HBAER MERKEZİ: İskan Amed’in Yurtsever Gençlik Dergisinin 2023 Kasım- Aralık sayısına yazdığı yazıdır.
KÜRTLERİN SON ÖFKESİ
Kürt aklında Nû kelimesinin ilginç bir serüveni vardır. Nû kelimesi yeniyi içerdiği gibi eskiyi de bağrında muhteva eder. Çünkü her yeni zaman ile eskir. Dolayısıyla yaşam ve zaman olayı Kürt aklında yeninin ve eskinin yerini alan önemli kelimeler olmaktadır. Bundan dolayı yüceltilen yaşam ve zaman kavramları onun farkında olan Pîr ve Bîr ile bilinç seviyesine ulaşır. Varlık ve bilinç zaman olgusuyla beraber Pîr kelimesi ile özdeşleşir. Bu aynı zamanda kutsaldır. Kutsal olan şey varlığın sırrını zaman ile idrak eden bilinçtir. Dolayısıyla bilinç ve zaman hayatın sıfır noktası olan Nû kavramında gizlidir. Eski, Nû kavramının farkında olma ile kutsallaşır ve Nû kavramı yine bu farkına varmayı sağlar.
Bîr, kelimesi bütün oluşumların sırrını bilen kişiye hastır. Varlık ve oluş ile ilgilidir. Kelimenin kutsallaştırılması kaynağını buradan alır. Bilme ve kutsal kavramlarının tek kelime ile ifade edilmesi muhteşemdir. Birileri, Kürtlerin şu anki devletsiz olma durumuna bakarak, geçmiş şehirli uygarlıklar ile bağının olamayacağı sonucuna varabilir. Ama bu bakış açısı ciddi yanılgıları barındırmaktadır.
Kültür ve toplumsal gelenekler babında Kürtlerin oldukça gelişkin bir düzeyi vardır. Bu gelişmiş kültürün en bariz hakikatlerinden biri de Kürt dilidir. İlk inanç babında rüzgar baz alınarak dört temel elementin harekete geçirilmesi ve bu hareket sonucunda maddenin canlılık kazanması oldukça ilgi çekicidir. Kürtçe’de oluşturucu anlamda bir ağacın kökü ve dalları kadar düzenli olan kelime kombinasyonları dikkat çekicidir. Bî-Bû-Ba kökleri aynı kombinasyondur. Ba yani rüzgar kök oluşturucu öğedir. Bu anlamda aynı varyantın bileşeni olan Bîr kelimesi bu oluşuma paralel varlığın bilinci ve bilinçli öznesi olarak anlam kazanır. Evrenin nabzının Ba yani rüzgar ile birlikte kalp atışı gibi görülmesi insan şahsında farkına varan doğanın bilinç seviyesine ulaşması en zor felsefik konulardan biridir. Doğa dengesine göre şekillenen insan ve onun toplumu, iki doğa arasındaki optimal dengenin ifadesidir. İşte Kürtlerin ideolojisi, tarihi, dini, her zaman doğa ve dağ olmuştur.
Toplum ve doğa dengesindeki bozulma son öfke olarak M.Ö 2000 ve M.S 2000 olarak kapitalist çağda tsunami olurken M.Ö 2000’lerde başlayan toplumsal bozulmaya bir müdahale öfkesidir. Gutti-Hurri-Med ve PKK’ye ulaşan izdüşümün, toplum ve doğa içindeki dengenin bozulması ile eş zamanlı gelişmesi tarihsel gerçekliğe uygundur. Agade’nin laneti sıradan bir olay değildir. İlk kapitalist ve emperyalist nüvenin rüşeym halidir. Kûr tapınağının talan edilmesi ve Pîroz gördükleri mekanlarının yıkılması Guttileri adeta çıldırtır.
Tarih ve dilin ilginç bir izdüşümü vardır. Adeta ruh ve beden gibilerdir. Ne mutlu onlara ki dilleri tarihsel çalkantılara ve büyük doğuşlara ebelik etsin. Dilbilimci-Yazar Numan Amed: ‘Eyun, phrḗn, φρήν, akıl ile Kürtçedeki Pîr kelimesinin aynı köke dayandığını belirtir.’ Ve devamla aynı kelimenin ‘Lat, frenum olarak gemleme, durdurma ve engelleme olarak anlam kazandığını ifade eder.’
İşte Kûr tapınağının Pîrleri tarihi Agade şehrini lanetler ve Gutti’lerin dağdan saldırması ile Akad uygarlığı yerle bir edilir. Akad’lılar tarafından Kûr tapınağının talan edilmesi, Gutti’ler açısında bardağı taşıran son damla olur. Tarihteki ilk savaş rölyefi Gutti savaşçılarının, Akad kralı Naramsin’in kafasını basarak yaptıkları rölyeftir.
Tarihin gelmiş geçmiş en gaddar ve ilk talan gücünün Akadlar olduğunu yazılı kaynaklardan biliyoruz. Sargon, Akad İmparatorluğu’nun kurucusudur. Torunu Naramsin Anadolu’daki 17 kent devletine karşı savaşmış ve bu mücadelesi ‘Şartamhari’ metinlerinde Akad’ca anlatılmıştır. Akad’ca ‘Şar’ kelamı ‘Şarrum’ ve ‘Kral’ anlamına gelir. ‘Tamhari ise ‘Mücadele’ anlamını ihtiva eder. Şarhamtari ise mücadele eden kral anlamında Naramsin’in Anadolu kentleri ile mücadelesini anlatır. Bahsi geçen bu saldırılar Bakurê Kurdistan’a yöneliktir. Bu zaman kesitinde alanda yaşayan halk Hurri’lerdir. Etimolojik açıdan bakıldığında Şar denilen kelime bugün Şer ve Şêr olarak Kürtçe dilinde hala yaşamaktadır. Peki Tamhari kelimesine ne demeli? Tanrıları fırtına olan Hurri’lerin fırtına sinonimleri olan tavan ve har ile ilgisi açık değil midir? Har kelimesi harp kelimesinin de kökenidir. Unutmayalım ki tarihi Kûr tapınağının kurucularına da Gurun denilmekteydi. Gurd-Kurd ve yeni yetme Ergenekon Kurdu ile nasıl da ironik bir bağ oluşmuş, şaşırmamak elde değildir.
Asurlara karşı savaş kazanan Medler de aynı yolun izdüşümcüleridir. Gariptir, Kurdistan’da katliamlar yapan Asur kralının ismi de Sargon’dur. Tarihte bu zata II. Sargon denilmektedir. Diğer kanatta ise her ne kadar tarihe hain olarak geçmiş Harpagos ‘Harbajo’ tekil kişisi var ise de bu bir kişi değildir. Harbajo bir unvandır. Med ordusunda general rütbesi Harbajo’dur. Aynı ünvan tarihi Ninova şehrini de yerle bir etmiştir. Akad dilindeki Tamhara aynı kelimenin sinonimidir. Har ordu demektir.
Asurlular, kalelerini öldürülen insanların kafataslarıyla donatıyorlarmış. Hatta bu kafataslarıyla duvar bile ördükleri söylenmektedir. Bu gaddar imparatorluğa karşı Medler’in öfkesi de oldukça yıkıcı olur. Kafatası parçalanan Asur kralının hikayesi belki de bir simgedir. Kafatasına karşı kafatası Medler’in yani Kürtlerin son öfkesi olarak da görülebilir. Kürtlerin frenlemeye çalıştığı gerçeklik ise daima aşırılık olmuştur. Son kertede ise ehlileşmeyen zalim devletlere son vermişlerdir. Tarih tekerrür ediyor ve Rêber Apo’nun ifadesi ile: ‘Tarih günümüzde gizli ve biz onun başlangıcında…’ Gutti’yiz, Hurri’yiz, Med’liyiz ve PKK’liyiz.
Kürtlerde Bîr-Pîr hem kutsallık hem bilinç ve hem de kuyu anlamına gelir. Tarih ve şimdi Kürt bilincinde mündemiçtir. Biriken acı ve öfke, insan varlığının sinir damarlarında akan kan, Kürt insanını kıyamete zorlamaktadır. Kuruyan dereler, mevsimin erken aylarında kuruyan her türlü Kürt otu, dağların ateşe verilen meşeleri, Kürt insanına cehennemi yaşatmaktadır. Bütün bu olayların üzerine eklenen ve bazen sarı torba diye servis edilen kefenler ve şehit gerilla definlerinin engellenmesi, artık açıkça yapılan ihanetler ve işbirlikçilik, Kürtlerin sinir uçlarına dokunmaktadır. Rêber Apo üzerinde uygulanan ahlak dışı tecrit, talan edilen kabirler, kaldırım taşlarının altında teşhir edilen cenazeler, Kürt gerillalarına karşı kullanılan kimyasal silahlar ve son yıllarda koli, kutu ve torba ile ailelere verilen Kürt savaşçıların kemikleri tarihin tanık olduğu en büyük tecavüzdür. Ve bu görüntüler bardağı taşıran son damla olmuştur.
Bu görüntüler Kürtleri korkutmak için servis ediliyorsa tarihin en büyük hatası yapılıyordur. Kürt Bîr’inde yani hafızasında bu olayların failleri ve ortakları not edilmektedir. Akat ve Asur imparatorlukları dünyanın en büyük güçleriydi. Bütün askeri sistemler kaynağını onlardan alırdı. Ansızın dağlardan sel gibi akan Gutti’lerin ve Med’lerin hışmına uğrayıp yerle bir oldular. Şayet çağın Kürt düşmanları bu olayları tarihi bir romantizm sanıyorlarsa yanıldıklarını şimdiden söyleyelim. Çünkü Gutti’lerin, Huri’lerin ve Medlerin ardılları PKK’liler milat sonrasının en büyük son öfkesinin soy sürdürücüleridir. Kürtlerin son öfkesi karşısında Türk devletinin ve ortaklarının hiçbir silahının işlevi olmayacaktır. Bîr; aynı zamanda hatırlama ve unutmama demektir.
Unutulmasın ki Kürtler doğayı ve insanı sevdikleri kadar yüksek dağlarının rahminde doğan ateşi de çok severler. Ateşi ehlileştirip, bulup, kutsal görüp, insan toplumuna sunmuşlardır. Ama ateşin bir de yok eden ve dokunduğu her şeyi küle çeviren gerçekliği de unutulmamalıdır. Zap, Metina ve Avaşîn dağlarının Pîroz Şêr’lerinin Har Agir’i yani yüksek yerlere ait olan gür ateşi, her yere yayılacak ve bu aşırı vahşetler frenlenecektir.