HABER MERKEZİ- Analiz: Diziler ile Zehirlenen Beyinler ve Yürekler
Doğru bir zihniyet yapısına sahip olmak ve tutarlı bir kişiliğe ulaşmak Apocu gençlik hareketi olarak esas amacımız olmaktadır. Bunun için kendimizi tanımamız ne kadar önemli ve gerekli ise düşmanı tanımamız ve düşman bilincine sahip olmamız da bir o kadar önemli olmaktadır. Bu anlamda düşman bilinci noktasında yeterli düzeyde yoğunlaşma ve derinleşmenin olması hayati bir konu olarak önümüzde durmaktadır. Daha aktif ve doğru mücadele etmek istiyorsak bunun en önemli şartlarından biri bu olmaktadır. Mücadele noktasında yaşadığımız eksik ve yetmezliklerin kaynağında düşman bilincinde yaşadığımız zayıflık, muğlaklık ve yüzeysellik yatmaktadır. Apocu gençlik hareketi olarak, düşman yönelimlerini bilince çıkarmak, kişilikte sorgulamak, gerekli sonuçları çıkarıp, pratik mücadele zeminini güçlendirmek her zamankinden daha fazla gereklilik arz etmektedir. Kürt halkı ve Kürt gençliği üzerinde soykırım politikaları hem fiziksel olarak hem de kültürel olarak yüzyıllardır hiç ara
vermeden sürdürülmektedir. Dönem tarz ve yöntemleri değişse de değişmeyen esas şey soykırım mantığı ve uygulamalarıdır.
Özellikle kapitalist modernite döneminde var olan politikalar daha fazla derinleştirilmiş ve genişletilmiş şekilde sürdürülmektedir. Özel savaş ve psikolojik savaş yöntemleri ile bu süreç yürütülmektedir. Bu özel savaş ve psikolojik savaş yöntemleri birçok devlet-iktidar tarafından bir yöntem olarak kullanılırken TC faşist ve soykırımcı
devleti bunun rejimi olarak uygulamaktadır. Bu şekilde bireyi kendine düşman yapmaktadır. insanları toplumsalığa yabancılaştımaktadır. Peki, bunu hangi yöntemler ile yapmakta ve bunu yaparken neyi amaçlamaktadır? Başvurulan yöntemlerin başında diziler ve filmler ile zihniyet alanını çarpıtma gelmektedir. Kapitalist modernite dönemi adeta toplum üzerinde bir dizi-film bombardımanı gerçekleştirmektedir. Bu sadece bir sektör değildir. Kapitalist modernitenin ideolojik hegemonyasını kurduğu en sonuç alıcı araçlarından biri olmaktadır. Zihniyetler bu şekilde şekillendirilmekte, algılar bu şekilde yönetilmektedir. Redlerin ve kabullerin karmaşıklaştığı bir zihniyet gerçekliği açığa çıkarılarak sonuç alınmak istenmektedir. Bu zihniyet cinsiyetçiliğin, bilimciliğin, dinciliğin ve milliyetçiliğin kodlamaları ile dolu olmaktadır. İkinci dünya savaşından sonra ABD ile SSCB arasında başlayan soğuk savaş döneminde bu savaş yöntemi çok fazla kullanılmıştır. ABD’nin geliştirmiş olduğu Hollywood film sektörü bunun en çarpıcı örneklerinden olmaktadır. Zihniyetini ve ideolojik hegemonyasını bu yöntem ile yaymayı bu dönemde etkili bir şekilde başarmıştır. Bu filmlerdeki Rambo figürü aslında ABD’nin gerçekliğini yansıtmaktadır. Örneğin Vietnam’da ABD ve Fransa, Vietnam gerillaları tarafından büyük bir yenilgi ve darbe almışlardır. Hakikat bu şekildedir. Fakat filmlerinde Rambo tek başına bir Vietnam ordusunu yok etmektedir. Yani savaş sahasında kaybeden ABD bu tür filmler ile savaşı kazanmış imajı vermek istemektedir. Dikkat edilirse bütün ABD filmlerinde her zaman ABD kurtarıcı rolü oynamaktadır. Kendini küresel bir güç olarak en başta bu yöntemler ile insanların zihninde gerçekleştirmektedir. Günümüzde bu durum daha inceltilmiş ve detaylı bir şekilde uygulanmaktadır.
Diziler ve filmler yolu ile toplumun sadece duygu ve düşünceleri yönetilmemekte; adeta ne yediğinden ne içtiğine kadar yön verilmekte olup, bir bütün olarak bu diziler yolu ile toplumsal yaşamın hakikati zehirlenmektedir. Âdeta bir afyon rolü oynamaktadır. Nasıl ki afyon kullanan bir insan kendi gerçekliğinden uzaklaşıyor ve bir hayal dünyasında kendi gerçeğini kaybedip etkisizleşiyorsa aynı etki diziler içinde geçerli olmaktadır. Günümüzün en etkili ve yaygın uyuşturucusu bu dizilerdir, diyebiliriz. Bu uğraşların çoğu sanat adı altında yapıldığı söylense de bu tam anlamı ile bir yalanı ifade etmektedir. Sanat toplum ve birey duygularını, düşüncelerini yüceleştirip daha erdemli bir hale getirirken bu yapılan diziler duyguları, düşünceleri istismar etmekten başka bir anlam taşımamaktadır. Bu durum Kürdistan’da ve Kürt gençliği üzerinde daha etkili bir şekilde yaşama geçirilmektedir. Kürdistan’da uygulanan kültürel soykırım politikalarının başında bu dizileri yaygınlaştırmak gelmektedir. Düşman fiziksel olarak giremediği Kürdistan’ın en uç noktasına bile bu yol ile rahat bir şekilde ulaşabilmektedir. Bu şekilde öncelikli olarak Kürt gençliğinde özüne yabancılaştırmayı geliştirmekte, kendi kültürüne, diline, yaşam tarzına uzak duran hatta bundan utanan bir gerçeklik açığa çıkarmaya çalışmaktadır. Dikkat edelim bu dizilerde Kürdistan’da olmak qıro- cahil olmak ile özdeşleştirilmektedir. Yansıtılan Kürt kişiliği kaba, konuşmasını bilmeyen, alay konusu olan, hep kandırılan tip olmaktadır. Bu durum Türk soykırım rejiminin Kürde bakışını ifade etmektedir. En iyi Kürt ya ölü olandır ya da böylesi kendisi olmaktan çıkmış olandır. Bu durum Kürt gençleri üzerinde etkili olmakta ve kendi toplumsallığını küçük gören, bundan utanan bir psikoloji ve anlayış yapısı geliştirmektedir. Bunu yaşamamak için gençler yönünü sistem yaşamına yani düşmana vermektedir.
Diğeri önemle üzerinde durulması gereken konulardan biri de Özgürlük hareketimize ve Kürdistan Özgürlük gerillasına karşı geliştirilen karalama politikaları olmaktadır. Bunu geliştirirken TC faşist soykırım rejiminin başvurduğu en başlıca yöntem bu diziler ve filmler olmaktadır. Bu araçlar ile hakikat ters-yüz edilmekte olup, yalanlar peşi sıra sıralanmaktadır. Hem hareketimizi tanımayan kimi kesimlerde faşizan duygular geliştirilmekte hem de gerçeklik bulanıklaştırılıp, kültürel soykırım derinleştirilmek istenmektedir. Kürdistan Özgürlük Gerillası karşısında 40 yıldır korkudan titreyen TC ordusu, bu diziler yolu ile yenilgisini gizlemeye çalışmaktadır. Yine son süreçte Kürdistan gençliğini, Özgürlük hareketinin etkisinden çıkarmak için mafyatik ve çetevari diziler yaygınlaştırılmaktadır. Bu dizilerde Kürdistan’ın bir şehrinden metropollere giden bir gencin kısa sürede nasıl zenginleşip, itibarlı hale geldiği konu almaktadır. Bunu başarabilmesinin yolu da mafya ve çete pratikleri sergilemesinden geçmektedir. Yani amaçlanan şu olmaktadır; gerilla olma mafya ol ne olursan ol. Bundan kaynaklı birçok Kürdistan genci yönünü Türkiye metropollerine vermekte ve burada TC’nin MİT elemanları tarafından kandırılıp, uyuşturucu, fuhuş, hırsızlık şebekelerine dahil edilmektedirler.
Üzerinde durulması gereken bir başka konu da var olan dizilerdeki cinsiyetçi anlayış ve yaklaşımlar olmaktadır. Kadın gerçekliği bir nesneye indirgenmektedir. Böylece her türlü yönelimin üzerinde yapılabilen bir algı her yönden topluma enjekte edilmektedir. İzlenilen bu diziler tacizi, tecavüzü meşrulaştırmaktadır. Toplum içinde kadına dönük bu kadar şiddet eğiliminin ve cinsiyetçi yaklaşımların fazla olmasının bir nedeni de bu diziler olmaktadır. Yine güdülerin bu kadar çok hortlatılmasını bunlar aracılığı ile yapmaktadırlar. Güdüler ile düşünen, bunların tatmini için yaşayan bir gençlik profili hedeflenmektedir. Var olan durum ahlaki ölçülerin tamamen yerle bir edilmesi ile aynı anlama gelmektedir. Toplumsallığın esasını oluşturan ahlaki değer ve ölçüler ile alay edilmekte, bunların ortadan kaldırılması ve zayıflatılması için yoğun bir ideolojik zehirlenmeye tabi tutulmaktadır. Bununla bağlantılı olarak lüpenizm her yönden öne çıkarılmakta ve özendirilmektedir. Lümpenizm adeta bir gelişmişlik ölçüsü olarak dayatılmaktadır. Bu tür bazı tipler model olarak ön plana çıkarılmakta ve gençliğe model olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Kürdistan gençliği üzerinde etkili olma durumu da gelişmektedir. Giyinişi, oturuşu, konuşması ile adeta lümpenizmin kalesi olan tipler Kürdistan gençliği için bir model olarak ortaya çıkarılmaktadır. Bunun ile amaçlanan sonuna kadar kendi öz değerlerine yabancı, ahlaki ret ve kabul ölçülerinin ortadan kalktığı bir gençlik yaratmaktır. Böylece sistem tarafından gençlik kimliğinin asi, isyancı ve sorgulayıcı karakteri eritilecek ve bir tehlike olmaktan da çıkacaktır.
Düşmanın bu yöntem ile amaçladığı diğer bir hususta gençliğin yönünü Özgürlük mücadelesine vermesinin önünü almaktır. Kürdistan gençliğinin kendisine model alacağı Önderliği, gerillası ve halkının öncüleridir. Bunun dışındaki arayışlar düşmanın yalanlarının bir parçası olmaktır. Bir bütün olarak düşmanın Kürdistan ’da özel ve psikolojik savaş uygulamalarının en belirleyici olanı dizi ve filmler olmaktadır. Düşmanın bu zihniyet soykırımına karşı koymanın en belirleyici yolu ideolojik bilinç sahibi olmaktan geçmektedir. Bu da ancak Önderlik felsefe ve paradigmasında yoğunlaşmak ile mümkün olacaktır. Bunun en önemli yolu da Önderlik savunmaları ve çözümlemeleri temelinde kendi kişiliğimizi, anlayışlarımızı, tarzımızı sorgulamak, gerekli sonuçları çıkarmak ile olacaktır. Doğru temel üzerinden kendimizi eğitmek, bilinç sahibi kılmak esas olması gerekendir. Ancak bu şekilde düşmanın zihniyet zehirlemesinin önüne geçebiliriz. Bundan dolayı Apocu gençlik özel savaşın bu uygulamalarına karşı her yönden bilinç sahibi olmalıdır. Günün 24 saati Apocu felsefe ile kendini arındırmalı ve düşman politikalarını boşa çıkarmalıdır. Sömürgeciliğe karşı başarıda ancak bu şekilde mümkün olacaktır.
Kaynak: Yurtsever Gençlik Dergisi