HABER MERKEZİ- Eski MİT Kontrterör eski Daire Başkanı Mehmet Eymür öldü. KOAH tedavisi gören Eymür geçen hafta entübe edilmişti.
THKP-C ve THKO önder kadrolarının yaşamını yitirdiği Kızıldere operasyonunu, Ulaş Bardakçı’nın öldürüldüğü operasyonu yönetmekle hatırlanan Eymür, 90’lı yıllarda kontrgerillanın PKK’ye karşı yeniden yapılandırılmasında da aktif rol aldı.
Mehmet Eymür Kimdir?
1943”te İstanbul’da doğan Mehmet Eymür, MİT’in öncülü olan Milli Güvenlik Teşkilatı’nın kritik isimlerinden olan Mazhar Eymür’ün oğludur. Eymür, MİT’te Hiram Abas’la birlikte 1. Ordu Komutanı Orgeneral Faik Türün’ün emrinde çalıştı.
Eymür 30 Mart 1972’de Mahir Çayan’ın da aralarında bulunduğu bir grup devrimcinin, Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarını engelleyebilmek adına kaçırdıkları İngiliz teknisyenlerle girdikleri Kızıldere köyünde öldürüldükleri operasyonun yöneticilerindendi. Eymür, 19 Şubat 1972’de Ulaş Bardakçı’nın katledildiği operasyonu da yönetmişti.
Eymür, kontrgerillanın her zaman kilit isimlerinden oldu. ABD’nin doğrudan “devşirme” yöntemiyle oluşturduğu özel harp ekipleri içinde Hiram Abas’la birlikte yer aldı.
Eymür ve Abas yönetimindeki pek çok katliam ve suikastta adı geçen Abdullah Çatlı, 12 Eylül sonrasında Türkiye büyükelçiliklerine yönelik saldırılarıyla gündeme gelen ASALA’ya karşı görevlendirilmişti.
PKK’ekseninde yeniden yapılanma
Eymür’ün resmi olarak MİT’e dönüşü ise 1986’da oldu. Özal’a danışmanlık yapan CIA’ya yakın eski MİT’çiler Fuat Doğu, Bülent Öztürkmen’in de bastırmasıyla Hiram Abas 1986 Nisan’ında MİT’e İç İstihbarat Daire Başkanı olarak atandı. MİT’i operasyonel bir güç haline getirmeyi hedefleyen Hiram Abas, PKK’ye karşı mücadele için Güvenlik Daire Başkanlığı’nı kurarak başına Mehmet Eymür’ü getirdi. Özel harpçi Yarbay Korkut Eken ve Binbaşı Yavuz Ataç’ı da yanına verdi. Böylece 1996’da Susurluk kazasının ardından meşhur olacak ekip bu dairede toplanmış oldu.
Kürt sorununda gerilim tırmanırken ve Kuzey Kürdistan ve Irak’ta belirsizliğin derinleştiği bir ortama denk gelmekte olan 1989 Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken, egemenler arasındaki çatışma gittikçe kızışmaktaydı. İstanbul Emniyeti’nin başındaki Ünal Erkan-Mehmet Ağar ikilisi ile Mehmet Eymür-Atilla Aytek ikilisi kapışmaya başlamıştı. 1996’daki Susurluk vakasının ilk tohumları bu sırada atılmaktaydı.
MİT raporu
Bu arada gözünü Cumhurbaşkanlığı’na diken Necdet Üruğ’un da önünün kesilmesi gerekiyordu. 1988 başındaki bu gergin ortamda “1. MİT raporu” olarak bilinen belgenin basına sızdırılmasıyla büyük kapışma başladı. O güne dek egemenler arasında bu denli ortalığa saçılmış bir mahalle kavgası üslubuna alışık olmayan kamuoyu şaşkınlıkla bilumum kirli çamaşırların ortalığa dökülmesini izledi. Raporu yazan Mehmet Eymür’dü.
Eymür ile bilgileri veren Kemal Yazıcıoğlu ve Atilla Aytek bu raporla, Necdet Üruğ’un çapkınlıkları ve yeraltı dünyasıyla bağlantılarından; İstanbul emniyetindeki Ağar-Erkan ikilisinin yolsuzluk ve mafya ilişkilerinden; MİT’teki Nuri Gündeş ekibinin mafya bağlantılarından; DYP ve Cindoruk’un Banker Bako tarafından finanse edilmesine kadar bir dizi iddiayı ortaya saçtılar.
Şok etkisi yaratan rapora karşı Nuri Gündeş ekibi de Hiram Abas-Mehmet Eymür ikilisi hakkında bir dizi yolsuzluk, çapkınlık gibi iddialar içeren ihbar mektuplarını MİT içinde ve basında dolaştırmaya başladı. Sonuçta 1.MİT raporu ters tepti ve MİT Müsteşarı ve MİT’in ikinci adamı Hiram Abas istifa ettirildi. Mehmet Eymür, Korkut Eken ve Emniyet’ten Atilla Aytek pasif görevlere sürüldü.
1995’te Kontrterör Daire Başkanı olarak geri dönü. 1997’de Washington’a gönderildi.
Eymür 2021 yılında gazeteci Gökçer Tahincioğlu’nun yaptığı geniş söyleşideki (İki kısım halinde yayımlanan söyleşiye şuradan ulaşabilirsiniz: 1–2) ifadeleriyle gündeme gelmişti. Sedat Peker’in ifşalarının olduğu bir dönemde 90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlere, devlet-mafya ilişkilerine dair konuşan Eymür, KOAH tedavisi görüyordu.