HABER MERKEZİ- Kürt halkının dostları olarak tanımlanan; özünde sosyalist, özgürlükçü, demokratik güçler olan kesimlerin inisiyatifiyle 10 Ekim 2023 tarihinde Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü ve Kürt sorununun çözümünü amaçlayan bir hamle süreci başlatı. Hareket olarak bunu çok anlamlı bulduk ve bu sürece destek vereceğimizi belirttik. Bu tutumumuzu kamuoyuna deklare ettik ve başta yurtsever Kurdistan halkı olmak üzere tüm halklara, demokratik kesimlere sürece aktif katılmaları çağrısı yaptık. Şüphesiz bu tutum bizler için destek olmanın ötesinde sürece aktif katılma, dahil olma anlamına geliyor. Kürt halkı yıllardır Uluslararası Komplo’ya ve İmralı soykırım sistemine karşı kesintisiz bir mücadele veriyor. Ve Kürt halkı bu mücadele etrafında kendini yeniden biçimlendirdi, ikinci defa yarattı. Özgürlük mücadelesiyle Kürt halkı yok olmaktan kurtuldu, kendini yeniden var etti. Bu, Kurdistan tarihinde “Diriliş Devrimi” olarak ifade edildi. Uluslararası Komplo’ya karşı mücadeleyle Kürt halkı bunu ikinci defa gerçekleştirdi. Varlığını ifadeye kavuşturdu, biçimlendirdi. Kendisi gibi kalacağını, yürüyüşünü özgürlük çizgisinde sürdüreceğini göstermiş oldu. Bu da Kurdistan tarihinin ikinci önemli gelişmesidir. Birinci temel gelişme Kürt halkının dirilişini sağlayan özgürlük mücadelesinin başlamasıdır. İkinci temel gelişme de bu süreci bitirmeyi ve geriye gidişi amaçlayan Uluslararası Komplo’ya karşı başlatılan mücadeledir.
Uluslararası Komplo Kürt dirilişini yaratan özgürlük mücadelesini bitirmeyi ve böylece Kürt soykırımını sonuca ulaştırmayı amaçlıyordu. İmralı, bu politikanın merkezi yapıldı. Ancak Kürt halkı Uluslararası Komplo’ya ve İmralı sistemine karşı mücadele tutumunu alarak bunu engelledi. Bunu engellemekle de kalmadı, bu mücadele etrafında yeni bir toplumsallaşma süreci yaşadı. Uluslararası Komplo’ya karşı durmak ve mücadele etmek, Kürt halkının özgür yaşam ilkelerine dayalı yeni bir tarihsel gelişme yaşamasını sağlamıştır. Özetle ifade edersek, Kürt halkı yok olma sürecinde olan halk olmaktan çıkarak özgürleşmeye öncülük eden halk konumuna gelmiştir. Böylesine muazzam ve çarpıcı bir süreç yaşamıştır.
Uluslararası Komplo İmralı soykırım sistemiyle sürdürülüyor
Kürt soykırımının düzeyi esas olarak Uluslararası Komplo’yla ve komplonun çözümlenmesiyle ortaya çıkmıştır. Kürt gerçekliği de tarihsel bütünlüğü içerisinde bu süreçle birlikte ortaya çıkmıştır. Bunun anlaşılmasını sağlayan Önder Apo’nun İmralı sürecinde yaşadığı yoğunlaşmadır. Kürt varlığına karşı gerçekleşen Uluslararası Komplo’yu çözümlemek tarihin yeniden ele alınmasını gerektirmiştir. Çünkü tarihsel olarak özgürlük ile egemenlik ikileminin en sert karşılaşmalarından biri Uluslararası Komplo’yla olmuştur. Zaten Uluslararası Komployu gerçekleştirenler çağımızda dünyaya hükmeden kapitalist modernite güçleridir. Önder Apo ve Kürt halkı ise kapitalist moderniteye karşı özgürlük mücadelesi veren ve özgürlük duruşunu temsil eden demokratik toplum özneleri olarak vardırlar. Bu tarihsel mücadeleden başarılı çıkmak ise var olanı aşan bir zihniyet gücünü gerektirmiştir. İşte Önder Apo bunu ortaya koymuş, çağımızın en gelişkin düşünce sistemi olan ahlaki-politik toplum çözümlemesini ve demokratik modernite önermesini (kuramını) geliştirmiştir. Öte yandan Kürt gerçeğinin tarihsel toplum oluşumunda ve yine sömürgeciliğe karşı özgürlük duruşunun ve bilincinin gelişmesinde de önemli bir yeri vardır. Tarihte sömürüye karşı direnişe öncülük etmiştir. Böylesine güçlü bir rol oynamıştır. Şimdi ise Kürt halkı Önder Apo’dan aldığı zihniyetle başta kadın özgürlük mücadelesi olmak üzere kapitalist modernite düzenine karşı gelişen mücadeleye öncülük etmektedir. Bunun tarihle yakından bağlantılı olduğunu bilmek gerekir. İşte Uluslararası Komplo’ya ve İmralı soykırım sistemine karşı mücadele böylesi bir sonuç yaratmış, Kürt halkını özüyle ve tarihiyle yeniden buluşturmuştur.
Uluslararası Komplo’ya karşı mücadele henüz Önderlik esareti gerçekleşmeden önce başlamıştır. Kürt halkı daha baştan Önder Apo etrafında kenetlenerek komplocu güçlerin amacını boşa çıkarmıştır. Şüphesiz Uluslararası Komplo ve İmralı soykırım sistemi sonlanmış değildir. Uluslararası Komplo, İmralı soykırım sistemiyle sürdürülüyor ve sonuca ulaştırılmak isteniyor. Bugün bu politika mutlak tecrit olarak ifade edilen Önder Apo’nun dış dünyayla fiziki bağlantısının tümüyle koparılması şeklinde sürdürülüyor. Hareketimiz buna karşı Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen Özgürlük Zamanı Hamlesi’ni başlatmıştır. Özgürlük Zamanı Hamlesi’yle Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlanarak İmralı soykırım sistemi ve Uluslararası Komplo’nun sonlandırılması hedeflenmiştir. Özgürlük Zamanı Hamlesi’yle Kürt halkı bu temelde yeni bir mücadele sürecine girmiştir.
Küresel Özgürlük Hamlesi (Öcalan’a Özgürlük Kürt Sorununa Siyasi Çözüm) böyle bir mücadele sürecinde gelişmiştir. Bu anlamda Özgürlük Zamanı Hamlesi’nin bir parçası ve yeni bir aşaması olarak görülmelidir. Özünde Özgürlük Zamanı Hamlesi’nin küresel düzeye ulaşmasını ifade etmektedir. Zaten Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü ve bu temelde Kürt sorununun çözümünü hedeflediğini deklare etmiştir. Bu şiarla başladı ve sürmektedir. Küresel Özgürlük Hamlesi başladığında kampanya mı, hamle mi, bir dizi eylem süreci mi olduğu ve nasıl ifade edilmesi gerektiği konusunda tartışmalar oldu. Nasıl ifade edilirse edilsin, Küresel Özgürlük Hamlesi, Uluslararası Komplo’ya ve onun uygulaması olan İmralı soykırım sistemine karşı mücadelenin ve yine Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen Özgürlük Zamanı Hamlesi’nin devamıdır. Onun küresel düzeye ulaşmasını ifade ediyor. Zaten Küresel Özgürlük Hamlesi’nin en önemli özelliği de budur. Zindanda tutsakların “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemleriyle başlayan ve Kurdistan halkının topyekun olarak katıldığı Uluslararası Komplo ile İmralı soykırım sistemine karşı mücadele, Küresel Özgürlük Hamlesi’yle evrensel bir nitelik kazanmıştır. Bu çok önemli bir gelişmedir. Her şeyden önce bu gelişmeyi görmek ve önemini kavramak gerekir. Bu, bize birçok şey anlatmaktadır. Örneğin Önder Apo’nun fikirlerinin küresel düzeyde etki yarattığını, halkları, toplumları, insanları etkilediğini göstermektedir. Yine aynı şekilde Kürdistan Özgürlük Devrimi’nin uluslararası düzeyde destek gördüğünü göstermektedir. Nitekim birçok enternasyonal özellikle Rojava Devrimi süreciyle birlikte Kurdistan özgürlük mücadelesine gelip katılmıştır.
Küresel Özgürlük Hamlesi mücadeleye yeni bir ivme kazandırdı
Uluslararası alanda halklar, kadınlar, emekçiler, gençler, demokratik, sosyalist, özgürlükçü güçler, aydın, yazar, sanatçı, filozof, siyasetçi, sendikacı, sivil toplum örgüt üyeleri vb çok geniş kesimlerin Önder Apo’yu sahiplenmeleri ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için örgütlü bir mücadele içerisine girmeleri anlamlı ve çok değerlidir. Bunu çok soylu bir tutum olarak görmek ve bu düzeyde değer vermek gerekir. Dünyanın dört bir yanında özgürlük ve demokrasi arayışında olan insanlar mutlak tecridin kalkmasını ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanmasını talep ettiler. Bu çok büyük bir gelişmedir. Etkisi de çok büyük olmuştur. Bu etki artarak devam etmektedir. Bu, gittikçe siyasi baskıya dönüşmektedir. Zaten Küresel Özgürlük Hamlesi uluslararası düzeyde siyasi baskı yaratmayı hedefliyor. Toplumu ve toplumun örgütlü, bilinçli kesimlerini harekete geçirerek ve bununla siyasi baskı yaratarak amacına ulaşmayı öngörüyor. Şüphesiz henüz bu düzeyde bir siyasi baskı oluşturabilmiş değildir. Ancak bu yönlü önemli bir gelişme de yaratmıştır. Nitekim hiç olmadığı kadar bu sekiz aylık süreçte Önder Apo ve Kürt halkının mücadelesi uluslararası düzeyde tanınmış, meşrulaşmıştır. Tecrit ve soykırım politikaları ise aynı düzeyde teşhir olmuştur. Mutlak tecrit ve soykırım politikasını yürüten AKP-MHP faşizmi de oldukça teşhir olmuştur. Zihniyeti ve siyaseti teşhir oldukça, AKP-MHP faşizmi, tecrit ve soykırım politikalarını yürütmekte zorlanır duruma gelmiştir. AKP-MHP iktidarının yaşadığı gerileme ve içerisine girdiği kriz Küresel Özgürlük Hamlesi’nden bağımsız değildir. Tam tersine doğrudan onun sonucu olarak görmek gerekir. Çünkü Küresel Özgürlük Hamlesi aynı zamanda mücadeleye yeni bir ivme kazandırmış ve büyütmüştür. Sonucunu da bu şekilde göstermiş, AKP-MHP faşizmini iyice teşhir etmiş, zayıflatıp geriletmiştir.
Küresel Özgürlük Hamlesi’yle birlikte uluslararası alanın yanı sıra dört parça Kurdistan’da da Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü temelinde yürütülen mücadele ivme kazanmıştır. Hem toplumsal hareketlilik, kitle eylemliliği hem de örgütlü demokratik güçlerin tutumu bakımından gelişme yaşanmıştır. Özellikle Bakurê Kurdistan’da özgürlük yürüyüşleriyle yeniden kitlesel eylemlerin gerçekleşmesi önemli bir gelişmedir. Zira mutlak faşist baskının hüküm sürdüğü koşullarda bu olmuştur. Bu özünde toplumun örgütlü gücü ve hareketi karşısında faşist baskının aşılabildiğini göstermiştir. Bu bakımdan çok önemli bir gelişme olarak görülmelidir. Yine Bakurê Kurdistan ve Türkiye’de toplumun özgürlükçü, aydın, ilerici kesimlerinin süreci sahiplenen ve bu yönlü çeşitli girişimleri olmuştur. Hem Bakurê Kurdistan’da ve hem de Türkiye’de imza kampanyaları yapılmış, mutlak tecridin kaldırılması ve Kürt sorununun demokratik çözümü için çağrılar yapılmıştır. Kurdistanlı ve Türkiyeli yüzlerce avukat İmralı’ya gitmek ve Önder Apo ile görüşmek için başvurular yapmışlardır. İmralı’daki hukuksuzluğa karşı ve mutlak tecridin bir an önce son bulmasını talep eden girişimleri olmuştur. Avukatların bu tarz girişimleri İmralı’daki hukuksuzluğu en fazla teşhir eden girişimler olmaktadır. Çünkü İmralı’da hukuk tümüyle rafa kaldırılmıştır. Bu anlamda hukukçuların bu tutumu son derece anlamlıdır. Tüm bu kesimlerin duyarlılığı ve süreci sahiplenmeleri toplumu da olumlu etkilemiş, daha kitlesel eylemlerin gelişmesini sağlamıştır. Bakurê Kurdistan halkının tutumu hem Uluslararası Komploya karşı mücadelenin gelişimi hem de genel mücadelemizin gelişimi üzerinde belirleyicidir. Kürt soykırımına dayalı politikalar Bakurê Kurdistan’dan başlatılarak geliştiriliyor. Zaten soykırımcı zihniyetin merkezi Türkiye’dir. Uluslararası Komplo’yla birlikte İmralı bu politikaların merkezi kılınmıştır. Kürt soykırımı politikaları İmralı’dan başlatılarak geliştiriliyor. Bundan dolayı ideolojik ve politik mücadelenin en çok yoğunlaştığı yer İmralı’dır. Özellikle Bakurê Kurdistan halkı bu gerçeğin bilincindedir. Önder Apo’yu bu düzeyde sahiplenmesi bunun sonucudur. Küresel Özgürlük Hamlesi geliştirilirken her yerde bu gerçeğin derinliğine anlaşılması önemlidir.
Bakurê Kurdistan’ın yanı sıra diğer parçalarda da önemli halk eylemlilikleri, yine toplumun örgütlü, demokratik kesimlerinin çeşitli çalışmaları olmuştur. Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye’de büyük eylemler yapılmıştır. Neredeyse halk her gün ayakta olmuş, on binlerin katıldığı miting, yürüyüşler yapılmıştır. Mutlak tecridin kaldırılması ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması için milyonlarca imza toplanmış ve uluslararası kurum ve kuruluşlara sunulmuştur. Neredeyse imza atmayan insan kalmamıştır. Şengal’de benzer şekilde kitle eylemleri gelişmiştir. Kitle eylemlerinin yanı sıra çeşitli etkinliklerle de Önder Apo ve Önder Apo’nun paradigması toplumun gündeminde olmuştur. Mexmûr kampı zaten Önder Apo için kesintisiz olarak eylem halinde oluyor. Mexmûr halkımız kendisini Önderlik halkı olarak tanımlamakta ve buna yaraşır bir tutum içerisinde hareket etmektedir. Hem uluslararası alanda hem de dört parça Kurdistan halkı üzerinde en fazla etkide bulunan yer Mexmûr kampıdır. Mexmûr halkının ortaya koyduğu tutum her tarafı etkilemekte, herkesin harekete geçmesini sağlamaktadır. Başurê Kurdistan’da da toplumun yurtsever, aydın, duyarlı kesimlerinin mutlak tecride karşı tutumları, bu yönlü çabaları olmuştur. Halkın yeterince harekete geçmemesi çalışmaların yetersizliğiyle ilgilidir. İşbirlikçi ihanetçi çizgiye karşı Başurê Kurdistan halkının yurtsever duruşu bilinmektedir. Örgütlü çalışmaların gelişmesiyle hem halkın hem de toplumun yurtsever, aydın, özgürlükçü kesimlerinin harekete geçmesi söz konusu olacaktır. Aynı durum Rojhilatê Kurdistan için de geçerlidir. Rojhilatê Kurdistan halkının Önder Apo’yu sahiplenişi çok güçlüdür. Kadınların öncülüğünde Jin, Jiyan, Azadî sloganıyla gerçekleşen eylemsellikler, Rojhilatê Kurdistan ve İran’da Önder Apo’nun ne kadar etkili olduğunu ortaya koymuştur. Şüphesiz Rojhilatê Kurdistan’da çalışmalar da yapılmıştır. PJAK öncülüğünde yürüyen özgürlük mücadelesi var. Fakat toplumun ilgisi ve ortaya çıkan sonuçlar yapılan çalışmaların ötesindedir.
Uluslararası Komplo’ya karşı ilk tutum zindanlarda gelişti
Bu süreçte hamle kapsamında mücadelenin geliştiği ve öne çıktığı alanlardan biri de hiç şüphesiz zindan sahası olmuştur. Mücadele tarihimiz boyunca kritik dönemlerde zindan sahası öncülük rolünü oynamıştır. Mücadele çizgimizin netleşmesinde ve gelişmesinde zindan sahası öncülük yapmıştır. Bu anlamda zindan sahası mücadelemizin temel sahalarından biri olmaktadır. Uluslararası Komploya karşı mücadelede de zindan sahasının öncülüğü belirleyicidir. 14 Temmuz direniş geleneğinin temsilcileri olarak siyasi tutsaklar mücadeleye, devrime, çizgiye, halka ve bütün bunların bileşkesi olan Önder Apo’ya bağlılıkları en önde olmuştur. Denilebilir ki Önder Apo’ya en yakın sahadır. Zindan sahası aynı zamanda Uluslararası Komplo’dan sonra Önder Apo’nun da kaldığı saha olmaktadır. Bu, siyasi tutsakları Önder Apo’ya daha fazla yakınlaştırmıştır. Zaten zindan sahası Uluslararası Komplo’ya karşı mücadele tutumunun ilk geliştiği yerdir. Burada da zindan sahasının öncülüğü vardır. Yine zindan sahası Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü temelinde yürütülen hamlelere de güçlü katılmıştır. Küresel Özgürlük Hamlesi kapsamında en anlamlı tutumu siyasi tutsaklar geliştirmiştir. 27 Kasım 2023 tarihinde başlayan ve 4 Nisan 2024 tarihiyle birlikte yeni bir yöntemle sürdürülen eylem çizgisi toplum üzerinde en fazla etkide bulunan ve toplumu harekete geçiren atılım olmuştur. Dışarıda bunun etrafında gelişen güçlü eylemler yaşanmıştır. Tutsak aileleri bu eylemlere öncülük etmiştir. Ancak bu eylemlerin daha güçlü geliştirilmesi gerekir. Tutsak ailelerinin eylemi olmaktan çıkarılarak kitlesel bir eyleme dönüştürülmelidir. Siyasi tutsakların Önder Apo’nun koşulları ötesinde bir koşulu kabul etmeyeceklerini ortaya koymaları çok anlamlı, derin, ideolojik bir tutumdur. Bu tutumla çizgi netleştirilmiş ve ortaya konulmuştur. Siyasi tutsakların bu tutumu derinliğine kavranılıp sahiplenilmelidir.
En büyük hukuksuzluğu CPT ve Avrupa Konseyi yapıyor
Sekiz aylık süreçte dört parça Kurdistan’da ve uluslararası alanda yapılan tüm bu eylem ve çalışmalarla Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü temelinde önemli bir gündem oluşmuştur. Mutlak tecrit politikaları ve bunu sürdüren AKP-MHP faşist iktidarı teşhir olmuştur. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü kamuoyunun gündemine taşınmıştır. Bunun sonucunda CPT başta olmak üzere uluslararası kurumlar üzerinde önemli bir baskı oluşturulmuştur. Bu baskılar karşısında CPT savunma refleksiyle açıklamalar yapmak durumunda kalmıştır. Bu ise CPT üzerinde daha fazla baskının gelişmesine yol açmıştır. Çünkü CPT ve bağlı bulunduğu kurum olan Avrupa Konseyi, İmralı soykırım sisteminin suç ortaklarıdırlar. İmralı soykırım sistemi ve mutlak tecrit CPT, AK, AİHM, AB’ye dayandırılarak geliştirilmekte ve sürdürülmektedir. Kesinlikle bu kurumların desteği vardır. Dolayısıyla suç ortaklarıdırlar, sorumlulukları vardır. Önder Apo İmralı’ya götürüldüğünde kendisini ilk karşılayanın ve kendisiyle konuşanın CPT heyeti olduğunu belirtmiştir. CPT, hukukun gereğine göre değil, mutlak tecrit politikalarını yürüten Türk devletiyle ve AKP-MHP iktidarına göre hareket etmektedir. Çünkü Avrupa devletleriyle Türk devleti arasında siyasi çıkar anlaşmaları vardır. CPT, bunu gözeterek hareket ediyor. İşkenceye karşı durması gerekirken işkenceyle uzlaşıyor. İşkenceyi ve hukuksuzluğu meşrulaştırıyor. Israrla İmralı’daki duruma ilişkin raporunu kamuoyundan gizliyor, açıklamıyor. Önder Apo’dan dört yıldır hiçbir haber alınamıyorken CPT’nin raporunu açıklamaması, bu konuda tek bir kelime bile söylememesi, İmralı merkezli Kürt soykırımı konseptinin parçası olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla en büyük hukuksuzluğu CPT ve Avrupa Konseyi yapıyor. Bu kesinlikle kabul edilemez bir durumdur. Bu durumu mutlaka ortadan kaldırmak, bunun için de CPT, AK, AİHM üzerinde daha fazla baskı kurmak gerekir. CPT, AK, AİHM olmadan iktidarın mutlak tecrit politikalarını yürütmesi mümkün değildir.
Küresel Özgürlük Hamlesi’nin bir taraftan mutlak tecridin kaldırılması, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununun çözülmesi için eylemsel çalışmalar geliştirirken, diğer taraftan Önder Apo’nun fikirlerinin yayılmasına yönelik çalışmalar içerisinde olduğunu da gördük. Bu son derece önemli ve değerli bir tutumdur. Önder Apo’nun paradigmasını yaymak aynı zamanda hareket olarak bizim en temel çalışmamızdır. Öyle ki, Uluslararası Komplo ve İmralı soykırım sistemiyle Önder Apo’nun fikirleri, geliştirdiği paradigma arasında çok yakın bir ilişki vardır. Önder Apo, fikirleri ve sahip olduğu özgürlükçü duruşundan dolayı Uluslararası Komplo’yla karşı karşıya gelmiştir. Kapitalist modernite güçleri Önder Apo’yu ve PKK’yi Ortadoğu’ya yönelik planları önünde engel gördüklerinden dolayı Uluslararası Komplo’yu gerçekleştirmişlerdir. İmralı soykırım sistemi de bu politikanın devamı olarak sürdürülmektedir. Ne var ki Uluslararası Komplo ile Önder Apo esaret altına alınmış olsa da Önder Apo özgürlükçü duruşundan vazgeçmemiştir. Vazgeçmek bir yana, geliştirdiği yeni paradigmayla sadece Kurdistan halkı için değil, bütün insanlık için çağımızın yeni kurtuluş yolunu göstermiştir. Kapitalist modernist yaşama karşı kadın özgürlüğüne ve ekolojiye dayalı demokratik toplum paradigmasını ve demokratik modernite zihniyetini oluşturarak alternatif yaşam modelini geliştirmiştir. Şimdi görülüyor ki Önder Apo’nun fikirleri, paradigması her yerde insanları etkilemektedir. Herhangi bir örgütleme çalışması olmaksızın Önder Apo’nun savunmalarını okuyan veya Önder Apo’yu tanıyan herkes Önder Apo’dan etkilenmektedir. Küresel Özgürlük Hamlesi gelişince bunun ne kadar yaygın olduğunu şaşırtıcı ve sevindirici bir şekilde gördük. Daha örgütlü bir çalışma ile bunun çok daha fazla gelişeceği açıktır. Şimdiye kadar tam örgütlü olmayıp esasında mutlak tecride karşı duyarlılık oluşturmak amacıyla ve belli bir planlama çerçevesinde yapılan bazı çalışmalar özünde paradigmayı yayma çalışması olmuştur. Bu yönlü en etkili çalışmalardan biri de ‘Öcalan ile Diyalog Günleri’ çerçevesinde yapılan okumalardır. Birçok yerde Önder Apo’nun savunmalarından kesitler okundu. Bazı yerlerde atölyeler şeklinde daha geniş okumalar ve tartışmalar yapıldı. Bazıları basın ve medyaya da verildi ve bizler de bir kısmını izleyebildik. Bundan büyük bir heyecan duyduk, duygulandık. Örneğin işçilerden tutalım uluslararası çapta tanınmış filozoflara kadar birçok insan dünyanın farklı farklı merkezlerinde Önder Apo’nun savunmalarından kesitler okuyup yorumladı. Bundan heyecan duymamak mümkün değildir. Kesinlikle bu son derece önemli bir çalışma olmuştur. Önder Apo “Savunmalarım neredeyse ben de oradayım” dedi. Dolayısıyla Önder Apo’yla buluşmanın en doğru yolu Önder Apo’nun fikirlerini tanımak ve yaymaktır. Dolayısıyla bu çalışma çok anlamlı ve önemlidir, bu çalışmanın yoğunlaştırılarak ve çeşitlendirilerek sürdürülmesi gerekir.
Küresel Özgürlük Hamlesi kapsamında sekiz aylık süreç içerisinde Kurdistan’da ve uluslararası alanda yapılan tüm bu eylem ve etkinlikler önemli çalışmalar olmuşlardır. Hamlenin önemli sonuçları olmuştur. Duyarlılık geliştirme ve gündem oluşturmada önemli bir mesafe alınmıştır. Yapılması gereken bundan sonra hamleyi daha etkili şekilde geliştirmek ve belirlenen hedefe ulaştırmaktır. Zaten hamlenin artık kitleselleşerek üst aşamaya ulaştırılması hedefi konuldu. Hamleyi bu aşamaya ulaştırmak için çalışmak gerekir. Bunun için de öncelikle hamlenin eksik kalan yanlarını tespit etmek ve tamamlamak gerekir. Bu yapılabilirse hamle gelişir ve amacına ulaşır.
İmralı’da hukuk katledilmiştir
Eksik kalan boyutların başında hukuk çalışmaları geliyor. İmralı’da her şeyden önce hukuk ortadan kaldırılmıştır. Mutlak tecridin ve İmralı soykırım sisteminin en belirgin yanı hukukun tümden ortadan kaldırılmış olmasıdır. Dolayısıyla bu sistemin en açık yanı hukuksuzluktur. Üzerinde durulması halinde sistemin en çok zorlanacağı zemin burasıdır. O halde en çok buradan yüklenmek, mutlak tecride karşı mücadeleyi buna dayandırmak gerekir. Amiyane tabirle İmralı’da hukuk katledilmiştir. Hiç kimse mevcut hukuksuzluğu savunacak durumda değildir. Karşı tarafta yer alanlar bile yapılanları açıktan savunamaz durumda bulunuyorlar. Dolayısıyla etkili bir hukuk çalışmasıyla çok geniş kesimlerin desteğini almak ve onları harekete geçirmek mümkündür. Şimdiye kadar bu yönlü bazı çalışmalar yapıldı. Kurdistan’da ve uluslararası alanda avukatların yaptığı açıklamalar, çeşitli imza kampanyaları oldu. Yine bu yönlü yeni planlamaların da olduğunu biliyoruz. Fakat hukuksuzluğun boyutu karşısında şimdiye kadar yapılan hukuki çalışmalar çok yetersizdir. Denilebilir ki en yetersiz kalınan boyut hukuki çalışmalar olmuştur. Bu açıdan bundan sonra en çok hukuki çalışmaları geliştirmek gerekir. Uluslararası çapta etkili bir hukuk çalışmasıyla mutlak tecrit politikalarını sürdüremez duruma getirmek kesinlikle mümkündür. Böyle bir çalışma gelişirse mutlak tecridi sürdürmek kolay olmayacaktır. AKP-MHP iktidarı buna cesaret edemez, oluşan baskı karşısında geri adım atmak zorunda kalır. Binlerce avukat CPT, AK, AİHM, BM önüne gidip açıklama yapabilir. Sorumluluğu olan bu kurumlardan evrensel yasalar ve hukuk karşısında hesap sorabilir Hukukçuların bu hakkı vardır. Bu aynı zamanda onların sorumluluğudur. Hukukçular hukuksuzluk karşısında hesap sorar. Önder Apo’dan dört yıldır hiçbir haber alınamıyor. 26 yıldır Önder Apo İmralı tecrit, işkence ve soykırım sisteminde tutuluyor. Ne aile ne de avukatlar hiç kimse İmralı’ya götürülmüyor. Her gün Önder Apo’ya disiplin cezaları adı altında cezalar veriliyor. Önder Apo hiçbir yasadan yararlanmasın diye bu disiplin cezaları veriliyor. Bunların başında da umut hakkı olarak bilinen yasa geliyor. Bu yasa kapsamında 25 yıl zindanda kalanların bırakılması gerekir. Ancak Türk devleti bu yasayı uygulamıyor. Buna gerekçe oluşturmak için sürekli disiplin cezası veriyor. Kağıt üzerinde idamın olmadığını belirtiyor, ancak Önder Apo’ya idam yasası uygulanıyor. Türk devleti bunu yaparken ne CPT ne AİHM ne AK buna ses çıkarıyor. Bilindiği gibi AİHM Önder Apo’nun yargılanmasını iptal etti. AİHS sözleşmesine ve hukuka aykırı buldu, yeniden yargılanması gerektiğini belirtti. Ancak buna uyulmadı. Sonuç olarak yapılanlar büyük bir hukuksuzluktur, işkencedir. En ağır insanlık suçudur. Hukuk adına bunun kabul edilmesi asla mümkün olamayacağına göre hukukçuların bunun için harekete geçmeleri gerekir. Binlerce, on binlerce, yüz binlerce avukatın yürümesi, bu durumu tartışması gerekir. İmralı’da hangi hukuk uygulanıyor? İmralı’da hukuk uygulanıyor mu uygulanmıyor mu? Uygulanmıyorsa buna ne denecek? Bu kabul edilecek mi? Bunların tartışılması gerekir. Tabi ki bunun olması için örgütlü ve planlı bir çalışma gerekir. Mutlaka bu yönlü çalışma içerisinde olmak ve bu düzeyde bir çalışma açığa çıkarmak gerekir. Sadece Avrupa’da değil, dünyanın her yerinde binlerce avukatın, baroların, hukukçuların bu yönlü harekete geçmesi gerekir. Yine Kurdistan’da avukatların İmralı’daki hukuksuzluğa karşı harekete geçmeleri gerekir. Öte yandan yaşanan hukuksuzluk tüm çalışmaların, eylem ve etkinlerin birincil gündemi olmalıdır. Yapılacak her çalışmayı aynı zamanda hukuki çalışma olarak geliştirmek gerekir.
Küresel Özgürlük Hamlesi’nin basın ayağının da yetersiz kaldığı söylenebilir. Hamlenin en önemli boyutlarından biri mutlak tecridin gündem olması ve kamuoyunun oluşması olduğuna göre, basın çalışmaları bunun en önemli ayağı olmaktadır. Özgür basın, Küresel Özgürlük Hamlesi’ni sürekli işledi, gündeme taşıdı. Bu önemli olmakla birlikte esas olan dış basına yansımasını sağlamaktır. Şimdiye kadar bu sınırlı olmuştur. Hamle çalışmalarının dış basında daha geniş yer almasını sağlamak gerekir. Bunun için de başta özgür basının çaba içerisinde olması gerekir. Aslında imkanlar olmasına rağmen bunun üzerinde yeterince durulmadığı görülüyor. Bu da hamlenin uluslararası kamuoyunun gündemine daha güçlü yansımasını engellemiştir. Hukuki çalışmalardan sonra eksik kalan ikinci boyutun bu olduğu söylenebilir. İletişim tekniklerinin bu kadar gelişkin olduğu bir çağda böylesine önemli bir çalışmayı yeterince yansıtamamak önemli bir eksiklik olarak görülmelidir. Böyle görüp ele almak ve üzerinde durup aşmak gerekir. Eğer dış basın ayağı etkili kılınırsa, Önder Apo üzerindeki mutlak tecrit, İmralı soykırım sistemi ve Kürt halkına yapılanlar etkili ve yaygın yansıtılırsa önemli bir gündem yaratılır, toplumun ilgisi çekilir ve hamleye en büyük destek sağlanır.
Üzerinde durulması gereken noktalardan biri de hamleyi ülkelerin gündemine taşımaktır. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir yanında aydın, yazar, sanatçı, siyasetçi ve demokratik kitle örgütleri Küresel Özgürlük Hamlesi’ne destek vermekte, bizzat çalışmaların içerisinde yer almaktadırlar. İçlerinde aktif siyasette yer alan isimler ve kurumlar da var. Fakat yürütülen çalışmalar aynı oranda ülkelerin gündemine yansımıyor. Özellikle ülke parlamentolarına yansıması önemlidir. Bu yönlü bazı çalışmalar olmakla birlikte bunun daha da geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu da üzerinde durulması ve giderilmesi gereken çok önemli bir boyuttur.
Küresel Özgürlük Hamlesi kapsamında dünya ayağa kaldırılabilir
Küresel Özgürlük Hamlesi’nin en önemli boyutu şüphesiz kitleselleşme hedefini önüne koymuş olmasıdır. Hamleyi esas geliştirecek olan ve hedefine ulaştıracak olan budur. Hamlenin ortaya koyduğu bütün hedefler hamlenin kitlesel boyuta ulaşmasıyla gerçekleşecek hedeflerdir. Mutlak tecridin kalkması, İmralı soykırım sisteminin sonlanması, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununun çözüme kavuşması geniş halk kitlelerinin örgütlendirilmesi ve harekete geçirilmesiyle mümkündür. Şimdiye kadar önemli bir kitle desteği ve hareketliliği açığa çıkarıldı. 17 Şubat 2024 büyük Köln yürüyüşüyle belli bir hareketlilik oluştu. Yine Bakurê Kurdistan’da özgürlük yürüyüşleriyle önemli bir kitle hareketi açığa çıktı. Newroz’da ise milyonlar meydanlara çıktı, Küresel Özgürlük Hamlesi’ne katıldıklarını ortaya koydular. Şüphesiz Küresel Özgürlük Hamlesi’nin arkasında çok büyük bir kitle desteği vardır. Başta yurtsever Kurdistan halkı olmak üzere, Ortadoğu halkları, kadınlar, gençler, ezilen dünya halkları, dünya işçi sınıfı Önder Apo’nun düşüncelerini önemli buluyor, ondan etkileniyor, Kurdistan özgürlük mücadelesiyle dayanışma içerisinde bulunuyor. Bu, milyonları aşan, milyarlara ulaşan bir potansiyeldir. Örgütlü kılınması durumunda böylesine muazzam büyüklükte bir kitleyi harekete geçirmek kesinlikle mümkündür. Küresel Özgürlük Hamlesi kapsamında dünya ayağa kaldırılabilir, harekete geçirilebilir. Küresel Özgürlük Hamlesi’nin böyle bir hedef koyması son derece doğru, anlamlı ve umut vericidir. Kapitalist moderintenin insan, toplum ve doğa üzerinde bunca tahribat yarattığı, sonsuz sömürü mantığıyla her şeyi yerle bir ettiği ve en önemlisi de insan nazarında bunun bu kadar teşhir olduğu bir çağda yeni bir modernite etrafında insanlığı örgütlemek hem doğru hem de mümkündür. Kapitalist moderniteyi aşmak ve demokratik fikirler etrafında dünyayı yeniden örgütlemek gerçekten de kaçınılmaz hale gelmiştir. Küresel Özgürlük Hamlesi böyle bir gelişmeye en çok güç veren çalışmalardan biri olabilir. Küresel Özgürlük Hamlesi’nin dayandığı zeminde bunun teorik, ideolojik ve toplumsal dinamiği vardır. Yapılması gereken bu potansiyeli örgüt ve eyleme dönüştürmektir.
Küresel Özgürlük Hamlesi’nin en çok zayıf kaldığı alan Ortadoğu olmuştur. En çok bunun üzerinde durmak ve gidermek gerekir. Gerçekte mücadelemizin ve Önder Apo’nun fikirlerinin en çok etkilediği alan Ortadoğu’dur. Şüphesiz Avrupa’dan Amerika’ya, Asya’ya, Afrika’ya, dünyanın her yerinde Önder Apo’ya büyük ilgi var. Mücadelemize ciddi bir destek var. Nitekim Rojava Devrimi başladığında her yerden enternasyonaller gelip devrim sürecine katılmış, destek vermiştir. Küresel Özgürlük Hamlesi de Avrupa’dan başlatılmıştır. Ancak Ortadoğu halklarının ve kadınların Önder Apo ve mücadelemiz ile daha özel bir bağı vardır. Kurdistan özgürlük mücadelesi özünde Ortadoğu devrimi olarak gelişmiştir. Bunun somut hali Rojava Devrimi’dir. Rojava Devrimi Kürt halkının ve kadının olduğu kadar Ortadoğu halklarının ve kadınların devrimidir. Önder Apo demokratik ulus çözümüyle milliyetçi, ulus-devletçi zihniyeti aşarak Ortadoğu halklarının özgürlük sorununa çözüm getirmiştir. Önder Apo’nun geliştirdiği demokratik ulus çözümü ve kadın özgürlükçü yaşam Ortadoğu haklarının ilgisini çekmekte, buna destek vermekte ve katılmaktadır. Ortadoğu halklarında ve kadınlarında özgürlük özlemi çok öndedir ve adeta Hareketimizden kurtuluş beklemektedirler. Yine Arap gençliğinin, aydınlarının, yazar ve sanatçılarının Önder Apo’nun fikirlerine olan ilgisi çok fazladır. Böylesine bir ilginin ve potansiyelin olduğu bir alanın Küresel Özgürlük Hamlesi’ne katılımı çok daha fazla olmalıydı. Bunun açığa çıkarılamamış olması çalışmaların yetersizliğinin sonucudur.
Örgütlendirilmesi durumunda büyük bir halk desteği ortaya çıkarılabilir. Bunun mutlaka başarılması gerekir. Eğer Ortadoğu alanı sahip olduğu potansiyel oranında örgütlendirilip harekete geçirilirse soykırımcı politikaların önü alındığı gibi, faşist baskı da dağılıp gider. Küresel Özgürlük Hamlesi bununla büyük bir gelişme sağlamış olur. Öte yandan Ortadoğu kapitalist modernitenin en zayıf karnıdır. Kapitalist modernite sistemine karşı en çok sonuç alınacak, yeni bir moderniteyi geliştirecek alanların başında gelmektedir. Bu açıdan bundan sonra en çok üzerinde durulması ve aktifleştirilmesi gereken alan olmaktadır.
İmralı soykırım sisteminin teşhir olmasında işçi sendikalarının katkısı büyük
Sonuç olarak; sekiz aylık süreç içerisinde önemli bir düzey yakalandı. Yapılan eylem ve çalışmalarla mutlak tecrit ve İmralı soykırım sistemini yürüten faşist AKP-MHP iktidarı teşhir oldu. Önder Apo ve mutlak tecrit dünyada gündem oldu. Önemli bir kamuoyu yaratıldı. İşçi sendikaları, işçi ve emekçiler, kadınlar, ezilen halklar, gençler, toplumun aydın kesimleri mutlak tecride karşı tutum geliştirdiler. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için bir dizi eylem ve etkinlikler yaptılar. Onların hareketliliği her yerde kitlelerin de harekete geçmesini sağladı.
Dünyanın dört bir yanında Önder Apo’nun paradigması tartışıldı. Önder Apo’nun savunmaları okundu, tartışıldı. Hafızalara kazınan görüntüler ortaya çıktı. Örneğin Bangladeşli kadın işçilerin o çok anlamlı eylemleri, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü haykırışları unutulamaz görüntülerdir. Değerli birçok aydın ve filozof ekranlar önünde Önder Apo’nun savunmalarından bölümler okudular. Önder Apo’nun tanınması, İmralı soykırım sisteminin teşhir olmasında Avrupa’daki işçi sendikalarının çok büyük katkısı olmuştur. Küresel Özgürlük Hamlesi’nin başlamasında da Avrupa’daki işçi sendikalarının öncülüğü söz konusu olmuştur. Bunlar tarafımızca bilinen ve büyük değer atfedilen çabalardır.
Bundan sonra yapılması gereken hep birlikte Küresel Özgürlük Hamlesi’nin daha da gelişmesi ve başarıya ulaşması için aktif çalışmaktır. Şüphesiz en başta da Özgürlük Hareketi’nin militanları ve KCK kadroları bu sorumlulukla hareket etmelidir. Yine yurtsever Kurdistan halkı daha fazla harekete geçmeli ve herkesin harekete geçmesi için çalışmalıdır.