HABER MERKEZİ- Şehit Murat Botan Anısına (Mücadele arkadaşı ve ağabeyi) Murat Besta yazdı.
“Şehit Murat arkadaş direnişin kenti kadim toprak olan Şırnak’ta yurtsever bir ailenin sondan ikinci en küçük çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı. Gözlerini açtığı zaman diliminde Kürt Halkı ve Önderliği şahsında büyük bir oyun sergileniyordu. Tüm zalimler bir olmuş Kürt halkını, Önderliğini ve özgürlük hareketini boğmak üzere sahneye çıkmışlardı. Amaç bitirmekti. Yüzyıllardır başaramadıklarını başarmak istiyorlardı. Ama işte unuttukları bir şey vardı. Umudun tohumu bir defa yeşermişti. Artık kimse engel olamazdı.
İşte o tohumlardan biri de Şehit Murat arkadaştı. Şehit Murat arkadaşın eşsiz, bucaksız süren yolculuğu hem geçmişe hem de geleceğe ışık tutuyor. Onun özgürlük hareketine olan tutkusu öyle büyük ve heybetli ki etkilenmemek mümkün değil.
Özgürlük hareketinin etkisinin çığ gibi büyüdüğü bir dönemde katılım kararı alan Şehit Murat arkadaş daha 12 yaşındayken katılım kararı almış, bu uğurda yola çıkmıştı. O hep dinlediği kahramanlık öykülerini ve kahramanları artık daha yakından tanımak istemiş bu temelde yüzünü Katolara vermiş. Gittiği o Katoların heybeti karşısında büyülenen Murat arkadaş, büyük bir kararlılık ve emin adımlarla arkadaşları aramaya koyulmuş. Gel gör ki o gün şansı hiç yaver gitmemiş. Ne gelen olmuş ne de giden. Kimseyi bulamamanın hayal kırıklığıyla dönmüş eve. Şanssızlığı sadece arkadaşları bulamayışı ile sınırlı kalmamış meğerse gelirken ve dönerken düşman takibine takılmış. Öyle ki aynı gün yakalanmıştı, zalim düşmanın eline. Düşman her hal Murat arkadaşı kolay lokma sanmış olmalı ki biz bunu çabuk çözeriz havasına kapılmış. Evdeki hesapları çarşıya uymamış. Daha 12 yaşında olan Murat arkadaşın düşman karşısında gösterdiği direniş tüm heveslerini kursaklarında bırakmış. Ne güzel söz ne de işkence fayda etmemiş. Tıpkı İbrahim Kaypakkaya gibi ser verip sır vermemiş. Direnişçi ruhu düşmanı pes dedirtecek noktaya getirmiş, düşman mecbur ailesine haber verip onu bırakmak zorunda kalmış.
Geçen 2 yıllık süre zarfında Özgürlük hareketine olan tutkusunu, azmini ve inancını pekiştirmiş, kararlılığını zirveleştirmiş olan Murat arkadaş yüzünü yine özgürlük dağlarına vermiş, en sonunda da adı gibi Muradına ermişti. Artık gönlü ferahtı. Yılların intikamını o zalim dehaklardan alacaktı. Bu bilinçle eğitimini görmüş, pratik çalışmalarda yer almıştı. Daha da olgunlaşan ve yetkinleşen Murat arkadaş arkadaşların verdiği bir görev kapsamında şehir merkezine giderken yakalanmıştı. Düşman sorgusunda ustaca cevaplar vererek düşmanı yanıltmıştı. Düşmanın her sorusuna önceden kafasında hazırladığı cevapları vererek düşmanı sonuçsuz bırakmıştı. Örneğin; nerelerde kaldın diye sorulduğunda ‘bilmiyorum her yer ormandı, neresi olduğunu bu yüzden çıkartamıyordum diye cevap veriyordu. Bir nevi hazır cevaptı. Niye geldin sorusuna verdiği cevapta aynı şekildeydi. Her şey televizyonda göründüğü gibi değildi. O yüzden geri geldim demiş. Amacı düşmanını kandırtmaktı. Ve bunu da başarmıştı. Düşman bu yüzden bırakmak zorunda kalmıştı. Hatta ailesi bile anlattıklarına inanmıştı.
Arkadaşların kendisine verdiği görev temelinde birtakım eylemsellikler içine girmiş, verilen görevi başarıyla yerine getirmenin verdiği sorumlulukla çalışmalarını yürütmüştü.
AKP binası önünde faşistlere ait olan 2 aracı yakarken hem görüntüsü ortaya çıkmış hem de birlikte eyleme kalkıştığı kişinin ihaneti nedeniyle polislerce yakalanmış, işkencelere maruz bırakılmıştı. Bu süre zarfında düşmanın onca işkencesine ve de baskısına rağmen tek bir kelime konuşmamış, Ali Çiçek ruhuyla direnmesini bilmişti. Düşman eline bir şey geçemeyeceğini anlayınca tutuklatıp cezaevine göndertmişti. Kefaletle serbest bırakılma ihtimali vardı fakat bu sefer de ailesi ihanet ettiğini düşünerek kefalet bedelini ödemeye yanaşmıyordu. Murat arkadaşın durumundan haberdar olan arkadaşlar ailesine istenilen kefaleti vermelerini ve Murat arkadaşı almalarını belirtti. Bu bağlamda ailesi kefalet bedelini ödeyip Murat arkadaşı düşmanın pençelerinden aldı.
Kırsala tekrardan dönen Murat arkadaş o süreçte Kobane’de Daiş barbarlığına karşı yürütülen savaşa karşı kayıtsız kalmamış Kobane’ye geçmenin arayışına girmişti. Bu temelde arkadaşlar adına kendi yazısıyla bir not yazıp eve geliyor. Ailesi hayırdır niye geldin sorusuna karşın cebindeki notu abisine uzatıyor. Arkadaşlar beni Kobane’ye sizin beni göndermeniz için yolladı. Notta da zaten belirtmişler. Beni Kobane’ye göndermek zorundasın. Abisi notu okuduktan sonra gereğini yapmaya koyuldu. Sonuçta arkadaşlar kendisine gönderilmesi için not yollamışlar. Ertesi gün uygun bir yol üzerinden Murat arkadaşı Kobane’ye gönderen abisi Murat arkadaşın sağlam ulaştığını teyit ettikten sonra bölgede yer alan arkadaşlara uğramış. Arkadaşlar abisine Murat arkadaştan haber alamıyoruz, eve gelmiş mi diye soruyorlar. Abisi ilk önce arkadaşların şaka yaptığını zannetse de olayı anlaması çok uzun sürmemiş. Murat arkadaşın kendisine verdiği notu arkadaşlara uzatıp ma siz bu notu yazıp Murat arkadaşı Kobane’ye gönderin demişsiniz. Ben de belirttiğiniz biçimde arkadaşı gönderdim. Notu alıp okuyan Şehid Demhat Faraşin arkadaş sadece tebessüm etmekle kalmış, Murat arkadaşın savaşma tutkusuna hayran kalmış.
Murat arkadaş Kobanê savaşı süresince elinden geleni yapmış, yaralandıktan sonra gördüğü tedavi sonrası tekrar savaşa dahil olmuş. İnsanlığın barbarlığı ve karanlığa karşı umudun savaşında en önde yerini almış, nice değerli yoldaşının yanı başındaki şahadetleri onu daha da güçlendirmiş, İnsanlığın umudu olan Kobanê’de elde edilen zaferin bir parçası olmanın gururunu yaşamıştı. Murat arkadaş savaş insanıydı. Nerde savaş varsa ordaydı. Apoculuğun da zaten temel özelliğidir bu. Apocular nerde zorluk varsa oraya gitmek ister. Çünkü herkesin yapamadığını yapmak ve başarmak için giderler.
Bakur’da öz savunma direniş süreci başlamıştı. Halkımız düşmanın imha ve inkarına karşın kendi öz savunması temelinde kendini yönetme kararı almıştı. Geriye bunu düşmana kabullendirmekti. Düşmanın anladığı dil belliydi zaten. Savaş kaçınılmazdı. Sur’da, Farqîn’de, Bağlar’da, Cîzre’de, Nisêbîn, Gever, Şirnax ve daha birçok kentte öz savunma direnişleri başlamıştı. Murat arkadaşın bu gelişmeler karşısında kayıtsız kalması düşünülemezdi. İlk önce yönünü Sur’a veren Murat arkadaş Şirnax direnişinin başlamasıyla her yerini karış karış tanıdığı Şirnax’a yönünü vermişti.
O artık tecrübe edinmiş, savaşmasını bilen yetkin bir arkadaştı. Yeteneklerini de üzerine kattığında vay düşmanın haline. Ki öyle de oldu zaten. 13 günlük savaş sürecinde üstün bir irade ile düşmanın saldırılarına engel oldu. Düşmanın vahşeti gözlerinin önündeydi. Lokman Birlik arkadaşın panzerlerin arkasında sürüklenen bedeni, Bodrum vahşetleri, Cemile’nin buzdolabında saklanan o minnacık bedeni ile Taybet ananın cenazesinin sokak ortasında bırakılışını mı unutacaktı. Elbette hayır. Çünkü biliyordu ki unutmak ihanettir. İşte o bilinçle savaştı son nefesine kadar. Hem de büyük kin ve öfkeyle.
Düşmanın Şirnax’ın Bahçelievler mahallesine saldırısı yoğunlaşmıştı. Murat ve Mordem arkadaş düşmanın Bahçelievler mahallesine girmenin bedelini ağır ödeteceklerdi. Düşmanın mahalleye girişini beklediler. Düşmanı çemberlerine almışlardı. Yaptıkları saldırıyla düşmanı hezimete uğratmış, geriye kalanlar ise korkak köpekler misali ardın sıra geri kaçmıştı.
Geri çekilmelerini değerlendiren her iki arkadaş bir binayı patlayıcılarla döşeyip beklemeye koyuldular. Düşman sürü sürü geliyordu ne de olsa. Üstlerinin ve onlara emir verenlerin umurunda değildi ölmeleri. Yeter ki Kürtler kazanmasın ne gerekiyorsa yapılacaktı. Ki direniş savaşı sürecinde kendi asker ve polisi dışında çetelerde getirtmişlerdi. Düşman ardın sıra dizilip tekrardan geliyorlardı. Murat arkadaş en öndeki öncüyü vuracağına artçıyı vurmayı yeğledi. Karnas silahıyla hedef aldığı artçı yere yığılmıştı. Korkudan ne yapacağını bilmeyen düşman önceden mayınlarla döşenen binaya girmişlerdi koyun sürüsü gibi. Tam da istedikleri gibi olmuştu. Döşedikleri binayı patlatan her iki arkadaş düşmana hiç unutamayacağı bir ders vermişlerdi.
Ölü ve yaralılarını almaya gelen düşmana da BKC ve Karnas silahıyla vurmaya devam eden Murat arkadaş arkadaşların dur talimatıyla durdu bir anlığına. Hemen sonrasın da toplanan düşmana BKC silahıyla saldırmış, onlarcasını yere yığmıştı. Bir nebze de olsa öfkesi dinen Murat arkadaş en sonunda geri çekilmişti.
Bir keresinde bağladıkları bir mayının patlamaması nedeniyle bir arkadaşıyla beraber mayını tekrar bağlamak için gittikleri mahallede düşmanın yoğun olduğu bir sokakta mayını ben bağlayacağım deyip gitti. Her ne kadar arkadaşı ısrar etse de o arkadaşının gitmesi yerine kendisi gitmişti. Mayını başarıyla bağlayan Murat arkadaş geri dönüp arkadaşıyla bir binaya girmek üzereyken arkadaşı düşman saldırı sonucu ağır yaralanmıştı. Arkadaşını öyle bırakmak Apocuların kitabında yoktu. Ne olursa olsun arkadaşını alacaktı. Uygun bir yer bulmak için açtığı bir delikten keşif ve gözetleme yaparken namert düşmanın suikastı sonucu şahadete ulaşmıştı. Arkadaşları cenazesini almışlardı. Arkadaşın cenazesini yıkayan arkadaş ise abisi Beşir arkadaştı. Abi kardeş aynı mevzide savaşıyorlardı. Tabi orada bulunan hiçbir arkadaş Abi-kardeş ilişkisini bilmiyorlardı. O yüzden abisinin Murat arkadaşın cenazesini yıkamasına kimse ses çıkartmamıştı. Sorumlu arkadaş meseleyi duyunca kızmıştı yoldaşlarına. Niye izin verdiniz abisinin arkadaşın cenazesini yıkamasına. Arkadaşlar ilk önce arkadaşın niye kızdığına anlam vermese de sorumlu arkadaşın Murat arkadaş, Beşir arkadaşın kardeşidir demesiyle mahcup olan arkadaşlar Murat arkadaşı bir incir ağacının altına gömüp tek yumruk ve tek bir yürekle intikam sözü verdiler. Murat arkadaşın cenazesini daha sonra alan düşman Murat arkadaşın onlara çektirdiğini cenazeyi ailesine vermeyerek ailesine çektirmek istedi. Ki halen de ailesinin tüm girişimlerine karşın düşman cenazeyi ailesine teslim etmemektedir. İnsanlıktan nasibini almamış olan bu düşman karşısında yeşerip filizlenen ve meyve veren o umut her ne kadar fiziki olarak yanımızda olmasa da ardından bıraktığı anlamlı ve dolu yaşamı ile zafere olan umudumuzu daha çok aşılamakta, yarınlara yol olmaktadır.”
Kaynak: YPS Online