STRASBOURG- Kürt Özgürlük Hareketi’nin enternasyonalistlere ve ezilen halklara, sadece küçük şeylere odaklanıldığında devrimin yapılamayacağını hatırlattığını belirten Roger Adan Chambimaita, kendi topraklarına kapanmayıp dışarıya açılmayı, ezilenlerle temas kurmayı seçmesinin Kürt Özgürlük Hareketi’nin en ilginç ve övgüye değer özelliği olduğunu söyledi.
“Öcalan’ın özgürlüğü için, onun fikirlerine inanan bizler ‘teslim olmayan ve sokaklardan ayrılmayan tek bir bedene’ dönüşmeliyiz. Bu sözler Uluslararası Komplo’nun 25. yıl dönümüne doğru İsviçre’nin Basel kentinden Fransa’nın Strasbourg kentine düzenlenen 8. Enternasyonal Yürüyüş’e katılanlardan Roger Adan Chambimaita ait. Kürt Halk Önder Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması amacıyla 13 ülkeden 200 enternasyonalistin düzenlediği yürüyüş, ezilenlerin, kapitalist moderniteye karşı alternatif yaşam arayanların bir çatı altında buluşmasının adı da oldu. Roger Adan Chambimaita, Bolivya’dan bu yürüyüşe katılanlardan birisiydi. Chambimaita, Abya Yala yerlilerinden olan Aymara halkından. Roger Adan Chambimaita, And Dağları’nda bulunan Titicaca Gölü civarında yaşayan “Achacache” isimli bir yerli toplulukta dünyaya geldiğini aktarıyor bizlere. Chambimaita topluluğunun diğer bireyleri gibi sonrasında ailesiyle Aymaraların bir kenti olan El Alto kentine göç ettiğini anlatıyor. Roger Adan Chambimaita, “Bolivya’da hukuk ve sosyoloji okudum. Şimdi Barselona’da ‘Amazon ormanlarındaki halklar ve bölgenin ekolojisi’ üzerine doktora yapıyorum. Bolivya, yalnızca And Dağları’ndaki halklardan oluşmuyor. Aynı zamanda Amazon’un geniş topraklarında yaşayan bir çok halk mevcut” diyor.
TARTIŞMAK VE DAHA YAKINDAN TANIMAK
Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması için bu yürüyüşe katıldığını ifade eden Roger Adan Chambimaita, diğer yandan ise yerli halkların mücadelesinden elde ettiği tecrübelerini, özellikle de siyasi geçmişinin dayandığı yerli halkların ”Indianismo” düşüncesini, kendi düşünce ve projelerini konuşmak, tartışmak ve Kürt Özgürlük Hareketi’ni daha yakından tanımak için katıldığının altını çiziyor.
SAĞ VE SOL IRKÇILIKTA BİRLEŞİYOR
“Latin Amerika’nın diğer ülkelerindeki gibi biz yerli halklar Bolivya’da kendimizi ‘sağ’ ve ‘sol’ bir spektruma indirgemedik” diyen Roger Adan Chambimaita, Bolivya’da sağ ve sol kanatta yer alanların yerli halklara karşı aynı görüşte birleştiklerini belirtiyor. Sağcıların sermaye sahipleri, beyazlar ve ırkçılardan; solcuların ise Marksist ama yerli halklara karşı sağcılarla aynı cephede buluşan yapılardan oluştuğunun altını çiziyor. Indianismo düşüncesinin bu gelişmeler üzerine ortaya çıkışını ve mücadeleye başlamasını ise şu cümlelerle aktarıyor Roger Adan Chambimaita: “Bunun üzerine halkımız kentlere göç etti. Üniversitelerde okuyup bu gerçeği anlayan büyüklerimiz, askıdan kurtulmamıza ne ‘sağ’ ne de ‘sol’ kanat yardım edemez. O yüzden kendi projemizi yaratmalıyız, dedi. O proje Indianismo olarak inşa edildi. Çünkü Bolivya’da sağ ve sol ideolojinin birleştiği iki ortak nokta vardı. Birincisi ‘yerel halklara karşı ırkçılık’ ikincisi ise ‘asimilasyon’. Indianismo; sömürgeciliğe ve asimilasyona karşı yerli halkların yerinden inşaasına dayanan bir ideolojidir. Özellikle de halkım Aymara bu ideoloji etrafında örgütlendi, örgütleniyor. Böylece hem akademik hem de Bolivya’daki siyasi hayatıma bu ideolojiyle başladım.”
ULUS DEVLET, YEREL HALKLARIN İNKARI ÜZERİNEDİR
Tarihsel olarak Bolivya’nın, yerli halkların inkarı üzerine kurulu bir cumhuriyet olduğunu dile getiren Roger Adan Chambimaita, 1825’te kurulan Bolivya Cumhuriyeti’nin Avrupalı bakış açısına dayanan bir ulus devlet olduğunu belirtiyor. Chambimaita, “Avrupalılar, İspanya’dan, Fransa’dan ideallerimizi kurmak için yola çıktık’ diyerek yerli halkları yok ederek, asimile ederek, topraklarını işgal ederek fikirlerine dayanan böylesine bir devlet kurdular” diyor.
Bolivya’nın yerli halkların varlığını görünmez kılarak ortaya çıktığını vurgulayan Chambimaita, Bolivya devletinin yerli halklara karşı ırkçı bir devlet olarak inşaa edildiğini söyleyerek, ilk gününden itibaren yerli halklar için uzun bir mücadele döneminin başladığını aktarıyor. Roger Adan Chambimaita, şöyle devam ediyor: “Silvia Rivera Cusicanqui’nin ‘Ezilen Ama Yenilmeyen’ adlı gerçekten ilginç bir kitabı var ki bu kitapta yerli halkların gerçekliğinin çok iyi resmedildiğini düşünüyorum; baskı gördük ama asla yenilmedik.”
DEĞİŞEN BİR ŞEYİN OLMADIĞINI GÖRDÜK
Bolivya Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana her zaman yerli halkların direnişte olduğunu her zaman yürüyüşler, eylemler düzenlendiğini belirten Roger Adan Chambimaita, çatışmalar ve ölümlerin hep yaşandığını aktarıyor. Bolivya’nın yerli halka karşı baskıcı ırkçı tutumunun daimi bir durum olduğunu dile getiren Chambimaita, özellikle 2006’da başkanlığa seçilen Aymara asıllı Evo Morales döneminde yapılan anayasayla devletin ‘çok uluslu’ bir nitelik kazandığını ama bu sürecin 2009’a kadar sürdüğünü belirtiyor. Roger Adan Chambimaita, sonrasında yaşananları ise şu cümlelerle özetliyor: “Çok uluslu bir devletle güya bu değişti ama öyle olmadı. Özellikle 4 Kasım 2019’daki darbe sonrasında bu faşist, ırkçı söylemlerin yeniden gündeme gelmesiyle değişen bir şeyin olmadığı daha iyi görüldü.”
YEREL HALKLAR DAİMA TETİKTE
Evo Morales’in istifasıyla devletin “Yerli bir başkan olmazsa yerli halkların artık Bolivya’da kendi haklarını savunamayacaklarını ve özgürlüklerine dair bir şey talep etmeyeceklerini” düşündüğünü belirten Roger Adan Chambimaita, darbeyle birlikte yerlilere ait sembollerin yakılıp yıkıldığını, yerli halklara dönük ırkçı hakaretlerin ve yerli halklara karşı şiddet eylemlerinin başladığını hatırlatıyor. “Yani yeni anayasayla değiştiğini sandığımız; tarihimize kaydedilmiş tüm ötekileştirme, ırkçılık, şiddet aynı şekilde oradaydı” diyen Roger Adan Chambimaita, Bolivya’daki faşizmin, yerli halklara karşı ayrımcılıkla çok bağlantılı olduğunu ve hükümetin bir hata yapmasını beklediğini belirtiyor. Roger Adan Chambimaita, yerli halkların bu ırkçılığa karşı tutumunu ise şu cümlelerle ifade ediyor: “Yani bu gerçeklik her zaman yerli halkları eleştirel bir konumda tuttuğundan, kazandıkları haklara gerçekten dikkat ediyorlar. Bolivya devleti yerli halklara karşı bu ırkçılığın üstesinden gelmiş değil ve her an ‘avcı’ konumunda. Yerli halklar bu gerçeği biliyor. Bu gerçeklik her zaman yerli halkların neler olabileceği konusunda uyanık olmalarına yardımcı oluyor. ‘Uyanık olma’ durumu gerçekten de yerli halklarda bir karakter olarak mevcuttur.”
KÜRT HALKI İLE BİRÇOK ORTAK NOKTA VAR
Kürtler ile Aymara arasında çok benzerlikler gördüğünü söyleyen Roger Adan Chambimaita, şöyle izah ediyor: “Çok uluslu bir yapı olmasına rağmen Bolivya’nın ulus devlet yapısını halkıma dayatması, ulus devletlerin topraklarımızı bölmesi; sömürgecilik, asimilasyon…Tüm bunlar Kürt halkı ile ortak yaşadığımız sorunlar. Örneğin Güney Amerika’da bulunan Aymara ülkesi, Bolivya, Peru, Şili ve daha önce tek bölge olan Collasuyo’nun bir kısmı Arjantin tarafından bölünmüştür. Cumhuriyet sınırlarını tanımayan Collasuyo bölgesi; aynı dili, kültürü, inancı, günlük yaşamın pek çok yönünü paylaşan ama günümüzde ulusal devletlerin sınırlarıyla bölünmüş ve baskı altında tutulan bir bölge. Yani parçalanmış – ayrılmış olma gerçekliğimiz Kurdistan’la bizi benzer kılan ilk nokta. Bolivyalılaştırarak, Perululaştırarak, Arjantinlileştirerek, Şililileştirerek asimilasyonla Aymara kökleri ortadan kaldırmak isteniyor. Kürt halkıyla bir diğer ortak yanımız da bu değil mi? Bütün bu yaşananlara karşı direnmek ise en önemli şey. Bunca baskıya rağmen silahlı mücadelesinden vazgeçmemiş ve her şeyi kabul etmemiş, tam tersine sürekli bir seferberlik içinde. Yani bu anlamda da Kurdistan’da olup bitenlerle pek çok benzerlik taşıyor. Kürt halkıyla benzerlik gösterdiğini düşündüğüm bir diğer yanımız ise kollektif yaşamımız ve ve konfederasyon konusu. Yerli halklar, yani sadece Aymaralar değil Abya Yala dediğimiz yerli halkların büyük bir kısmı da konfederasyon özelliklerine sahip. Bir bakıma piramidal yapıya uyan ‘Incario’nun bir parçasını oluşturmalarına rağmen özellikle Aymaralar, hiçbir zaman piramidal yapılar inşa edememişler. Aymara Konfederasyonları her zaman var olmuştur. Bu anlamda Kurdistan’daki mücadeleyle de ortak bir geçmişimiz olduğunu düşünüyorum. Yani farklı bölgelerdeki farklı kozmovizyonlar ama yine de benzerlikler, her iki mücadeleyi de besleyebilecek bir diyalog kurmamıza yardımcı olabilir.”
YAŞANAN TARTIŞMALAR DA BENZER
Roger Adan Chambimaita, Aymara halkının Kürt deneyiminden çok şey öğrenebileceği gibi, Kürtlerin de Abya Yala’da varlık ve toprak mücadelesi veren yerli halkların mücadele deneyimlerinden çok şey öğrenebileceğini savunuyor.“Yerli halklar ve Kürtlerin birbirinden öğreneceği şeyler yaşanınlara dair ortak bir fotoğrafı da sergileyecektir. Sanırım yaşanan tartışmalar da benzer” diyen Roger Adan Chambimaita, Latin Amerika siyasi deneyimlerinin, özellikle de kendilerini devrimci olarak adlandıran kesimlerin veya hareketlerin, Marksistlerin her zaman çok dikey bir pozisyona sahip oldukları gerçeğinin ilginç bir soru olacağını vurguluyor. Roger Adan Chambimaita, bu kesimlerin yerli halklara karşı, ”Ben entelektüel bir akademisyenim, yolun hangisi olduğunu biliyorum ve siz yerli halklar benim yaptığımı takip etmelisiniz” gibi bir paternalist tutum sergilediğini ifade ederek, “Sadece Bolivya’da değil, Peru’da ve diğer birçok Latin Amerika ülkesinde de bunu çok yaşadık. İnanıyorum ki siz Kürtler de bunu yaşadınız” diyor.
KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİ’NİN ÇABASI
PKK’nin öncülük ettiği Kurdistan Özgürlük Mücadelesi ile tanışmasının ise Kürtler aracığıyla olduğunu belirten Roger Adan Chambimaita, şunları paylaşıyor: “And Dağları’nda bulunan Aymara bölgesindeyiz. Yani deniz seviyesinden 4100 metre yükseklikte… Bir Kürt ortaya çıkıyor. Bizimle yoldaşlık kuruyor. Orada bir yoldaşlık ortaya çıkarıyor. Bize eşlik ediyor, bizi öğrenme, diyalog kurmak, tartışmak istiyor. Kendi topraklarından çıkıp öğrenmeye, temas kurmaya, bağ kurmaya yatkınlığı gerçekten Kürt Özgürlük Hareketi’ni çok ilginç kılıyor. Kendi topraklarına kapanmayıp dışarıya açılmayı, ezilenlerle temas kurmayı seçmesinin Kürt Özgürlük Hareketi’nin en ilginç ve övgüye değer özelliği. Kürt Özgürlük Hareketi’nin bu özelliği son yıllarda unutulan enternasyonalizm fikrini tekrar hatırlamamıza ve bu fikre sahip çıkmamıza yardımcı oluyor. Oysa eleştirel hareketler her zaman enternasyonalist bir perspektife sahipti ama şimdiye kadar, ki epey bir süredir biz yerli halklar bile kendimize çok odaklandık. ‘Yalnızca Aymara’, ‘Sadece Guarani’, yani kendimizi o kadar dar bir alana sıkıştırdık ki, uluslararası gücü kaybettik. Kürt Özgürlük Hareketi, enternasyonalistlere ve ezilen halklara, sadece küçük şeylere odaklanıldığında devrimin yapılamayacağını hatırlattı. Bu anlamda Kürt Özgürlük Hareketi’nin bize vereceği çok şey olduğunu, özellikle de mücadelenin uluslararası olduğunu bize hatırlatması gerektiğini düşünüyorum. Biz Kürt Özgürlük Hareketi’ni bu şekilde tanıyoruz.”
ÜÇ TEMEL ÖNERME
“Öğrenmek ve fikir paylaşmak için gelen yoldaşların verdiği çabada biz de kendimizi gördük. ‘Siz bunu nasıl bunu yapıyorsanız biz de aynısını yapmalıyız’ dedik” diyen Roger Adan Chambimaita, Kurdistan’daki mücadelenin, çağımızın siyasi mücadelelerinin en önemli üç ayağını gösterdiğini belirterek, şöyle sıraladı:
* Kürt Özgürlük Hareketi diyor ki; korkunç bir ekolojik kriz yaşıyoruz. Çağımızda ekoloji mücadelesi olmadan politik devrimci bir sistem düşünülemez.
* Kadınların özgürlük konusu çok önemli. Kürt Özgürlük Hareketi diyor ki; kadınların özgürlüğü olmadan bir devrim olamaz. Bu, aynı zamanda biz yerli halkların da öğrendiği bir şey. Biz, hayatta olan ve hala yapı söküm sürecinde olduğumuz ataerkil modelden çok şey öğrendik. Bu noktada Kürt Özgürlük Hareketi bize kadınların rolü olmadan devrimci bir hareketin düşünülemeyeceğini hatırlatıyor.
* Kürt Özgürlük Hareketi açısından önemli olduğunu düşündüğüm bir diğer şey demokrasi fikridir. Latin Amerika’da ‘demokrasi’ olarak gördüğümüz, yalnızca tüm sömürge hükümetlerinin devamlılığını temsil eden bir fikirdi. Oysa burada bu fikir eleştiriliyor. 3. Yol temelinde bir alternatif yaşam öneren bu fikrin çok önemli olduğunu düşünüyorum. 3. Yol fikrinin denizin öte yakasında eleştiri temelinde birbirine eklemlenebilecek bir Abya Yala’yı kurmamıza yardımcı olacağını düşünüyorum. Demokratik Konfederal paradigmanın Latin Amerika’daki siyasi yerli hareketleri besleyebileceğini, yerel halklar arasında bir diyalog atmosferi yaratabileceğini düşünüyorum.
ABDULLAH ÖCALAN’IN FİKİRLERİNDEN KORKUYORLAR
Önder Apo’nun Uluslararası Komplo’yla rehin tutulmasını, kapitalist modernite güçlerinin tutumuyla anlaşılması gerektiğini belirten Roger Adan Chambimaita, şöyle değerlendiriyor: “Kapitalist modern devletler, meydan okuyan, iktidardakilerin çıkarlarını yok edebilecek fikirlerden korkar. O fikri ortaya koyanları ya ortadan kaldırmaya ya da hapse atmaya çalışacaklar. Önder Abdullah Öcalan’ın tutuklanmasından ve üzerindeki tecritten akla gelen ilk şey, fikirlerinden korkan bir rejimin varlığıdır. Bu en önemli bir noktadır. Bilmedikleri ise şudur; bir fikri susturursanız, o fikrin sesi daha çok yayılacaktır. Kürt Özgürlük Hareketi, hapsedilen bu düşünceyi dünyaya yaymayı başardı. O yüzden Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamak için yapılması gereken, fikirlerini daha da yaygınlaştırmaktır. Bu, gösterilen tüm çabalar sayesinde zaten oluyor. Bu fikirlerin gün geçtikçe daha etkili olmasının nedeni de budur. Demokratik Konfederal paradigmayı dünyaya yayıp pratiğe dökmek için mücadele etmek gerekir.”
AYMARA HALKININ TARİHİNDEN BİLİYORUZ
Kürt halkının ve Önder Apo’nun fikirlerine inanan herkesin, fiziki yokluğunu derinden hissettiğinin altını çizen Chambimaita, bir halkın lidersiz bırakılmasının eksikliğini Aymara halkının geçmiş tarihten çok iyi bildiğini belirtiyor. Roger Adan Chambimaita, şöyle devam ediyor: “Bizler yani Aymara ve Quechua halkları tarihimizde bunun ne olduğunu hissettik ve biliyoruz. Tupac Katari ve Bartolina Sisa gibi liderlerimizin bedenlerini parçaladılar, dillerini kestiler. Sömürgecilerin kendince bize bir ders vermek için bunu yaptıklarını biliyorduk. Devletlerin bu terör eyleminin temel amacı bizi yıldırmaktı ama biz kendimize eziyet etmedik. Yine direndik.”
ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE ETMELİYİZ
Önder Apo’nun özgürlüğünün sağlanması için ezilen tüm halkların güçlerini birleştirip fikirlerini yayması gerektiğini kaydeden Roger Adan Chambimaita, özgürlüğünü sağlamanın ise herkesin görevi olduğunu altını çiziyor. Roger Adan Chambimaita, “Uluslararası güçlere baskıda bulunmalıyız. Biz ezilenlerin temel hakları var ve bunlar hiçbir zaman birileri tarafından bahşedilmemiştir. Bolivya’da çalışma saatlerinden yerli halkların haklarına kadar her şey, yürüyüşlerin, protestoların ve maalesef ölümlerin sonucunda elde edildi. Bu, böylesine bir gerçeklik, çünkü kendisine karşı başka alternatiflerin var olmasını istemeyen güçlere karşı mücadele ediyoruz” diyor.
SAVAŞMAYA NE KADAR HAZIRIZ?
Roger Adan Chambimaita, son olarak şunları vurguluyor: “Önder Abdullah Öcalan, bir araya gelmiş bedenlerin ve bir fikre inananların idealleri için nasıl savaşabileceğini gösteren en iyi örnektir. Hangi noktaya kadar direnebilir ve amacımıza ulaşmak için bedenlerimizi ortaya koyabiliriz? Demokratik Konfederalizm, ekoloji mücadelesi, kadın mücadelesi…Hedeflerimize ulaşmak için savaşmaya ne kadar hazırız? Bu anlamda, şu an da katıldığımız gibi düzenleyeceğimiz tüm yürüyüş ve eylemlerde bu gücü göstermeliyiz. Önder Öcalan’ın özgürlüğü için, onun fikirlerine inanan bizler ‘teslim olmayan ve sokaklardan ayrılmayan tek bir bedene’ dönüşmeliyiz.”
Kaynak:ANF