HABER MERKEZİ-
MÜCADELE ARKADAŞLARI: Zap Direnişinin Yarattığı Fedai: Armanc Arin.
“Her savaş kendi fedailerini yaratır, her direniş kendi öncülerini ve kahramanlarını. Savaşın karakterini doğru okuyan, sonuçlarını öngören ve bu savaşın tarih anlatımlarındaki yerini doğru analiz eden savaşçı, bu savaşla beraber yeni bir kimlik kazanacağını bilir. Çünkü eğer bir savaşın içerisinde yer almışsanız, yaşamınız boyunca hangi farklı süreçlerden geçmiş olursanız olun hep o savaş süreciyle anılır, o savaş ile hatırlanırsınız. Çünkü savaş insana yepyeni bir kimlik kazandırır. Savaşa katılan, savaşı gören, savaşa şahit olan herkes yaşamının dönüm noktalarını o sürece göre belirler. Savaştan önce ve sonrası diye… Hele yürüttüğünüz savaş, kendi topraklarınızı, ülkenizi işgal etmek isteyenlere karşı verilen bir direniş ve aktif savunma savaşıysa bu savaşta kazanılan karakter mutlaka tarihin onurlu bir sayfasına denk düşer. Çünkü dünyanın her neresinde olursa olsun, hangi faşist-emperyalist güce karşı olursa olsun, kötülüğe karşı direniş konumunda olmak seni onurlu bir insan yapar. Kabullenmek, boyun eğmek, diz çökmek köleliğin karakteri ise, direnişçinin karakterinde hep isyan ve başkaldırı vardır. Yıllardır Kürdistan dağlarında yaşanan onur savaşının her sürecinde de böyle direnişçi kimlikler açığa çıktı. Özellikle 2022 yılında gerilla tarihinin en çetin mücadelesinin yaşandığı Zap alanında gerçekleşen savaş, kendi savaşçı ve komutanlarını yarattı. Onlara yeni kimlikler kazandırdı. Ve onlar artık gerilla savaş tarihinde, büyük Zap direnişinin fedaileri olarak anılacaklardı. Zap direnişi geleneğinin yarattığı öncü kadrolardan biriydi Armanc Arin. Zap direnişiyle fedaileşen ve ölümsüzleşen.
1987 yılında Amed’in Karaz ilçesinde dünyaya geldi Armanc. Kürt halk tarihi açısından en onurlu çıkışlarından biri olan PKK isyanının tohumlarının atıldığı yerdi Lice. Bu tarihi çıkışa ev sahipliği yapan Lice halkı PKK etrafında kenetlenen ilk topluluk oldu. Yurtseverlikleri, özgürlük davasına bağlılıkları bu yüzden sağlam ve yürektendi. Çünkü onlar PKK’ye ruh veren Önderliğin ve onun ilk yol arkadaşlarını görmüş, onları tanımışlardı. Armanc da PKK’ye gönül veren böyle bir ailenin içerisinde dünyaya gelmişti. Kürdistan’lı birçok çocuğu gibi o da anne ve baba kelimelerini söylemeden önce ‘Apo’ demeyi öğrenmişti. Çocukluğunu geçirdiği Lice’de bir yandan özgürlük davasına sonuna kadar bağlı insanların sofrasında yurtseverliği öğrenirken, diğer yandan düşmanın özelde bu ilçeye karşı gerçekleştirdiği saldırılara, imha ve soykırım politikalarına, dil ve kültür yasaklarına şahitlik ediyordu. İçinde büyüdüğü kültür, konuştuğu dil sistem içerisinde ‘yasaklı’ duvarına çarptığında başladı sorgulamaları. Sistemin dayatmalarına karşı reddettikleri, onu özgürlük saflarında yürütülen mücadeleye çekiyordu. Herkes gibi onun da arayışları, retleri ve kabul edemedikleri ile başlamıştı. Kapitalist moderniteye, erkek egemen zihniyete ve cinsiyetçiliğe, faşizme ve milliyetçiliğe karşı en radikal, en ciddi mücadeleyi yürüten PKK’yi daha yakından tanımaya, araştırmaya başladı. Gerilla saflarına katılım kararı vermeden önce, Kuzey Kürdistan’ın farklı şehir ve ilçelerinde toplumsal alan çalışmalarında kaldı. Bilinçlendikçe örgütlüyor, örgütlendikçe eyleme geçiyor ve kendi toplumsallığını yaratıyordu. O süreçte onlarca genç ve kadın Armanc’ın etrafında toplanıyordu. Henüz bir PKK kadrosu değildi, henüz herhangi bir örgüt eğitiminden geçmemişti. Aynı ne söylediklerine değil, ne yaptıklarına bakılan Apocular gibi samimi, yürekten ve salt kendi duruşuyla etki yaratan bir tutumun sahibi olmuştu. Tartıştığı, sohbet ettiği insanlar onu dinliyor, ona inanıyor ve onun arkasından yürüyorlardı.
Toplumsal alanda yürüttüğü çalışmalardan sonra Kuzey Kürdistan basın çalışmalarında kaldı ve dergi çalışmalarında yer aldı. Bu süreçte Önderlik felsefesini daha yakından tanıma ve araştırma şansını yakaladı. Önderlik bilinci ile kendini aydınlatmaya başladığında, daha keskin, daha radikal bir mücadelenin izinden gitme gerekliliğini hissetti. Zihinde ve fikirde sistemden kopmanın yeterli olmadığını öğrendi. Çünkü kendini adamak zihinde ve yürekte, bedende ve fikirde sistemin dışına çıkmak, sistemle mücadele edebilmek için ona karşı bir alan oluşturmak ve o alanda mücadele etmekti. Bu yüzden 2013 yılında kendini adamayı seçti Armanc. İşgalci Türk ordusunun ve DAİŞ çetelerinin Rojava devrimini boğmak için insanlık dışı yöntemlerle saldırdıkları günlerde, bu saldırılara karşı duran ve tarihte eşi benzeri görülmemiş bir direniş sergileyen Kürdistan’lı yiğitlerin yol arkadaşı olmayı seçti. Gıptayla onlara uzaktan bakmayı değil, onlardan biri olmayı tercih etti. Sadece onlara hayranlık duyan ve alkışlayan kesimlerden olmayı değil, onlarla beraber bu mücadelenin parçası olmak için Kürdistan dağlarının yolunu tuttu.
Kürdistan dağlarına geldiğinde sanki yıllardır orada, o insanlarla beraber yaşıyormuş gibi katıldı yaşama. Sanki daha öncesinde, ömrünün bir yerinde o insanlarla kalmış gibi tanıdık geliyordu her şey. Sanki yıllar önce bu patikaların üzerinde yürümüş, bu çeşmelerden su içmişti. Çabuk alıştı Armanc. Girdiği her ortamın, edilen her sohbetin, oturulan her sofranın, tüm zorlu ve mutlu anların arananıydı. Yoldaşlar topluluğunun vazgeçilmez bir halkasıydı artık. Kürdistan dağlarına gördüğü eğitimlerden ve katıldığı pratiklerden sonra, katılımını bir üst noktaya taşırmak ve kendini daha güçlü adamak için fedailerin kurumu olan Özel kuvvetlere gitmek için öneride bulundu. Kısa sürede önerisi kabul edildi. Özel kuvvetlerde hem ideolojik, hem askeri birçok eğitimden geçti. Düşmanın kalbinde bir ateş topu gibi patlayan fedailer ile yol arkadaşlığı yaptı ve onlardan çok şey öğrendi. Fedailer kurumunda eğitim gördüğü sırada fedailik üzerine yoğunlaşmalarını şu sözlerle dile getirmişti: ‘’Bizler fedayileşme için eğitim görüyoruz. Her Apocu militanın kendinde yaratması gereken fedailik ruhudur. Fedailik kendini tümüyle adamaktır. Anda gerekene cevap olmaktır. Tüm değerleri kendi kişiliğine taşırma ve yaşanan en güzel duyguları, anlamları , insanlığı kendinde yaratmaktır. Her zaman için insanlık ve toplumsallık için yeniyi yaratmaktır. 24 saat Önderliği yaşama ve yaşatmak, onda kendini sürekli yenilemektir. Partiye en büyük hizmeti yapmak ve partiyi yüceltmektir. Fedaileşmek ve Önderliğin militanı olmak kolay olmadı hiçbir zaman. Bu en sancılı süreçlerden geçmek demektir. Ama bu sancılı süreçlerin yarattığı değişimlerle Önderliğe daha yakın olacağıma ve Önderliğin bizden istediği özgür kişiliği kendimde yaratacağıma gönülden inanıyorum. Bizler Kürdistan’da büyük devrimsel çıkışlar yaratmak istiyorsak fedailik her zaman yol haritamız olmalıdır. Doğada bile bu böyledir aslında. Bir hücrenin oluşumu için diğer hücre kendini feda eder. Bu evrenin bir hakikatidir. Her oluşum, her varlık büyük fedakarlık, sancılar ve bedeller ile açığa çıkar. Özgürlük hareketinde de şimdiye kadar ne değer yaratılmışsa bunlar büyük bedeller ve emekler verilerek gerçekleşti. Bunun sürdürücüsü olmak için de bu anın fedaisi bizler olmalıyız.’’
Yurtseverlik, sorumluluk, devrimcilik ve fedailik… Bunlar Armanc’ın yaşamının her evresine damgasına vuran en anlamlı gerçekliklerdi. Yaşamının her dönemecinde bu manevi değerlerin sırrına erişmeyi amaç edindi. İyi bir yurtseverden, Apocu fedailiğe emin adımlarla, bir an bile sendelemeden yürüdü. 2022 yılında işgalci Türk ordusu Zap alanında işgal operasyonu başlattığında, bu düşmana karşı nasıl duracağını, nasıl direneceğini çok iyi biliyordu. Yıllarca kendini bu an için, düşmanı vurmak için, intikam almak için hazırlamıştı. Faşist Türk ordusu Batı Zap bölgesine yöneldiğinde en ön saflarda işgale karşı direnen, düşmanı vuran gerillalardan biriydi Armanc. Cenga Xabur Şehid Savaş Maraş devrimci hamlesinde kadın ordusunun en güçlü temsilini yapan militanlardandı. 30 Mayıs 2022 tarihinde yine Batı Zap alanında düşmanının üzerine yürürken, bir an bile korkmadı. Ne çatışmaktan, ne düşmanından ne de ölümden. Fedailik sözüydü çünkü, düşmana karşı diz çökmektense onurlu bir ölüme yürümek Apocuların yaşam felsefesiydi. Armanc Arin, Amed’ten Zap’a savaştıkça özgürleşen ve güzelleşen Kürt kadınının en anlamlı temsilini yaptı . Başta da söylediğimiz gibi o kendi kahramanlarını yaratan büyük Zap direniş destanının en okunası hikayelerinden biri olarak gerilla tarihinde iz bıraktı.”
Kaynak: YJA-STAR Sitesi