DÊRSIM – DEM Parti Gençlik Meclisi’nden Rezan Kağanarslan ve SGDF Eşbaşkanı Müslüm Koyun, uyuşturucu, fuhuş, ajanlaştırma ve göç gibi özel savaş politikalarına örgütlü mücadeleyle karşı konulabileceğini vurguladı.
Dêrsim’de bu yıl 22’ncisi düzenlenen Munzur Kültür ve Doğa Festivali sona erdi. Festival boyunca doğa tahribatları, kültürel asimilasyon, gençlik ve kadınların yaşadığı sorunlar başta olmak üzere birçok konu başlığında çeşitli eylem ve etkinlikler düzenlendi. Festivalin son gününde ise, gençlere dönük göç, fuhuş ve asimilasyon gibi politikalara dair tartışmalar yürütüldü.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Gençlik Meclisi Genel Yürütme Kurulu (GYK) üyesi Rezan Kağanarslan ile Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Müslüm Koyun, gençlere yönelik özel savaş politikalarını değerlendirdi.
FUHUŞ, UYUŞTURUCU VE AJANLAŞTIRMA
Egemenlerin özel savaş politikalarıyla toplumda direniş öbeğinin oluşmasını engellemek istediğini belirten Kağanarslan, bu politikaların köklü bir tarihi olduğunu kaydetti. Özel savaş politikalarının uyuşturucu, fuhuş, asimilasyon, kültürel yozlaştırma ve ajanlaştırma gibi yöntemlerle gençliği hedef aldığını söyleyen Kağanarslan, söz konusu yöntemlerle gençliğin direniş karakterinin pasifize edilmesinin hedeflendiğini söyledi.
Kağanarslan, “9 yaşındaki bir çocuğun uyuşturucu kullanması iktidarın toplumu nasıl yok etmeye çalıştığını gösteriyor. Fuhuşun yayılmasıyla hem kadın meta haline getiriliyor hem de kadının şahsında toplumdaki direnç yok edilmek isteniyor. Kürt gençleri mücadeleye katılmaya çalıştığında ajanlaştırmayla düşürülmeye çalışılıyor. Özel savaş politikaları bu 3 ayak üzerinden ilerliyor ve çeşitli yöntemleri de var. Bir genç ideolojik bir arayış içerisine girdiğinde özel savaş politikaları devreye giriyor. Asimilasyon ve hafızasızlaştırma dediğimiz kendi tarihini yok ediyor” ifadelerini kullandı.
‘EN GÜZEL YANIT ÖRGÜTLÜ MÜCADELEDİR’
Özel savaş politikalarının hem medya hem de toplumun içerisindeki bazı güçler aracılığıyla güçlendirildiğine dikkat çeken Kağanarslan, “Bu politikalara karşı verilebilecek en güzel mücadele örgütlü mücadeledir” dedi. Kağanarslan, “Bazen yaptığımız ufak bir hareketin özel savaşa hizmet ettiğini bilmemiz gerekiyor. Özel savaşın kapsamının ne olduğunu anlarsak ona karşı daha iyi mücadele edebiliriz. Bu yolla her bireyin kendini örgütlemesi ve eğitmesi gerekiyor” diye belirtti.
SGDB Eşbaşkanı Müslüm Koyun, artan fuhuş ve uyuşturucuya işaret ederek, fuhuşla kadın bedeninin metalaştırıldığını, uyuşturucuyla da kitlelerin bilincinin yok edilmeye çalışıldığını söyledi. Uyuşturucunun okul bahçelerinde satılır duruma geldiğine dikkati çeken Koyun, “Bütün gücü elinde tutan bir iktidardan bahsediyoruz ve gücü kendi ideolojik, politik gelişimi için kullanıyor. Bugün Dêrsim’deyiz; burada sıklıkla ‘Gençler yok’ deniyor. Bu yalnız başına masum bir göç değildir. Zihinsel göçle birlikte bilinç ve ideolojik akıl da yitiriliyor. O yüzden bu aslında özel harbin bir etkisidir” dedi.
‘HALAY DİRENİŞİN SEMBOLUDÜR’
Sêrt, Mersin ve İstanbul’da halay çektiği için gözaltına alınan gençlere dikkati çeken Koyun, şunları söyledi: “Halay yalnızca bir eğlence kültürü değildir. Halayın zılgıtı bir direnişin simgesidir. Zindanlardan yükselen, kökünü zindanlardan alan bir şeydir. Kürt halkının direniş sembolü haline gelen, direnişini bütün bedeniyle dile getirdiği bir şeydir. Egemenler de bunu biliyor. Senin bu topraklarda halay ve zılgıt çekmenin, zindanlardan yükselen sesler olduğunu çok iyi biliyor. Bugün o halaylara saldırmak aslında Kürt özgürlük mücadelesine saldırmaktır. O halayın susturulması isyan sesini susturulmasıdır. Bu da özel harptır.”
“Bugün emeğin, kadının, doğanın, yaşamın her şeyin düşmanı bir rejimle karşı karşıyayız” diyen Koyun, mevcut düzene örgütlü mücadeleyle karşı durulabileceğini vurguladı. Koyun, “Faşizme karşı, birleşik mücadelenin mayasını tutturan bütün gündemlerde bir araya gelmemiz gerekiyor. İktidar rejiminin en fazla korktuğu şey kitlelerin örgütlü mücadelesidir” dedi.
Kaynak: MA