BEHDÎNAN- İşgalci Türk devleti, Kurdistan halkına yönelik savaş ve soykırım politikasında ısrar ediyor. Bu ısrar, Kurdistan dağlarındaki işgal saldırılarının her gün ve her an yaygınlaşmasına da yansıyor. İşgalci Türk ordusu, 16 Nisan 2024’ten itibaren Metina bölgesindeki işgal harekatında ilerleme kaydetmek istiyor.
YJA Star Komuta Konseyi Üyesi Batûfa Çekdar, Türk devletinin işgal saldırılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türk devletinin 2019 yılından bu yana bölgeyi tamamen işgal etmek için uzun vadeli çalışmalar yaptığını belirten Batûfa Çekdar, “Özgür Kürt ve özgür kadın gerçeğine karşı, işgalci düşman her türlü yol ve yönteme başvuruyor. Halkımıza yönelik katletme, tutuklama, işkence ve her türlü saldırıyı meşru görüyor. Dolayısıyla bugün Bakur’dan Medya Savunma Alanlarına kadar gerilla alanlarına yönelik saldırılar da bu gerçekliğin bir parçasıdır. Halkımıza yönelik saldırılar ve kayyum politikası, halkımıza ve cezaevlerindeki yoldaşlarımıza yönelik baskılar da bu soykırım politikasının devamıdır. Yine düşmanın İmralı’da Önderliğimize uyguladığı işkence sistemi de bu zihniyetin sonucudur. Xakurkê’den Heftanîn’e, Avaşîn, Zap ve Metîna’ya kadar son 6 yılda işgalcilerin saldırılarına karşı büyük bir mücadele ve direniş verildi. Bu direniş halen devam ediyor.
İşgalci Türk devletinin özellikle üzerinde durduğu ve saldırılarını aralıksız sürdürdüğü alanlardan biri Metîna bölgesidir. Elbette Metîna bölgesine yapılan saldırılar yeni değil, 4 yıldır bu saldırılar devam ediyor. Aynı zamanda Metîna’ya yönelik saldırılar da işgalci devletin Medya Savunma Alanlarına yönelik planların bir parçasıdır. Çünkü Metîna bölgesi Medya Savunma Alanları ve Kuzey Kurdistan arasında sağlam bir köprü görevi görüyordu. Dolayısıyla Metîna’ya yönelik saldırıların birçok amacı var. Yani bu cennet bölgemize yönelik işgal saldırıları 2021 yılında Qaşûra bölgesine yapılan saldırılarla başlamıştır. Ve durum bu 4 yıl aralıksız bir şekilde devam ediyor” diye konuştu.
MEDYA SAVUNMA ALANLARI GÜNEY TOPRAKLARINI KORUYAN TEMEL GÜÇTÜR
Özellikle Metîna bölgesine yönelik işgal saldırılarının çok yönlü olduğunun altını çizen YJA Star Komuta Konseyi Üyesi Batûfa Çekdar, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Metîna alanına sadece Türk devleti saldırmıyor. İşgal ve ihanetin en fazla iç içe geçtiği bölge Metîna alanıdır. 2020 yılında KDP’nin de desteğiyle Türk devleti işgal operasyonu başlattı. KDP işgalci Türk devletine yönelik her türlü saldırıya zemin oluşturmak istiyordu. Gerillalar 30 yılı aşkın süredir bu alanlardaydı, Güney Kurdistan sınırlarını ve Metîna halkını koruyordu ama KDP ve Barzani ailesi servetlerini artırmanın peşinde. Yani Güney Kurdistan topraklarını savunmaya yönelik herhangi bir girişimde bulunmadılar. Güney Kurdistan topraklarını korumak bir yana yavaş yavaş Türk devletinin işgaline teslim ettiler. Bugün Güney Kurdistan’da işgalci Türk devletinin yüzlerce üssü var. Ancak bu durum bile Türk devletini tatmin etmedi ve biliyordu ki, Güney Kurdistan’a ne kadar yerleşirse yerleşsin, gerilla güçleri olduğu sürece Güney topraklarını tamamen işgal edemeyeceklerdir. Bu nedenle Türk devleti ile KDP işbirliği yaptı ve Medya Savunma Alanlarını işgal etme kararı aldı.
Bu gerçek herkes tarafından bilinmektedir ki; Medya Savunma Alanları Güney Kurdistan topraklarını koruyan temel güçtür. Dolayısıyla KDP’nin Metîna yollarını ele geçirmesinin ardından işgalci Türk devleti 2021 baharında saldırıya geçerek Zendûra tepesine, Koordîne tepesinin Qaşûra hattı, Stûna ve Azad tepesine askerlerini yerleştirdi. Daha 2019 yılında Türk devleti Qaşûra hattının sınırdaki 4-5 tepesini ele geçirmişti. Ama o yıllarda en büyük savaş ve direniş Heftanîn’de yaşandığından ve daha önce işgal saldırıları da orada olduğundan dolayı Qaşûra hattındaki sınır tepeleri pek gündemde değildi. Ancak bu, düşmanın orada operasyon yapmadığı anlamına gelmiyor. Dolayısıyla 2019 yılında Qaşûra hattını da eklediğimizde son 6 yıldır Türk devletinin alandaki işgal operasyonu 5 aşamalı olarak adım adım sürdürülüyor.
İlk aşama Qaşûra sınırındaki birkaç tepeydi. İkinci aşama Qaşûra hattının tamamına yönelik saldırılardı. Üçüncü aşama ise Hekarî Tepesi’ne yönelik saldırıydı. Dördüncü aşama Ortê Tepesi ve Çarçêl Tepesi, Serê Golka ve Serê Metîna alanıydı. Ancak gerillalar Qaşûra’dan Çarçêl ve çevresine, Ortê Tepesinden, Serê Metîna ve Serê Golka’ya kadar direnişini sürdürüyor. Her yıl işgalci güçlere karşı yüzlerce eylem yapılıyor ve yüzlerce işgalci cezalandırılıyor. Bundan sonra bu direnişin profesyonel gerilla tarzında yürütüleceği ve direnişin uzun bir süreye yayılacağı açıktır.
Rêber, Hêjar, Sema, Azê, Nûri, Sozdar, Mardîn, Bager, Hekîm, Cesûr, Rojîn, Roza, Zîlan ve Rustem gibi direnişçi yoldaşlarımız öncülüğünde yürütülen direnişte düşmana ağır darbeler vuruldu. Bu savaş ve direniş bazen yazın en sıcağında aç ve susuz bir şekilde şehit yoldaşlar öncülüğünde gerçekleştirildi. Gerillalar günlerce yürüyerek düşman hedeflerine eylem yapıp, düşmana unutamayacağı darbeler vurdu.”
METÎNA HALKI TÜM SALDIRILARA RAĞMEN ONURLU DURUŞUNDAN TAVİZ VERMEDİ
Hêjar ve Rêber gibi komutanların yanlarında yaralı yoldaşlarıyla sınırlı imkanlarla Zendûra tünelinde 52 gün geçirdiğini hatırlatan Batûfa Çekdar, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bir yandan yaralılara bakıp tedavi ettiler, diğer yandan da savaşmaya ve direnmeye devam ettiler. Bütün güç ve enerjileriyle direnişi büyütmek, işgali yenmek istiyorlardı. Bu yüzden Zendûra’nın kayaları gibi iradeye sahip olan kahramanlar tarihi bir döneme damgasını vurmuştur. Tarih yazdılar. Hekarî Tepesinde komutan Azê, Nûrî ve Hekîm öncülüğünde sürdürülen mücadelede düşmanın Kobra’sı düşürüldü. Tünel ve Hareketli Tim savaşı bir arada devam etti. Bazen kışın karanlığında, soğuğunda komutan Roza, Amed, Binefş ve Baran öncülüğünde düşmanı şok edecek, ruhsal sendromlar yaratacak eylemler yapıldı. Mevcut durumda Metîna’daki direniş hem savaş tünellerinde hem de arazide yarı hareketli tim tarafından bir dizi eylemler yapılıyor.
İşgalci Türk devletinin tüm saldırılarına rağmen aslında Metîna’yı kuşatan güç Türk devleti değildir. Yani Metîna’nın işgalinde asıl rol işgalci Türk devletinin değil, KDP’nin ihanetidir. KDP, bir yandan tüm gidiş-geliş yollarını kapatarak gerillaların hareket özgürlüğünü engellemek, bir yandan da tüm lojistik ve altyapı olanaklarını engellemek, ortadan kaldırmak istedi. Yine bir taraftan da Parastin ve MİT bölge halkı arasında ajanlığı geliştirmeyi hedeflediler. Bu yol ve yöntemlerle gerilla güçlerimize darbe vuracaklardı. KDP ihaneti Metîna bölgesine yönelik saldırıların bir parçası haline geldi ve bölge halkı üzerinde büyük baskı yarattı.
Türk devletinin işgaline karşı durmasınlar diye, gerillaya maddi ve manevi yardımda bulunmasın diye tüm bölge halkını ve aşiretlerini bu şekilde esir almak istediler. Yani Metîna halkına köylerini, yerlerini, tarlalarını, bağ ve bahçelerini, dağlarını terk edip göç etmeleri konusunda baskı uygulayarak bölgenin işgalcilere bırakılmasını istiyorlar. Ancak Metîna’da para karşılığında namusunu satan hainler ve KDP politikasına hizmet eden bazı kişiler bulunsa da Metîna halkı ve toplumu KDP şahsında ihaneti ve Türk işgalini lanetleyen bir duruş sergiledi. Onurunu satmadılar, topraklarında, yerlerinde, alanlarında kaldılar. Türk devletinin tüm saldırılarına, KDP’nin tüm baskılarına ve tutuklamalarına rağmen Metîna halkı onurlu duruşundan vazgeçmedi. Dolayısıyla ihanete karşı duruş özgür Kürtlerin duruşudur. Özgür insanın, özgür kadının, özgür erkeğin ve nihayet özgür toplumun duruşudur. Onuruna sahip çıkma duruşudur.”