HABER MERKEZİ-
KENDAL BAGOK Yazdı…
Sömürgeci Türk devletinin Kürt soykırımında en temel araçlarından biri de ordusudur. Daha kuruluşundan itibaren kafatasçı bir zihniyet ile şekillenen Türk ordusu bu niteliğinden dolayı her zaman kirli işlerin odağı olmuştur. Kürdistan’ı sömürgeleştirilmesinde birincil rol oynayan Dersim’den Zilan’a Kürdistan’ı kan deryasına çeviren ordu her zaman kendini devletin sahibi olarak görmüş ve kendini yasaların üstünde görmüştür. Darbe, muhtıra gibi yöntemlerle devlet yönetiminde, OYAK gibi şirketler aracılığıyla da ekonomide baskın olan ve toplumu dış tehditlerden korumaktan başka her şey yapan bir ordudur söz konusu olan.
Türk ordusu aynı zamanda adli suçların odağı da olagelmiştir. Türkiye Devletinin 100 yıllık tarihi aynı zamanda faşist Türk ordusunun adli ve siyasi suç dökümü anlamına gelmektedir. Kuşkusuz Kürt halkına karşı yürütülen soykırım savaşının yoğunlaşması ile birlikte faşist Türk ordusunun kirli işlerin merkezi haline gelmesi de paraleldir. 1984’ten bu yana Türk ordusu Bakurê Kürdistan’da savaş suçlarının yanında adi suçların da ana aktörü olmuştur. Kirli yürütülen bu savaşta Türk ordusunun bir çete örgütlenmesi olan cevheri açıkça ortaya çıkmıştır. Bu açıdan 1984-1999 yılında ordu içerisinde farklı farklı adlarla kurulan çetelerin egemenliği vardır. Bir yandan Kürdistan’da kuralsız bir savaş yürütülüp diğer yandan uyuşturucu kaçakçılığından, gasba kadar her tür suç organize bir şekilde sürdürülmüştür. Susurluk süreci olarak adlandırılan dönemde bu çetelerin birçoğu deşifre olmuş ve herkes tarafından öğrenilmiştir.
AKP-MHP İKTİDARINDA ORDUNUN SUÇLARI DAHA KAPSAMLIDIR
AKP-MHP faşist iktidarında ise aynı durum bu sefer daha kapsamlı bir biçimde açığa çıkmıştır. Kendisi zaten iktidarı gasp eden bir çete olan AKP-MHP kliği Türk ordusunun siyasi gücünü kırdıktan sonra bir çete gibi hareket etmesinin önünü alabildiğine açmıştır. 2015 yılında faşist ittifak 1 Kasım seçimi ile iktidarı gasp eder etmez orduya hiçbir suçtan yargılanmayacaklarının sözünü vermiştir. Dünya’daki tüm uyuşturucu tekellerini, mafya gruplarını kendi ülkesine toplayan bir iktidarın Türk ordusunun bu tür faaliyetlerine zemin sunmaması zaten mümkün değildir. Kürt halkının özgürlük mücadelesini kırmak için Bakurê Kürdistan’ı uyuşturucu çetelerine sunan faşist iktidarın ordusu da bu tür suçları örgütleme de kilit rol oynamıştır. Bugün Bakurê Kürdistan’da devlet ve ordudan bağımsız bir uyuşturucu ticareti yoktur, olmaz da. Kürdistan’da Türk ordusunun suç işleme özgürlüğü vardır. İnsanları katledebilir, işkence edebilir, doğayı talan edebilir. Bunun yanında zenginleşmek için gençleri zehirlemeyi de unutmaz. Faşist Türk ordusu insan kaçakçılığı da yapmakta, uyuşturucu ticaretini de örgütlemektedir.
AKP-MHP faşist iktidarında ordu suçlarla o kadar iç içe girmiştir ki artık bu durumu gizlemek mümkün değildir. Geçtiğimiz Mayıs ayında iki tuğgeneralin kendi makam araçları ile Suriye’den kaçak insan getirdiği ve bunu kendi emirlerindeki askerler organize ettiği açığa çıktı. Bir general tutuklanırken diğerinin görev yeri değiştirilip soruşturmaya alındı. Bu haber faşizmin tam denetimi altındaki özel savaşa basınına ait tüm yayın organlarında yer aldı. Rojava’nın işgalinde görevli generallerin insan kaçakçılığını resmi araçlarla yaptığını devletin kendisi kabul ediyor, Savunma Bakanlığı konuyla ilgili resmi açıklama yapıyordu. İşgal bölgelerinin yer altı yer üstü tüm zenginliklerini çalmalarının yanında insan kaçakçılığı da Türk işgalinin geçim kaynaklarından biri olduğu açığa çıkıyordu. Büyük bir siyasi ve hukuk krizi yaratması gereken bu olay AKP-MHP iktidarında doğal olaylardan biri haline geldiği için yeterince vurgulanmadı bile. Eski içişleri bakanın yabancı mafya şeflerine Türkiye vatandaşlığı verdiğini yeni içişleri bakanın açıkladığı bir ülkede generallerin insan kaçakçılığı yapması vakayi adliyeden sayıldı. Çünkü AKP-MHP faşist iktidarında askeriyeden yargıya devlet bürokrasisi çeteler koalisyonu anlamına geliyordu.
SURİYE’DEN TUĞGENERALİN ARACIYLA İNSAN KAÇAKÇILIĞI LİCE’DE İSE UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞI
Türk ordusunun baştan aşağı kriminal bir suç örgütü olduğunu gösteren diğer bir olay ise Amed’te yaşandı. Lice eski jandarma ilçe komutanı binbaşı, astsubay olan eşi ile birlikte gözaltına alındı. Eşi serbest bırakılırken binbaşı diğer dokuz kişi ile birlikte 1 Temmuz 2024 tarihinde tutuklandı. Bu dokuz kişiden biri de binbaşının Lice’de emrinde olan yüzbaşıydı. Türk ordusunun komutanlarının tutuklanma gerekçesi ise faşist ordunun halini açıkça ortaya koymaktadır. Bu komutanlar uyuşturucu eken kişilere ve taşıyan kişilere telefon dinleme gibi bilgileri önceden haber vermekle kalmamış, asıl uyuşturucunun olduğu alanlarının dışına operasyon yapmışlar. Yol kontrolü yapılan noktalara da önceden plaka bildirip bu kişilerin jandarma muhbirleri ve haber elemanı olduklarını iletip araçlarda arama yapılmasının önüne geçmişler. Lice’de jandarma komutanı eşi olan astsubay ve emrindeki yüzbaşı ile ajanlaştırdıkları bazı kişilerle birlikte uyuşturucu ticaretini örgütlemiş. Bunları biz değil bizzat faşist Türk yargısı ifade etmektedir. Her fırsatta özgürlük hareketini karalamak için uyuşturucu ticareti iftirası atan fakat bugüne kadar PKK’yi gölgeleyecek tek bir olay bile gösteremeyen sömürgeci Türk devleti kendi ordusunun komutanlarının uyuşturucu ticareti yaptığını açıklamaktadır.
TSK’NİN HER BİR KURMAYI ADİ SUÇLAR İŞLEYEREK ZENGİNLEŞMEKTEDİR
Bu olay ne ilktir ne de istisnadır. Diğer yerler bir yana bırakılsa bile 2019 yılında yine Lice de jandarma ilçe komutanı resmi araçla uyuşturucu naklederken suçüstü yakalanmıştı. Kuşkusuz bu olaylar devede kulaktır. Bu askerlerin tasfiye edilmesi de kendi içlerindeki menfaat çatışmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü astsubayından generaline kadar Türk ordusunun her kurmayı adi suçlar işleyerek zenginleşmektedir. Çeteler arası rekabette bazıları tutuklanırken bazıları zenginleşmeye devam etmektedir. Faşist ordunun cinayet ve işkence suçunun yanında uyuşturucu ticareti gibi adi suçlarla kirlenmemiş tek bir unsuru bile yoktur.
TÜRK ORDUSU TEKNİK OLMADAN TEK BİR ADIM ATMA CESARETİ YOK!
Şovenist histeri ile her gün propagandasını yaptıkları ordularının sözde komutanlarının durumu işte budur. Kürt halkına, gerillasına sadist duygularla saldıran işte bu tip kriminal kişiliklerdir. Başur, Bakur ve Rojava’da işgal saldırısı yürüten ordu işte böyle bir ordudur. Gerilla karşısına çıkmaktan korkup teknik olmadan tek bir adım atma cesareti olmayan Türk ordusu uyuşturucu ticareti yapan bir çetedir. Paralı asker sürüleri aynı zamanda halkı zehirleyerek zenginleşmektedir.
TÜRK ORDUSUNUN PAŞASI OLMAK İÇİN ADİ BİR SUÇLU OLMAK ZORUNLUDUR
Bu tipler ancak Türk ordusunda komutan ya da onların deyimiyle paşa olabilirler. Türk ordusunun paşası olmak için adi bir suçlu olmak zorunludur. Fakat bu suç olduğu gibi ceza da vardır. Kürdistan özgürlük gerillası dört parça Kürdistan’ı işte bu orduya karşı savunmakta ve her gün bu suçluları işledikleri tüm suçların karşılığında cezalandırmaktadır. APOCU fedai gerillalar Kürdistan’da bu suçlular ordusunun gölgesi dahi kalmayana dek bunlara hak ettikleri cezayı vermeye devam edecektir.
Kaynak: Lekolin.org