HABER MERKEZİ- ZEKİ AKIL yazdı.
Ankara eylemi ve Rojava’ya saldırı
Türk devleti 5 Ekim’de yaygın biçimde Doğu ve Kuzey Suriye’ye karşı hava saldırılarına başladı. Bu defa gündüz bir gösteri havasında birçok yeri bombaladı. Gece saatlerinde de bu saldırıların kapsamı genişletildi. Bilindiği gibi uzun süredir Suriye’de özerk bölgeler Türkiye’nin hedefinde. SDG veya YPG’yi düşman ilan etmiş. Bu düşmanlık veya savaş ilanı tek taraflıdır. Çünkü Özerk bölgelerdeki savunma güçleri Türk devletine savaş ilan etmemişler. Böyle bir istekleri ve hedefleri de yoktur. Saldıran ve Efrin’i, Serékaniyé’yi işgal eden ve Kürtlere karşı etnik temizlik yapan Türkiye’dir.
Geçen yıl Kasım ayında da kapsamlı bir hava saldırısı yapmışlardı. İstanbul’daki patlamayı yapanlar Özerk bölgelerden gelmişler bahanesine sığınmışlardı. Şimdi de Ankara’da İçişleri Bakanlığı’na karşı eylem yapan iki militanın Suriye sınırından geçtiği bahanesi üretildi. Türk devleti sınırına duvarlar örmüş, termal ve mobesa kameralarıyla donatmış ve keşif uçaklarıyla sürekli bölgeyi gözetiyor. Türkiye’nin en iyi korunan sınır bölgesi buradadır. Bu bölgelerde de Suriye askerleri sınıra konumlanmış. Ayrıca özerk bölgelerin iç güvenlik güçleri de herkesi Türkiye’yle olan sınır bölgesinden uzak tutmaya çalışıyor. Çünkü Türkiye sınırda çok sayıda insanı öldürdü ve ağır işkencelerden geçirdi.
Böyle korunan bir sınırdan iki kişinin geçtiğini iddia ediyor ve bunu gerekçe göstererek Rojava’ya ve Suriye’nin Doğu ve Kuzey’ine savaş açıyor! Onlarca uçakla saldırılar yapılıyor.
Türkiye saldırı için böyle uyduruk bahanelere niye sığınıyor? Sadece kendi kamuoyunu ve sorunları bilmeyenleri kandırmak ve savaşa ikna etmek için bunu yapıyor. Çünkü Erdoğan elinde Suriye haritasıyla BM genel kurulunda Efrîn’den Derik’e kadar olan Kürt bölgesini 30 km derinliğinde güvenlik bölgeleri olan ilan ettiğini ve işgal edeceğini açıkladı. Türk basını özel görevlendirilmiş elemanlar eliyle Rojava’nın ortadan kaldırılması için iştahla ve şevkle yayınlar yapıyor. Erdoğan sürekli Özerk Yönetimi tehdit ediyor. Saldırı için uygun zaman ve fırsatı beklediklerini dile getiriyor. Bu açıdan Ankara’da yapılan bir eylemden dolayı bu saldırılar yapılmıyor. Erdoğan ve şürekası şimdiye kadar yaptıkları kötülüklerle sınırlı kalmayacaklarını gizlemiyorlar. Kimse bu ucuz bahane ve komplolara prim vermemelidir.
Türk savaş kabinesi hızla harekete geçti. Ankara eyleminden sonra savaş uçaklarının Medya Savunma Alanları’na onlarca uçakla etkili saldırılar yaptığını açıkladılar. PKK’nin onlarca sığınak, barınak ve karargahları vuruldu açıklamaları peş peşe gelmeye başladı. Günlerdir bu açıklamalar basına servis edildi. Ardından da Doğu ve Kuzey Suriye’ye saldırılar geldi. Türk basınında bu haberleri sorgulayan veya ciddi bir soru soran çıkmadı. PKK, o dağlara barınak ve sığınaklar mı ekmiş? Türk uçakları aylardır, yıllardır her defasında onlarca hedefi ortadan kaldırıyor ama bir türlü bitmiyor! Bu nasıl bir güçmüş ki, savaş uçakları vurup yerle bir ediyor ama bir gece sonra yeniden yerden bitiyor?
Ankara eyleminden sonra Kürt halkına karşı köy ve şehirlerde ‘’kahramanlar operasyonu’’ vb. başlatıldı. Onlarca insan PKK’ye karşı operasyonlarda yakalandı haberleri basına servis edildi. Bu lanet basın da tam bir savaş aygıtı, borazanı olmuş. Zaten Kürt halkına karşı esir muamelesi yapıyorsunuz. İstediğiniz zaman evlerini basıp sorgu merkezlerine alıyorsunuz. Yalan ve komplolarla binlerce insanı hapislere doldurdunuz. Bunların evini basmak ve aşağılamak, sindirmeye çalışmak bir devlet klasiğine dönüştü. Öyle bir faşist devlet ki, vatandaşım dediği insanlara hukuki ve siyasi komplolar düzenliyor, onları süründürüyor ve savaş politikalarının bir parçası ve hedefi durumuna getiriyor.
Bu faşist yönetimin yürüttüğü savaştan kuşkusuz Kürt halkı büyük zararlar gördü. Ama en fazla zarar gören kesimlerden birisi de Türk halkıdır. Türk halkı sadece savaşa milyarlarca doların akması, enflasyon, pahalılık ve yoksullukla bedel ödemiyor. Bunlardan daha önemlisi Türk savaş aygıtı Türk halkının beynine ve yüreğine tecavüz ediyor. Halkın beyniyle, bilinci ve vicdanıyla oynuyor. Gerçekleri bilmesini önlüyor. Onları savaşın, soykırımın bir parçası haline getirmek istiyor. Türk halkı bu savaşa ne kadar paranın harcandığını ve ne kadar askerinin öldüğünü bilmiyor. Faşist yönetim tarafından Kürtlere yapılan kötülüklerin ve zulmün ortağı yapılıyor. Türk basını da hem midesinden hem de beyninden Erdoğan’a ve savaş aygıtına bağlanmış durumda.
Kürt halkı bu saldırıların altından kalkar. Direngen ve deneyim kazanmış bir halktır. Bunu herkes bilsin. Son saldırılar bazı çevrelerin tutumunu biraz daha açıklığa kavuşturdu. Kürt halkı bunları hafızasına not etmeli. Rusya ve ABD saldırıları seyretmekle yetindi. Günlerdir Türk uçakları Güney Kürdistan’ı ve Rojava’yı bombalıyor. Yaşam alanları ve enerji kaynakları tahrip ediliyor. Savaş suçları işleniyor. KDP bir gün Kürt halkının acılarını paylaşmadı, herhangi bir dayanışma göstermedi, Türk devletini kınamadı. Ama Ankara’da gerilla güçleri bir eylem yaptığında KDP herkesten önce kınama mesajı yayınladı. Kendi halkına ve coğrafyasına bu kadar yabancılaşmış bir gücü nasıl tanımlamalı?
Kaynak: Yeni Özgür Politika