HABER MERKEZİ- Yeni Özgür Politika – Ali Gündem: Kürtçeyi sahiplenme ikiyüzlülüğü- Hüdapar
Hizbulkontra çeteleri sokaklarda Kürt eğitimcilerini, aydın, yazar ve gazetecilerini enselerinden vurarak kalleşçe katlederken DEM Parti’ye gönül verenler Kürtçenin resmileşmesi, Kürtlerin özgürleşmesi için mücadele yürütüyorlardı.
Türkiye ve Kuzey Kurdistan’daki eğitim kurumlarında 5, 6, 7 ve 8. sınıflarda okutulacak seçmeli derslere ilişkin öğrencilerin başvuru süresi, ara tatil döneminin hemen ardından 30 Ocak günü başlamıştı. Seçmeli dersler arasında Kürtçe adına açık olarak yer verilmese de öğrenciler Yaşayan Diller ve Lehçeler kapsamında Kürtçenin Kûrmancî ve Zazakî lehçelerini de seçebiliyorlardı.
Öğrencilerin okullarda Kürtçeyi seçmeleri için birçok kesim kampanya başlattı, çağrılarda bulundu. Hiç kuşku yok bu çağrı ve kampanyaların önemli bir bölümü iyi niyetliydi ve Kürtlerin tüm engellemelere rağmen kendi dillerini sahiplenmelerini arzuluyordu. Başını HÜDA-PAR’ın çektiği bir kesim ise bu kampanyayı iktidarla danışıklı biçimde kendi siyasi emellerine alet etmekten çekinmediler.
Devletin tutumu bilindikti. Devlet okullarında klasik yöntemlerle Kürtçenin önünü kesmeye dönük çabalar bir kez daha yaşama geçirilirken, özel okulların neredeyse tamamında ise seçmeli dersler arasında Kûrmancî ile Zazakî’ye hiç yer verilmedi.
Türk Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı yönetmeliğe göre öğrencilerin sadece dersi seçmesi yetmiyor. Aynı ders 10 öğrenci tarafından seçilmediği sürece söz konusu ders ilgili okulun eğitim müfredatına alınmıyor. Bu durum Kürtçe açısından ise daha da zorlaştırılmış bir durumda. Öğrenciler Yaşayan Diller ve Lehçeler adı altında Kürtçenin Kûrmancî veya Zazakî lehçesini seçse bile bu kez öğretmen bulunmadığı için o dersi alamıyor. Bunun en temel nedenlerinden biri Kürtçe eğitim verecek öğretmenlerin Türk Eğitim Bakanlığı tarafından atanmamasıdır. Türk Eğitim Bakanlığı yıllardır yaptığı öğretmen atamalarında Kürtçeye ya hiç kontenjan vermedi ya da 80 milyonluk nüfus için göstermelik bir biçimde 1 veya 2 öğretmen atamakla yetindi. Eğitimcileri, ücretli öğretmen adı altında sendikasız ve kadrosuz olarak çalıştıran Türk Eğitim Bakanlığı, bu öğretmenlerin alımında da Kürtçe öğretmenlerine kontenjan açmadı.
Hal böyle iken iktidar ile ittifak ortaklığı yapan HÜDA-PAR, öğrencilerin Kûrmancî ve Zazakî derslerini seçmeleri için yürütülen kampanyalarda tam bir algı operatörlüğü yaptı. Bunu yaparken de sanki sorun Kürtlerin bu dersleri seçmemesi gibiymiş gibi ikiyüzlü bir tutum takınarak iktidarın Kürtlere ve Kürtçeye dönük saldırılarını görünmez kılmaya çabaladılar. Örneğin bu kampanyaların başını çeken ve AKP listelerinden Meclis’e giden HÜDA-PAR’lı bir milletvekili, utanmazca “Bugün Kürt’ün inkârı yok. Kürt dilinin inkârı yok. Okullarda bu derslerin seçilmesinin imkânı var” diyebildi.
HÜDA-PAR’ın başını çektiği bir güruh tarafından diğer dikkat çekici bir kampanya ise DEM Parti’ye dönük olarak yürütüldü. Devletin Kürt’e ve Kürtçeye düşmanlığını görünmez kılanlar, DEM Parti’nin Kürt dilini sahiplenmediğini ileri sürme cüretinde bile bulunabildiler. Oysa DEM Parti ve öncelleri geçmişten bu yana Kürtçeye dönük her olumlu adımı desteklemiş, mücadelesinin ana eksenini ise Kürt dilinin resmileşmesi üzerine oturtarak bunun kavgasını vermiştir. Bir diğer deyimle HÜDA-PAR’ın önceli olan Hizbulkontra çeteleri sokaklarda Kürt eğitimcilerini, aydın, yazar ve gazetecilerini enselerinden vurarak kalleşçe katlederken DEM Parti’ye gönül verenler Kürtçenin resmileşmesi, Kürtlerin özgürleşmesi için mücadele yürütüyorlardı.
Devletin ekmeğine yağ süren HÜDA-PAR ve benzeri çevrelerin tutumu üzerine DEM Parti Dil ve Kültür Komisyonu Eş Sözcüleri Kûrmancî ve Zazakî lehçelerinde yazılı bir açıklama yayımladı. “DEM Parti olarak Kürt dilinin korunması ve geliştirilmesi konusundaki tutumumuz açıktır” sözlerine yer verilen açıklamada Kürtçeye dönük devlet desteğiyle yürütülen ikiyüzlü ve düşmanca tutum mahkûm edildi. Bu çabalar asimilasyonun bir parçası olarak değerlendirildi.
Açıklamada, “Günümüzde farklı yol ve yöntemlerle Kürt dilinin sarmalanması, baskılanması, sınırlanması ve zaman içinde eritilerek yok edilmesi çabaları devam etmektedir. Kürtçe de İngilizce, Almanca, Arapça, Farsça, Türkçe ve diğer dillerin sahip olduğu tüm temel haklara sahiptir. Diğer diller hangi haklara sahip ise Kürtçe de o hakka sahip olmalıdır” denildi.
DEM Parti’nin Kürt dilinin özgürleşmesine dönük tutumu ise şu sözlerle ifade edildi:
“DEM Parti olarak milyonlarca Kürt gibi Kürtçenin her alanda özgürce kullanılmasını savunuyor ve bunun için mücadele ediyoruz. Bu bizim vazgeçilmez kırmızı çizgimizdir. Bu esaslar üzerinden Kürt dilinin eğitim dili olmasını savunuyoruz. Kürtçe ana okulundan üniversiteye kadar eğitimin tüm alanlarında, resmi kurumlarda ve toplumun her kesimince özgürce ve serbestçe kullanılmalıdır. Kürt dili resmi bir statüye kavuşturulmalıdır. Bunun için gereken her şey yapılmalıdır.”
DEM Parti Dil ve Kültür Komisyonu Eş Sözcüleri, yaptıkları açıklamada toplumun tüm kesimlerine dönük olarak Kürtçeyi sahiplenme çağrısını da yineledi:
“Kürt halkının varlık gerekçesi olan insani taleplerin yaşama geçmesi için başta Kürt halkı olmak üzere tüm özgürlük yanlılarına, devrimcilere, demokratlara, insan hakları savunucularına, tüm parti, kurum ve kuruluşlara, toplumsal örgütlenmelere, gençlik ve kadın örgütlerine, siyasetçilere, yazarlara, sanatçılara, aydınlara yaşamın her alanında mücadeleyi büyütme çağrımızı yineliyoruz. Bu kesimleri Kürt dilini canlandırma kavgasında yerlerini almaya davet ediyoruz. Üretken ve verimli etkinliklerle mümkün olan tüm yol ve yöntemleri kullanarak her evi bir Kürtçe okuluna, üniversitesine dönüştürebilmeliyiz. Kürtçeyi öğrenmeli, öğretmeli ve yaymalıyız.”