HABER MERKEZİ- Politik islamcı faşist şeflik rejimi, içeride-dışarıda tek ve bütünlüklü bir faşist kuşatma ve tecrit stratejisi yürütüyor. Bu faşist kuşatma, ezme ve teslim saldırısına karşı emekçi sol hareketimizin yanıtı ve eylemi de birleşik ve bütünlüklü olmalıdır. Bu nedenle, tecride karşı direnişi güçlendiren bir eylemli dayanışma, ilişkilenme ve bütünleşme acil ve ihmal edilemez görevdir. Dışarıda demokratik-devrimci kurumların zindanlarla birleşen ve bütünleşen eylemleri büyütülmeyi bekliyor.
Politik islamcı faşist şeflik rejimi zindanlardaki tecrit zulmünü boyutlandırıp derinleştirerek sürdürüyor. Sömürgeci faşizmin zindanları zulüm ve ölüm mekanları olmaya devam ediyor. Zindanlardan mütemadiyen hasta tutsakların ölüm haberleri geliyor. Ağır hasta tutsaklar ölümlerine dek zindanda tutuluyor, faşist rejimin açık ve aleme ibretlik intikam politikasıyla katlediliyor. İdamla infazın uygulanmadığı koşullarda hasta tutsaklar nezdinde fiili idam politikası yürütülüyor. Yüzlerce ağır hasta tutsak ölümle yüz yüze bulunuyor ve adım adım ölüme gidiyor. Tedavi olma hakkı çeşitli gerekçeler veya kelepçeli muayene dayatmalarıyla engelleniyor.
Hapishanelerde faşist işkence ve şiddet çarkı dönmeye devam ediyor. Hapishane girişlerinde veya avukat görüşmesi dönüşünde çıplak arama saldırıları, hücre aramaları sırasında linç girişimleri, süngerli hücredeki işkenceler, ring aracı ve nezaretlerde fiziki saldırılar, cinsel tacizler, tehditler ve hakaretler olağan ve sistematik pratikler olarak artarak sürüyor. Pek çok hapishanede yasadışı MİT sorgusu yapma, ajanlaştırma ve itirafçılaştırma saldırıları yürütülüyor. İnfazını tamamlayan politik tutsakların tahliyeleri engelleniyor. 2020’de yürürlüğe giren yeni infaz yasasına yaslanan İdare ve Gözlem Kurulları tahliye hakkını kazanan tutsakların infazını erteliyor, aylarca fazladan hapishanede tutuyor. Kitap, dergi, gazete, yasakları, mektup-iletişim cezaları ve kısıtlamaları, görüşçü yasak ve kısıtlamaları tecrit sisteminin diğer şiddet içerilmiş uygulamaları olarak boyutlandırılarak sürdürülüyor.
F Tipi tecrit hapishanelerinden istediği ıslah ve teslim alma sonuçlarını alamayan sömürgeci faşist Türk burjuva devleti, gelinen aşamada çareyi yeni tecrit hapishaneleri açmak ve mutlak tecrit politikalarında arıyor. 2016’dan bu yana hapishanelerde tecrit konseptlerini yasal, mekansal ve fiili politikalar temelinde geliştirdi. Faşist şeflik rejimi çöktürme stratejisi doğrultusunda devrimci tutsakları teslim almak için her türlü fırsatı ve imkanı kullanmaktan geri durmadı. Covid 19 pandemisi konjonktürünü faşist tecrit zulmünü her yönüyle boyutlandırmanın zemini yaptı. 2020’de Covid 19 pandemisi koşullarında tüm politik tutsakların haklarını askıya aldı. Pandemi gerekçesiyle tecrit zulmü olağanüstü biçimde ağırlaştırıldı. Bu uğrakta fiilen elde ettiği sıkı tecrit koşullarını fırsata çevirdi. Ceza İnfaz Kanunu’nda yaptığı değişikliklerle faşist kazanımlara dönüştürdü. Pandemi sonrası dönemde, Y ve S tipi tecrit hapishaneleri bu yeni hukuki ve fiili zemin üzerinden devreye sokuldu.
Y ve S tipi hapishaneler, tecridi ağırlaştıran, yeni tecrit duvarlarıyla politik tutsakları teslim almayı amaçlıyor. Üç kişilik grup tecridi esasına dayalı F tipi hapishanelerden tek kişilik S ve Y tipi tecrit zindanlarına sürekli sürgün sevkler yapılıyor. Verili örgütlü devrimci iradenin parçalanıp atomize edilmesi amaçlandığı açıkça görülüyor. Küçük grup tecridinin yerine tek tek devrimci tutsakların tecridi uygulamaya geçiriliyor. Faşist zulüm makinası bu yolla devrimci tutsakları yalnızlaştırıp tecrit işkencesini fütursuzca uygulamayı amaçlıyor. Mutlak ya da yoğunlaştırılmış tecritle tedip, uslandırma ve teslim alma politikasını realize etmeye çalışıyor. İmralı tecrit sistemi tüm politik tutsakları kapsayacak şekilde geliştiriliyor.
Sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin Kürt halkımıza karşı sürdürdüğü topyekun savaşının en özel ve baş hedeflerinden biri hiç kuşkusuz tutsak Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’dır. Politik islamcı faşist şeflik rejimi tarafından yürütülen ve adına çöktürme stratejisi denilen sömürgeci savaş konsepti İmralı politikası olarak somutlanıyor. İmralı mutlak tecridi bu savaş konseptinin dolaysız karşılığı olarak vücut buluyor. Yaklaşık üç yıldır İmralı tecrit sistemi mutlak tecrit zulmü düzeyinde sürdürülüyor. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan ve dört yoldaşı mutlak yalıtma siyasetiyle tüm sosyal, siyasal, hukuki hakları sistematik biçimde gasp ediliyor. Ailesi, avukatları, vasisi ile görüştürülmüyor. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın sosyal ve siyasal dünyayla bağlantısı tümden kesilmiş bulunuyor. Keyfi disiplin cezaları mutlak yalıtmanın ve pervasız tecrit işkencesinin gerekçesi yapılıyor. İmralı Hapishanesinde faşist tecridin en ağırı, en pervasızı, en keyfisi uygulanıyor. Dahası İmralı’da uygulanan mutlak yalıtma işkencesi özellikle ağırlaştırılmış müebbet tutsaklar üzerinden adım adım Y ve S tipi hapishanelere taşınıyor. Y ve S tipi hapishaneleri İmralı tecrit sisteminin yeni mekanları olarak kurumsallaştırılmaya çalışılıyor.
Politik tutsaklar, zindanlarda bütün yoksunluklara ve yoğunlaştırılmış tecride, pervasız zulme rağmen örgütlü, disiplinli, üretken ve komünal yaşamı dipdiri tutuyor ve faşizme meydan okuyan açık bir devrimci kimlikle mücadeleyi sürdürüyor. Sömürgeci faşist rejim halklarımızın bu en kararlı, bilinçli, militan öncü ve önder bölüklerini yalıtarak işçi sınıfı ve ezilenleri öncüsüz bırakmayı, halklarımızın öncü devrimci kapasitesini yıkmayı amaçlıyor.
Devrimci tutsaklar dün olduğu gibi bugün de hapishanelerdeki faşist zulme boyun eğmiyor. Zindanlarda can feda direnişlerle faşizmin karşısına dikiliyor. Süregiden faşist tasfiyeci kuşatma, ezme ve teslim alma stratejisine karşı en anlamlı cevabı veriyor. Devrimci direnişin gücüyle yarılmayı bekleyen faşist kuşatma dönemini parçalamaya girişiyor. En zorlu esaret koşullarında bile devrimci örgütlülüğü varoluş koşulu haline getiriyor.
İçinden geçmekte olduğumuz politik konjonktürde Kürt özgürlük hareketinden tutsaklar bir kez daha İmralı mutlak tecridi başta olmak üzere zindanlardaki tecrit zulmüne karşı açlık grevleriyle direnişe geçti. Zindanlarda yükselen bu direniş, politik islamcı faşist şeflik rejiminin çöktürme stratejisine ve güncel politikalarına bir karşı koyuşu ifade ediyor. Sömürgeci faşist rejimin Kürt halk önderi şahsında Kürt özgürlük mücadelesini kuşatıp yalıtma siyasetini boşa çıkarma iradesini ortaya koyuyor.
Zindan direnişleri her dönemde halklarımız için bir devrimci direniş ve derleniş katalizörü rolü oynadı. Politik tutsakların feda savaşı ruhu ve kararlılığıyla faşist zulme açık ve cepheden meydan okuyan direnişleri, ezilenlerin umut, direnme ve cüretini ayağa kaldırdı ve örgütledi. İmralı mutlak tecridinin pek çok defa zindanlardaki direnişlerin öncülüğünde kırıldığını ve Kürt halk önderinin askıya alınmış yasal haklarını kullanma durumunu elde ettiğini biliyoruz.
19-22 Aralık hapishane katliamının 23. yıl dönümünde, tecrit zulmünün bütün şiddetiyle varlığını sürdürdüğü ve İmralı mutlak tecridine karşı yeni bir genel direnişin boy verdiği bir mücadele dönemindeyiz. Bir kez daha zindan direnişinin ateşi devrimci kavgamızın dirençli soluğu oluyor. Bu uğrakta emekçi sol hareketimiz ve özel olarak devrimci sosyalistler önünde bir dizi güncel devrimci görev sıralanıyor ve politik pratiğe geçirilmeyi bekliyor. Açık ki, İmralı mutlak tecridinin kırılması faşist kuşatmanın yarılması ve yeni bir mücadele zemininin elde edilmesi anlamına geliyor. Bu anlamıyla zindanlardan Kürt özgürlük hareketini politik tutsak bölüğünün yükselttiği direniş salt bir zindan direnişi olarak ele alınamaz. Tecride karşı direniş genel ve birleşik halk direnişinin özgün bir yolu ve biçimidir.
Politik islamcı faşist şeflik rejimi, içeride-dışarıda tek ve bütünlüklü bir faşist kuşatma ve tecrit stratejisi yürütüyor. Bu faşist kuşatma, ezme ve teslim saldırısına karşı emekçi sol hareketimizin yanıtı ve eylemi de birleşik ve bütünlüklü olmalıdır. Bu nedenle tecride karşı direnişi güçlendiren bir eylemli dayanışma, ilişkilenme ve bütünleşme acil ve ihmal edilemez görevdir. Dışarıda demokratik-devrimci kurumların zindanlarla birleşen ve bütünleşen eylemleri büyütülmeyi bekliyor. Politik tutsak ailelerinin Adalet Nöbetleri eylemleriyle dayanışma, yeni eylem biçimleriyle geliştirilip zindanlara ses verilmelidir. Günün devrimci çağrısı biz komünistlere ve tüm emekçi sol harekete İmralı mutlak tecridine eylemli dur demeyi ve harekete geçmeyi emrediyor. Zindanlarda infaz yakmalara, sürgün sevklere, yayın yasaklarına geçit vermeyen bir direniş barikatı örmeye çağırıyor. Ağır hasta tutsakları rehin tutup siyasi cinayet yoluyla yok etmeyi sürdüren faşist zulme karşı mücadele yükselmeyi bekliyor. Süren demokratik tepkiler ve eylemler yaygınlaştırılmayı bekliyor. Kürdistanlı politik tutsakların öncülüğünü üstlendiği ve ML komünist tutsakların omuz verdiği zindan genel direnişi, dışarıda dayanışma cephesinin öncü eylemleri omuz verilmeyi talep ediyor. Zindanların direniş çağrısı; “İmralı’da mutlak tecride son”, “F, Y, S tipi hapishanelerde tecride son”, “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın”, “Hapishanelerdeki direnişe ses ver, tecridi durdur”, “Politik tutsaklara özgürlük” politik talep ve şiarlarıyla mücadeleyi yükseltmeyi bekliyor. Şimdi, zindanlarla her yönüyle dayanışma, içeride-dışarıda tecrit ve ablukayı parçalama zamanıdır.
Kaynak: İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 15 Aralık tarihli 146. sayı başyazısı.