HABER MERKEZİ- Türk devletinin Başûrê Kurdistan’a yönelik işgal saldırıları devam ederken, bu kapsamda bölgeye askeri sevkiyatlar da sürüyor. TC, bölgedeki ilhak uygulamalarına karşı herhangi bir karşı tepkinin oluşmaması için yoğun bir mesai sarf ederken, bütün özel savaş medyasını da harekete geçirmiş durumda.
Her gün TC’nin operasyonlarını meşrulaştırmak ve PKK’yi suçlu çıkarma yayınları yapılırken, temel amaçlarından biri de hukuki ve diplomatik anlamda bir sorunun çıkmaması. Bunun için de yoğun bir çaba sarf ediliyor.
Bunlardan biri de dün TRT Haber’de yaşandı. TRT Haber’e katılan SETA Dış Politika Direktörlerinden Can Acun, Türk devletinin Başûrê Kurdistan’daki işgal girişimlerine dair bilgiler verirken, KDP’ye dair söyledikleri ise gündem yarattı.
KDP’ye bağlı özel güçlerin Türk askerleri ile birlikte işgal bölgelerinde yaptıklarına dair bilgiler veren Acun, Türk devletinin Medya Savunma Alanları’nda Garê başta olmak üzere birçok alandaki işgal hareketliliğinden bahsetti.
Şengal, “Kalkınma Yolu Projesi” ve Rojava’ya değinmeyi de unutmayan Acun’un söylediklerinde en çok dikkat çeken itiraf ise KDP’ye dair söyledikleri oldu.
Acun, Türk ordusunun bölgede yaptığı işgal saldırılarını meşrulaştırmaya çalışırken, “ Şu anda Türk ordusu ilerlerken, pêşmergenin de bize daha fazla lojistik destek verdiğini görüyoruz” diye konuştu. KDP’nin köyleri boşalttığını da itiraf etti.
Acun’un söyledikleri dikkatlice dinlendiğinde KDP’nin daha fazla bu işin içinde olduğunu gösteren başka bir detay olarak duruyor.
Ayrıca Türk devletinin geçtiğimiz günlerde Sergelê’deki KDP güçlerine ait noktaları bombalanmasını da “PKK yaptı” diyerek, çarpıtmaya kalkan Acun, konuşmasının devamında PKK ve KDP arasında bir gerginlik olduğunu belirterek, TC’nin Kurdistan’da uyguladığı özel savaş yöntemlerini nasıl kullandığını da gösteriyor.
Türk ordusunun KDP öncülüğünde giriştiği işgal ve ilhak durumu kamuoyu tarafından da birçok kez dile getirilirken, KDP ise sürekli PKK’yi suçlayıcı bir dil kullanıyordu. Ancak Acun’un değerlendirmeleri Kurdistan’da geliştirilen işgal ve ilhak operasyonlarında kim, nerede ve ne kadar yer alıyor sorularına bir kez daha netlik kazandırırken, bu durum ise gerçeklerin itirafı oldu.