HABER MERKEZİ- Komalê Jinên Ciwan sitesinin sorularını yanıtlayan YJA-STAR gerillası Dicle Amed, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye, Rojhilatê Kurdîstan öncülüğünde başlatın Jin Jiyan Azadî serhildanlarına, PKK’nin 46.yılına girişini ve son olarak 3-5 Kasım arası gerçekleşmiş olan Dünya Gençlik Konferansı değerlendirdi.
Genç kadınların hem devrimci halk savaşının hem de özgürlük mücadelesinin temel özneleri olduğunu belirten gerilla Dicle Amed, “Kürdistan da devrimci halk savaşı, dünyada enternasyonalist direniş hareketlerini açığa çıkarmak, yerel ve evrenselin ilişkisini kurmaktır. Unutmamak gerekir ki toplumsal tarihin şöyle bir özelliği vardır; her çağ da bölgesel-yerel varlığını evrensel değeri olanı geliştirdikçe devam ettirir. Bu anlamda Dünya gençlik konferansında açığa çıkan gücü Kürdistan da devrimi yükseltmek, dünya da evrensel hareketler geliştirmek temelinde buluşturmak gerekiyor.” dedi.
Röportaj:
1-Rêber Apo’nun Jin, Jiyan Azadî felsefesinin evrenselleşmesi ile beraber 2 yıldır Rojhîlat ve İran’da kadın öncülüğünde süren başkaldırılar oldu. 25 Kasım Kadına yönelik şiddetle mücadele günü ile ilgili direnişleri devam eden kadınlar için neler söylemek istersiniz?
Dicle Amed: 20.yy’a damgasını vuran sınıfsal devrimler ve ulusal kurtuluş devrimleriydi. Ancak reel sosyalizm toplumsal devrim ve sosyalist sistem ile ilgili taşıdığı paradigmasal kriz sonucu çözüldü. Bu çözülmenin nedeni toplumun tümünü bir sınıf iktidarı temelinde anti demokratik yöntem ile inşa etmesiydi. Başta kadın sorunu olmak üzere, tüm farklı sosyal grup, kültür, inanç hareketlerini yadsıdı. Yanı sıra halkların ve kültürlerin özgürlük sorunlarını Sovyet çıkarları gereği taktik politika konusu etmişti. Çözülme de kendisi ile beraber sol ve demokratik dünyada ideolojik krizi getirdi ve bu dünya genelinde devrimci ve muhalif dinamiklerde de bir çözülmeye neden oldu. Tüm bunlar kapitalist modernitenin ideolojik hegemonyasının rakipsiz biçimde egemenlik sağlamasına neden oldu. Ancak toplumlar ve kapitalist modernite arasında tarihin en derinlikli sorunları, çelişkileri de bu dönemde açığa çıktı. Çünkü hem kapitalist hem reel sosyalist kamp paradigmasal kriz yaşıyordu. Yani mevcut kapitalist sistem en derinlikli sorunlar sürecine girmiş, sosyalist paradigma da toplumsal sorunların tahlilini bütünsel toplum sorunlarının çözümleri temelinde yapamıyordu. Sınıf, devlet ve ekonomist iktidar ile tam olarak kapitalist modernitenin sol versiyonu olmuştu. Kadın sorunu, ekolojik sorunlar, halklar sorunu, kültür ve inanç sorunları, emeğe dayalı sosyal grupların sorunları kapitalist modernitenin paradigmasal iflasını tam olarak ortaya koyan sorunlar olarak 21.yy’a doğru açığa çıktı. Tabi ulus devlet ve iktidar, bilim ve teknik, ekolojik yıkım, milliyetçilik en çok sorgulanır yıkıcı sorunlar olarak sorgulanmaya başladı. Ancak sorgulamalar parçalı, sistem içi güçler olmaktan kurtulamayan, hatta kapitalist sistemi sürdürür muhalif nitelikte adacıklar olmaktan kurtulamıyordu. Önderliğin paradigmasal sorgulamaları ve paradigmasal çözümleri bu kriz sonucu gelişti. Çünkü Kürt sorunu kapitalist modernite güçlerinin ulus devlet projesi sonucu evrensel bir soruna dönüştü. Lozan anlaşması bu anlama geliyor. Hegemonik güçler Ortadoğu da dört temel ulus devleti Kürdistan’ı aralarında bölüp paylaşarak inşa etti. İnkâr ve imha Lozan anlaşmasının gereği devreye girdi. Bu neden ile Kürtlerin özgürlük problemini çözmek için kapitalist modernitenin ulus devlet sistemini, bölgesel dengelerini ve ittifaklarını değiştirmek gerekiyor. En önemlisi de biz sosyalist bir hareketiz. Kürt sorununu bu anlayış temelinde çözmek istiyoruz. Bu neden ile milliyetçilik temelinde bir kurtuluşu değil, iktidar güçleri dışında toplumun tüm sorunlarını, özgürlük problemini çözmek esas amacımızdır. Bunun içinde her tür iktidar, devlet ve tekele karşı özgürlük mücadelesi yürütüyoruz. Önderlik bütünsel toplum anlayışı temelinde tüm sorunların çözümünü devletçi uygarlık ve demokratik uygarlık tarih analizinden başlayarak öncelikle tarihsel toplum tanımını yeniden yaptı. Hakikat rejimi ile zihinsel, yani felsefe ve yöntem sorunlarını ortaya koydu. Daha sonra özgürlük sosyolojisi ile alternatif toplum inşa yöntemini, demokratik ulus anlayışına dayalı olarak demokratik konfederal sistem ile tarif etti. Tüm bu tarihsel, zihinsel ve alternatif karşı sistem kuruluşunun merkezine kadın çelişkisini yerleştirdi. Kadın sorunu ilk ezilen sınıf, ilk sömürge teorisi ile tarif edildiği için de tüm ezilenler, sömürgeler önce kadın sorunu çözümleyecekti. Aile-Erkek-Devlet iktidarı aşılmadan hiç bir toplumsal sorun çözüm bulamazdı. Rojava devrimi ile kadın özgürlüğüne dayalı toplum sorunlarının çözümü devrimimizin dünya genelinde görünür olmasına neden oldu. Paradigmasal olarak Önderliğin nasıl bir çözüm ortaya çıkardığı dünya çok büyük bir tehdit altındayken öğrendi. Kadın sorununun devrimimizde açığa çıkardığı özgürlük dünya da yaşanan çözüm arayışlarına büyük cevap oldu. Afgan, Fars, Arap kadınlar kadın devriminden en çok etkilenen kesimlerdir. Çünkü bu ülkelerin hepsi DAİŞ tarzı rejimlerdir. Dünya feminist hareketleri inanılmaz düzeyde kadın devriminden etkilendi çünkü feminizm de bir tıkanma yaşıyordu. Ayrıca halklar, kültürler, inanç hareketleri, sosyal gruplar demokratik ulus-demokratik konfederal çözümü kendi sorunları için en gerçekçi çözüm modeli olarak benimsediler. Bu anlamda Önderlik dünya genelinde yaşanan paradigmasal krize çözümünü ulaştırmış oldu.
‘’Jin, Jiyan, Azadi’’ sloganı etrafında açığa çıkan kadın ayaklanması kadın tarihi içinde açığa çıkardığı yenilikler ve ilkler vardır. İlk defa kadın mücadelesi bu nitelikte bir evrensel ayaklanma yaşıyor. İlk defa evrensel birlik içinde sistem içi hak talebini aşıp, politik sistemleri köklü aşma gücünü yakalamış durumda. Kadınlar hegemonik dünya politikasında deprem yarattı. Rojhılat Kürdistan’da bu ayaklanmanın başlaması Kürtlerin uluslararası sömürge statüsünde tutulması ve bu statüye karşı verdikleri özgürlük mücadelesi ile alakalıdır. Yani burada kadın özgürlüğü sömürgecilik sistemine karşı ayaklanıyor. Fars, Belluci, Azeri kadınların Rojhılat kadın ayaklanmasını kendi özgürlük sorunları temelinde sahiplenmesi sadece İran devlet sınırları ile sınırlı bir ayaklanma olarak görmemek lazım. İran devleti kapitalist modernitenin dinci versiyonudur ve Ortadoğu da kapitalist modernitenin kalesi konumundadır. İran da yaşanacak rejim değişimi bölge ve dünya dengelerini sarsacaktır. Yani İran sadece İran demek değildir, Ortadoğu’nun kendisi olarak da görmek lazım. Bu neden ile bölge ve dünya hegemonik güçleri kadın devriminin statükolarını aşması durumunda işbirliğine gideceklerdir. Hatta karşı gericilik daha amansız saldırıya geçecektir. Üçüncü ilk ise ilk defa sadece kadınlar değil dünyanın çok önemli ve büyük kesimi kadın sorununu sahipleniyor, egemen erkeklik de kendini sorguluyor ve özgürlük sorunlarını kadın özgürlük mücadelesi sayesinde çözümleyeceğini görüyor. Bu anlamda ‘’Jin, Jiyan, Azadi’’ direnişçileri en yaygın ve disiplinli evrensel bir örgütlenme gücünü açığa çıkarması lazım. Uzun soluklu mücadele program ve eylem hattını oluşturmalıdır. En önemlisi de kapitalist modernite liberal feminizm ekolü ile ayaklanmayı kapitalizmin modernite egemenliğine almaya çalışacaktır. Bu neden ile kadın ayaklanması ve direnişleri egemen erkek sistemde hak kazanma tuzağına düşmemeli ve bunun için devlet ve iktidar sistemlerinin aşılmasını esas almalı. Yani toplumsal sorunların çözüm mücadelesi ile kadın özgürlüğü mücadelesini birlikte yürütmelidir. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele felsefesi de bu temelde anlaşılmalıdır. Mirabel Kız kardeşler şahsında açığa çıkan hakikat şudur; kadına yönelik şiddetin her biçimi politiktir. Kadına yönelik şiddetin kaynağı egemen erkek iktidarı ve onun politik sistemi devlettir. Devlet ideolojisinin halklar, ezilen sınıflar, kültürler üzerinde kurduğu hegemonya aşılmadıkça kadın özgürlüğü de sağlanamaz. Kadın sorunu sömürgecilik sorunudur, kadın sorunu halklar sorunudur, kadın sorunu ezilen sınıf sorunudur.
2- 27 Kasım PKK’nin kuruluşunun 46.yılında Kadın Özgürlük mücadelemiz ile ilgili görüşleriniz nelerdir?
Kürt sorunu kadın sorununu açığa çıkardı; bunun sonucunda da Kürdistan devrimi bir kadın devrimi niteliğini kazandı. Bunun tabi ki Kürdistan’ın ve Kürt halk gerçeğinin doğal toplum ile devletçi uygarlık çatışmasının merkezi ve bu merkezi kaosun tarihsel mekânı olması ile ilişkisi vardır. Hem kadın hem halk gerçeği ilk defa burada sömürgeleştirildi. Ne kadın ne halk gerçeğinin devletçi uygarlığa teslim olmayan ve kendi olarak varlığını sürdürme ısrarı ona şimdi ki zaman da olağanüstü bir özellik vermektedir. Bu özellik Kürt ve kadın sorununun devletçi uygarlığı çözme ve başlangıçta yapması gereken ama yapamadığı kendi sentezini yaratma özelliğidir. Hem Kürt halkı hem kadın eğer tarihsel toplum gerçeğine göre alternatif bir uygarlık sistemi ve zamanın demokratik modernitesini açığa çıkarmasa özgürlük kazanamayacaktır. Önderliğin kadın sorununa ilgisi, paradigmasal düzeyde tüm sorunların merkezine yerleştirmesi ve ‘’Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez’’ tespiti ile çözümün merkezine yerleştirmesi bu çağ ile sınırlı ve tesadüf değildir. Bu toprakların, kültürlerin, inançların, coğrafyanın ve hakikatlerinin bilgisidir. Ortadoğu bu sorunu yaşıyor ve Ortadoğu bu çözüme muhtaçtır. 90’lı yıllarda kadın katılımların da yaşanan ani patlama, serhildanlarda kadın öncülüğünün baskın olması ve tam olarak Kürt ayaklanmasının bir kadın ayaklanması olması devrimi sadece sömürgeciliğe karşı bir devrim olmaktan çıkardı; feodalizme, egemen erkekliğe ve her tür iktidar yapılarına karşı Kürt toplumunda demokratik devrim yaşandı. Önderlik bu süreç için ‘’Demokratik Devrim’’ olarak tanımladı. Ve bu süreçte kadının devrime katılımı kadın sorununu devrime taşıdı ve çözümünü dayattı. Bu süreçten itibaren Önderlik ‘’PKK Bir Kadın Partisidir’’ tanımına gitti. Bu kadın sorununun temel çelişki olarak parti çelişkisi olacağı anlamına geliyordu. Ve partiyi Kadın Ordulaşması, Kadın Partileşmesi, Kadın Konfederal sistemi temelinde inşa etti. 27 Kasım 1978 kadın devrimi için bu anlamda kadın devrimimizin partileşme sürecidir. Önderliğin çocukluğundan itibaren yaşadığı kadın çelişkisi ve özgürlük sorgulamaları, Sara arkadaşın parti tarihinde oynadığı kadının özgürlük arayışı ve kavgası bu toprakların asla teslim olmayan özgürlük ruhuydu. Önderlik işte bu ruh ve çözümünü arayan demokratik uygarlık dünyasının toplam kişiliğiydi. Yaşadığımız ve yaşayacağımız hakikat budur; yani tarihin başlangıcında ki özgür insan ayaklanmasıdır 27 Kasım. Bir kuruluş günü değil bir uygarlığın yeniden doğrulduğu gündür. Kadın mücadelesi de insan ve yaşam ilişkilerinin yeniden özgürlük temelinde düzeltilmesi ile bu uygarlığın demokratik özelliğini temsil ediyor. Yani artık demokrasi, demokratik değerlerin tamamı kadın özgürlüğü ilkesine bağlı belirleniyor. Şimdi kadın devrimimizin dünya da bu denli etkileyici olmasının nedeni budur. Tıkanan demokrasi, tıkanan yaşam, tıkanan ahlak ve politik yol konusunda yeni insanlık değerleri geliştiriyor. Parti kuruluşumuzu bu temelde büyük bir sevinç ve minnettarlıkla kutluyorum. Bugüne gelmemizi sağlayan şehitlere sonsuz minnettarız. Önder APO’ya bu vesile ile sonsuz bağlılık, sevgi ve hasretimizi yeniden belirtmek istiyorum. Ya PKK kurulmasaydı, ya bu devrim olmasaydı diye çok düşünür ve halk ve kadınlar olarak ne durumda olacağımızı hayal ederim. Dehşet düzeyde yok olmuş ve tarihin en lanetli ve onursuz yaşamına mahkûm olacaktık. Onurlu insan olmak yaşamın gerçek hakikatidir. Bu temelde binlerce defa diyoruz Biji PKK…
3- 3-5 Kasım tarihlerinde 1.Dünya Gençlik Konferansı gerçekleşti. Tüm dünyada yankısını bulan Konferansta genç kadınlarda Réber Apo’nun fiziki özgürlüğü için açıklamada bulundular. Tarihi konferansta genç kadınların yansıttıkları rengi ve yeri nelerdi? Bundan sonra tüm dünyadaki genç kadınların Devrimci Halk Savaşındaki rolü ve genç kadınlara mesajınız nedir?
Dünya gençlik konferansı hepimize büyük güç verdi. Gücünün nedeni geleceğe dair gençliğin umudun kendisi olmasıdır. Gençlik her zaman kendi dönemi içinde yenilenen toplum, yenilenen tarih demektir. Çelişkiler, sorunlar, çözümler, eylemler, yaşamlarda buna göre sürekli bir yenilenme içindedir. Ayrıca kadın sorunu aynı zamanda gençlik sorunudur. Bu anlamda genç kadın hareketi kadın devriminin temsili olması nedeniyle gençlik hareketi içinde stratejik bir konuma sahiptir. Dünya konferansında açığa çıkan genç kadın öncülüğü dikkat çekiciydi. Kadın özgürlüğü mücadelesinin evrenselleşmesi için genç kadın örgütlülüğü ve eylem gücü önemli bir yer tutuyor. Mücadeleler dinamizmini gençlik ile sürdürür. Bu sadece fiziki dinamizm ile ilgili değildir. Daha çok zihinsel olarak sorgulamaları dinamik tutuyor, arayışları yeniliyor, çelişkiler ile uzlaşmıyor, dogmatikleşmeye, alışkanlıklara karşıdır ve aşırı gerçekçiliğe karşı bir gelecek tasavvuru kurabiliyor, hayal gücü olabiliyor. Bunlar yaşamın kendisidir. Genç kadın hareketinin dünya gençlik hareketi içinde oynayacağı rol bu neden ile evrenselliği yakalamak demektir. Doğru, temel insanlık sorunlarının kalıcı yerel mücadeleleri geliştirilince evrensel mücadeleler yaratılır. Bu nedenler ile genç kadınlar hem devrimci halk savaşının hem Önderliğe özgürlük mücadelesinin temel öznelerindendir. Kürdistan da devrimci halk savaşı, dünyada enternasyonalist direniş hareketlerini açığa çıkarmak, yerel ve evrenselin ilişkisini kurmaktır. Unutmamak gerekir ki toplumsal tarihin şöyle bir özelliği vardır; her çağ da bölgesel-yerel varlığını evrensel değeri olanı geliştirdikçe devam ettirir. Bu anlamda Dünya gençlik konferansında açığa çıkan gücü Kürdistan da devrimi yükseltmek, dünya da evrensel hareketler geliştirmek temelinde buluşturmak gerekiyor.
Kaynak: Komalên Jinên Cİwan Sitesi