HABER MERKEZİ- Şehid Sterk Hakkari’nin Anısına
Xakurkê ye geldiğimden beri çok yazmak istiyordum. Burası o kadar güzel ki bakmaya anlatmaya doyamıyorum. Asi dağları insana gök yüzünde süzülüyormuş hissi veriyor. Her adımda bir başka güzellik karşılıyor insanı. Buraya gelen arkadaşlar genelde çıkmak istemezler, çıkanlar ise yüreğinde götürür burayı gittiği yere. Xakurke tam da ismi gibi. Xakurke’nin kelime anlamına gelince, kelime anlamı cennetmiş. İskender Xinêrê’ye aşamadığı Katolar’dan dolayı cehennem, buraya da cennet demiş. Burası ise gerçekten cennet. Bu dağlara bakınca bir kere daha anlıyorum neden düşman yıllardır işgal için çabalıyor. Anlayacağın buraları bir kere gören bir daha ondan kolay vazgeçemez. Onun için bu güzelliklerden vazgeçmek mümkün değil. Bu doğal güzelliğe en çok yakışan ise gerilla. Bu güzellik gerillayla daha da anlamlaşıyor ve gerilla doğallığıyla bu güzelliği tamamlıyor sanki birbirleri için yaratılmış gibi. Bunu o da biliyor gerillayı kucaklarken bağrına alırken bir ana tanrıça sıcaklığında, işgalcilere ise geçit vermeyen bir cehennemdir.
Bu dağlar nasıl gerillayla anlamlaşıyor ise gerilla da PKK ile anlamlaşıyor. PKK bize anlamlı bir bakış açısı kazandırıyor O’nun sayesinde her şey bir anlama kavuşuyor. İnsanlara, doğaya, yaşama nasıl bakacağımızı öğretiyor. Şiir tadındaki bu dağlarda nasıl yaşaman gerektiğini öğretiyor ve sen yaşadıkça eriyorsun yaşamın sırrına. Her doğan gün ile soruyorum kendime acaba PKK olmasaydı nasıl bir yaşamım olurdu diye. Burası dışında bir yaşam düşünemiyorum. Bazı şeyleri düşünmek bile yüreğimi bir mengeneye sıkıştırmak gibi. PKK’de bir gün bile yaşayamayanların anlam veremeyeceği şeyler bunlar. Her doğan gün sana bir şeyler katıyor her gün yaşamın bir sırrıyla karşılaşırken kendini tarih, şimdi ve gelecek arasında gidip gelirken bulursun. Bu dağlar sana geçmişini hatırlatıp onun sırrını dile getirirken geleceğe umutla inançla bakmanı sağlar ve anın hakkını vererek yaşarsın, keşkeler olmadan. İşte tamda burada anlarsın PKK’nin sadece bugün gerçekleşen bir hareket olmadığını. O hem geçmişin mücadele özelliğini taşırken, geleceğe yaşanılır güzel bir dünya bırakma savaşımıdır.
Bizden ne kadar çok şeyin çalındığını görünce içini öyle bir öfke kaplıyor ki yer yüzündeki tüm çağdaş nemrut ve firavunlarından intikam almak için yüreğin bir ateş topuna dönüşür. O yüzden içimizdeki aşkı öfkeyi anlayabilmek için PKK’nin suyundan içmek gerek. Bu kendini özgürlüğe adayanlarla onun arasındaki aşkıdır. Bu kendini ülkesine, halkına ışık yaparak anlamlaşan nice hakikat yolcusunun aşkıdır. Yüreğini, beynini, ruhunu, kendini Önderliğe adayan gerilla topluluğunun bambaşka bir dünyasıdır. Bir taraftan neolitik değerleri hissederek doğayla bütünleşmek, içinde tanrıça kutsallığını canlandırmaya çalışıyor, bir taraftan da kuantum sınırlarına dayanan bilgi çağının verili kalıpları dışında kendimizi bilmeyle başlayan bilgelik yolunda yürüyerek yaşamımızı örerek, emekle yaratıyoruz. Kendi dünyalarımızda yeni keşiflerle kendimize adım adım yaklaştıkça birlikteliğimiz ve toplumsallığımızla daha da güçleniyoruz. İşte bu kadar bir yoldaşlık ve dostluk birlikteliğimiz olduğu için bu dünyanın saatlerle bölümlenmiş zamanları ve sınırlandırılmış mekanlarının dışına taşarak yaşıyor, böylece ayrılığın da sınırlarını delip geçiyoruz.
Önder Apo’ya; “Siz benim özgürlük umudum ve mücadele gerekçemsiniz’’
Bu gece hep sizi düşündüm hep sizleydim. Sizi tanıdıkça, okudukça nasıl bir kadın olmam gerektiğini çok daha iyi anlıyorum. Siz ki bize yaşamların en güzelini en anlamlısını armağan ettiniz. Bize biz olmayı içimizde kaybettiğimiz kadınlığımızı nasıl bulacağımızın yollarını gösterdiniz. Herkes kadınlığımızdan bir şeyler almaya çalışırken sizse sadece bizlere verdiniz. Aşkı, onuru, güzelliği, sonsuz sevgiyi gösterdiniz. Kendimize nasıl ait olacağımızı bu dağlarda nasıl da özümüzle buluşacağımızın sırlarını verdiniz. O sırlar ki yüzyıllardır bizden çalınmış ve bizi biz yapan her şeye yabancılaştırıp düşmanlaştırmıştı. Bu yüzden hep arayış sahibi olmamız gerektiğini belirtirsiniz. Siz sıradan bir yaşamın onursuzluk olduğunu söylersiniz. Bir kadın olarak sıradan bir yaşamın sıradan bir yürüyüşün sahibi olmak istemem hep arayışlar içindeyim. Bu dağlarda yaşayıp sıradan bir yolun yolcusu olmak yaşama ve size ihanet olur. Bu dağlar ki her adımda bize tanrıça kültürünün izlerini sunarken onunla bulaşacağımız anları bekler sabırsızlıkla. Her şey ona ihanet etmişken ona ihanet etmeyenlere ise sunar tüm ihtişamıyla güzelliğini. Bize güzellikler adına nasıl savaşacağımızı gösterir. Sizinle özgürlük temelinde buluşmanın aslında kadının o tanrıça kültürüyle buluşması özgürlüğüyle yeniden bu dağların zirvesine taht kurmaktır. Sizin emeklerinize daha fazla nasıl layık olurum diye soruyorum kendime verdiğim cevap ise özlü bir katılım, anlamlı bir yaşam oluyor. Anlamlı yaşamak kadınca yaşamak ve yaratılan tüm değerlerle yaşamaktır. Başkanım, hayatın her anında sizi solumak bir nefes gibidir bana…
Bizler Bahara Sevdalıyız
Gerilla için her mevsim ayrı bir güzelliktir. Dağlar her mevsimde ayrı bir güzellik katar insana her mevsimde bir başka aşık olursun dağlara. Her mevsim ayrı bir zorlukla çıkar karşına ama her zorlukta aranda farklı bir bağ oluşur. Çünkü farklı şeyler katar sana, yeni şeyler öğreten en iyi yaşam öğretmenindir. Yoldaşlarınla arandaki bağı daha da güçlendirir. Sonbaharda seni farklı renklerle karşılar. Sen doğanın en güzel renklerini görürken aynı zamanda tüm renklerin muhteşem uyumuna şahitlik edersin. Ve yoldaşlarınla arandaki uyumu ahengi hatırlatır sana. Bir hüzün yaratmaz sende yeni bir doğuşa hazırlıktır bu ve düşer aklına yeni bir yaşam için dökmen gerekenleri, eskiye ait ne varsa atmalı yeni yapraklar yeşertmek için dökmeli eski yapraklarını. Kış gelir beyaza bürünür, doğa sadeliği saflığı getirir aklına. Zordur elbet kış dağlarda aynı zamanda ama gerillanın en yaman öğreticisidir de kış. Nasıl yaşaman gerektiğini anlatır bu mevsim sende mücadeleyi geliştirir. En yüksekliklere bakınca onun karla olan ilişkisine bir kere daha bakar hayranlık duyarsın. Sana hataya yer verdirmez, onu hafife almak ölüm getirir, dilini iyi bilmeyen biri gazabından kurtulamaz. Ama eğer yakalamışsan dilini bir kardelen çiçeği gibi açmana izin verir. Kıştan öğrendiğin mücadele ile karşılarsın baharı. Baharda aşık olursun dağlara her şeyiyle hazırdır, sana tüm güzellikleri sunmaya. Yeni bir doğuştur bahar yeni bir yaşam. Hele gerilla için farklıdır, bahar bir mevsim olmaktan çıkar yeni bir umuda yaşama dönüşür. Eylem zamanıdır, yenilik zamanıdır, intikam zamanıdır, bu coşku ve heyecanla karşılarız. O bize tüm bereketini sunarken bizde ona bağlılığımızı sunarız. Dağlılar dağa ait her şeyi severler ama bahara sevdalıdırlar… Yazla birlikte ısıtır güneş içimizi. Onun sıcaklığı düşürür aklımıza esmer gülüşlü çocukları. Bu yaz daha da olgunlaşırız ve özlemimiz daha da artar güneşimize. Mevsimler gülümserken koca yürekli dağlılara, dağlılar erer uçurumun kenarında bile yaşama gülümsemeye…
Baktığı her insanda iz bırakırdı
Gözlerindeki anlam yüreğindeki eşsiz isyandı
O ki kara şubatın karanlığını giymeyendi
O emekle var olmuş bir eylem güzeliydi
Zagroslarda doğan güneşin
En parlak ışınlarıyla yıkamıştı yüzünü
Çarçella’nın yaşam veren
Huzuru gibiydi sevgisi
O zifiri karanlık gecelerde en parlak Sterk’ti
Bir bilse Munzur onun sonsuz yolculuğa gidişini,
Ağıtlar yakmaz mıydı ya Dersim,
Dersim onun o berrak güzelliğini
Öylesine nakış etmişti ki yüreğine
Yine isyan etmez miydi?
Bir bilse Çarçella onun gidişini
Göz yaşı olup akmaz mıydı Avaşin’e
Ya şimdi Xakurkê;
Ona son yolculuğunda eşlik etmenin hüznünde
Onu Zagroslar’a kadar uğurlayıp
Ülke topraklarına emanet etmişti
Şimdi onun yalnızlığını yaşıyor
Xakurkê onu haykırıyor
Kaynak: https://yjastar-kurdistan.com/tr/