HABER MERKEZİ- Kemal Söbe yazdı: Zulmün ve İkiyüzlülüğün Daniskası
“AKP’nin reisi Erdoğan, “Asimilasyona karşı en büyük silahımız çocuklarımıza ana dilini öğretmektir ” diyor. Ayrıca, Erdoğan, Avrupa’da İslam düşmanlığının yükseldiğini belirterek Avrupa’da yaşayan Türklerin haklarını savunuyor. AKP’nin reisi, Dünya Demokratlar Birliği Kongresi’ne videolu mesajla anadilin çocuklara öğretilmesinin ve kültürün korunmasının öneminden söz ediyor. “Kendine demokrat ve kendine Müslüman” diye bir kavram var. Bu kavram, tam da Erdoğan’ı ve Türk/İslam sentezinin şürekalarını anlatıyor. Bu kadar nankörlük ve ikiyüzlülük te çok fazla. Her gün, Kürtlerin ülkesine bombalar yağdıran, varlığını Kürtlerin imhası, asimile edilmesine bağlayan birisi, birileri nasıl oluyor da, Dünya Demokratlar Birliği Kongresi’ne böyle bir mesaj gönderebiliyor?
Dünyanın en büyük kimlik ve kültür düşmanı, kültür ve kimlik savunucusu oluyor, İslam’ın savunucusu oluyor. Pes yani! İslam’ın savunucusu olan biri, azılı Kürt ve Kürdistan düşmanı. Oysa Kuran’da Kürt ve Kürdistan düşmanlığı yoktur ve İslam, “Herkesin hakkını herkese verin ve herkesin yaşam varlığına saygılı olun” diyor. İslam kelimesi Arapçada barış demektir. Yani halkın/halkların barış içinde, eşit koşullarda yaşaması demektir ki İslam’ın doğuş nedeni esasen budur. Arap ve Türk milliyetçiliği söz konusu olsun, Saddam, Erdoğan ve benzerleri İslam’ı unutuyorlardı/unutuyorlar, tıpkı Muaviye ve Yezit gibi İslam’ı kendi iktidarına meze yapıyorlar. Kürtlerin karşı karşıya kaldıkları durum öyle normal bir ulusal durum değil, çok tehlikeli koşullarda, kendi öz güçleriyle varlık mücadelesi yürütüyor. Sözde uygar dünya ise Kürtlerin, TC tarafından asimile edilmesini seyrediyor ve emperyalist dünya ise destek veriyor
Çevresine saygısı olmayanın kendisine saygısı çoktan bitmiş demektir. Türkiye her bakımdan yalnızlaşmış, rezil olmuş ama RTE, demokrasi maskesi takarak kimlik ve kültür savunucusu oluyor. Ortak vatan paradigması, Kürtlerin ve Türklerin ortak birliğinden ve ortak çıkarlarından geçer. Yani Kürtlerin ulusal kurtuluşları Türklerin de demokratik emek ve sınıfsal kurtuluşları demektir. Bu açıdan, Kürtlere bomba yağdırmak ve Kürtleri asimile etmeye kalkmak, Türklerin ve Kürtlerin tarihsel birliktelikleri ve ittifak kurmuş olmalarını dikkate alacak olursak, Türklerin ulusal varlığını da tehlikeye koyar. Bu noktada, Kürt’ü yok etmeye çalışmak Türk’ün kaderini de olumsuz yönde etkileyecektir.
İsrail/Filistin Savaşı’nda, Filistin’i sözde savunan Erdoğan’a, İsrail başbakanı Netanyahu “Kürtlerin topraklarını bombalayan ve Kürtleri yok sayan Erdoğan, bize ahlak dersi veremez demişti. Türkiye varını yoğunu Kürtleri soykırıma uğratmaya harcıyor ve kendi varlığını Kürtlerin yok edilmesine bağlamış durumda. Türkiye’de kafası biraz çalışan siyasetçi varsa, Kürtlerin yok edilmesinin Türkiye’nin uçurumdan aşağı düşmesi ve klasik anlamda bile Türklerin ulusal varlığının tehlikeye gireceğini anlar ve Kürtlerin ulusal varlığını kabul eder, Kürtçenin hayatın her yerinde resmi olarak kullanılmasını yasalarla güvence altına alır.
Ancak böyle olursa kardeşlikten söz edilir, Türkiye’nin demokratik birliği ve geleceği kurulur. Erdoğan ve Bahçeli, vahşi kurtlar gibi Kürtlere saldırıyor, bir de demokrasi maskesi takarak kimlik ve kültür savunucusu oluyorlar. Bakın, Önder Apo, Kürtleri ne kadar çok seviyorsa, Türkleri ve Arapları da, bütün dünya halklarını da aynı seviyede seviyor ve değer veriyor. İşte gerçek demokrasi budur.
Hitler, üstün ırk dedi, Almanları herkesten üstün gördü, dünyayı kana buladı ve yenilerek, dünyanın kirli sayfalarında anılır oldu. Gün gelir, yüz yıllık inkârcı ve Kürt düşmanı devlet ve yöneticileri de böyle anılacaklar. Bundan sonra, Kürtleri asimile etmeye imkân yoktur. Sanki Türkiye’de her şey güllük gülistanlık, Kürtlerin ulusal varlığını kabul etmişler, Türkiye demokratik olmuş, halklar eşit ve kardeşçe yaşıyorlar da, Almanya ve Avrupa’daki Türklere haksızlık yapılıyor da, kendine Müslüman ve kendine demokrat Erdoğan ise Türklerin haklarını savunuyor. Rezaletin daniskası. Kürtler, bazı Afrika ülkeleri gibi, öyle ulusal varlıkları tanınan ama ekonomik bir sömürü altında bir sömürge bile değiller. Ulusal yok oluş tehlikesi ile karşı karşıyalar. Kürtler tabi ki PKK öncülüğünde buna karşı büyük direniyor. TC, Kürtlere karşı yürütülen bu soykırım savaşında siyasi olarak iflas etmiş durumdadır. Savaşta ısrar etmesinin nedeni budur. Erdoğan, aslında, demokratik bir organizasyona, demokratik bir ülkenin demokratik bir lideri gibi mesaj göndermekle çok komik duruma düşüp rezil oluyor. Çünkü bütün dünya, Erdoğan’ın demokratlıkla ilgisi olmadığını çok iyi biliyor. Demokrasiyle tanışmak isteyenler Kürtlerle tanışsınlar Kürtlerin ulusal varlığını ve haklarını kabul etsinler.