büyük emeği ve anıları yolumuzu aydınlatan meşaledir. Bizler onların aydınlattığı yolda yürüyor ve ilerliyoruz. Bu vesileyle şehitlere verdiğimiz mücadele ve başarı sözünü bir kez daha yineliyoruz.
KOMPLOYA KARŞI KESİNTİSİZ MÜCADELE İÇERİSİNDEYİZ
Kürt halkı ve Kürt Özgürlük Hareketi olarak 25 yıldır uluslararası komploya karşı ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ eylemcilerinin geliştirdiği yolda yürüyor, komploya karşı kesintisiz bir mücadele içerisinde bulunuyoruz. Kurdistan halkı Önder Apo’ya karşı geliştirilen uluslararası komplonun kendisine karşı olduğunu çarçabuk kavrayarak başlangıcından günümüze kadar uluslararası komploya karşı güçlü bir tutum içerisinde olmuş ve Önder Apo’ya sahip çıkmıştır. Kürt halkının bu tutumu ve sahip çıkışı bugün dünyanın dört bir yanına dağılmış; halklar, kadınlar, gençler ve tüm ezilenler tarafından desteklenir duruma gelmiştir. Kürt özgürlük hareketi olarak 25. yıl dönümünde komployu ve komplocu güçleri bir kez daha kınarken, 25 yıldır komploya karşı kesintisiz bir mücadele ve eylem içerisinde olan, komployu boşa çıkarmayı en temel amaç haline getirerek Önder Apo’yla bağlılığın kusursuz duruşunu sergileyen yurtsever Kurdistan halkını kutluyoruz. Ortadoğu’da ve dünyada Kurdistan halkıyla dayanışma içerisinde komploya karşı tutum geliştiren, Önder Apo’ya sahip çıkarak dostluğun ve insan olmanın yüce erdemini gösteren herkese, halklara, kadınlara, gençlere, dostlara, tüm demokratik güçlere ayrıca şükranlarımızı sunuyor, selamlarımızı belirtiyoruz.
KOMPLO GERÇEĞİNİ DAHA FAZLA ANLAMAYA İHTİYAÇ VARDIR
Önder Apo şahsında Kürt halkına karşı geliştirilen uluslararası komployu tümüyle boşa çıkarmak için komplo gerçeğini daha fazla bilince çıkarmaya, hangi nedenlerle böyle bir komplonun tertiplendiğini anlamaya ihtiyaç vardır. Çünkü başta ABD ve İsrail olmak üzere birçok güç komploda yer almıştır. Sadece yer almakla da kalmamış, böyle bir komployu bizzat planlayıp yürütmüşlerdir. Böylece komplo, uluslararası kapsamda gerçekleşmiş ve bu düzeyde sonuçları olmuştur. Şüphesiz 9 Ekim sürecine Türk devletinin dayatmaları sonucu gelinmiştir. Türk devleti, adeta içgüdüsel bir hal alan Kürt düşmanı zihniyetin tesiri altında Kürt halkının gelişen özgürlük mücadelesinin bastırılması ve Kürt soykırımının sonuca ulaştırılması saikiyle hareket etmiştir. Bunun olması için, tıpkı günümüzde olduğu gibi, o süreçte de Kürt soykırımı politikalarına destek olmaları için herkese dayatmada bulunmuş ve bunun karşılığında tavizler verme tutumu içerisinde olmuştur. Birçok güç Türk devletinin bu tutumundan faydalanmak ve çıkar sağlamak için Kürtleri ve Önder Apo’yu hedefleyen tutumlara destek vermişlerdir. Bilindiği gibi o süreçte Türk devleti Suriye’ye yönelme tutumu içerisine girmiş ve bunu da gizlemeyip aleni bir şekilde yansıtmıştır. Tabii Türk devleti ABD ve İsrail’den aldığı desteğe dayanarak bu tutumu sergilemiş, Suriye’ye savaş tehditleri savurmuştur. Önder Apo böyle bir savaşla kapitalist modernite güçlerinin Ortadoğu’ya yönelik planlarının gerçekleştirilmesinin amaçlandığını bildiğinden, böyle bir sürecin gelişmesini önlemek için Suriye’den çıkma kararı almış ve 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye’den ayrılmıştır. Önder Apo Suriye’den ayrılma kararı alırken, aynı zamanda Kürt sorununun çözümünü siyasi bir zemine taşımayı amaçlıyordu ve amaçla Avrupa’ya gitmeyi uygun görüyordu. Önder Apo Avrupa’da böyle bir çalışmanın yapılabileceğini ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözümüne destek bulunacağını düşünüyordu. Fakat maalesef ABD ve İsrail tarafından uluslararası komplo devreye sokulmuş ve böyle bir sürecin gelişmesi engellenmiştir. Bilindiği gibi bu süreç uluslararası komplonun gerçekleşmesiyle sonuçlanmıştır.
Uluslararası komployu planlayıp yürüten asıl güçler, ABD ve İsrail olmuştur. Önder Apo’nun geliştirdiği çizgi, ABD’nin Kürtler üzerinden yapmayı düşündüğü planlar önünde engel teşkil ettiğinden ve İsrail devletinin güvenliğine dayalı Ortadoğu düzenine aykırı bulunduğundan, ABD ve İsrail böyle bir planı yapmış ve NATO eliyle bu planı yürütülmüştür.
Bilindiği gibi Sovyetlerin dağılması ve çift kutuplu dünya sisteminin sona ermesiyle birlikte dünya eski dengelerle yönetilemez hale gelmiştir. Bunun sonucunda kapitalist modernite sistemi adına ABD, dünyayı ve Ortadoğu’yu değişen koşullara göre yeniden şekillendirmek amacıyla yeni dünya düzeni denilen planlar yapmış ve bu plan kapsamında Ortadoğu’ya yönelik müdahale süreci başlatılmıştır. Irak’a müdahaleyle başlatılan bu süreç aynı zamanda Üçüncü Dünya Savaşı’nın da başlangıcı olmuştur. ABD bu müdahaleyle bir taraftan daha önce kullandığı ama değişen süreçle birlikte kendisine fayda sağlamayan rejimleri değiştirmeyi, öbür taraftan da Ortadoğu’da halklar lehine bir çıkışın gelişmesini önlemeyi hedeflemiştir. Önder Apo’nun geliştirdiği çizgi halkların özgürlüğünü esas aldığından, ABD, bu çizginin gelişmesini politikaları önünde engel olarak görmüştür ve bu yaklaşım çerçevesinde Önder Apo’ya yönelik bir tutum içerisinde olmuştur. Zaten ABD baştan beri PKK’nin ve Önder Apo’nun Kurdistan ve Ortadoğu’da yol açtığı gelişmeleri politikaları açısından tehlikeli görmüş ve NATO’yu da etkin bir şekilde devreye koyarak Türk devletinin Kürt soykırımı politikalarına her türlü desteği vermiştir.
DEVLETÇİ GÜÇLERİN KÜRTLERE YAKLAŞIMI, KULLANMAK BİÇİMİNDE OLMUŞTUR
ABD’nin uluslararası komployu planlamasının bir diğer nedeni özgür iradeye dayalı gelişen Kürtlüğün önünü almak ve işbirlikçiliğe dayalı Kürtlüğü geliştirmek olmuştur. Çünkü ABD’nin Kürtlere yaklaşımı, Ortadoğu’ya yönelik planları kapsamında Kürtleri kullanmak biçiminde olmuştur. Başta ABD olmak üzere tüm devletçi güçlerin Kürtlere yaklaşımı maalesef bu çerçevede olmuştur. Bu güçler Kürt halkının varlık mücadelesini gören ve buna destek veren bir pozisyonda değil, tam aksine varlık mücadelesi veren bu halktan kirli emelleri için yararlanma, Türk devletinin soykırım politikalarına destek verme biçiminde olmuştur. Zaten Kürt sorununun ve Kürt soykırımının ortaya çıkmasının esas nedeni kapitalist modernitenin Ortadoğu’ya yönelik politikaları olmuştur. Kurdistan’ı bölüp parçalayan ve Kürt soykırımını başlatıp geliştiren Lozan Antlaşması uluslararası güçler tarafından imzalanmış ve desteklenmiştir. Bu antlaşmayla kapitalist modernite güçleri Kürt soykırımı konusunda Türk devletinin politikalarına onay vermişlerdir. Kapitalist modernite güçlerinin bu yaklaşımı bugün de değişmemiştir ve devam etmektedir. Uluslararası komployu da bu yaklaşımın bir sonucu olarak anlamak gerekiyor.
KOMPLO DERİNLEŞTİRİLEREK SÜRDÜRÜLMEK VE SONUCA ULAŞTIRILMAK İSTENİYOR
ABD ve İsrail’in yanı sıra belli başlı Avrupa devletleri komploda etkin bir şekilde yer almışlardır. Avrupa dışında da birçok devlet ve güç komploda yer almıştır. Aradan geçen 25 yıllık zaman zarfında neredeyse komploda yer alan güçlerin pozisyonunda herhangi bir değişiklik olmamıştır. Dün olduğu gibi bugün de AKP-MHP iktidarının Kürt soykırımı politikalarına destek olunmaktadır. AKP-MHP iktidarı bu desteğe dayanarak Kürt soykırımı politikalarını yürütmektedir. Önder Apo’ya yönelik mutlak tecrit de bunun bir parçası olarak geliştirilmektedir. Dolayısıyla komplocu güçler yaklaşımlarını sürdürmektedirler. Bu da gösteriyor ki, komplo derinleştirilerek sürdürülmek ve sonuca ulaştırılmak isteniyor.
KÜRT HALKININ MÜCADELESİ EVRENSEL BİR NİTELİK KAZANMIŞTIR
Şüphesiz uluslararası komployla Kürt soykırımı hedeflenmiş olsa da komploya karşı verdiği mücadeleyle Kürtlerde özgürlük bilinci daha da gelişmiştir. Kürt halkı komployu bilince çıkararak özgürlük mücadelesini bir üst aşamaya taşımıştır. Bakur’da, Başûr’da, Şengal, Rojhilat ve Rojava’da özgürlük çizgisi daha da gelişmiş ve derinleşmiştir. Rojava Devrimi’yle Ortadoğu ve dünyayı etkilemiş, Kürt halkının mücadelesine büyük bir sempati gelişmiştir. Öte yandan bugün dünyanın her yerinde komploya karşı mücadeleye büyük bir destek gelişmektedir. Dünyanın her yerinde kadınlar Jin, Jiyan, Azadî sloganı etrafında bir araya gelmekte ve özgürlüğe yürümektedir. Rahatlıkla denebilir ki artık Kürt halkının mücadelesi evrensel bir nitelik kazanmıştır. Tüm bu gelişmeler komploya karşı mücadelenin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
SONUÇ ALININCAYA KADAR MÜCADELE ÇAĞRISI
Kürt halkı ve dostları bu gelişmeleri ortaya çıkararak komplocu güçlerin beklediklerinin tersine sonuçlar yaratmışlardır. Artık bundan sonra yapılması gereken daha güçlü bir tutum, tepki ve eylemle İmralı’da uygulanan mutlak tecridi kırmak ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü gerçekleştirerek uluslararası komployu sonlandırmak olmalıdır. Biz Kürt halkında ve dostlarında bu irade ve tutumun geliştiğini görüyoruz. Kesinlikle bu iradeyi ortaya koyarak uluslararası komployu sonlandırmalıyız. Bugüne kadar ortaya konulan mücadeleyle komplonun hedeflerine ulaşması engellendi, komploya karşı verilen mücadele sonucunda büyük gelişmelerin yaratıldığı kanıtlandı. O halde amacımızı gerçekleştirmek için mücadelemizi daha da büyütmeliyiz. Bu temelde tüm yurtsever Kurdistan halkına, yurtsever Kurdistan gençliğine, Ortadoğu ve dünya halklarına, kadınlara, demokratik güçlere, dostlara, işçi, emekçi, köylü ve ezilen tüm kesimlere uluslararası komploya karşı mücadeleyi daha da büyütme ve sonuç alınıncaya kadar bu tutumu sürdürme çağrısında bulunuyoruz.”