İskan Amed’in kaleminden : HAKİKATİN ASİL ARAYIŞÇISI: EVİN GOYİ
“ Yol arayan, hakikat arayışçısı ve derviş denilen kavramların tasavvuf gerçeğinde Sofi ve Şopî kelimeleri ile aynı anlamda yol ve yol izleyen manasında izdüşüm yaşaması oldukça ilginçtir. İnsanlık tarihinde kelimeler çoğu kez göçebedir. Hakikati arayan insanın heybesine aldığı kelimeler bir bir yol kenarında kalır ve ardından gelenlere yol gösterir. Hakikatin aşk olduğu gerçeği, sanılanın aksine çok derin bir gerçeğe sahiptir. Anladıkça derinleşme sağlanır. Tıpkı aşk gibi herkesin bildiği, hissettiği nispete göre her canlı da bir anlam düzeyi kazanır.
Hakikat yol yürüyüşünde yolcunun vardığı menzildir. Çünkü her hakikat yolunun uzunluğu ve zorluğu kadardır. Kürtçe de arayış ve arayışın son noktasına Ev ve Evin denilmesi oldukça manidardır. Ev ve Evin’in anlamı hakikat ve aşk budur demektir. Yüreğin ve bilincin mayası Vin kelimesi de anlamın asaletini adeta pekiştirir.
Tarihin, bütün yolların Roma’ya çıkar dediği gerçeklik devasa bir iktidarın yanı sıra farklı kültürlerin de bir akış yaşamasına neden olur. Ayrıca anlam ve aşkın, yolcuları ve yol güzergahları da vardır. Fenike kıyılarının Tanrıçası Afrodit’in Roma tezahürü Venüs Tanrıçası, Kürtçe’nin Evin kelimesi ile bir izdüşümü yaşar ve aynı kök hücreden beslenirler.
Varlığın veya maddenin içinde hapsolmuş enerjinin kendisini dışarı vurmak ve göstermek istemesi, varlık, aşk ve özgürlük gerçeğinde, felsefenin yaklaşık 3000 yıldır tartıştığı hakikat gerçeğini ifade eder. Varlık konusunda düşük yapan milyonlarca hakikat vardır. Aşk, özgürleştirmediği sürece hakikat haline gelemez. İşin sırrı varlık, aşk ve özgürlük gerçeğinin başarı ile doğum yapmasında yatar. Tanrı ve özgürlük kavramlarını yekpare bir biçimde ele alan Önder Apo, tasavvufun ruhunu da özgürleştirmiş ve tasavvufun şiirlerine daha da derinlik kazandırmıştır. Bunu biliyoruz ve bunu bildikten sonra Fuzuli’ye ait bu dizelerin anlamında daha da derinleşiyoruz.
Ya Rab bela-yı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem bela-yı aşktan etme cuda beni
Aşk imiş her ne var alemde
İlm bir kıyl u kal imiş ancak.
Hakikat aşktır, aşk özgür yaşamdır belirlemesi özünde prangaya alınmış hakikatin de salı verilmesidir. Madde ve enerji ilişkisinden ortaya çıkan özgürlük bir aşk felsefesidir. Çünkü aşk, hakikatin yolu ve yolcusudur. Hakikat arayışları varoluşun sırrını bulmaya çalışır. Arama ve bulma meşakkat dolu bir yolu yürümeyi zorunlu kılar. Hakikat bir diğer manası ile değeri de ifade eder. Kapitalist modernite de hak, bir şeyin karşılığı olan para ilişkilerine indirgenir. Özcesi kapitalizmde değer sadece tanrı olan paradır. Yaşam para ve çıkarlar pençesinde amorf bir hale düşürülür. Çünkü onurlu bir yaşam devlet ve iktidarın fabrikasında üretilen köleliği asla kabul etmez. O yüzden ilkin yaşam öldürülür.
Türk ve Fransa devletleri ticaret ve çıkar ilişkileri gereği Kürt halkına yönelik yeni bir komplo daha kurdular. PKK hareketinin önder kadrolarından Sakine Cansız ve arkadaşlarının katledilmesinin yıl dönümü arifesinde Kürt halkı yeni bir katliamla karşı karşıya kaldı. Fransa’nın başkentinde 23 Aralık günü bu çıkar odağı yine benzer yöntemle devreye girdi. Kürt özgürlük hareketinin öncüsü Evin Goyi (Emine Kara) halkının sanatçısı Mir Perwer ve yurtseverliğin çınarı olan Abdurrahman Kızıl katledildiler.
Seine nehrinin ikiye ayırdığı, ışığın ve aşkın şehri diye tasvir edilen Paris’te yine Kürtler vuruldu. Bu sefer katil kamuoyuna, cezaevinde öldürülerek sümen altı edilen Ömer Güney’in aksine Paris’in bağrında yükselen Eyfel kulesi gibi katı bir madde halini almış, olan adi, ırkçı ve psikopat bir tetikçi olarak lanse edildi. Oysaki katil Paris’in sahte, aldatıcı ışığı ve aşkı kadar aşikardır.
Evin Goyi, süslü cam şişelere sıkıştırılan Paris’in parfüm kokularının aksine Kêla Memê dağının çiçeklerinin doğal kokuları arasında Uludere’nin Hilal köyünde doğmuştu. Kêla Memê’nin heybetinin gölgesinde boyun eğmez Goyi aşiretinin kızıydı. Gün geçtikçe çelişkileri derinleşiyordu. Okulda başarılı bir öğrenci olmak istiyordu. Fakat öğrendiği dili bilmeyen annesi ve babası ona sırtını dönüyordu. Nedenini idrak etmekte zorlanıyordu. Dilinin, kimliğinin ve kültürünün yasaklara, inkar ve imhaya tabii tutulduğunu 15 Ağustos 1984 tarihinden sonra namlulardan çıkan mermilerden yavaş yavaş anlamaya başlamıştı. Botan’ın asi bir aşireti olan Goyi’lerden, onlarca genç yüzlerini dağlara vermişti. Hilal köyü de Kürt gerillasının asi yuvalarından biri olmuş, onlarca gencini topraklarının özgürlük hakikati için Kürt halkının diriliş ve direniş devrimine uğurlamıştı. Onların manevi anlam dünyasının temel değeri, para değildi, Xak yani toprakları ve yaşamlarının özgürlüğüydü. İşte gerillalar o toprakların özgürlük hayali olmuştu.
Evin Goyi de böylesi bir diriliş atmosferinde gencecik yaşına rağmen yüzünü efsunlu dağlara verdi. Her adımı zorluklarla dolu olan yeni bir yaşamın temiz kapısından içeri adımlamıştı. Dağ yaşamı onun bir parçası o da dağ yaşamının bir parçası olmuştu. Kapısından içeri adımladığı sade yaşamın büyüsü onu çelişkilerle dolu yaşamdan kurtarmıştı. Bu ilk adımından edindiği yaşam anlayışını kadife sesinden süzülen kelimelerle çevresi ile de sürekli paylaşırdı: “Gerilla yaşamı anlam dünyasını güçlendiriyor. Dünyamız yaşadığımız dağın içindedir. Gerilla yaşamının kanunu şudur. Yaşam ne kadar basitse o kadar anlamlı bir form halini alıyor. Gerçekliğine aykırı, yaşamını parçalayan hiçbir çelişki kalmıyor. Çünkü yaşam çok sadedir. O yaşam içine akıyor, sende o yaşamın içine akıyorsun. Yaşamımız arkadaşımızdır. Gerilla yaşamının bilinci net ve sadedir. Sürekli öğrendiğimiz bu yaşam oldukça anlamlıdır. Zorluklar tabiatımız halini alır.”
İlk komutanlarından çok etkilenir. Yaşamı onlardan öğrenir. Ve unutmaz, simaları asla gözlerinden kaybolmaz. Her an onun için emek veren, çaba sarf eden, Cahide (Necla Çelik) Azime (Mihriban Saran) Sozdar Dêrik, Aziz ve Yusuf Porspî bu komutanlardan sadece birkaçıdır. Hayali, her zorluğu en önde göğüsleyen komutanları gibi güçlü bir performansa ulaşmaktır. Onların enerjilerinin sırrını hayret ederek hep merak eder. Farkına varmak onun için anlamanın amentüsüdür. Çok iyi bir gözlemci ve azimli bir savaşçıdır. Bu güçlü komutanlardan savaş sanatını öğrenir. Ve gün geçtikçe Evin Goyi de onlar gibi güçlü komuta özelliklerini yapısında gerçekleştirir. Zorlu yaşam koşulları ve kendisinden emin olan komutanları iradesini güçlendirir. Zorluklar içinde yaşamasının nedenlerine dair sorular aklının ucundan bile geçmez. Hesapçı analitik zekanın çıkarlarından azade bir kişilik kazanır. Ve coğrafyanın değil zihniyetin kader olduğunu en derinden duyumsar ve hisseder.
Coğrafyasına biçilen kaderi özgür ve bağımsız zihni ile alt edeceğini yaşayarak öğrenir. Botan ve Zagros dağlarını adım adım arşınlar. Yaşamının bir yanı kan, barut ve ölüm içinde geçse de diğer bir yanı da adı gibi aşk ile doludur. Sömürgeci Türk devletine korku salan adımların sahibidir. Sade ve mütevazi duruşu ile de dünyamın manevi anlamı dediği arkadaşlarının sağlam bir limanı olur. Dile kolay ışık hızından daha hızlı olan düşünce hızının sınırlarını zorlayan bir tarih haline gelir. Tanıyan her arkadaşının kalbinde yer edinir.
Gelişim düzeyi ile PKK hareketinin yönetim kademesinde yer alır. Zaten doğasında iktidar yoktur. Yönetim anlayışı, arkadaşlarına ve halkına bir derviş gibi hizmet etmektir. Sistemin her tür hastalığından kendisini arındıran büyük bir kişiliği kendisinde yaratır. Önder Apo’nun yaratmak istediği özgür yaşamın asil bir neferi olmayı en yüce mutluluk görür. Zaten hakikat, yaşamın özgürlüğünden başka ne olabilir ki?
Evin Goyi, DAİŞ’e karşı savaşmış ve yaralanmıştı. Ağır yaralarına rağmen de görev ve sorumluluklarını aksatmıyordu. Tedavi olmak ve çalışma yürütmek için Avrupa’ya gitti. 2022 yılı boyunca Türk devleti Zap, Avaşin ve Metina da gerilla güçlerinden darbe üstüne darbe almıştı. Bu çetin savaşta Evin Goyi’nin genç savaşçıları hakikatlerine düşman olan Türk devletinin nefesini kesmişti. Türk devleti aldığı bu yenilginin acısını, Rojava’da yerleşim yerlerini bombalayarak, silahsız, savunmasız, günahsız insanları gözaltına alarak, hapislere atarak ve Fransa devleti ile işbirliği yaparak Ahmet Kaya Kürt kültür merkezine saldırarak çıkarmaya çalışıyor. Fakat nafile hakikat yenilmezdir. Çünkü tarih nice zorba güçlerin mezarlığıdır. Evin Goyi, Mir Perwer ve Abdurrahman Kızıl, ardıllarına hakikatin en yüce değeri olan haksızlık karşısında mücadele etme mirasını bıraktılar. Kürt halkı bu mirasa daima sahip çıkacaktır.”
Kaynak: Komalên Ciwan Sitesi