HABER MERKEZİ- Kurdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) kuruluşunun 20. yılında 7. kongresini tüm kurumlarının katılımıyla gerçekleştirdi. “Jin Jiyan Azadî felsefesiyle Kurdistan’ı özgürleştirelim, demokratik bir ulus inşa edelim” şiarıyla düzenlenen kongrede PJAK eş başkanları değiştirilirken, PJAK Konseyi’nin yeni üyeleri de seçildi.
Kongre, yönetim kurulu seçimi, programın belirlenmesi ve PJAK Eşbaşkanı Siyamend Muînî’nin konuşmasıyla başladı. PJAK’ın kuruluş yıl dönümünü ve 2024 Newroz’unu kutlayarak sözlerine başlayan Siyamend Muînî, şunları dile getirdi: “Partimize ağır bir rol ve görev düşüyor. Hızlı değişimler oluyor. Değişimler hızlı gerçekleşir. Partimizin bu dönemde cevap olabilmesi için ideolojik, güçlü ve örgütlü bir mücadeleye, güçlü bir yönetime ve siyasi kadrolara ihtiyacı var. Çünkü PJAK ve kadroları tarih yazıyor. Başarı sağlamak için elimizde fırsatlar da var. PJAK olarak bu iki yıllık Jin Jiyan Azadî devriminde iyi bir örgütlenme ve başarılı bir öncülük yapamadık. Bu noktada özeleştirimizi veriyoruz. 7. PJAK Kongresi önümüzdeki üç yıl boyunca Jin Jiyan Azadî devrimi konusundaki hedeflerini, eksiklikleri tespit ederek güçlü bir plan ve projeyle mücadelesine devam edecektir. Jin Jiyan Azadî devrimi şehitlerine ve ailelerine verdiğimizi sözü yineliyor ve devrimin amaçları için mücadelemizi güçlendireceğimizi belirtiyoruz.”
PJAK Eşbaşkanı Siyamend Muînî’nin konuşmasının ardından eşbaşkanlık kurulu raporu sunuldu. Raporda, PJAK’ın son 4 yıldaki çalışma ve faaliyetleri değerlendirilerek, eksiklik ve yetersizliklere işaret edildi.
Kongre değerlendirmelerinin devamında özgürlük mücadelesinde şehit düşen PJAK savaşçıları anıldı,verdikleri emeğe ve mücadeleye dikkat çekildi. Yine Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve Kurdistan halkının tüm şehitlerine verilen söz yinelenerek, özgürlük ve demokratik bir toplum yaratılana kadar mücadelenin devam edeceğine ve tüm engellerin aşılacağına vurgu yapıldı.
Kongrede, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın verdiği mücadeleyle özgürlük mücadelesinde yeni sayfalar açıldığına ilişkin değerlendirmeler yapılırken, kapitalist modernite ve işbirlikçilerinin bundan dolayı 15 Şubat Uluslararası Komployu gerçekleştirdikleri ifade edildi. Esir alınan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı zindanında özgürlük paradigmasını geliştirmeyi ve milyonlarca insanı onun özgür düşüncelerinin sesi olmak için harekete geçirmeyi başardığına işaret edildi. Bu nedenle ahlaki, siyasi ve insani bir görev olarak, özgürlükten yana olan her insanın Önder Apo’nun sesi olması ve fiziki özgürlüğü için başlatılan hamlede yer alması gerektiği belirtildi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün Kürt halkının özgürlüğü ve bölgenin istikrarı anlamına geldiğine vurgu yapılan değerlendirmelerde Abdullah Öcalan fiziki olarak özgürleşmedikçe bölgenin huzura ve özgürlüğe kavuşamayacağının altı çizildi. Değerlendirmelerin devamında Kürt halkının ve özgürlük hareketinin tarihsel süreçten geçtiğine ve değişimlerin hızla gerçekleştiğine dikkat çekildi. Düşmanın ve işbirlikçilerin planlarına karşı ise radikal ve stratejik bir çalışma yapılmasının önemine değinildi.
3. DÜNYA SAVAŞI FARKLI AKTÖRLER TARAFINDAN KURDISTAN’DA YÜRÜTÜLÜYOR
Kapitalist modernitenin, emperyalist ve ahlaksız bakış açısıyla bölgede daha fazla siyasi, ekonomik, stratejik ve jeopolitik kazanç elde etmek için daima bir savaş yürüttüğüne dikkat çekilirken, globalizmin, dijital medyadan ve çağın tüm kaynaklarından yararlanarak insanların beynine ve hayatlarına girmekte olduğu ve kendi normlarıyla insanlığın karakterini şekillendirmek istediği belirtildi. Topluma yabancı bir kültür ve yaşam tarzının empoze edildiği vurgulanırken, her alanda kapsamlı bir savaş verildiği ve farklı aktörlerin 3. Dünya Savaşını Kurdistan’da yürüttükleri ifade edildi.
Kongrede İran’ın mevcut durumu değerlendirilerek, İran’ın ana aktör olarak değişimlerde etkin rol oynadığı ifade edildi. İran’ın vekalet savaşında uluslararası ve bölgesel çatışmalarda hedeflerine bir ölçüde ulaşmayı başardığına vurgu yapılırken, bu yıkıcı savaşa aktif bir şekilde katılarak bölgede siyasi ve hegemonik yaşamını sürdürmeye çalıştığı belirtildi. İran’ın dış politikasının vekalet savaşı ve küresel güçlerle oyalanma çerçevesinde olduğu, içeride ise halka karşı vicdansız ve baskıcı bir politika yürütüldüğü ifade edildi. Bundan dolayı İran’da baskıcı yönetime karşı halkın sürekli isyan ettiğe vurgu yapıldı.
JIN JIYAN AZADÎ DEVRİMİ BİR DÜŞÜNCE RÖNESANSI OLARAK GÖRÜLMELİ
Jin Jiyan Azadî devriminde İran halkının özgürlük iradesini ortaya koyduğuna dikkat çekilen değerlendirmelerde, İran’ın her ne kadar bu devrime çok acımasız yöntemlerle karşı çıkmış olsa da devrimin bir düşünce rönesansı olarak görülmesi ve stratejik olarak değerlendirmesi gerektiği kaydedildi. Hiçbir sistemin halkı baskı altına almakla kazanamayacağına değinilen değerlendirmelerde, baskılarla ekonomik, sosyal, siyasi ve diplomatik krizin daha da büyüyeceğine ve çöküşü yaratacağına işaret edildi. İran’ın ideolojik karakteri gereği siyasi arenada kalabilmek için her türlü siyasi ve dini hileden yararlandığı belirtilirken, istediği zaman kendini değiştirebileceği ancak buna hiç niyeti olmadığı kaydedildi.
Kongrede aynı zamanda Kürt halkının ulusal birliğine ilişkin de değerlendirmeler yapılarak, kapitalist modernitenin işbirliğiyle Kürt halkının enerjisinin, ulus devlet iktidarları tarafından bilinçli olarak dağıtıldığı vurgulandı. İhanet ve işbirlikçiliğin Kurdistan tarihinde hep var olduğuna dikkat çekilen kongrede, bu dönem ihanetin Barzani tarafından normalleştirildiği, Kürt ve Kurdistan adı altında sahte bir şekilde Kürt toplumuna enjekte edildiğinin altı çizildi. Barzani Ailesinin Kurdistan halkının ve siyasi partilerinin devrimci ruhunu ortadan kaldırmak için KDP ve Kurdistan’daki işgalcilerden faydalandığına dikkat çekildi. Bundan dolayı ulusal birliğin sağlanmasının Kürtler açısından altın bir fırsat olduğuna vurgu yapılırken, birliğin sağlanması durumunda Kürt halkına yönelik tüm plan ve tehditlerin boşa çıkarabileceği, Kürtlerin ve Kurdistan’ın özgürlüğünü güvence altına alınabileceği ifade edildi.
BARZANİ AİLESİ ROJHİLAT PARTİLERİN TASFİYESİNE KATILIYOR
Kongrede Kürt halkının karşı karşıya olduğu tehditler de ele alındı. İran ve Türkiye gibi işgalci ülkelerin Barzani ailesinin işbirliğiyle Kurdistan Özgürlük Hareketini ortadan kaldırmaya ve Kürtleri savunmasız bırakmaya çalıştıkları belirtildi. İşgalcilerin planlarının genelde Kurdistan Özgürlük Hareketini, özellikle de PJAK’ın iradesinin zayıflatılması ve tasfiye edilmesiyle alakalı olduğuna dikkat çekildi. İran’ın, Rojhilat’taki siyasi partileri, siyasi ve diplomatik olarak etkisiz kılmayı amaçladığı ve bunun için Kürdistan Bölgesel Yönetimi, özellikle de Barzani Ailesiyle ilişki kurarak bu planı hayata geçirmek istediği vurgulandı.
Değerlendirmelerin devamında Türkiye’nin faşist politikasına değinilerek, bu rejimin Kürt halkına yönelik soykırım konusunda kararlı olduğu ve Türk devletinin hedefinin Kurdistan’ın her parçasında Kürt halkının tüm kazanımlarını yok etmek olduğu belirtildi. Bu nedenle faşist Türk devletinin her gün PJAK güçlerine insansız hava araçlarıyla saldırdığı ve doğrudan İran’a hizmet etmek istediği ifade edildi.
PJAK KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNÜ SAĞLAYACAK PLAN VE PROJEYE SAHİP
PJAK’ın rol ve sorumluluğunun değerlendirildiği kongrede, PJAK’ın Önder Apo’nun yarattığı Jin Jiyan Azadî devrimini daha kitlesel ve güçlü bir şekilde desteklemesi gerektiği ifade edildi. Devrimin değerlerinin korunması için PJAK’ın, demokratik halk cephesinin hayata geçirmesini ve mücadele düzeyini yükseltmesi gerektiği vurgulandı. Rojhilat’taki Kürt sorununun çözümüne yönelik özel bir proje ve programı olan PJAK’ın, demokratik özyönetim ve demokratik konfederalizm projesiyle İran’ın tüm iç sorunlarını çözmek ve halkı bu temelde örgütlemek istediği belirtildi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fikir ve felsefesinin İran’ın diğer bölgelerine ulaşması için mücadele etmek önemli olduğuna değinilirken, bu kongrenin bir değişim kongresi olduğu ve aynı zamanda PJAK’ın Rojhilat ve İran halkına ulaşması açısından güçlü bir adım olduğu ifade edildi. Kongrede yapılan değerlendirmelerde gençliğin rol ve sorumluluğuna da dikkat çekildi. Gençlerin toplumun dinamosu olduğu, devrim ve radikalizm ruhunun öncüleri olduğu belirtildi.
Kongre medya çalışmaları da ele alınarak güçlü bir iletişim kurulması, iletişimin sürekli güncellenmesi, teknolojik gelişmelerden ve yeni teknik araçlardan faydalanılması gerektiği ifade edildi. Kültürel ve sanatsal faaliyetlerle ilgili olarak da müzik bölümünde daha fazla çalışma yapılması, müzik tarihinin ve Rojhilat kültürünün iyi bilinmesi gerektiği dile getirildi.
Değerlendirmelerde meşru öz savunma gücüne de değinildi ve özgürlük hareketinin güçlü bir ayağının öz savunma gücü olduğu belirlendi. Öz savunmanın halk arasında farklı şekillerde örgütlenmesi ve bu birimin gerekli zamanlarda aktif olarak görevlerini yerine getirmesi gerektiğinin altı çizildi. Kongrede PJAK’ın Avrupa’daki çalışmalarına da değinilerek, Avrupa’daki çalışmaların PJAK örgütlenmesinin bir parçası olduğu ve harekete güçlü bir destek sağlayacak yeni bir zemin olduğu belirlendi. Bu nedenle diaspora faaliyetlerine önem verilmesi gerektiği ifade edildi.
PJAK EŞ BAŞKANLARI DEĞİŞTİ
Kongrede ifade edilen öneriler, onaya sunularak karara dönüştürüldü. Kararlar ve kongre programının onaylanmasının ardından eşbaşkan seçimine gidildi. Oylama sonucu Emîr Kerîmî ve Peyman Viyan, PJAK’ın yeni eş başkanları olarak seçildi.
Kapanış konuşmasını gerçekleştiren PJAK’ın yeni eşbaşkanı Peyman Viyan, başarılı bir kongre gerçekleştirdiklerini belirtti. 7. Kongreyi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a, şehit ailelerine, Kurdistan ve İran halklarına kutlayan Peyman Viyan, 7. PJAK Kongresi’nin tüm karar ve programlarını hayata geçirmek için var güçleriyle çalışacaklarının sözünü verdi.
Kongre, “Bijî Rêber Apo”, “Bê Serok Jiyan Nabe”, “Şehîd Namirin” ve “Jin, Jiyan, Azadî” sloganlarıyla sona erdi.