HABER MERKEZİ- Gerilla anısı..
Şubat’ın yirmiüçüydü. İlk cemre havaya düşeli üç gün olmuştu. İkinci cemre birkaç gün sonra düşecekti suya ama biz ikinci cemrenin suya düştüğünü belki göremeyecektik. Belki de üçüncü cemre yerine bedenlerimiz düşecekti toprağa, bedenlerimiz korlaşacak kanlarımızla toprağı ısıtacaktı. Bugünü anlatabilmek için yeni bir Şubat ayının gelmesini bekledim. O gün o kampta yaşananlara tanık olanların birçoğu şu anda aramızda olmadığından bu olayı mutlaka yazmalıyım ki ülkemin en kahraman çocuklarının direnişi hiçbir zaman unutulmasın istedim. Anlatacaklarım gerçek bir hikayeden alınmamıştır anlatacaklarım gerillanın yaşamıdır, tamamen abartısız ve katıksız gerçeklerdir. Gabar dağında bir avuç gerillanın daracık bir sığınakta, kendi elleriyle oydukları bir kaya altında kazma ve küreklerle kendilerine yaptıkları kış kampında faşist türk ordusuyla özgürlükleri için ölümle alay ederek savaşan gerillanın bir gün ve bir gece boyunca süren çatışmasının öyküsüdür. Gabar dağının, Gabar dağında da Çiyaye bızına’nın (keçi dağları)farklı anlamları var benim için. İlk pratiğimi burada yürüttüm. Şehir Redur adlı Gelhat Gabar arkadaşın komutasındaki ilk bölüğüm bu alandaydı. Çiyaye bızına engebeli arazi yapısı, sayısız dolcuk ve tepecikleriyle tam kuantumik bir arazidir. Bilinmezliklerle, sırlarla dolu, alışılagelmiş kalıplarla yaklaşamayacağın, ezberleri kabul etmeyecek bir dağdır Çiyaye bızına dağı. Belirsizliklerle dolu bu dağda aynı yoldan iki kez geçmek zordur bu yüzden kolay kolay patika açılmaz burada. Noktaya herkes farklı yönlerden ve yerlerden girer ve girdiği yoldan da istese de çıkamaz. Çiyaye bızına dağında gerillacılık yapmak için arazi hakimiyetinin olması ve zorlukları sevmek gerekir. Gerilla için bir nakış gibi işlenmiş bu arazi savaşmak için muhteşem bir dağken yaşam koşulları su sorunundan kaynaklı zorlayıcıdır. Eşine ender rastlanan bir biçimde hem kayalıklı hem de ağaçlıklıdır. Ağaçların uzun dalları ve sık yaprakları iç içe geçtiğinden ormanın sık olduğu yerlerde gökyüzünü zorlukla görebiliyor yerdeki çalılıkların ve makilerin sıklığından ise toprağı görmekte zorlanıyorsun. Bu bitki örtüleri genellikle geçit vermeyecek kadar yoğun bir biçimde gelişerek toprakt oldukça sık bir doku oluşturur. Hele bir de silahın, saçların, şemsiyenin ipi, dürbün kılıfın ya da yanından ayırmadığın su şaşalının ipi takıldı mı bu dallara yürümek daha da zorlaşır. Tarihte de savaşın toprakları olduğunun izlerini hiçbir rüzgar silememiştir. Taşlara, ağaçlara, toprağa işlenmiştir buranın savaş dergahı olduğu. Hiçbir rüzgar silememiştir bu cesur ve asil yürekli savaşçıların ayak izlerini. Ağaçların, taşların dilinden ve kalbinden anlayanlar duyabiliyordu bu dağın masalını. Bu dağın masalına en çok sevdalananlardan, aşk divanelerinin engin yüreklilerinden Engin Sincer(Erdal) arkadaşında Gabar dağına ve Gabar’da da gerillacılık taktiklerinin etkili uygulanmasına elverişli olduğundan kaynaklı en çok bağlı olduğu ve sevdiği alanın Çiyaye bızına olduğunu bilmek bu dağa daha da fazla bağlıyordu bizleri. Hatta arkadaşlar Çiyaye bızına alanının adını Şehit Erdal alanı koymuşlardı ancak bir kere böyle alışıldığından hep böyle kaldı.
22 Şubat 2018 Gabar dağı
Kış çok sert geçmemişti, kıştan çok baharlı günleri yaşıyorduk. Kışın sert geçmemesi bizleri sevindiriyor ve rahat hareket imkanı da sağlıyordu. Uzun süredir görmediğimiz arkadaşları görmek için Sarya arkadaşla birlikte Çiyayebızına’daki arkadaşların kampınıziyarete gitmeyi planladık. Yağmurlu bir gündü. Hafif bir yağmur yağıyordu. Askerlerin son operasyonda nerelerde ve nasıl hareket ettiğini anlamak için o koca ve kirli postallarıyla bastıkları toprağın üzerinden ilerledik. Öyle savaşmalı öyle savaşmalıydık ki o postallar bir daha bu topraklara basmamalıydı. Yolda ilerlerken arkalarına bile bakmadan kaçtıkları Beremire caddesinden bıraktıkları şaşal ve konserveleri topladık. Evet operasyondan arkalarına bile bakmadan kaçmışlar ve caddenin üzerinde iki genç arkadaşın pususuna düşmüşler ve ağır kayıplar veren askerlerin imdadına atak ve skorskyler yetişmişti. Sarya arkadaş üzerinde İzmir köfte yazan konserveyi görünce bana takılmadan edemedi. “ heval sizin memleketin köfteleri ha” deyip dönüşte lazım olabilir diye tedbir amaçlı turıkına attı. Dönüşte de tuzık ve nergiz toplayacağız dedi. Mutluluk zamanlarımızdı. Yol boyunca buradaki anılarımızdan, arkadaşlardan onlarla geçirdiğimiz günlerden bahsettik. Gabar dağının pırıl pırıl ve en genç arkadaşlarının bulunduğu kampımızdı Çiyayebızına kampı. Bu kampa doğru yola çıkma hazırlıklarını yaptığımızı bilen hareketli takımdaki arkadaşlar bu gençlik enerjisiyle ve yaşam heyecanıyla dolu kampa oldukça anlamlı ve içerikli bir notta göndermişlerdi. Kampa çıktığımız dolda ilerlerken arkadaşların ayak izlerine rastladık. Yine kampın etrafında çok sayıda görüntü verecek malzemeler vardı Arkadaşlar kamplarını bir kış kampından ziyade havanında güzel olmasından kaynaklı bir sonbahar ya da bahar noktası gibi kullanmışlardı. Sarya arkadaşın “kampa gidince onları eleştireceğim neden bu kadar açık hareket etmişler” sözleri arasında kampa yaklaştık. Arkadaşlar bizi büyük bir ilgi ve coşkuyl karşıladılar. Onları ne kadar çok sevdiğim ve özlediğimi onları görünce bir ke dah anladım. Uzaktan sevmek ya da özlemek daha güzel diye düşünürdüm önceleri hatta sevgi ayrılıklarda verir sınavını cümlesi ye edinmişti yüreğimde. Ama şimdilerde öyle düşünmüyorum. Sevginin sınanmaya ihtiyacı yoktur ki… Sınanmak isteniyorsa bir sevgi içinde güvensizlik barındıran birşeyler vardır demek ki. Yanındayken dahi özlediğim arkadaşlarım oldu, sevgimin paylaşımlarla derinleştiği ve ölesiye bağlandığım dostluklarım. Hayatımın en mutlu günlerini onlarlayken en zorlu ve acılı günlerini de onlardan uzaktayken yaşadım. Şimdi de yaşamımda bir mutluluk zamanımdaydım. Geldiğimiz Şehit Masiro kampında da birbirinden değerli ve canımdan çok sevdiğim güzel arkadaşlarım vardı. Kamp adını saha takımının komutanı olan cesur yürekli ve korkusuz komutan Germiyanlı Masiro arkadaştan almıştı.
Çiyaye bızına kampımızın komutanı Diyar Hezex arkadaştı. 2012 yılında Besta’da yeni savaşçı eğitimini görmüş ve bir sonbahar zamanında oldukça kapsamlı bir pusudan sıyrılarak ulaşmıştı Gabar’a. Kamp genelde genç arkadaşlardan oluşuyordu. Kampta Çırav, Gelhat, Dılsoz, Botan, Herekol, Haşım, Azat ve Brusk arkadaşlar vardı. Arkadaşların gözlerindeki sıcaklıkta ısındık. Arkadaşların kamplarını kullanım biçimlerini eleştirdik ancak birkaç gün içinde kamplarını bırakacakları için bu durumu çok ta fazla abartmaya gerek görmedim. Ancak bu yaptığımız toplantı da bu yılın diğer yıllar gibi olmadığı hareket tarzımızda daha incelikli ve derinlikli olmamız gerektiğini belirttik. Gabar arazisinin insana güven veren her türlü tekniği ve doğru kullanıldığı takdirde düşmanın tüm taktiklerini boşa çıkaracak mükemmel coğrafyası gerillada ilginç bir psikolojik üstünlük ve rahatlık yaratıyordu. Gabar dağı sırtınızı her koşulda dayayacağınız dağ gibi arkadaşlarınız olur ya işte öyleydi o sadece bir dağ değil ARKADAŞTI. HEM DE EN HELAL YÜREKLİSİNDEN EN HAKİKATLİSİNDEN BİR ARKADAŞ…
Kaynak: Yurtsever Genç Kadın Dergisi Mayıs- Haziran sayısı