JIYAN PÎRAN
KDP’nin kendilerini Irak’a mecbur bıraktıklarını ifade eden Mexmurlu yurttaşlar, nerede Kürdistani umutlarını yeşertmişlerse KDP’nin orada kendilerine saldırdıklarını söyledi.
Mexmur halkı, işgalci Türk devletinin 1990’lı yıllardaki zulmünden kaçarak Güney Kürdistan’a sığındı. 1998 yılında ise kurdukları her kampa KDP’nin geliştirdiği saldırılar ve katliamlar nedeniyle Irak’ın kontrolü altındaki bir alana göçmek zorunda kaldılar. KDP, 1990’lı yıllardan bu yana Mexmur halkına baskı uygulamamış gibi şimdi de Mexmur’un sırtını dayadığı Qereçox Dağına yerleşmek istiyor. Konuya ilişkin KDP saldırılarında katledilen şehitlerin yakınları, Rojnews’e konuştu.
Hazar Nerexî, KDP ve işgalci Türk devletinin saldırılarına dikkat çekerek şunları söyledi: “1992 yılında Güney Kürdistan’a geçme kararı aldık. Bizler ailecek büyük umutlarla Güney Kürdsitan’a yönümüzü çevirmiştik. Ancak KDP’nin işgalci Türk devleti işbirliğiyle bizlere yönelik geliştirdiği saldırılar umutlarımızı kırdı. Güney Kürdistan’a sığındığımız bir süreçte KDP, babamı işgalci Türk devleti işbirliğiyle gözlerimin önünde katletti. O zaman 6 yaşındaydım. Babamın şehadeti benim için çok ağır bir acıydı. Daha küçük yaşlarda babamın katledilmesiyle KDP gerçekliğiyle tanıştım.
‘KDP’nin etrafımıza konuşlanmasını istemiyoruz’
Mülteci bir topluluğa yönelik saldırılarıyla KDP’nin ihanetçi yüzünü ortaya koyduğunu ifade eden Hezar Nerexî, şöyle devam etti: “Sadece babam değil, babam gibi Güney Kürdistan’a sığınan onlarca insan katledildi. Kamp halkı olarak KDP’nin, Türk devletinin, doğanın ağır yaşam koşullarıyla yüz yüze kaldık. Türk devletinden çektiğimiz acı kadar KDP’den dolayı acılar çektik. 90’lı yılların yanı sıra son yıllarda da kampa yönelik KDP desteğiyle onlarca saldırı oldu. Bizler bu nedenle KDP’nin etrafımıza konuşlanmasını istemiyoruz.”
‘KDP, umutlarımızı kursağımızda bıraktı’
Aynı konuya ilişkin konuşan Hadi Arkêtî ise şunları söyledi: “Bizler büyük umutlarla yüzümüzü Güney Kürdistan’a çevirmiştik. Babalarımız, dedelerimiz Güney Kürdistan’daki partilere yardımcı olmuşlardı. Bu Kürdistani duygularla Güney Kürdistan topraklarına gelmiştik. Büyük uğraşlar ve direnişler sonucunda Birleşmiş Milletler tarafından siyasi mülteci olarak tanındık. Ancak KDP umutlarımızı kursağımızda bıraktı. Bizlere yönelik yaklaşımları ne insaniydi ne de Kürdistani. KDP ve Türk devleti, baskı ve saldırılarla bizleri kamplarımızdan göçertiyordu. Tüm bunlara rağmen halkımız her seferinde büyük imkansızlıklar içinde bir yaşam inşa ediyordu. Çünkü örgütlü, mücadeleci ve iradeli bir toplumdu. Bizler KDP’ye yönelik Kürdistani duyguları canlı tutmaya çalıştıkça KDP bu umutlarımızı katlediyordu. 1995 yılına gelindiğinde gözlerimizin önünde onlarca insanı katlediyor, evlerimizi talan ediyorlardı.”
‘Bir Kürt katili olan Saddam Hüseyin’e mecbur bırakıldık’
KDP’nin kendilerini Irak’a sığınmaya mecbur bıraktıklarını ifade eden Hadi Arkêtî, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk devletinden görmediğimiz zulmü KDP’den gördük. Bizim örgütlü duruşumuzdan korkuyorlardı. Bizi mahkum ettikleri tüm kamplar susuz bir çöldü ancak orada da yaşamımızı idame edebildik. 1997 yılında Hewlêr’de KDP yaralıları hedef aldı ve bir katliam gerçekleştirdi. Kamp halkının yaşam alanlarını daraltıyor ve baskı uyguluyordu. Katletmelerinin yanı sıra kamp halkını sürekli katliamlarla tehdit ediyorlardı. O zaman bu saldırıları basında işleyebilecek imkanlarımız yoktu. Bizler de direnişi önümüze koyduk. KDP’nin katliam ve saldırılarından korunmak için bir Kürt katili olan Saddam Hüseyin’e ve Irak’a mecbur bırakıldık. Bizler, Irak’ın izniyle buraya yerleştik.”
Kaynak: Rojnews