BEHDÎNAN- KCK Halklar ve İnançlar Komitesi Kurban Bayramı vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınladı. Müslüman aleminin Kurban Bayramı’nı kutlayan KCK “bu bayramın Müslüman halklara ve Müslüman halkların yaşadıkları coğrafyalara barış, özgürlük, huzur, birlik ve kardeşlik getirmesini diliyoruz. Hac farizasında bulunan Müslümanların Hac’larının kabul olmasını diliyoruz” dedi.
KCK’nin açıklaması şu şekilde: “Bayramlar Müslüman toplumlarda barış, dayanışma ve paylaşım günleri olarak karşılanır. Aynı zamanda bayramlar günümüz zalimlerine, münafıklarına, sömürgecilerine, irade tanımayan gaspçılarına, hak ve hukuk tanımayanlara karşı mücadele kültürünü temsil eder. Biz Hareket olarak 2024 yılının Kurban Bayramı’nın halklarımızda bu duygu ve düşünceleri daha da büyüteceğine inanıyoruz.
Geçmiş bayramlarda olduğu gibi bu bayrama da Müslüman halklar ve Kürt halkı büyük saldırılar altında giriyor. Kürtler yüz yıllardır Demokratik İslam ilkeleri, ahlakı ve ümmet kardeşliğine karşıt uygulamalara maruz kalan İslam topluluğudur. Türk devletinin Kürt halkına yaklaşımı günümüzde olduğu gibi geçmişte de düşmanca olmuştur. En büyük düşmanlığı da İslami değerleri dillendirerek, İslami değerleri çıkarları için kullanarak yapmışlardır. Bu durumda Kürtler için mücadele dini vecibe oluyor. “Zalim sömürgecilere karşı mücadelede inanç, cesaret ve birlik her zaman halklara kazandırmıştır” bilinciyle hareket etmek gerekiyor.
Kürt halkı ve gerçek Müslüman çevrelerin soykırımcı sömürgeci Türk devletinin saldırıları karşısında halkların dayanışmasını büyütmeleri ve sömürgeci, gaspçı zihniyete karşı kenetlenerek mücadele etmeleri halklara kazandıracaktır. Kürtleri inkâr eden, varlıklarını yasaklayan, iradelerini tanımayan, Kürtleri her zaman sömürebileceği zayıf bir toplum olarak gören Türk devletine karşı her türlü eylem içinde olmak haklı ve meşru bir haktır. Muhammed’i İslam’ın Kürt Müslümanlara farz kıldığı şey münafıkların ve zalimlerin irade gaspına, hukuksuzluklara, tecrit ve işkenceye karşı mücadeleyi büyütmektir. Haklarını elde edene kadar durmaksızın iradelerini tanımayan zihniyete, Türk sömürgeciliğine karşı korkmadan, demokratik mücadelesini en güçlü biçimde yürütmektir. Zaten günümüzde tecrit ve işkenceye, kayyıma, talana, gaspa karşı mücadele etmeden yapılan ibadet de kutsal sayılmaz.
Toplumların kendi kimlikleri, dilleri, kültürleriyle kendi toprakları üzerinde yaşaması, kendisini yönetmesi en doğal hakkıdır. Ama Türk devleti Kürtlerin de bir halk olarak sahip oldukları bu en doğal insani hakları olan kendi topraklarında, kültür ve dilleriyle kendilerini yönetme haklarını ellerinden alıyor. Kürtlerin haklarını gasp etmek, iradelerini tanımamak, kendi sömürgeleri gibi yaklaşmak İslam’ın da inkarıdır.
Önderliği ağır tecrit ve işkence koşullarında tutulan, iradesi gasp edilen, hakları inkâr edilen, zalimin zulmü altında sömürgeleştirilmeye çalışılan Kürtler kendilerini savunma, haklarını elde etme, iradelerine sahip çıkma mücadelesini ibadet eder gibi gerçekleştirmelidir. Unutmayalım ki Kurban Bayramı Nemrut, Firavun gibi kendilerini tanrı yerine koyan zalimlere karşı İbrahim’i geleneğin kazandığı zafer sonucunda olmuştur. Kürtlerin de bu bayramda üzerine en fazla düşünmesi gereken konu bu kutsal mücadele geleneğine günümüzde nasıl cevap vereceğimiz, nasıl layık olacağımız olmalıdır. Bu anlamıyla Kürt halkı olarak başta Türk devletine karşı her biçimde direnerek irademizi korumak kadar kutsal ibadet yoktur diyoruz. Bu bayramı böylesi bir mücadeleye vesile etmenin herkesten önce Müslümanların görevi olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Bu anlamıyla Muhammed’i çizgide iman eden Müslümanlar iktidar İslam’ın irade gaspçısı, kayyım zihniyetli Türk sömürgeciliğine karşı mücadele etmedikçe hiçbir ibadetin kutsal anlamına kavuşmayacağını bilerek hareket etmeliler. Türkiyeli Müslümanlar AKP-MHP sömürgeci zihniyetine, kayyım politikalarına, irade gaspına karşı mücadele etmelerinin ibadet kadar sevap olacağını bilmeliler. Bu mücadelenin başarısı Müslüman halkların, özellikle de Ortadoğulu Müslümanların eşitlikte, hak ve adalette birlik olmasına bağlıdır diyoruz. Bu anlamıyla İslam’ın Demokratik değerlerine bağlı, saygılı bütün Müslümanları ortak mücadele saflarında yer almaya çağırıyoruz.
Değerli Kürdistanlı Müslümanlar,
Her bayramda olduğu gibi bu bayramda da ilk önce şehitliklere gidilmesi ayrıca şehit aileleri ve tutuklu aileleri başta olmak üzere hasta, yaşlı ve muhtaçların ziyaretlerine öncelik verilmesinin önemini hatırlatmak istiyoruz. Kürt halkını yurtseverlik ahlakı ve bilinci, dini vecibe gereği küskünlükleri gidermeye, iç barışı büyüterek birlik ve dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz. Zalim Türk devletinin ettikleri göz önünde getirildiğinde herkesin her zamandan daha fazla içinde bulunduğumuz bugünlerde dayanışma, birlik, sevgi ve saygı içinde ortak mücadele cephesinde yer almaları gerektiğini bu vesileyle hatırlatmak istiyoruz.
Yardım ve kurban bağışlarında bulunan halkımızın yardımlarının ihtiyaç sahipleri Kürdistanlılara ulaşması için Demokratik Yurtsever Kurumlar yoluyla desteklerini sunmaları gerektiğini hatırlatmak istiyoruz. Kürt Mele ve Seydaları da baskıların ve şiddetin dozajı ne kadar fazla olursa olsun ibadet dahil tüm dini vecibeleri Kürtçe yapmaya ve Kürtler, vicdan sahibi Türk ve diğer halklardan Müslümanları, Diyanet hutbelerinin okunduğu camilere gitmemeye çağırıyoruz. Bunun Muhammed’i bir tavır olacağını hatırlatıyor, Kürtleri inkâr etmenin, iradelerini gasp etmenin Allah’ın ayetlerinden birinin inkârı olduğunun altını çizmek istiyoruz.
Kürdistan özgürlük hareketi olarak bu duygu ve düşüncelerle Kürdistanlı Müslümanlar başta olmak üzere Müslüman halkların bayramını bir kez daha kutluyoruz. Herkesi zorba, irade tanımayan, kayyımla gasp eden, inkârcı, sömürgeci ve soykırımcı Türk devletine karşı ortak cephede, daha örgütlü, daha güçlü olarak mücadele etmeye çağırıyoruz. Bu bayram vesilesiyle insanlığın ahlak, vicdan ve özgürlük davası yolunda şehit düşmüş tüm şehitlerimizi bir kez daha anıyoruz. Şehit ailelerimizin bayramını ayrıca kutluyoruz.”